Kaynak:
https://oggito.com/
“Bir yazar bir şairin hassasiyetine ve bir bilim insanının
hayal gücüne sahip olmalıdır.”
1 “Edebiyat
bir türetmedir. Kurmaca ise hayal ürünü. Bir öyküyü doğru bir öykü olarak
adlandırmak hem doğruluğa hem de sanata karşı bir hakarettir.”
2 “Bu
bireysel bir tepkidir: Sakince oturmak ve yazmak, yazmak, yazmak ya da uzun
uzun düşünmek. Bu ikisi aşağı yukarı aynı şey.”
3 “Yazarın
değerlendirilebileceği üç farklı bakış açısı var: Bir hikâye anlatıcısı, bir
öğretmen ya da bir büyücü olarak düşünülebilir. Büyük bir yazar bu üç kimliği
kendinde barındırabilendir. Ama özellikle büyücü kimliği en ağır basandır ve
onu iyi bir yazar yapandır. Büyük bir yazarın üç yönü (büyü, hikâye ve ders),
birleşik ve eşsiz bir görkemin etkisinde harmanlanmaya meyillidir. Çünkü
sanatın büyüsü, hikâyenin bütün kemiklerinde ve düşüncenin iliklerinde
mevcuttur. Biz de büyük bir duygusal ve entelektüel zevkle sanatçının
kartlardan kalesini inşa etmesini ve bu kart kalesinin nasıl çelikten ve camdan
muhteşem bir kaleye dönüştüğünü izleriz.”
4 “Düşünce
yazıya aktarıldığında daha az kasvetli hale geliyor. Ama kanserli tümör gibi
bazı düşünceler ifade edildiğinde, kesip atıldığında eski halinden daha kötü ve
büyük bir hal alıyor.”
5 “Özgür
bir ülkedeki hiçbir yazarın duyusal ya da duygusal olan arasındaki net çizgiye
aldırış etmesi beklenmemeli. Bu mantık dışıdır. Ben dergilerde fotoğrafları
yayınlanan ve üstadının kıkırdamasını provoke edecek kadar alçak ve posta
müdürünün suratını asacak kadar yüksek boyun hattına sahip genç memeliler gibi
poz verenlerin düşüncelerinin doğruluğuyla rekabet edemem, onlara ancak
hayranlık duyarım.”
6 “Yazarın
işi ana karakteri bir ağaca çıkarmak ve ağaçtayken de ona taş atmaktır.”
7 “Yazar
kitabını yazarken bile, dengesiz beyinlerden aşırılan düzensiz parçaları bir
araya getirmeye çalışırken kendi gezegeni hakkında ne kadar az bilgiye sahip
olduğunun son derece acı bir şekilde farkındadır.”
8 “Yazmanın
verdiği hazlar, okumanın verdiği hazlarla bire bir uyuşmaktadır.”
9 “Tıpkı
yetenekli yazarlar ailesinin ulusal bariyerlerin ötesine geçmesi gibi,
yetenekli okur da evrensel bir figüre dönüşür. Mekânsal ya da zamansal yasalara
tabi olmaz. Sanatçıları, imparatorlar, diktatörler, rahipler, bağnazlar,
kültürsüzler, siyasi ahlakçılar, polisler ve ukalalar tarafından yok edilmekten
tekrar tekrar kurtaran kişi iyi, mükemmel okurdur. Bu okur belirli bir ulusa ya
da sınıfa ait değildir. Hiçbir bilinç yöneticisi ya da kitap kulübü bu okurun
ruhunu yönetemez. Kurmaca esere olan yaklaşımı, vasat okurları kendilerini bir
karakterle ya da boş tanımlamalarla özdeştirmesine iten çocuksu duygular
tarafından etkilenmez. İyi, takdire değer bir okur kendisini kitaptaki kızla ya
da çocukla özdeşleştirmez. O kitapta tasarlanmış ve işlenmiş düşünceyle
özdeşleştirir. Bir Rus romanında Rusya’yla ilgili bilgi aramaz, çünkü bilir ki
Tolstoy ya da Çehov’un Rusyası tarihin bilindik Rusyası’na benzemez. O Rusya,
bireysel dâhiler tarafından hayal edilmiş ve yaratılmış özel bir dünyadır. İyi
okur genel düşüncelerle ilgilenmez, dikkatini belirli bir görüşe verir. Bir romanı
ona bir grupla iyi anlaşması konusunda yardım ettiği için sevmez. Romanı sever
çünkü o metnin her detayını özümser ve anlar, yazarın keyif alınması için
yazdığı satırlardan keyif alır, içten içe ışık saçar. Büyük sanatçıların
yarattığı karakterlerin, bu sanatçıların okurlarının hepsi mükemmeldir.”
10 “Meşhur
olan Lolita, ben değilim. Ben adı telaffuz edilemeyen gizli, çok çok gizli
romancıyım.”
11 “Mürekkep
bir uyuşturucudur.”
12 “Ben
bir dâhi gibi düşünür, seçkin bir yazar gibi yazar ve bir çocuk gibi
konuşurum.”
13 “İyi,
takdire değer bir okur kendisini kitaptaki kızla ya da çocukla özdeşleştirmez.
O kitapta tasarlanmış ve işlenmiş düşünceyle özdeşleştirir.”
14 “Okurlar
koyun değildir, her kalem onların beğenisini kazanmaz.”
15 “Lolita’nın
anlamsız olduğunu söyleyen bazı kibar ruhlar var çünkü bu kitap onlara hiçbir
şey öğretmiyor. Ben ne bir didaktik kurmaca okuru ne de yazarıyım. Benim için
kurmaca bir eser ancak bana estetik mutluluk olarak adlandırdığım hissi
yaşattığı sürece vardır. Bu his bir şekilde, bir yerde, sanatın (merak,
hassasiyet, kibarlık ve coşku) norm olduğu diğer durumlarla bağlantıda olmanın
hissidir.”
16 “Varlık,
büyük, gizli ve bitmemiş bir başyapıta verilen dipnotlar dizisidir.”
17 “Benim
nefret ettiğim şeyler oldukça basit: Aptallık, baskı, suç, zalimlik ve sakin
müzik. Zevklerim ise insanlığın bildiği en yoğun olanlardır: Yazmak ve kelebek
avlamak.” 18 “Bir yazar bir şairin hassasiyetine ve bir bilim
insanının hayal gücüne sahip olmalıdır.”
19 “Edebiyat,
‘kurt, kurt’ diye ağlayan oğlanın Neandertal ovasından yanında büyük gri
kurduyla geldiği gün doğmadı. Edebiyat, ‘kurt, kurt’ diye ağlayan oğlanın
yanında kurdunun olmadığı gün doğdu.”
20 “Sayfalar
hâlâ boş ama görünmez bir mürekkeple yazılmış ve görünür olmak için çırpınan
sözcüklerin mucizevi hissi orada duruyor.”
Çeviren:
Deniz Saldıran
(azevedosreviews.wordpress.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder