Sinan İpek
Kaynak:
https://www.bilimkurgukulubu.com/
Kişisel olarak sürrealist sanatla aram pek iyi değil… Hele
iş bilimkurguya gelince daha da tutuculaşıyorum. Sırf konusu uzayda geçiyor ve
içinde zaman yolculuğu (ya da garip makineler) var diye yazılan her kitaba ya
da çekilen her filme bilimkurgu denmesine karşıyım. Bilimkurgunun biraz ciddi
olması gerektiğine inanırım.
Yine de öyle eserler var ki, apaçık biçimde parodi ya
da alegori olmasına ve bilim namına pek az şey içermesine rağmen yine
de onları sevmeden edemezsiniz. Otostopçu’nun Galaksi Rehberi gibi…
Bunlardan biri de 1986 yapımı bir Rus filmi olan Kin-dza-dza!
Sovyet dönemine (Komünizm) şahit olmamış genç
kuşak için bazı şeyleri bilmeden filmi tam olarak anlamak mümkün değil. Filmin
çekildiği sırada Rusya’daki komünist rejim henüz çökmemiş, ama çökmek üzereydi.
Komünist rejim tek parti egemenliğine dayanıyordu; bu tek parti ise Komünist
partiydi. (En azından sosyalizmin Rusya’daki yorumu buydu.) Rejim, parti
tarafından istihbarata dayalı bir baskı idaresine dönüştürülmüştü.
Bazılarına göre bir çeşit distopyaydı bu.
Elbette bu baskı rejiminden sanat da payını alıyordu.
Sanatçılar ve ürettikleri sanat eserleri, ciddi bir gözetim ve sansür denetimi
altındaydı. Birçok sanatçı ya kovuşturmaya uğruyor ya da yapıtları rejim
tarafından sansürlenerek kuşa çevriliyordu.
Kin-dza-dza!’nın kahramanları da sanatlarını kafes içinde
icra eden iki şarkıcı. Kafes, büyük ihtimalle sanatın baskı altında olmasını
simgeliyor.
Filmde bunun gibi birçok gönderme var. Örneğin, bir
avuç sözcük içeren Pluke dilinde hemen hemen her anlama
gelebilen “Ku!” sözcüğü, zamanın Parti Genel Sekreteri K. U.
Chernenko‘nun adının baş harflerinden oluşuyordu. Bu durum filmin
yapılmasına büyük bir engel teşkil etmekteydi. Neyse ki genel sekreter 1985
yılında öldü de film yapılabildi.
Ondan sonra gelen Gorbaçov ise içki karşıtıydı. Bu
yüzden filmin senaryosunda yer alan şarap, sirke ile yer değiştiriverdi.
Sirkenin tadına bakan uzaylılar, durumdan hiç memnun kalmazlar. Dünya’dan gelen
kemancının çantasında neden sirke taşıdığı da yanıtsız bir soru olarak
kalır.
Başka bir örnek de Pluke gezegeninde üstün grup olan Chatlanianlar ile
aşağı grup olan Patsakların isimleri… Chatlanian sözcüğü Pluke
dilinde para demek olan chatl’dan geliyor, yani “para sahipleri” anlamına
geliyor. Öte yandan Patsak kelimesini tersten okuyunca Ukraynalıların Ruslar
için kullandığı aşağılayıcı kelimeyle karşılaşıyoruz: Kastap.
Film bunun gibi bir çok göndermeyle dolu ve izleyiciler açısından oyunun bir parçası da bu göndermeleri çözümlemek olduğundan, ben fazla bir şey yazmak istemiyorum.
Ancak, filmin insanlar arasındaki hiyerarşik sömürü
ilişkilerine olan alaycı bakış açısı takdire şayan. Kimlerin Patsak, kimlerin
Chatlanian olacağının hiçbir sosyal ya da biyolojik temeli olmaması gibi… Buna
aptal bir makine karar veriyor. Yeşil yanarsa Patsak oluyorsunuz, kırmızı
yanarsa Chatlanian… Patsaksanız burnunuza köleliğiniz simgeleyen bir çan takmak
ve yanağınızı tokatlayıp dizlerinizi kırarak Chatlanian efendilerinizi selamlamak
zorundasınız. Ancak, bu sadece Chatlanian gezegenlerinde böyle… Patsakların
efendi olduğu bir gezegene giderseniz, bu kez efendi siz oluyorsunuz.
Pluke bir çöl gezegeni. Nedeni, pepelats denen
garip aracı çalıştırmak için gereken yakıt olan “luts“un sudan elde
edilmesi. Tabi, doğal olarak (!) Pluke gezegeninin sakinleri, gezegendeki bütün
suyu tüketmişler! Ve hala kendilerini “uygar” olarak görebiliyorlar. Burada
Sovyet rejimine bir gönderme var. Sovyetler yanlış tarım politikaları yüzünden Dünya’nın
dördüncü büyük gölü olan Aral Gölü’nü kurutmuşlardı. Göl kuruduktan sonra
çöl kumlarının ortasındaki gemi enkazları ilginç ve sürreal bir manzara
oluşturuyordu. Çölün ortasındaki bu gemi enkazlarından Pluke gezegeninde de
var.
Son olarak, filmin oyuncularının da Rusya’da oldukça
tanınmış büyük aktörler olduğunu söylemeliyiz. Özellikle Wef ve Bee rolünde
oynayan iki aktöre şapka çıkaracaksınız.
[imdb id=”tt0091341″]
Yazar
Hakkında
Sinan İpek, Yazar,
çizer, düşünür, öğrenir ve öğretmeye çalışır. Temel ilgi alanı Bilimkurgu
yazarlığıdır. Bunun dışında Matematik, bilim, teknoloji, Astronomi, Fizik,
Suluboya Resim, sanat, Edebiyat gibi konulara ilgisi vardır. Ara sıra
sentezlediklerini yazı halinde evrene yollar. ODTÜ Matematik Bölümü mezunudur
ve aşağıdaki başarılarıyla gurur duyar:TBD Bilimkurgu Öykü yarışmasında iki kez
birincilik, 2. Engelliler Öykü yarışmasında birincilik, Ya Sonra Öykü
Yarışması'nda finalist, Mimarlık Öyküleri Yarışması'nda finalist, 44. Antalya
Altın Portakal Belgesel Film Yarışmasında finalist. Ithaki yayınları Pangea
serisinin 5. üyesi "Beyin Kırıcı" adlı bir romanı var.
https://www.ilknokta.com/sinan-ipek/beyin-kirici.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder