Tommy
O'Callaghan
Kaynak:
https://oggito.com/
Bundan tam elli beş yıl önce, İngiliz yazar ve dilbilimci
Anthony Burgess Otomatik Portakal isimli romanını yayımladı. Roman
“aşırı şiddet yanlısı” bir genç olan Alex’in hikâyesini anlatıyordu. Soğuk
Savaş’ın en çok hissedildiği bir zamanda, 1962’de yazılan bu roman “Nadsat” adı
verilen, Rusçadan etkilenmiş bir genç sokak dilini içeriyordu. O dönemlerde
Rusya’nın totaliter, distopik bir imajı vardı. Burgess de bu yaygın imajı bir
kenara bırakıp yüzünü gençlere döndü. Bu gençlerin en sık kullandığı sözcükler
neydi, şimdi ona bakalım.
1
Nadsat (‘-надцать’ or ‘-nadtsat’) Anlamı: On, onlu Alex ve
arkadaşlarının kullandığı dil olan Nadsat, “on” anlamına gelen Rusça
kökten türetilmiş.
Örneğin pyat’nadtsat’ on beş, trinadtsat’ on
üç anlamına geliyor. Elbette romandaki ana karakterler de genç çocuklar. Bu
gençlerin kendi akranları tarafından yanlış anlaşılan, politik olarak tehdit
edici ve yabancı bir kültürleri var. Bu alt kültür ve dil Soğuk Savaş süresince
etkili olan karşılıklı yanlış anlamayı ortaya çıkarıyor. Diğer bir deyişle,
sözcüklerin silah işlevi gördüğünü ve anlamlı bir iletişimin neredeyse imkânsız
olduğu Soğuk Savaş dönemini betimliyor.
2
Droog (‘друг' or ‘droog’) Anlamı: Arkadaş, kanka “Ben
vardım, yani Alex, yanımda da üç kankam, yani Pete, Georgie and Dim.” Daha
ilk sayfadan karşımıza çıkan droog (kanka) sözcüğü, Nadsat dilinin
muhtemelen en popüler sözcüğü. Bu sözcük, okuru kitabın başında bambaşka bir
dünyaya giriyor olduğu konusunda da uyarıyor. Droog, hikâye
ilerledikçe ve okur, Alex’in iç mücadelesini anladıkça daha da önemli bir hale
geliyor.
3
Moloko (‘молоко’ or ‘moloko’) Anlamı: Süt “İnsan bizim
sütten içti mi öylece yatıverip etrafındaki her şeyin bir şekilde geçmişte
olduğunu düşünmeye başlıyordu.” Alex ve kankaları bu “eski süte” bir hayli
düşkünler ve bunu elbette sadece mısır gevreklerine dökmek için kullanmıyorlar.
Kitabın açılış sahnesi Korova Sütbarı’nda geçiyor ve burada servis edilen moloko “bıçaklı”
bir süt. Adından da belli olduğu gibi, bu aslında on beş yaşındaki çocukların
içmemesi gereken bir içecek. Not: Korova, Rusçada inek anlamına
geliyor. Şimdi barın adı daha anlaşılır oldu, değil mi?
4
Horrorshow (‘хорошо’ or ‘khorosho’) Anlamı: İyi, “dehşet” “Kafasına
cidden dehşet bir tekme geçirince ohhhh deyip horul horul uyumaya filan
başladı.” Nadsat’taki iyi anlamına gelen sözcük, Rusçada aynı anlama gelen
sözcükten geliyor. Anthony Burgess bilerek bu sözcüğün karakterini değiştirmiş
ve “korku, dehşet” gibi anlamları da içeren bir hale getirmiş. Bu sözcükle de
Alex’in şiddet içeren filmlere, korkunç işkencelere duyduğu hazzı
gösterebilmiş.
5
Gulliver (‘голова’ or ‘golova’) Anlamı: Kafa “Kafamda son
derece dayanılmaz bir ağrı var kardeşim.”Horrorshow gibi gulliver de
Rusçadaki golova sözcüğünün İngilizceleştirilmiş versiyonu. Bu
sebeple ilk bakışta İngilizce bir argo sözcük gibi gözüküyor. Burgess
muhtemelen Jonathan Swift’in Gulliver’in Gezileri klasiğine de
gönderme yapıyor. İngiliz okura göre bu sözcük tanıdık ama aslında hiç de
onların bildiği gibi değil. Böylelikle yazar okuru şaşırtıyor
6
Veck/Chelloveck (‘человек’ or ‘chellovek’ meaning) Anlamı:
İnsan, herif “Pelüş koltukta yanımda oturan herif çok uzaklara kaymıştı,
gözleri donuktu. Molodoi chellovek (genç herif) tamlaması aslında
Rusçada saygı bildiren bir sözcük. Fakat anti-kahramanımız Alex, sözcüğü
kısaltıyor ve veck olarak kullanıyor. Böylelikle ona küçümseyici bir
anlam katıyor. Rusçada sözcüğün kısa hali kullanılmıyor. Burgess onu bu şekilde
kullanarak Rusçayı doğrudan kullanmaktan kaçınmış.
7 Krovvy
(‘кровь’ or ‘krov’’) Anlamı: Kan “İnsan bir kere ölebilir. Dim daha
doğmadan ölmüş. O kıpkırmızı kan birazdan kesilir.” Romanda krov sözcüğünün
sonuna “-y” harfi eklenmiştir. Buradaki amaç sözcüğü Rusçada olduğundan daha az
ciddi duyulmasını sağlamaktır. Peki Burgess neden böyle bir şey yapmış? Çünkü
Alex şiddet meraklısı bir manyaktı ve kan düşüncesi onun için korkunç ya da
ciddi bir şey değildi
8 On
my oddy knocky (‘одинокий’ or ‘odinokii’) Anlamı:
Yalnız, tek tabanca “Ama şimdi tek tabanca gittiğim yere gidemezsiniz, ey
kardeşlerim.” Burgess burada sadece biraz eğlenmek istemiş Rusça bilmeyen
biri bunu muhtemelen İngilizcedeki odd (tuhaf) ve knock (kapıyı
çalmak) sözcüklerinin bir türemesi olarak okuyacak ve anlamsız olduğunu
düşünecek. Aslında bambaşka bir anlama geldiğini bilemeyecek.
9
Devotchka (‘девочка’ or ‘devochka’) Anlamı: Genç kız,
çıtır “Çıtır duraksadı ve sonra ‘Bekleyin,’ deyip gitti.” Rusçada bu
sözcük yaygın olarak kullanılan devushka (kız) sözcüğünün daha
diplomatik bir alternatifi. Eğer bunu bir kız çocuğu için
kullanmıyorsanız, devochka sözcüğünü kullanırken mimiklerinizde de
çapkın birinin utanmaz sırıtışı görülür. Çünkü sözcüğün kullanımı da bu
şekildedir, sizi arsız, küçümseyici biri olarak gösterir. Yani Alex için son
derece uygun bir sözcükmüş diyebiliriz.
10
Interessovated (‘интересовать’ or ‘interessovat’) Anlamı:
İlgisini çekmek, ilginç gelmek “’Ya?’ Rüyasında beni dikizlemesi ilginç
gelmişti.” Bu sözcük muhtemelen kitaptaki en cesur Rusça kullanımı.
Burgess bu sözcüğü yaratırken Rusçadaki “ilgisini çekmek” fiilini almış ve ona
İngilizce bir son ek eklemiş. Bunu neden yaptığını düşünüyorsunuzdur şu anda,
sözcüğü sadece daha da uzatmamış mı diye soruyorsunuzdur. Evet, haklısınız ama
elbette bir açıklaması var. Otomatik Portakal’da Rusça sözcük kullanma
girişimi Batı’nın savaş sonrası kimliğine bir tehdit niteliğindeydi. Alex ve
kankaları, içinde bulundukları duruma tam uygun düşen İngilizce sözcükleri bile
kullanmıyor, yerine yarı-Rusça olanları tercih ediyordu. Dahası bu kullanım
Rusya’ya ve Sovyet kültürüne yakın olan Batılı kapitalist ülkelerinin
hissettiği ve saklamaya çalıştığı emniyetsizlikleri için de basit bir benzetme
niteliğindeydi.
*Kitapta geçen cümleler, Dost Körpe’nin Otomatik
Portakal çevirisinden alınmıştır. Anthony Burgess, Otomatik
Portakal, Çev.: Dost Körpe, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2007.
Çeviren:
Deniz Saldıran
(Russia
Beyond)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder