Kaynak:
https://sputniknews.com.tr/
Rusya'da
1812'deki Anavatan Savaşı, Rusya'nın Fransa ve müttefiklerinin saldırganlığına
karşı verdiği özgürlük ve bağımsızlık savaşı olarak görülüyor. Bugün dahi gerek
Rusya Devlet Başkanı Putin gerekse de diğer devlet adamları bu hususa atıf
yaparak konuşmalar yapıyor.
Hem Napolyon Bonapart'ın Rusya seferi hem de Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Putin ve diğer devlet adamlarının bu hadiseye
dipnot düşen konuşmalarını Sputnik derledi.
***
Fransız İmparatoru I. Napolyon'un birliklerinin Rus
İmparatorluğu'na karşı saldırıya girişmesi, Rus-Fransız ekonomik ve siyasi
çelişkilerinin şiddetlenmesi, Rusya'nın kıtasal ablukaya katılmayı fiilen
reddetmesi (1806-1814, İngiltere ile savaşta Napolyon tarafından uygulanan
ekonomik ve siyasi önlemler sistemi) ve diğer pek çok nedenden kaynaklanıyordu.
Napolyon'un yönetimi altındaki Fransa, Avrupa egemenliğini
sağlamaya çalışırken, Rus İmparatorluğu ise onun siyasi ve toprak taleplerine
karşı çıkıyordu. Napolyon, Rusya'ya saldırmak için bir sıçrama tahtası
olarak, Rus-Prusya-Fransız savaşını (1806-1807) sona erdiren Tilsit Antlaşması
şartlarına uygun olarak Prusya'dan aldığı Polonya topraklarından kurulan
Varşova Düklüğü'nü kullanmıştı.
Fransız İmparatoru, Vilnius istikametinde Rus ordusunun sağ
kanadına esas darbeyi indirdikten sonra, Rus ordusunu bir ya da iki genel
muharebede yenmeyi ve akabinde Moskova'yı ele geçirmeyi, Rusya'yı teslim olmaya
zorlamayı ve Rusya'ya kendisi için uygun koşullarda bir barış anlaşması dikte
etmeyi hesaplamıştı.
Rus
ordusunun iki katı askerle saldıran Fransa
24 Haziran 1812'de Fransız ordusu Neman Nehri'ni geçerek
Rus İmparatorluğu'na bir saldırı başlattı. Fransız ordusu 440 binden fazla
kişiden oluşuyordu ve 170 bin kişilik ikinci bir yedek kuvveti daha bulunmakta
idi. Napolyon'un 'Büyük Ordu' olarak adlandırdığı ordusu kendisi
tarafından ele geçirilen Batı Avrupa ülkelerinden birliklerden oluşmakta idi.
Karşısında ise toplam 220-240 bin kişilik üç Rus ordusu bulunuyordu.
Napolyon'un açtığı bu savaş tüm Rus toplumunu sarstı.
Fransız ordusunun ve yağmacıların baskınlarından korumak için kendiliğinden öz
savunma birlikleri oluşmaya başladı. Gerilla hareketinin önemini değerlendiren
Rus askeri komutanlığı, onu genişletmek ve örgütlemek için önlemler aldı. Bu
amaçla, ordularda düzenli birlikler temelinde ordu gerilla birimleri
oluşturuldu.
Rus orduları ilerleyen düşmanı geciktirmek ve böylece ana
kuvvetlerin geri çekilmesini sağlamak için yapılan sert artçı saldırılara
yaparak geri çekilmeyi sürdürdü. Fransız birlikleri ise Moskova'ya doğru
ilerlemeye devam ediyordu.
Geri çekilme süresi ve düşmana geniş bir alan bırakılması,
Rus ordusunun askerleri ve subayları arasında homurdanmalara ve Rus toplumunda
genel bir hoşnutsuzluğa neden oldu. Bu durum İmparator I. Aleksandr'ı tüm
Rus ordularının başkomutanlığını kurmaya ve 20 Ağustos'ta bu göreve büyük bir
savaş deneyimine sahip olan ve Rus ordusu ve soylular arasında popüler olan
Generali Mihail Kutuzov'u atamaya zorladı. I. Aleksandr Kutuzov'u
yalnızcaaktif ordunun başına getirmekle kalmadı, aynı zamanda savaştan etkilenen
eyaletlerdeki milisleri, yedekleri ve sivil yetkilileri de ona bağladı.
Başkomutan Kutuzov, I. Aleksandr'ın taleplerine
ve ordunun düşmanla savaşmaya hevesli ruh haline dayanarak, Fransız ordusuna
mümkün olduğunca fazla zarar vermek ve Moskova'ya ilerleyişini durdurmak için
topkeyun bir savaş vermeye karar verdi. Kutuzov, savaş için Moskova'ya 124
kilometre uzaklıkta, Mojaysk yakınlarındaki Borodino köyünde, birliklerini
elverişli bir şekilde konumlandırmasına, eski ve Yeni Smolensk yollarını
kapatmasına olanak tanıyan bir mevzi seçti.
Borodino Muharebesi başladığında Rus ordusu 132 bin
-bazı kaynaklara göre 120 bin-, Fransız ordusu ise yaklaşık 130 bin-135 bin
kişiden oluşuyordu.
Borodino Muharebesi 7 Eylül sabahı saat 5'te başladı ve
akşam saat 20'ye kadar sürdü. Napolyon tüm gün boyunca Rus
mevzilerini merkezden yarmayı ya da kanatlardan geçmeyi asla başaramadı.
Borodino Muharebesi'nde Fransızlar 50 bin kadar (Fransız verilerine göre 30
binin üzerinde), Ruslar ise 44 binin üzerinde adam kaybetti.
Savaştaki kayıpların çok büyük olduğu ve yedeklerin de
tükenmesi gerçeğinin ortaya çıkmasıyla, Rus ordusu Borodino'yu terk
ederek Moskova'ya çekildi.
13 Eylül'de tertip edilen askeri konseyde, oyların
çoğunluğu Kutuzov'un 'orduyu ve Rusya'yı korumak adına' Moskova'yı
savaşmadan düşmana bırakma kararını destekledi. ve ertesi gün Rus birlikleri
başkenti terk etti. Onlarla birlikte nüfusun çoğu da şehri terk etti.
14 Eylül'de Napolyon'un ordusu başkent Moskova'ya
girdi. Birkaç saat içinde şehrin muhtelif bölgelerinde yangınlar çıktı ve bu
yangınlar ertesi gün daha da şiddetlendi. 17 Eylül gecesi ise alevler Kremlin'e
ulaştı. Yangınlar 18 Eylül'de yağan yağmurdan sonra azalsa da birkaç gün
boyunca devam ederek şehrin büyük bir kısmını tahrip etti. Kütüphaneler, tiyatrolar,
saraylar ve birçok tarihi ve kültürel hazine yangında yok oldu. Şehir de
yağmacıların yağmalamasıyla harabeye döndü.
Moskova'dan ayrılan esas Rus ordusu, Tarutinsky kampına
yerleşmişti.
Fransızlar Moskova iken partizan müfrezeleri şehre
kesintisiz olarak ifa edilen hareketli halka kuşatmaları Fransız birliklerini
bulundukları yerlerden 15-30 kilometreden daha fazla uzaklaşmasına izin
vermedi. Ordu ve diğer muhtelif partizan müfrezelerin bu cesur operasyonları
Fransız birliklerinin ikmalini kesintiye uğrattı.
Kritik durumun farkına varan Napolyon, General Jacques
Lauriston'u Çar I. Aleksandr'a barış önerileriyle birlikte gönderdi. Kutuzov ise
savaşın daha yeni başladığını ve düşman Rusya'dan tamamen atılana kadar
durmayacağını belirterek bu önerileri reddetti.
Tarutinsky kampında Rus birlikleri karşı saldırıya
hazırlanıyorlardı. Yeniden örgütlendiler; silah, mühimmat ve yiyecek tedarik
ettiler. Nihayetinde saldırıya geçen Rus ordusunun ileri müfrezeleri Moskova'ya
girdi.
Kayıplar veren Fransız ordusu, harap olmuş Eski Smolensk
Yolu boyunca geri çekilmek zorunda kaldı. Kutuzov, güçlü öncü birliklerle
hareket ederek, birbirine paralel uzanan köy yolları boyunca Fransızların
takibatını organize etti. Napolyon'un birlikleri sadece Rus birlikleri ile
çatışmalarda değil, aynı zamanda partizanların saldırılarından, açlıktan ve
soğuktan da adam kaybediyordu.
Kutuzov, geri çekilen Fransız ordusunun kanatlarına
güneyden ve kuzeybatıdan birlikler çekti. Aktif olarak taarruz eden birlikler
bu bölgede Fransız birliklerini bozguna uğratmayı başardı.
Rus İmparatorluğu topraklarının Fransız ordusundan
arındırılması 26 Aralık'ta, Rus birliklerinin sınır kasabaları Bialystok ve
Brest-Litovsk'u ele geçirmesiyle tamamlandı. Fransız birlikleri savaş
meydanlarında 570 bin kadar insanını kaybetti. Rus ordularının kaybı ise
yaklaşık 300 bin kişiydi.
Fransız ordusunun yenilgisi, Batı Avrupa halklarının
Napolyon'dan kurtulması için gerekli koşulları yarattırken ve Napolyon'un
imparatorluğunun çöküşünün de işareti oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder