Kaynak:
https://tr.sputniknews.com/
Kuzey'de
yaşayan yerliler için avlanmak ve balık tutmak masraflı bir hobi olmaktan çok,
ailelerini hayatta tutabilmelerinin tek yolu. Evenk, Çukçi ve Sami halkları;
her sonbaharda Tayga ormanlarının derinliklerine yolculuk ederek satılabilecek
et ve kürk elde ediyor, ren geyiğine biniyor, donmuş toprak altında mors eti
saklıyor. Kimi zaman ise bazı köylerin ulaşımı yalnızca helikopterle
sağlanabiliyor.
Sputnik, Uzak Kuzey'in yerli halklarının nasıl yaşadığını anlatıyor.
Evenkler:
"Avlanmak, kanımızda var"
Evenk kökenli Demid Topoçenok, yaz aylarında en
yakındaki köylere dahi yalnızca helikopterle ulaşılabilen Krasnoyarsk
Krayı'ndaki ıssız köylerden biri olan Surinda'da yaşıyor.
Bölgenin yerlileri, geçimlerini Tayga Ormanları'ndan
sağlıyor. Demid'in Tayga'nın göbeğinde yer alan bir avlanma bölgesi var, bu
sayede de ormandaki canlılarla doğrudan etkileşime geçebiliyor.
© Foto: Demid Topoçenok'un kişisel arşivinden.
Demid, "Eğer iyi avlanabiliyorsanız, tembellik
etmezseniz para kazanırsınız. Samur, kurt ve ayı avlayabiliyoruz. Ekim-aralık
döneminde aralıksız olarak avdayım, ocak-mart döneminde de ayda üç kez av
bölgesine gidiyorum" açıklamasını yaptı.
Demid, Surinda'dan yüz kilometre uzakta olan avlanma
bölgesine her yıl bir arkadaşı ve babasıyla gidiyor. Yakın zamanda bir arazi
aracı edinmiş olsalar da, eskiden geyik üzerinde ya da 3 gün süren bir yolculuk
sonucunda bölgeye gidiyorlardı.
Kendisi için farklı bir gelecek görmediğini söyleyen Demid,
"Evenkler özgürlüğüne düşkündürler, her zaman hareket halinde olmaları
gerekir. Avlanmak bizim adeta kanımızda var, bu geleneği nesilden nesile
aktarıyoruz. Gidip de dört duvar arasına sıkışmamız mümkün değil" ifadelerini
kullandı.
"Çocukluğum
sürünün içinde geçti"
Yekaterina Şmonina, Ren geyiği çobanlığı yapan bir ailede
büyüyen bir Evenk. Çocukluğunu Ohotsk Denizi kıyılarındaki Tugur köyünde
geçiren Şmonina, 50 yaşını geçkin.
© Foto: Yekaterina Şmonina'nın kişisel arşivinden.
Şmonina, "Çocukluğumu sürünün içerisinde
geçirdim. Ailemin en büyük çocuğuydum, babamın hayvanlara çobanlık yapmasına
yardım ediyordum. Sivrisinekler ve diğer haşerelerle başa çıkabilmek için duman
tüttürüyordum. Eskiden tüm aileler, Ohotsk Denizi sahilleri boyunca seyahat
ederdi. Ancak şimdi herkes çekip gitti, köyde yalnızca biz kaldık. Babam hayatı
boyunca ren geyiklerine çobanlık yaptı. Çarlık dönemlerinden beri, sürü
nesilden nesile ailemiz içerisinde el değiştirirdi" açıklamasını
yaptı.
Günümüzde Tugur köyün tüm geçimini avcılık ve balıkçılıkla
sağladığını anlatan Şmonina, "Yıl boyunca balığımız oluyor. Av dönemi
başladığında ise köyün erkekleri avlanmaya gidiyor. Samur kürkü ve yemek için
ren geyiği ve mus eti getiriyorlar. Bundan on sene evvel, büyük bir salgın baş
gösterdi. Sürüdeki 250 hayvanın yalnızca 50'si sağ kaldı. Bu sebeple onlara
gözümüz gibi bakıyoruz, sürümüzü yeniden büyütmek istiyoruz" ifadelerini
kullandı.
Çukçiler:
Mors dolmaları
Çukçi yerlilerinden Zoya Ture günümüzde St.
Petersbug'da yaşıyor olsa da, aslında Çukotka'daki balina avcısı bir ailenin
çocuğu olarak doğup büyüdü.
Zoya'nın ifadelerine göre köylülerin esas besin kaynağı,
balina ve morslar.
Avcılar bir balinayı avlamaya çalıştıklarında, tüm köylüler
kıyıya gelip seferber oluyor. Ardından balina direkt oracıkta kesiliyor ve
etler paylaştırılıyor. Köylülerin kimisi kovayla, kimisi de kaplarla et alıyor.
Yaz ve sonbahar aylarında, genellikle morslar avlanıyor.
Ture, "Elde ettiğimiz etlerden, mors dolmaları
yapıyoruz. Eti kemiklerinden ayırıyor, sonra da derisini sıyırıyoruz. Ardından
böbrek ve ciğerini arasına koyarak kapatıyoruz. Kış aylarında hem köylülerin
hem de köpeklerin tükettiği bu besin, vitamin yönünden oldukça zengin. Taze
mors ciğerinin tadı da oldukça lezzetli" açıklamasını yaptı.
"Dedem
bir şamandı"
Kuzeyliler arasında animizm ve şamanizm oldukça
sık gözlemlenen inançlardan. Bölgede Ortodoks Hristiyanlarla da karşılaşılıyor.
Bunun yanında çok farklı inançlar da mevcut.
Evenk kökenli Demid Topoçenok, "Dedem bir
şamandı. Şamanizm inancına göre tanrı ve ruh, yaşayan her canlıda tezahür eder.
Bitkilere, rüzgâra, gezegene, suya… Ancak Hristiyanların inancında, tanrı
tektir. Ben de buna inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Uzak Kuzey'de herhangi bir inanca sahip olmanın oldukça zor
olduğuna değinen Yekaterina Şmonina, "Bu kadar uzak bir diyarda
yaşamak oldukça zor, bu yüzden biz sadece kendi gücümüze bel bağlıyoruz" açıklamasını
yaptı.
Zoya Ture, "Bizler animizm inancına tabiyiz,
ruhlara inanıyoruz. Mayıs ayında ilk balinamızı avladığımızda, bir şükran ayini
düzenliyoruz. İhtiyarlar Çukçi dilinde minnettarlıklarını dile getiriyor; et,
ekmek ve diğer günlük yiyeceklerimizden balinanın yanına yere seriyorlar ve
farklı yönlerde denize doğru fırlatıyorlar. Böylece balinanın, denizin ve diğer
canlıların ruhunu besliyorlar" ifadelerini kullandı.
Samiler:
"İzin almadan ormana girmeyin"
Sami yerlisi Andrey Danilov, nispeten geniş ve modern
bir şehir olan Olenegorsk'ta yaşıyor. Bunun yanında Andrey, geleneksel
uğraşlarla pek de ilgisi olmayan bir meslekle uğraşıyor. Ancak yine de
avlanmaktan, balık tutmaktan ve büyüyle uğraşmaktan uzak bir hayat düşünemiyor.
© Foto: Andrey Danilov'un kişisel arşivinden.
Andrey, "Samiler, savaşa girmiş bir topluluk
değil. Biz ya müzakerelerle ya da büyüyle galip geliriz. Her bir Sami, biraz
şamandır da. Gücünü kullanmıyor olsa da, her birinin içerisinde bu kabiliyet
bulunuyor. Yeri geldiği zaman ise, bu gücü nasıl kullanacağını kolaylıkla
kavrıyor ve harekete geçiyor" açıklamasını yaptı.
Yeteneğini kendi kendine geliştiren Andrey'in bir tefi,
özel çıngırdakları ve üzerinde farklı desenlerin olduğu kemikleri var. Tüm
bunlar el yapımı ve hepsinin üzerinde belirli işaretler mevcut.
Ormanlık alanda insanların kaybolmasının nedeninin doğadan
izin almadan yolculuk yapmaları olduğu konusunda emin olan Andrey, "Yakın
zamanda buralarda genç bir adam birden bire ortadan kayboldu. Ormana girmiş,
beş metre arkalarından geliyorlarmış, bir bakmışlar ki arkadaşları yok.
Kaybolan kişinin arkadaşlarına ormana girdiklerinde izin alıp almadıklarını
sordum. Ne söylediğimden dahi haberleri yoktu. İşte insanlar bu sebeple
kayboluyorlar" ifadelerini kullandı.
"Büyükannem
ömrü boyunca Sami kıyafetleri giydi"
Kuzeyli insanlar günlük yaşantılarında sıradan kıyafetler
giyerek Rusça konuşuyor olsalar da, geleneklerini de unutmamaya çalışıyorlar.
Andrey Danilov, "Büyükannem hayatı boyunca
geleneksel Sami kıyafetlerini giydi ve onunla alay edilmesine rağmen hiç Rus
giysileri giymedi. Ben de her zaman giyimime Sami geleneklerinden birkaç detay
eklerim. Örneğin bir kemer, çanta ya da aksesuar gibi. Kendimi bir Sami olarak
tanıtmalıyım her zaman. Bu sebeple de kimlik bilgileri ibraz ederken her zaman
geleneksel kıyafetlerimle fotoğraf çektiririm" açıklamasını yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder