Kaynak:
https://parsomen13.blogspot.com/
Ulusal bilim diye bir şey yoktur, ulusal çarpım tablosu
olmadığı gibi; ulusal olan şey artık bilim olmaktan çıkmıştır.
• • •
Çocukların ağlamasına katlanamam, ama kendi çocuğum
ağladığında duymam.
• • •
İki eş: biri Petersburg’da, biri Kerç’de. Sürekli hırgür,
tehditler, telgraflar. Adamı neredeyse intihara sürükleyecekler. Sonunda adam
bir çare bulur: İkisini aynı eve getirir. Kadınlar taş kesilir; sessizleşirler,
sakinleşirler.
• • •
İnsanların evlendikten sonra meraklarını yitirdiklerini
gözlemledim.
• • •
Seksenlerinde yaşlı bir adam, altmış yaşlarında olan diğer
yaşlı adama seslenir: “Kendinden utanmalısın genç adam.”
• • •
Bir doktor davet edilir, hemşire ise gönderilir.
• • •
Köylü ne kadar aptal olursa, atı onu o kadar iyi anlar.
• • •
Çok duyarlı, zeki bir genç kadın; kadın banyo ederken,
adam, kadının dar bir leğen kemiği ve acınacak kadar küçük kalçaları olduğunu
fark etti – ve adam ondan nefret etmeye başladı.
• • •
Terbiyeli, iyi giyimli çocuklarınız olmalı, çocuklarınızın
da güzel bir evleri ve çocukları olmalı ve onların çocuklarının da çocukları ve
güzel evleri olmalı; peki tüm bunlar ne için? – Şeytan bilir.
• • •
Tiyatroya gidiyorlar, ciddi dergiler okuyorlar – yine de
kindar ve ahlaksızlar.
• • •
Zengin olduğumda kalçaları yeşile boyalı, şişman ve çıplak
kadınlardan oluşan bir harem kuracağım.
• • •
Yeni edebiyat biçimleri her zaman yeni yaşam biçimleri
yaratır ve muhafazakar insan aklına itici gelmeleri de bu yüzdendir.
• • •
Bir köy ilahiyat okulundaki bir öğrenci Latinceyi çok iyi
derecede öğreniyordu. Yarım saatte bir temizlikçi kadınların odalarına iner,
gözlerini kapatır ve onları çimdiklerdi. Onlar da çığlık atıp kıkırdarlardı.
Sonra çocuk, kitaplarına geri dönerdi. Buna “kendine gelmek” diyordu.
• • •
İnsanlar hastalıklarından bahsetmeye bayılırlar. Oysa
hayatlarındaki en önemsiz şeydir hastalıkları.
• • •
Aşk, arkadaşlık ve saygı, insanları ortak nefret kadar bir
araya getirmez.
• • •
Bir mektuptan: “Yurtdışındaki bir Rus, eğer casus değilse,
aptaldır.” Komşum aşk acısını yenmek için Floransa’ya gitti ancak uzaktayken
daha da depreşti aşkı.
• • •
Çapkınlık, her erkeğin doğarken yanında getirdiği bir
çantadır.
• • •
Yurtdışındaki Ruslar: Erkekler Rusya’yı tutkuyla seviyorlar
ama kadınlar sevmiyorlar ve çok geçmeden unutuyorlar.
• • •
İstanbul’un köpekleri neden bu kadar sıklıkla tasvir
ediliyor?
• • •
Bıyıksız bir adam, bıyıklı bir kadına benzer.
• • •
Bir profesörün düşüncesi: Asıl olay Shakespeare’in kendisi
değil, hakkında yapılan yorumlar.
• • •
Bir kadın sanattan büyülenmez, sanatla ilgili olan
insanların çıkardıkları gürültüden büyülenir.
• • •
Evlendikten sonra her şey –politika, edebiyat, toplum–
eskiden olduğu kadar ilgisini çekmez hale geldi; şimdilerde karısı ve çocuğuyla
ilgili her türlü ıvır zıvır hayatındaki en önemli şey.
• • •
Ölüm korkunç ama halen daha korkunç olan şey, sonsuza dek
yaşayacakmış ve hiç ölmeyecekmiş gibi hissetmek.
• • •
Öğretmen: “Puşkin’in yüzüncü yaşı kutlanmamalıdır, kilise
için hiçbir şey yapmadı o.”
• • •
Nefret ettiklerim: şakacı bir Yahudi, radikal bir Ukraynalı
ve sarhoş bir Alman.
• • •
Üniversite, insandaki tüm kabiliyetleri ortaya çıkarır;
salaklığı da.
• • •
Sakin, nazik bir kadın sinirlenince şöyle dedi: “Eğer erkek
olsaydım, o iğrenç suratına bir tane geçirirdim.”
• • •
Sadakatsiz bir kadın, büyük ve soğuk bir pirzoladır. Kimse
dokunmak istemez çünkü daha önce birisi onu ellerine almıştır.
• • •
O kadına artık aşık değil; gelsin aşık olmamanın heyecanı,
huzurlu bir ruh hali, uzun ve huzur dolu düşünceler.
• • •
Ölüyü soydular ama eldivenlerini çıkarmaya vakit
bulamadılar: Eldivenler içinde bir ölü.
• • •
Eğer biraz olsun boş vaktin olsun istiyorsan, hiçbir şey
yapma.
• • •
Yalnızlıktan korkuyorsanız eğer, evlenmeyin.
• • •
Zeki bir adam öğrenmeye bayılır ama öğretmeyi beceremez.
• • •
Eskiden romanlardaki ve hikayelerdeki erkek kahramanlar
(söz gelimi Peçorin, Onegin) yirmi yaşındalardı ama şimdilerde 30-35 yaşın
altında kahraman yok. Aynı şey yakında kadın kahramanların da başına gelecek.
• • •
Aptalların övgüsünü kabul etmektense ellerinde can verin
daha iyi.
• • •
Her akşam yemeğinden sonra kocası, keşiş olacağını
söyleyerek tehdit ediyor karısını, kadın da ağlıyor.
• • •
Hizmetçi kız, efendisinin yatağını yaptığında, her
seferinde terlikleri yatağın altına iter. Şişman efendisi, buna daha fazla
katlanamayarak, hizmetçi kızı uyarır. Ortaya çıkar ki kıza terlikleri mümkün
olduğunca uzağa koymasını söyleyen efendisinin doktorudur. Adam zayıflasın
diyedir bu.
• • •
Tiyatro salonu. İzleyiciler arasındaki bir beyefendi,
önündeki sırada oturan hanımefendiden şapkasını çıkarmasını ister, önünü
kapatıyordur. Homurdanma, yalvarma yakarma kar etmez. Sonunda söyler genç adam:
“Hanımefendi, izlediğiniz oyunun yazarı benim.” Kadın yanıtlar: “Bana ne.”
Yukarıda
okuduğunuz notlar, S. S. KOTELIANSKY ve LEONARD WOOLF tarafından İngilizceye
çevrilip “NOTE-BOOK OF ANTON CHEKHOV” adıyla yayımlanan kitaptan Türkçeye Onur
Çalı tarafından çevrilmiştir. Söz konusu kitap, Çehov’un not aldığı fikirler,
çıkmalar ve küçük parçalardan oluşmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder