Kaynak:
http://turkrus.com/
90’lı yıllardı. Yolumuz Moskova’ya düşmüştü. Bir inşaatta çalışıyorduk. Ancak dört ay sonra şehri gezme imkanımız olmuştu. Göreceğimiz yerler listesindeki en önemli hedeflerimizden biri tabii ki Moskova Metrosu’ydu. Bir yandan dünyanın en küçük de olsa metrosuna sahip olduğumuz için gurur duyuyorduk. Bu İstanbul’daki ‘Tünel’ idi. Şimdi 142 yaşında. Evet, evet 142! Sadece iki istasyonu var. Birinci ve sonuncu. Diğer yandan Moskova Metrosu deyince mesele çok farklı. Hem büyüklük hem de mimari güzelliği bakımından dünyada eşi olmadığını biliyorduk.
Sonuçta Kızıl Meydana yakın bir yerde yeryüzüne çıktık. Masalsı bir kar yağıyordu. Yaşadığımız sıkıntılar anında unutulmuştu. 27 yıldır metro en vazgeçilmez ve sevdiğim
taşıma sistemidir. Bu süre içinde metroda çok macera yaşadım. Ancak sizlere anlattığım o ilk maceranın anısı unutulmazlar arasında.
Metin Uçar, Moskova'da işi ile evi arasında gidip
gelenlerden değil, bu şehri ve hayatı "derinlemesine" yaşayanlardan
biri. Çeyrek yüzyılı aşan Rusya hayatından gözlemlerini kaleme alan, mükemmel
Rusçası ile paylaşan, üreten bir isim. Son olarak Uçar'ın bir makalesi,
tirajı 1 milyonu bulan ve tıpkı dünyanın pek çok metropolünde olduğu gibi
Moskova'nın metro istasyonlarında da dağıtılan "Metro" gazetesinde
yayınlandı. Makale, şehrin 870. kuruluş yıldönümünde, Moskovalı anılar yazı
yarışmasında yayınlandı ve 90'lı yıllarım başında gelen ilk Türk inşaatçıların
hayatından renkli bir kesiti paylaştı:
Metro’da ilk seyahat
Metro’da ilk seyahat
90’lı yıllardı. Yolumuz Moskova’ya düşmüştü. Bir inşaatta çalışıyorduk. Ancak dört ay sonra şehri gezme imkanımız olmuştu. Göreceğimiz yerler listesindeki en önemli hedeflerimizden biri tabii ki Moskova Metrosu’ydu. Bir yandan dünyanın en küçük de olsa metrosuna sahip olduğumuz için gurur duyuyorduk. Bu İstanbul’daki ‘Tünel’ idi. Şimdi 142 yaşında. Evet, evet 142! Sadece iki istasyonu var. Birinci ve sonuncu. Diğer yandan Moskova Metrosu deyince mesele çok farklı. Hem büyüklük hem de mimari güzelliği bakımından dünyada eşi olmadığını biliyorduk.
Tercüman olduğum için formen ve mühendislerden oluşan dört
kişilik grubun lideri olmuştum kendiliğinden. Şimdi adını hatırlamıyorum, ancak
istasyonlardan birinde metroya indik ve şimdi vagonda seyahat ediyorduk. Her
şey çok ilginçti, istasyonlar, insanlar, metro vagonları. Tıpkı bugün gibi
hatırlıyorum: Metrodaki tüm istasyonları bir kerede gezebileceğimi öğrendiğimde
şaşkınlığımın sınırı yoktu. Moskova’nın tümünü görebilirim diye düşünmüştüm.
Memleketinde metro olmayan bir insan için her şey çok heyecan vericiydi ve
şaşırtıcıydı!
Hem gidiyor hem de kaç istasyon geçtiğimizi sayıyorduk. Sağ
salim aynı istasyona geri dönebilmek için. Bir yerde başka bir hatta geçelim
dedik. Demez olaydık! Sonuçta yolumuzu kaybetmiştik... Geçtiğimiz istasyon
sayısını karıştırdığımızı düşünüyorduk. Elimdeki haritadan istasyon adlarını
kontrol ediyordum, ancak hiçbir şey anlayamıyordum. Arkadaşlarımdan biri
kafamın karıştığını farkedince söylenmeye başladı, diğeri neredeyse bayılacak
hale gelmişti. Meğerse kapalı yer korkusu varmış. Israrla dışarı çıkmamızı
istiyorlardı. Hepsi bir ağızdan, ‘herhangi bir istasyondan dışarı çıkabilir miyiz?’
diye soruyordu. Çıkabiliriz diye cevap verdiğimde gözlerinde beliren mutluluğu
şimdi gibi hatırlıyorum.
Sonuçta Kızıl Meydana yakın bir yerde yeryüzüne çıktık. Masalsı bir kar yağıyordu. Yaşadığımız sıkıntılar anında unutulmuştu. 27 yıldır metro en vazgeçilmez ve sevdiğim
taşıma sistemidir. Bu süre içinde metroda çok macera yaşadım. Ancak sizlere anlattığım o ilk maceranın anısı unutulmazlar arasında.
Hakkı bey, kütüphanenize dahil olmayı hakketiğimi düşündüğünüze sevindim. Paylaşımınız için ayrıca teşekkür ederim. Selamlar.
YanıtlaSil