Metin
Aktaşoğlu
Kaynak:
https://haberglobal.com.tr/
Vladimir Putin 21 yıldır Rusya'yı yönetiyor. Çalkantılı geçen bu süreç içerisinde ülkede neler değişti? Lider, "Halkın kırılan gururunu" nasıl onardı? Muhalefete bakışı ne?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geride kalan bin yılın
son günlerinden bu yana ülkesine liderlik ediyor. Sovyetler Birliği'nin
dağılmasıyla derin bir ekonomik buhranın içine düşen Rusya'yı ayağa kaldıran ve
süper güç seviyesine yeniden getiren lider de Putin oldu, ülkedeki muhalefeti
neredeyse tamamen çember dışına iten de...
Her koşulda Putin'in 21 yıllık iktidar öyküsünde hem
Rusya'da hem de dünyanın geri kalanında çok büyük bir etki yarattığı açık.
Putin değişti, Rusya değişti, dünya değişiyor. Peki, bu değişimi nasıl
değerlendirmek gerek?
“Gorbaçov'dan Putin'e Rusya'nın Sırları” ve “Vladimir
Vladimiroviç Putin: Rusya'yı Ayağa Kaldıran Lider” adlı kitapların yazarı,
deneyimli gazeteci Cenk Başlamış,
Haberglobal.com.tr okuyucuları için Putin dönemini ve değişimi yorumladı.
DEĞİŞİM,
DÜZEN VE İSTİKRAR...
Bir kavram olarak “değişim” de Putin dönemini anlatan
kavramlardan biri olarak öne çıkıyor. “Putin’in 2000 yılında nasıl bir ülkenin
başına geldiğini hatırlamak gerekiyor” diyen Başlamış, Putin dönemini özetleyen
kavramlar olarak ise “düzen” ve “istikrar” vurgusu yapıyor:
“SSCB'nin dağılmasından sonra Rusya 1992-2000 dönemini
ekonomiden siyasete, etnik ilişkilerden toplumsal yaşama kelimenin en dolu
anlamıyla 'kaos' içinde geçirdi ve kendisi de dağılmanın eşiğine geldi.”
Putin'in bu tabloda öncelikli olarak iç sorunlara
eğildiğini vurgulayan Başlamış, “Fiilen bağımsızlığını kazanmış Çeçenistan’ı
yeniden Rusya’ya kattı ve Kafkasya’daki potansiyel dağılma sürecini durdurdu”
diyor.
Haber Global Dış Haberler Müdürü Süheylâ Demir ise Putin
dönemini en iyi özetleyen kavram olarak "yönetilen demokrasi"
kavramını öne sürüyor. Bunu, "Yani yasama, yürütme, yargı süreci vardır,
seçimler yapılır ama ortada "manuel" işleyen bir demokrasi süreci
vardır. Toplum dikey iktidar tarafından kontrol edilirken demokratik süreç
çalışırmış gibi görünür. Rusya'da güçlü bir başkanlık sistemi varken diğer
kurumlar zayıftır" ifadeleriyle açıklayan Demir, ülkede Putin iktidarının
demokrasiye yön verme şekline ise şu ifadelerle değinmekte:
"Putin'in ilk icraatları oligarkları ve medya kontrol
altına almak oldu. Muhalefet gelişme ve aynı oranda sesimi duyurma imkanına
sahip değil. Kimlerin seçimde aday olabileceği üzerinde iktidarın etkisi büyük.
Sonuç olarak her oy verme merkezinde sesli ve görüntülü izleme sistemi kurulmuş
olmasına rağmen seçim süreci demokratik ilkelerden uzak. Ruslar 'Putin
seçimlerinde kime oy verdin?' esprisiyle bu gerçeğe mizah katar."
'HALKIN
GURURUNU ONARDI'
Bunların yanında Putin'in her şeye rağmen destek bulduğu en
kritik ise nokta muhtemelen Rusya'nın dış politikada yeniden güçlenmiş
olması... Cenk Başlamış şöyle tarif ediyor:
“Bu konuyu -Rus halkının gözünde- Putin’in en büyük
başarısı olarak not etmek gerekiyor. Putin, Rusya’yı ayağa kaldırıp, dış
dünyada önemsenen bir ülke haline getirerek halkın kırılan gururunu onardı.”
Cenk Başlamış konuyu, “1990’lı yıllar boyunca artık ciddiye
alınmayan hatta alay edilen bir ülkeye dönüşen Rusya’yı, yeniden dikkate
alınması gereken bir güç haline getirdi” ifadeleriyle vurgulamakta.
'SOKAĞA
ATILMIŞ HİSSEDEN HALK...'
Söz konusu değişimin etkisini anlamak için “devlet baba”
kavramına da bakmak gerekiyor. “SSCB, vatandaşına iyi kötü sahip çıkmaya
çalışan bir ülkeydi. Demokrasi geleneği bulunmayan Rus toplumunda 'devlet baba'
kavramı vardı” diyen Başlamış, SSCB dağılınca gelen piyasa ekonomisiyle halkın
kendisini “sokağa atılmış” hissettiğini hatta devletten nefret etme noktasına
geldiğini vurguluyor ve şu çarpıcı değişimin altını çiziyor:
“Putin halkın devletle yeniden barışmasını ve milliyetçilik
duygusunun toplumda yeniden yeşermesini sağladı. Bence şu değişim çok çarpıcı:
Günümüzde Rus ya da Rusya vatandaşı olduğunu gururla haykıranların çoğu, Sovyet
enkazının altında kaldıkları için 1990’lı yıllarda ülkelerinden nefret edecek
hale gelmişti.”
'BÜYÜK
YANILGI 'PUTİN EŞİTTİR RUSYA' SANMA EĞİLİMİ'
Cenk Başlamış, “2000 yılındaki Putin’le 2021 yılındaki
Putin arasında özünde bir fark yok” diyor. Putin'in devlet tedrisatından
geçtiğini hatırlatan Başlamış, “En büyük yanılgılardan biri de onu tartışılmaz
ve değişmez lider görme ve 'Putin eşittir Rusya' sanma eğilimi” diyor ve bu
argümanını şöyle açıyor:
“Putin iktidar merdivenlerini teker teker tırmanmadı,
sistem onu iktidara taşıdı ve sahnenin önüne koydu. Yani Rusya’yı uçurumun
kenarından çekip alma misyonuyla iktidara geldi. Sahnenin önünde o olsa da,
adına ister sistem deyin isterseniz gizli servis ya da derin devlet, sonuçta
son 21 yılda yapılanların asıl mimarı perde arkasındaki yapı.”
İktidar ve ayağa kalkış rüzgarıyla karşısında zayıflayan
muhalefetin otoriterleşen rejimde radikalleştirildiği ve marjinal
gösterildiğinin de altını çizmek gerekiyor. Bu muhalefet liderlinin ya ülkeden
kaçtığı ya da hapse atıldığı bir sürece evrilmiş durumda.
Başlamış, Rus liderin diğer dünya liderlerini nasıl
etkilediği sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Putin iktidarının kurduğu düzen,
demokrasi öncelikler listesinde bulunmayan liderler için incelenmesi ve
koşullar uygunsa takip edilmesi gereken bir örnek olmuştur diye
düşünüyorum. Tabii demokrasi karnesini eleştirirken Rusya’nın bu alandaki
deneyimsizliğini de akılda tutarak insaflı olmak gerekiyor. Rusya’da Batı
tarzı bir demokrasinin yerleşmesi olasılığı hemen hemen hiç yok.”
metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr
Kaynak:
Özel Haber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder