Cenk
Başlamış
Kaynak: http://www.medyagunlugu.com/
Türkiye'nin gündeminde yine yoğun kar ve insanların
yollarda mahsur kalması var... Yılın büyük bölümünü şiddetli kış altında
geçiren yabancı kentlerde, örneğin Moskova'da benzer durumda ne yapılıyor?
Konunun güncelliği nedeniyle, 2012 yılında yayınladığımız, kısa süre
önce tekrar ettiğimiz yazıya "mecburen!" yeniden yer
veriyoruz:
Son günlerde yaşadıklarımız tam da, "Şu mektepler
olmasa maarifi ne güzel idare ederdim!..." sözünü hatırlatıyor. Öyle ya,
şu aralıksız yağan kar da olmasa kışın keyfini ne güzel çıkarırdık.. Gerçek şu
ki, son yılların en zorlu kışında ne yetkililer ne de vatandaşlar üzerine
düşeni yaptı.. İstanbul'da metrobüs çalışmıyor, insanlar Boğaz Köprüsü'nde
yürümek zorunda kalıyor, bazı yollara kardan girilemiyorsa ve buzun üzerinde
yazlık lastiklerle gitmeyi "marifet" sayıyorsak gerçekte acaba
kimi suçlamamız gerekiyor?
Karla mücadele etmek bu kadar zor mu? Yılın büyük bölümünü
şiddetli kış koşullarında geçiren ülkeler, kentler ne yapıyor? Örneğin, "yılın
dokuz ayı kışı yaşayan, kalan üç ayı da yazı beklemekle geçiren"
Moskova kara teslim oluyor mu? Olmuyorsa nasıl mücadele ediyor?
Kestirmeden söylemek gerekirse Moskova kara teslim olmuyor.
Ama bunun teknolojik açıdan ileri gitmek, daha yüksek IQ seviyesine sahip olmak
ya da çalışkanlıkla hiçbir ilgisi yok. Aslında işi sırrı şu basit iki kelimede
gizli: Hazır olmak.
Kar ve soğukla yaşamak zorunda olan Moskova'nın
hazırlıkları neler?
Öncelikle Moskova Belediyesi'nin emrinde yolları açık
tutmak için yedi bine yakın araç bulunuyor; yani karın aniden bastırması
halinde binlerce araç yolları açık tutmak için anında seferber olabiliyor.
İkincisi, Moskova Belediyesi'nin sokakları kardan temizlemek için tam 36 bin
işçisi var. Buzlanmanın önlenmesi için yıl boyunca yollarda 260 bin ton sıvı,
83 bin ton da katı madde kullanılıyor. Toplanan karlar eskiden Moskova Nehri'ne
boşaltılırdı, şimdi sayıları 20 civarında olan kar eritme tesisine
gönderiliyor. Şaşırtıcı gelse de bizdeki klasik " zincir-takoz- çekme
halatı" üçlüsü Moskovalı sürücülerin yabancı olduğu kavramlar,
araçlara zincir takmak resmen yasak! Zaten karla başarılı şekilde
mücadele edince zincire gerek kalmıyor, çivili lastik ya da kar lastiği yeterli
oluyor. Tabii bu koşullarda normal sürücülerin aklına yaz lastikleriyle
dolaşmak ve "Alem şoför görsün!" diye hava atmak da gelmiyor.
Bir not daha: Son günlerde İstanbul'da görülen benzeri
yoğun bir kar yağışıyla mücadele etmenin Moskova Belediyesi'ne günlük maliyeti
yarım milyon dolar. Bir ara uçakların yardımıyla kar bulutlarının dağıtılması
da düşünülüyordu ama sonradan vazgeçildi.
Elbette, nüfusu 10 milyonu geçen Moskova tüm bu önlemleri
almak, karla hiç ara vermeden mücadele etmek zorunda çünkü aylarca kışın
altında kalan kentin başka türlü yaşaması mümkün değil.
Ama sihirli formülü tekrarlamak gerekirse, işin sırrı
"hazır olmak"ta...
2000'li yılların başında Moskova'da bir mayıs ayında aniden
şiddetli kar yağışı başladı. Bu, ne meteorolojinin öngördüğü ne de Moskova
Belediyesi'nin hazır olduğu bir kar fırtınasıydı.
Peki, ne mi oldu? İstanbul'da
her zaman ne yaşanıyorsa aynısı Moskova'da yaşandı; yani yollar karla kaplandı,
trafik felç oldu, kışlık lastikleri çıkaran araçlar birbirine girdi, uçaklar
uçmadı, kısacası hayat tıpkı İstanbul'daki gibi felç oldu. Çünkü Moskova mayıs
ayında gelen kara hazır değildi...
İstanbul, üstelik günler öncesinden beklenen kar baskını
karşısında "soğuk terler" döküyorsa bunun en önemli nedeni
hazırlıksız olmamız. Hazırlıksız olunca da ya işi kahramanlığa vuruyor "kelle
koltukta" yola koyuluyoruz ya da korkudan eve kapanıyoruz. Bu trajik
manzarada, televizyon haberlerinde gördüğümüz gibi ortaya 5 liraya araba iten
"girişimciler" çıkması çok da şaşırtıcı olmuyor.
Ne yazık ki, deprem dahil "geliyorum" diyen
hiçbir felakete bir türlü gönül rahatlığıyla "Evet hazırız" diyemiyor,
çoğu zaman ağır bedel ödüyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder