Anastasya’nın kökeni
İnsanlığın binlerce yıl öncesinden gelen ortak bir mirası
var.
Bazen tarihi ciddi bir şekilde inceleyince kültürlerin,
dillerin kökenindeki benzerlikleri yakalarsınız. Ve kuşkusuz şaşırırsınız.
Sevan Nişanyan’ın “Elif’in Öküzü” adlı kitabı dillerin, özelikle
de Türkçenin bu anlamdaki serüvenini anlatan değerli bir kitap.
Bu kitaptan aşağıya aldığımız örnek ise Anadolu ile Rusların,
Slavların popüler kadın ismi Anastasya’nın akrabalığı üzerine.
Benim aşağıda yazılanlara itirazım ise söz konusu ismin
Natalya’nın samimi ortamlarda söylenişi Nataşa ismi değil, Anastasya’nın samimi
söylenişi Nastiya olması gerektiği ile ilgili.
Anadolu
-Nataşa
Yunanca
edat ana: Yukarı.
Şiirsel bir bakış açısıyla bakıp Anadolu'nun analarla dolu
bir toprak olduğunu söylemek belki mümkün. Ama Eski Çağda Anadolu'ya Anatale
adını verenler olaya bu açıdan yaklaşmamışlar. Anatale (ya da şimdiki
söyleyişiyle anatoli) Yunanca Doğu anlamına gelen bir sözcük tam olarak
söylemek gerekirse "yukarı kalkmak" anlamına gelen anatelein
fiilinden, "güneşin kalkışı" anlamına geliyor. Ege'nin ortalarında
bir yerden bakınca bu adın neden verildiğini anlamak zor değil.
Bir coğrafi ve idari birim olarak AnatolE'nin kapsamı daha
sonraki yüzyıllarda birkaç kez değişmiş. Bizans'ın 7. yüzyıldaki idari
reorganizasyonunda, Sivas merkez olmak üzere Kayseri, Ankara ve yanılmıyorsam
Malatya'yı kapsayan bir Anadolu Eyaleti (Anatolikôn Thema) kurulmuş. Türkler bu
ülkeye geldikten sonra da Anadolu deyimi uzun süre sadece bu bölgenin-yani
Fırat sınırına kadar İç Doğu Anadolu'nun- adı olarak kullanılmış.
Anatelein fiilinin başındaki ana-, tıpkı İngilizce up gibi,
genellikle yukarı doğru hareket bildiren Yunanca bir edat. Anafor (yukarı çeken
burgaç), anod ("yukarı", yani artı kutba doğru akım yönü), anevrizma
( damarda balon şeklinde kabarma) sözcüklerinde de ana- eki aynı anlamı taşıyor.
Anahtar (ev açar) ve anatomi (kesip açma) sözcüklerinde ise, İngilizce to open
up gibi, "kapalı bir şeyi açma" anlamı var.
Anastasis de birinci zümreden bir bileşik isim.
"Durma" anlamına gelen stasis'ten "ayağa kalkma, ayağa
durma" gibi bir anlamı çağrıştırıyor, ama esas kullanımı, tıpkı Arapça
aynı anlama gelen gıyamet sözcüğü gibi, "ölmüşlerin dirilişi".
Isa'nın Paskalya' da "dirilişi" tarihteki anastasis vakalarının en
ünlüsü sayılıyor. Anastasia ise dini bütün Rumların ve onlardan esinlenen
Rusların pek sevdiği bir kadın ismi. Esasen Paskalya'yı izleyen kırk günde
doğan kızlara verilmesi gereken bir ad, ama öyle inceliklere artık bakan yok.
Nataşa bu
ismin Rusçasının kısaltılıp sevimlileştirilmiş biçimi. Türkçedeki özel anlamı
1989-90'dan sonra türedi. Ölmüşlerin dirilişiyle pek alakası kalmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder