Moskova

Moskova

1 Mart 2024 Cuma

Napolyon'a karşı girişilen I. Anavatan Savaşı'nda ne olmuştu?


Kaynak: https://sputniknews.com.tr/

 

Rusya'da 1812'deki Anavatan Savaşı, Rusya'nın Fransa ve müttefiklerinin saldırganlığına karşı verdiği özgürlük ve bağımsızlık savaşı olarak görülüyor. Bugün dahi gerek Rusya Devlet Başkanı Putin gerekse de diğer devlet adamları bu hususa atıf yaparak konuşmalar yapıyor.

Hem Napolyon Bonapart'ın Rusya seferi hem de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve diğer devlet adamlarının bu hadiseye dipnot düşen konuşmalarını Sputnik derledi.

***

Fransız İmparatoru I. Napolyon'un birliklerinin Rus İmparatorluğu'na karşı saldırıya girişmesi, Rus-Fransız ekonomik ve siyasi çelişkilerinin şiddetlenmesi, Rusya'nın kıtasal ablukaya katılmayı fiilen reddetmesi (1806-1814, İngiltere ile savaşta Napolyon tarafından uygulanan ekonomik ve siyasi önlemler sistemi) ve diğer pek çok nedenden kaynaklanıyordu.

Napolyon'un yönetimi altındaki Fransa, Avrupa egemenliğini sağlamaya çalışırken, Rus İmparatorluğu ise onun siyasi ve toprak taleplerine karşı çıkıyordu. Napolyon, Rusya'ya saldırmak için bir sıçrama tahtası olarak, Rus-Prusya-Fransız savaşını (1806-1807) sona erdiren Tilsit Antlaşması şartlarına uygun olarak Prusya'dan aldığı Polonya topraklarından kurulan Varşova Düklüğü'nü kullanmıştı.

Fransız İmparatoru, Vilnius istikametinde Rus ordusunun sağ kanadına esas darbeyi indirdikten sonra, Rus ordusunu bir ya da iki genel muharebede yenmeyi ve akabinde Moskova'yı ele geçirmeyi, Rusya'yı teslim olmaya zorlamayı ve Rusya'ya kendisi için uygun koşullarda bir barış anlaşması dikte etmeyi hesaplamıştı.

Rus ordusunun iki katı askerle saldıran Fransa

24 Haziran 1812'de Fransız ordusu Neman Nehri'ni geçerek Rus İmparatorluğu'na bir saldırı başlattı. Fransız ordusu 440 binden fazla kişiden oluşuyordu ve 170 bin kişilik ikinci bir yedek kuvveti daha bulunmakta idi. Napolyon'un 'Büyük Ordu' olarak adlandırdığı ordusu kendisi tarafından ele geçirilen Batı Avrupa ülkelerinden birliklerden oluşmakta idi. Karşısında ise toplam 220-240 bin kişilik üç Rus ordusu bulunuyordu.

Napolyon'un açtığı bu savaş tüm Rus toplumunu sarstı. Fransız ordusunun ve yağmacıların baskınlarından korumak için kendiliğinden öz savunma birlikleri oluşmaya başladı. Gerilla hareketinin önemini değerlendiren Rus askeri komutanlığı, onu genişletmek ve örgütlemek için önlemler aldı. Bu amaçla, ordularda düzenli birlikler temelinde ordu gerilla birimleri oluşturuldu.

Rus orduları ilerleyen düşmanı geciktirmek ve böylece ana kuvvetlerin geri çekilmesini sağlamak için yapılan sert artçı saldırılara yaparak geri çekilmeyi sürdürdü. Fransız birlikleri ise Moskova'ya doğru ilerlemeye devam ediyordu.

Geri çekilme süresi ve düşmana geniş bir alan bırakılması, Rus ordusunun askerleri ve subayları arasında homurdanmalara ve Rus toplumunda genel bir hoşnutsuzluğa neden oldu. Bu durum İmparator I. Aleksandr'ı tüm Rus ordularının başkomutanlığını kurmaya ve 20 Ağustos'ta bu göreve büyük bir savaş deneyimine sahip olan ve Rus ordusu ve soylular arasında popüler olan Generali Mihail Kutuzov'u atamaya zorladı. I. Aleksandr Kutuzov'u yalnızcaaktif ordunun başına getirmekle kalmadı, aynı zamanda savaştan etkilenen eyaletlerdeki milisleri, yedekleri ve sivil yetkilileri de ona bağladı.

Başkomutan Kutuzov, I. Aleksandr'ın taleplerine ve ordunun düşmanla savaşmaya hevesli ruh haline dayanarak, Fransız ordusuna mümkün olduğunca fazla zarar vermek ve Moskova'ya ilerleyişini durdurmak için topkeyun bir savaş vermeye karar verdi. Kutuzov, savaş için Moskova'ya 124 kilometre uzaklıkta, Mojaysk yakınlarındaki Borodino köyünde, birliklerini elverişli bir şekilde konumlandırmasına, eski ve Yeni Smolensk yollarını kapatmasına olanak tanıyan bir mevzi seçti.

Borodino Muharebesi başladığında Rus ordusu 132 bin -bazı kaynaklara göre 120 bin-, Fransız ordusu ise yaklaşık 130 bin-135 bin kişiden oluşuyordu.

Borodino Muharebesi 7 Eylül sabahı saat 5'te başladı ve akşam saat 20'ye kadar sürdü. Napolyon tüm gün boyunca Rus mevzilerini merkezden yarmayı ya da kanatlardan geçmeyi asla başaramadı. Borodino Muharebesi'nde Fransızlar 50 bin kadar (Fransız verilerine göre 30 binin üzerinde), Ruslar ise 44 binin üzerinde adam kaybetti.

Savaştaki kayıpların çok büyük olduğu ve yedeklerin de tükenmesi gerçeğinin ortaya çıkmasıyla, Rus ordusu Borodino'yu terk ederek Moskova'ya çekildi.

13 Eylül'de tertip edilen askeri konseyde, oyların çoğunluğu Kutuzov'un 'orduyu ve Rusya'yı korumak adına' Moskova'yı savaşmadan düşmana bırakma kararını destekledi. ve ertesi gün Rus birlikleri başkenti terk etti. Onlarla birlikte nüfusun çoğu da şehri terk etti.

14 Eylül'de Napolyon'un ordusu başkent Moskova'ya girdi. Birkaç saat içinde şehrin muhtelif bölgelerinde yangınlar çıktı ve bu yangınlar ertesi gün daha da şiddetlendi. 17 Eylül gecesi ise alevler Kremlin'e ulaştı. Yangınlar 18 Eylül'de yağan yağmurdan sonra azalsa da birkaç gün boyunca devam ederek şehrin büyük bir kısmını tahrip etti. Kütüphaneler, tiyatrolar, saraylar ve birçok tarihi ve kültürel hazine yangında yok oldu. Şehir de yağmacıların yağmalamasıyla harabeye döndü.

Moskova'dan ayrılan esas Rus ordusu, Tarutinsky kampına yerleşmişti.

Fransızlar Moskova iken partizan müfrezeleri şehre kesintisiz olarak ifa edilen hareketli halka kuşatmaları Fransız birliklerini bulundukları yerlerden 15-30 kilometreden daha fazla uzaklaşmasına izin vermedi. Ordu ve diğer muhtelif partizan müfrezelerin bu cesur operasyonları Fransız birliklerinin ikmalini kesintiye uğrattı.

Kritik durumun farkına varan Napolyon, General Jacques Lauriston'u Çar I. Aleksandr'a barış önerileriyle birlikte gönderdi. Kutuzov ise savaşın daha yeni başladığını ve düşman Rusya'dan tamamen atılana kadar durmayacağını belirterek bu önerileri reddetti.

Tarutinsky kampında Rus birlikleri karşı saldırıya hazırlanıyorlardı. Yeniden örgütlendiler; silah, mühimmat ve yiyecek tedarik ettiler. Nihayetinde saldırıya geçen Rus ordusunun ileri müfrezeleri Moskova'ya girdi.

Kayıplar veren Fransız ordusu, harap olmuş Eski Smolensk Yolu boyunca geri çekilmek zorunda kaldı. Kutuzov, güçlü öncü birliklerle hareket ederek, birbirine paralel uzanan köy yolları boyunca Fransızların takibatını organize etti. Napolyon'un birlikleri sadece Rus birlikleri ile çatışmalarda değil, aynı zamanda partizanların saldırılarından, açlıktan ve soğuktan da adam kaybediyordu.

Kutuzov, geri çekilen Fransız ordusunun kanatlarına güneyden ve kuzeybatıdan birlikler çekti. Aktif olarak taarruz eden birlikler bu bölgede Fransız birliklerini bozguna uğratmayı başardı.

Rus İmparatorluğu topraklarının Fransız ordusundan arındırılması 26 Aralık'ta, Rus birliklerinin sınır kasabaları Bialystok ve Brest-Litovsk'u ele geçirmesiyle tamamlandı. Fransız birlikleri savaş meydanlarında 570 bin kadar insanını kaybetti. Rus ordularının kaybı ise yaklaşık 300 bin kişiydi.

Fransız ordusunun yenilgisi, Batı Avrupa halklarının Napolyon'dan kurtulması için gerekli koşulları yarattırken ve Napolyon'un imparatorluğunun çöküşünün de işareti oldu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder