Kaynak:
http://www.turkrus.com/
SSCB’nin
son yıllarında Rusya’ya gelen ilk Türklerin çocukları büyüdü, artık onlar bile
çoluk çocuğa karışmaya başladı. Arkalarından büyük bir nesil geliyor.
Çetelesini tutabilmek imkansız, ama Türk-Rus evliliklerinin sayısı on binlerle
ölçülüyor. Rus gelinlerimiz, Türk-Rus çocuklarımız hayatımızın “olmazsa
olmazları”.
Tabii
cemiyette, “Rus hanımla evlenmenin artıları, eksileri” tartışması, her daim
revaçta.
Herkesin
fikri kendine elbette.
Biz de
bu soruyu, Rusya’da boşanma davaları dahil, her türlü ihtilaflı dosyayı iş
edinen hukuk bürolarından birinin sahibi, deneyimli avukat Ender Karataş’a
sorduk. Kendisi de 15 yıldır bir Rus hanımla ile evli olan Karataş, “Bir Rus
ile evli olmanın alameti farikalarını” kendine has ironik diliyle kaleme
aldı:
"Rus kadınlar ile evlenenler şunu bilmeli: Siz sadece
eşiniz olduğunu düşünmeyi, evlenirken eşinizin annesi de ailenizin vazgeçilmez
bir parçası olacaktır. Evde yüzde 50 eşin dediği olur, geriye kalan yüzde 50’de
genellikle kaynana haklıdır!
Çocuk eğitimini sadece kendi ellerinde ve kontrollerinde
tutmayı isterler ve başarırlar, okulda çocukların aralarında itişmesi ve
tartışması bizim bütün hafta uğraştığımız en önemli konu haline gelir. Sizi
umursamaz, sıkça “Sorumsuz" diye damgalayabilirler, alınmayın!
Dış görünüşe çok önem verirler. Pasaport alırken pasaport
masasında çekilmiş fotoğrafını beğenmediği için yeni pasaport başvurusu
yaptığımız bile olmuştur!
Kıskançlıkta sınır tanımazlar. Bir gün eve geldim ve
kapıdan girince aşkımı terennüm etmek için ‘Yolda eve gelirken hep seni
düşündüm' dedim. Cevap: “Kesin yolda gördüğün kadınlara bakıp keşke benim
karımında bacakları böyle olsaydı, keşke benim karımın da saçları şöyle
olsaydı, diye düşündün değil mi utanmaz!.."
Moskova'da bir kaç Türk kafe var bizim arasıra okey
oynamaya ve maç seyretmeye gittiğimiz. Orada hiç kadın olmamasına hayret
ederler ve bildiğin kahvehaneyi bu yüzden ‘Gayclub' diye bir tek onlar
adlandırabilir!
Evde erkeğin yemek yapmasına bayılırlar. Evde yemek
yaptığım günler kendimi "halk kahramanı" gibi hissederim!
Gün içerisinde annelerini 20 defa, kocalarını da en az 5
defa telefon ile arayıp gereksiz şeyler sorarlar veya anlatırlar. Akşam eve
gelince de “Seni çok özledim, bu gün hiç konuşamadık” derler!
Eczaneye eşimle birlikte gitmeyi hiç sevmem; eczacı ile
yarım saat öksürük şurubu üzerine konuşup tartışabilir, aldığım hiçbir ilacı
beğenmez.
Mercimek çorbasına olan tutkunluğumuzu anlamazlar, markete
giderken “Meyve suyu alacağım, neli olsun?" sorusuna “Mercimekli olmasın
da neli olursa olsun!” diye kendilerince espri yapabilirler.
Hayvanları çok severler: Bir gün eve geldim, süper masa
hazırlanmış, “Neyi kutluyoruz?” dedim. Meğerse Fantik (bizim ölen kedi) bu gün
5 yaşına girmiş. Gerçekten o gün çok eğlendik, herkes kediyle ilgili anılarını
anlattı.Ve kedinin şerefine kadeh kaldırdık!
Çocuklar okulda Rus dili dersinden kötü not aldıkları gün,
karınızın çocukları en çok size benzettiği gündür. Bizim ufaklık ne zaman Rusça
dersinden 2 veya 3 alsa, anası hemen “Aynı babasına çekmiş!" der…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder