NEDİM
YILMAZ
Kaynak:
http://yenie.net/
Günümüzde televizyon kültürü günlük yaşamın vazgeçilmezi
olmuş durumda. Özellikle serbest piyasa şartlarının mevcut olduğu ülkelerde,
bir sınıfın (genelde burjuva sınıfı) diğer sınıflardaki (genelde işçi ve köylü
sınıfı) insanlara ulaşmasının bir aracı haline getirildi. Hatta çoğu durumda
yüklü özel sermaye sahibi şirketler, firmalar ve hatta iktidarda bulunan siyasi
partiler veya liderlerle ilişkili yapılanmalar, televizyon üzerinden kolayca
insanlara ulaşabilmekte ve hedef kitlesine dâhil edebilmektedir. Çağımızın
vazgeçilmezi olarak lanse edilen, fakat kullanım şekli neticesinde insan
algısını kolayca yönlendirebilen televizyonun Sovyetler Birliği’ndeki gelişimi,
başta ABD olmak üzere diğer pek çok batı ülkesinden farklı bir yol izledi.
Televizyonun icadı ve gelişimi dönemlerinde öncü ülkelerden biri olan ve bu
bağlamda dünyadaki ilk uydu yayınını gerçekleştiren Sovyetler Birliği’ndeki
televizyon kültürüne göz atmakta yarar var.
TELEVİZYONUN
TARİHÇESİ VE SOVYETLERDEKİ GELİŞİMİ
Etimolojik olarak televizyon sözcüğü, Yunanca uzak anlamına
gelen tele ve Latince görmek anlamına gelen visio kelimelerinden
köken alır. Televizyonun ilk icadı John Logie Baird tarafından 1923 yılında
Birleşik Krallık’ta gerçekleşti. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird
tarafından noktalar halinde ve titrek görünümde 1926’da yayınlandı. 1930’ların
başında hızla seri üretime sokulan yeni televizyonlar pek çok ülkede elektronik
eşya olarak satılmaya başlandı. Örneğin 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları,
Almanya’daki evlerde televizyonlardan izlendi.
Gelişmiş kapitalist ülkelerdeki büyük şirketlerin ülke dışı
pazarlar arama politikaları televizyonun icadı ile birlikte yeni bir aşamaya
girdi. Bu şirketler geliştirilen televizyonları derhal dünyanın başka
ülkelerine satma çabalarına girişti, dolayısıyla kapitalist ülkelerin yeni
pazarlar bulma arayışı yeniden gündeme geldi. Örneğin ABD’de televizyon
yayıncılığının gelişimi ile birlikte; hem diğer ülkelere etki eden kültür emperyalizminin
ve sömürü faaliyetlerinin önü açıldı, hem de diğer ülkelerdeki halkları
“tüketim toplumu” yapma durumu hız kazandı. Buna karşın televizyonun gelişimi
Sovyetler Birliği’nde çok farklı bir yol izledi, çünkü halka ulaştırma yetkisi
özel şirketlerde değil, aksine partinin ve devletin bizzat kendi elindeydi.
Nitekim Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin ve Sovyetler
Birliği Bakanlar Kurulu’nun kurulduğu dönemde televizyon yayıncılığının en ücra
köylere dahi ulaştırılması kararı alındı. Bununla birlikte gerek Sovyetler
Birliği içinde, gerekse diğer sosyalist ülkelerde televizyon teknolojisi ve
kullanımı hızla yaygınlaştı.
Dünyada ilk olarak televizyon yayını denemelerinin 1921
yılında Rus asıllı olan Vladimir Zvorykin tarafından ABD’de yapıldığı
bilinmektedir. Sovyetler Birliği’nde ise ilk hareketli resim denemesi 1922
yılında Maksim Gorki adına düzenlenen kutlama töreni sırasında gerçekleşti, 7
dakika 29 saniye süren bu görüntüde ses kullanılmadı. 1924 yılında Lenin’in
cenaze töreninin 11:11 dakikalık bir bölümü sessiz olarak videoya alındı. 1927
yılında Sergey Eisenstein’ın Ekim Devrimi adlı filminde ise
görüntünün yanında sese de yer verildi. Bu dönemde televizyon
keşfedilmediğinden çekimler yalnızca video olarak kaldı.
Televizyon ya da o dönemdeki adıyla “elektrikli uzaktan
görüntü” konusunda, ilk Sovyet denemeleri Lev Sergeeviç Termen tarafından
gerçekleştirildi. Petrograd Politeknik Enstitüsü’nden mezun olan Termen 1926
yılında verdiği bitirme tezinde televizyon yayıncılığının bir örneğini sundu.
Uzaktan görüntü konusu Kızıl Ordu yöneticilerinin dikkatini çekti, 1927 yılında
Kızıl Ordu Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ve Devrimci Askeri Konsey Başkanı
olan Kliment Voroşilov’a gösterildi. Sonraki süreçte televizyon yayıncılığı
Pavla Vasilyeviça Şmakova yönetiminde Sovyetler Birliği Genel Elektro-Teknik
Enstitüsü’nde sürdürüldü. Sesin bulunmadığı ilk televizyon yayını 1 Mayıs
1931‘de Genel Sovyet Elektrik Enstitüsü’nde gerçekleştirildi. Aynı yılın Ekim
ayından itibaren Moskova’da sesli yayınlar gösterilmeye başlandı, ardından da
Odessa ve Leningrad gibi şehirlerde benzer deneme yayınları yapıldı.
Ekim 1934’te Sovyetler Birliği’nin ilk televizyonları
üretilmeye başlandı. Üretilen bu televizyonlar 3 x 9 cm’lik bir ekrana sahipti.
15 Kasım 1934’te Moskova’da, Sovyet oyuncu İvan Moskvin’in Çehov’un “Cani”
hikâyesini okuduğu ve ardından bale gösterisi ile konser görüntülerini içeren
ilk televizyon yayını gerçekleştirildi. 15 Ekim 1935’te ise ilk kısa metrajlı
televizyon filmi yayınlandı. Bu gelişmelerin ardından televizyonun geniş
kitlelere ulaşması adına altyapı sistemleri kuruldu ve yaklaşık 2,5 yıl sonra 9
Mart 1938’de Moskova’daki Rus İç Savaşı döneminde inşa edilen Şabalovka
kulesinden ilk deneysel stüdyo televizyon programları yayınlanmaya başlandı. Bu
programlarda haberler ve belgeseller gösterilmekteydi. Yayının başlamasından üç
hafta sonra ilk uzun metrajlı film olan Yüce Yurttaş gösterime
sunuldu. Ünlü Sovyet yönetmen Sergey Kirov’un kurgusal bir biyografisi
olan Yüce Yurttaş, 1920’li ve 1930’lu yıllarda Sovyetler Birliği’ndeki
yaşamı konu alıyordu. 1938’de Halk Komiserleri Konseyi’ne bağlı “Tüm-Birlik
Radyo Yayıncılığı Komitesi” kurularak Moskova ve Leningrad’da televizyon
yayınlarına başlanmasına karar verildi. 1939 yılında düzenli bir hal alan
televizyon yayınları, Nazilerin Sovyetlere saldırması ve II. Dünya Savaşı’nın
başlaması üzerine büyük darbe aldı. Şabalovka kulesindeki televizyon sisteminin
Nazilerin eline geçmesi ihtimaline karşın yayınların tamamı durduruldu. Aynı
önlemler Leningrad’ın dört yıllık kuşatması süresinde de alındı, savaş
döneminde televizyon yayınları yok denecek kadar azdı.
DÜNYA
SAVAŞI SONRASI YENİDEN YAPILANMA
Dünya Savaşı döneminde Sovyetler Birliği’ne saldıran Nazi
orduları televizyon altyapılarına büyük zarar verdi, sayısız televizyon kulesi
yıkıma uğradı. Büyük yıkım getiren savaşın bitme arifesinde, Nazilerin teslim
olma tarihinden iki gün önce 7 Mayıs 1945’te Sovyet Devlet Televizyonu tekrar
test yayınları yapmaya başladı. Buna karşın; tüm savaş süresince 15 Aralık
1945’te Moskova’ya tekrar altyapı kuruluncaya kadar kitlesel televizyon
yayıncılığı düzenli olarak yapılamadı. Savaştan zaferle ayrılan ülke,
televizyon altyapıları da dâhil olmak üzere pek çok alanda yeniden yapılanma
sürecine girdi. 1948’den itibaren tekrar düzenli yayınlara başlandı. 29 Haziran
1949’da Dinamo Spor Stadyumu’nda gerçekleşen bir futbol maçı canlı olarak
yayınlandı. 24 Ağustos 1950’de Moskova’dan 196 km uzaklıkta olan Ryazan şehrine
kadar uzun bir yayın gerçekleştirildi.
Kasım 1957’de S. V. Novakovskiy, C. İ. Katayev ve L. A.
Drujkin liderliğindeki bir grup uzman, uzaydan yayın yapma çalışmaları
başlatmak amacıyla dönemin Sovyet lideri Kruşçev’e başvuruda bulundu. Sovyet
uzmanlar tarafından hazırlanan ve dünyadaki ilk uydu yayıncılığını başlatacak
olan uydu 4 Ekim 1957 tarihinde Moskova saatiyle 22.28’de fırlatıldı. Olay;
Türkiye dâhil pek çok ülkenin gazetelerinde ve radyo haber bültenlerinin
gündeminde haftalarca konuşuldu. İlk yayın sinyalleri Sovyet uydusu “Molnya”
nın yardımıyla 23 Nisan 1965 yılında dünyaya ulaştı.
Sovyetler Birliği’nin geniş bir coğrafyada bulunmasından
kaynaklı her bölgede televizyon alt yapısı kurulması ve yayınlar yapılması
konusunda pek çok zorlukla karşılaşıldı. Coğrafi nedenler bu zorlukların
başında geliyordu; geniş topraklara sahip olan ülkenin batısı Doğu Avrupa’ya
aitti ve yoğun yerleşimin olduğu Ural Bölgesi dağlık bir bölgeyi kapsamaktaydı.
Öte yandan zaman dilimi farklılığı yayıncılığa ayrıca engel teşkil etmekteydi,
çünkü Sovyetler Birliği’nde 11 farklı zaman dilimi kullanılmaktaydı. Örneğin
Moskova’da saat 18.00’de yayınlanan bir program, Kazakistan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti’nin başkenti Frunze’de (günümüzdeki adı Bişkek) saat 21.00’de
yayınlanacaktı. Tüm bunlara ek olarak nüfus yoğunluğu da yayıncılığa olumsuz
etki etti, çünkü nüfusun ezici çoğunluğu Ural Bölgesi’nin batısında
yaşamaktaydı ve pek çok bölgede düzensiz yerleşim yerleri mevcuttu. Ayrıca
Sovyetler Birliği sadece kendi içerisinde değil, diğer Varşova Paktı ülkelerine
de yayın yapıyordu. Bu zorluklar altında olan Sovyet televizyonculuğu, savaş
sonrası yeniden inşa sürecinde çok sayıda güçlükle karşılaştı.
1960’lı yılların sonlarında televizyonlarda renkli yayınlar
gösterilme süreci başladı. Bu dönemde Sovyetler Birliği; Birleşik Krallık, Batı
Almanya ve Fransa’nın ardından renkli yayına başlayan dördüncü ülke
konumundaydı. Renkli yayın yapan ve 18 cm’lik ekrana sahip olan “Raduga”
markalı televizyonlar üretilmeye başlandı. 1967’de Ekim Devrimi’nin 50.
yıldönümü kutlamaları, renkli yayınlarla canlı olarak hem yerel televizyon
kanallarında, hem de Moskova, Leningrad gibi büyük şehirlerde verildi. Bu
görüntüler günümüzde internet aracılığıyla hala izlenebilmektedir.
Düzenli yayınlar; ilk dönemlerde çok kısıtlı, 1960 yılında
haftada 2-2,5 saatlik olmak üzere dört gün, 1965 yılında 4 saat, 1966 yılında
4,5 saat, sonraki dönemde ise kesintisiz hale getirildi. Hızla gelişen
teknolojiye bağlı olarak 1973 yılına gelindiğinde Sovyet televizyon yayıncılığı
altı ülke çapındaki kanalın yanı sıra tüm Sovyet cumhuriyetlerine ve özerk
cumhuriyetlere ve azınlık topluluklarına hizmet veren bölgesel istasyonlara
sahipti. 1970’li yılların sonunda televizyon kültürü ülkenin pek çok yerine
geniş bir şekilde yayıldı. “Merkezî”, “cumhuriyetlere özgü” ve “bölgesel”
olarak üç kategoride hazırlanan yayınlarda genel olarak çocuk programları,
filmler, belgeseller, haberler ve eğitim programlarına yer verildi. Bununla
birlikte önemli spor olayları canlı olarak yayınlanırdı. Televizyonlarda
yayınlanması için çekilen 5-10 bölüm arası uzunluğundaki diziler bu dönemde
büyük beğeni topladı. 1977 yılına gelindiğinde Sovyetler Birliği’nin her
yerindeki yayınlar renkli olarak yapılmaya başlandı. Komünist Parti, Sovyet
halklarının bütün vakitlerini dolduracak yeterlilikte programlar hazırlama
kararları aldı; çocuklar, kadınlar ve yaşlılar da dâhil çeşitlilik gösteren tüm
izleyici grupları için ayrı ayrı programlar üretti.
1980 Yaz Olimpiyatları’nın Moskova’da gerçekleşmesi
sayesinde Sovyet televizyonculuğu tüm dünyaya tanıtıldı. Olimpiyatları canlı
olarak yayınlayan Sovyet televizyonları pek çok batılı ülkenin
televizyonlarında yer buldu. Buna karşın 1979’da Sovyetler Birliği’nin
Afganistan’a müdahale etmesi sonucu ortaya çıkan uluslararası gerginlik 64
ülkenin olimpiyatları boykot etmesi ile sonuçlandı ve bu durum boykota katılan
ülkelerde Sovyet yayınlarının gösterilmesine engel oldu.
Sovyetler Birliği’nde televizyon programlarının içeriği
Sovyet modelinde örgütlenen devletin kontrolündeydi. Zira milliyetçi veya ırkçı
yayınlara, halklar arasında kargaşa çıkmasına neden olacak ve düşmanlık
yaratacak içeriklere, sınıflı toplumlardaki özel mülkiyetin savunulmasına,
erotizm içeren görüntülere, yabancı yayınların antikomünist propagandalarına,
reklamlara, şiddetin övülmesine, uyuşturucu kullanımına veya aşırı dinsel
içerikli yayınların yapılmasına izin verilmedi. Gerek yerel gerekse merkezî
Sovyetlerde yer alan denetim komiteleri Sovyet yurttaşlarının ortak kültür ve
sosyalist ideallerinin korunması amacıyla bu tür yayınları derhal cezalandırır
ve yürürlükten kaldırırdı.
1980’Lİ
YILLARDA GELEN BÜYÜME VE DEĞİŞİM RÜZGÂRI
1980’lerden itibaren Sovyet televizyon yayıncılığı hızla
büyümeye ve aynı oranda değişmeye başladı. Özellikle Mihail Gorbaçov’un
Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olmasından sonra yabancı
yayınların gösterilmesine izin verildi ve daha önce yayınlanmayan pek çok
içerik televizyonlarda gösterilmeye başlandı. Brezilya yapımı Köle İsaura,
Meksika yapımı Zenginler de Ağlar dizileri Sovyet televizyonlarında
yer aldı, yabancı tartışma programları ve yarışmalar yayınlanmaya başlandı.
1980’lere kadar Sovyet televizyonlarında hiçbir şekilde reklama yer
verilmezken, ilk Batı reklamı 1988’de Pepsi markasıyla birlikte yayınlandı.
Reklamda ünlü pop yıldızı Michael Jackson oynadı ve bu yönüyle büyük ilgi
çekti. Ardından ticari ürünlerin reklamları televizyon ekranlarında geniş
şekilde yerbulmaya başladı. Bu gelişmelerle paralel olarak televizyonun
yaygınlaşması için hızlı adımlar atıldı. Perestroyka döneminde Gorizont uydu
ağı adı verilen yayın sistemi kurularak tüm kanalların her bölgeye
ulaştırılması sağlandı ve bu kanallarda sunulan televizyon programlarının
çeşitliliğini artırıldı. İçeriklerde daha çok şehir haberlerine, spora, eğlence
programlarına, kültür ve sanat belgesellerine ve bilgi programlarına yer
verildi. Bu dönemde iletişim hizmetleri sunması için çok sayıda özel şirkete
yayıncılık izni verildi. 1990 yılında özel şirketlere verilen izinler Gorbaçov
tarafından imzalanan kararname ile devlet nezdinde yasalaştı. Bu dönemde Sovyet
sistemini açıktan eleştiren ve batı tarzı yaşamı öven televizyon programları
sıkça televizyonlarda yer bulmaya başladı. Ancak bu eleştiriler doğrudan
Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne veya komünizm idealine karşı
gerçekleştirilmedi, bunun yerine Sovyet sistemine muhalefet eden kişiler veya
gruplar ön plana çıkarıldı. Glasnost politikaları döneminde ise yayınlar hiçbir
kontrolden geçmeden yayımlanmaya başlandı ve bunun sonucu olarak milliyetçiliğe
yer veren kültürel programlar, şiddeti destekleyen yayınlar, özel mülkiyetin
batı tarzında olması gerektiğine dair tartışma programları ve erotik yayınlar
gitgide artmaya başladı.
Sovyetler Birliği’nin yerel uydu televizyon sistemi Orbita,
Kanada’nın Anik veya ABD’nin uydu sistemi kadar büyük bir sisteme sahipti. Bu
hızlı büyüme süreci, teknolojik gelişmelerle birlikte dünya yörüngesine uydu
yollama sürecine paralel olarak ilerledi. 1990 yılında 900 ana vericiye ve
4000’den fazla istasyona programlama sağlayan 90 adet Orbita uydusu vardı. Bu
büyüme oldukça hızlı bir ilerleme kaydetti, zira Sovyetler Birliği dışında
ikâmet edenler de Sovyet yayınlarına kolayca ulaşabilecek duruma geldi. Yine bu
dönemde yayın zamanları, Sovyetler Birliği’nin coğrafyası ve farklı zaman
dilimleri sorunlarına çözüm olması için kaydırıldı ve televizyon kanalları
farklı zaman dilimleri için “çift programlar” yapmaya başladı. Her Orbita
uydusu için farklı saat dilimlerini içeren programlar hazırlandı.
SOVYETLER
BİRLİĞİ’NİN DAĞILMASI SONRASI
Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılması sonrası Sovyet
yayın biçimi değişti. Sovyet Merkez Televizyonu devlet yayıncısı olmaktan
çıktı, ülke çapında yayın yapan televizyon kanalları özelleştirildi ve çeşitli
şirketlere satıldı. Eskiden televizyon yayınları için her ülkede veya bölgede
var olan tek bir televizyon sistemi yerine, her ülke için birden fazla sistem
oluşturuldu. Günümüzde eski Sovyet cumhuriyetleri halen büyük oranda bu
televizyon ağlarını kullanmaktadır.
Yararlanılan
kaynaklar
Downing, J. (1985). The Intersputnik system and Soviet
television. Soviet Studies, 37(4), 465-483
Gül, Y. E. (2014). SSCB’de Televizyon Yayıncılığının
Gelişimi. Uluslararası Hakemli İletişim Ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
Uhive, Ocak/Şubat/Mart-Kış Dönemi, 2(2), 127-143
Кадыров, Т. (1993). История Развития Радиовещания И
Телевидения В Республике Кыргызстан 1928-1990, Диссертации На Соискание Ученой
Степени Кандидата Исторических Наук, Кыргызский Ордена Трудового Красного
Знамени Государственный Университет, Бишкек
McNair, B. (1996). Television in post-Soviet Russia:
from monolith to mafia. Media, Culture & Society, 18(3), 489-499
Öngören M. T. (1975). Renkli Televizyon, TMMOB
Elektrik Mühendisleri Odası Yayın Organı, Elektrik Mühendisliği Dergisi Ocak
19-22
Paasilinna, R. (1995). Glasnost and Soviet television:
a study of the Soviet mass media and its role in society from 1985-1991 YLE,
Finnish Broadcasting Co.
Тимченко, С. В. (2010). Телевидение, История Развития,
Телевидение Будущего, Новосибирск: Федеральное Агентство Связи Сибирский
Государственный Университет Телекоммуникаций И Информатики Межрегиональный
Центр Переподготовки Специалистов
Tomlinson, J., Zeybekoğlu E. (1999). Kültürel
Emperyalizm, İstanbul: Ayrıntı Yayınları
Vivian, J. (1998). The Madia Of Mass Communication,
Boston: Allyn And Bacon
Uriccihio, W. (2008). Television’s First Seventy-Five
Years: The Interpretive Flexibility Of a Medium in Transition, The Oxford
Handbook Of film And Media Studies, Chapter 9, 286-305
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder