Fuad
Seferov
Kaynak:
http://www.medyagunlugu.com/
İlk kez bundan yaklaşık 520 yıl önce diplomatik ilişki
kuran Türkiye ile Rusya'nın ortak geçmişinde
bilmediğimiz, hâlâ karanlıkta kalan pek çok sayfa bulunuyor...
Türk-Rus tarihinde yapılan kısa bir zaman yolculuğu bu kez
de Türk kızı Ayşe'nin 1800'lerin sonunda Edirne'den başlayan, önce Varşova'ya
sonra da Rusya'ya uzanan inanılmaz macerasını ilk kez ortaya çıkarıyor.
İşte film gibi bir yaşam öyküsü...
Farklı kaynaklardan yararlanılarak yapılan
araştırmaya göre, 1877-1878 yıllarındaki Rus-Türk savaşına katılan Keksgolmski
Alayı'nın yürüyüşü sırasında subay Mihail Savenko, Edirne'nin Kuruçeşme
köyünde yanmış bir evin yanında açlıktan ölmek üzere bir Türk çocuğu görür.
Rus subayların cesetlerle dolu köyden geçişi anında Savenko beş yaşındaki kız
çocuğunu şans eseri fark eder ve paltosuyla sararak hemen yürüyüşteki
sırasına döner.
Savenko durumu arkadaşlarıyla paylaşır ve Rus
askerler yürüyüş boyunca bitkin çocuğu nöbetleşe taşır. Dönemin Rus
kaynakları kız çocuğun annesinin bölgede çıkan çatışmalar sırasında
hayatını kaybettiği notunu düşer. Bu kaynaklarda, "Bebek adının Ayşe
olduğunu söyledi. Savaş sonuna kadar Ayşe görevli yüzbaşı Petersen'in treninde
özel bakıma alındı. Önce Bulgar köylülere verilmek istendi ama daha sonra Rus
alay yönetiminin yaptığı toplantı sonucunda çok sevildiği için
orada kalmasına karar verildi. Ayşe yemekhaneden getirilen yemekle
beslendi" yazar.
Savaşın ardından bölgede görevli olan alay o zamanlar
Rusya'ya bağlı Varşova'ya döner. Ayşe Varşova'da alaya ait Ortodoks kilisesinde
vaftiz edilir ve kendisine Mariya ismi verilir.
Yüzbaşı Kostantin
Konovalov vaftiz ettiği için Mariya'nın nüfus belgesinde baba adı olarak
Konstantin yazılır, soyadını ise hayatını borçlu olduğu Keksgolmskaya
Alayı'ndan alır. O kadar sevilir ki, Mariya için alayda özel bir
vakıf kurulur ve subaylar her ay maaşlarının yüzde
1'ini bağışlar.
Okula başlayıncaya kadar Mariya Keksgolmskaya'yı, Alay
Komutanı General V. Panyutin'in ailesi yetiştirir.
Bu sırada ilginç bir olay yaşanır...
Ağustos 1879'da Varşova'daki Keksgolmski Alayı'nda bir
toplantıya katılan Rus Çarı II. Aleksandr misafirhanede Mariya'nın duvarda
asılı fotoğrafını görür. Bunun üzerine Alay Komutanı Panyutin, Mariya'nın
öyküsünü anlatır ve Varşova'da bulunan Aleksandro-Mariyinskiy Kızlar
Enstitüsü'nde eğitim alması için Çar'dan yardım ister.
İlginç öyküden etkilenen II. Aleksandr, eşi ile bu konuyu
görüşme sözü verir. Gerçekten de kısa süre sonra Çar'ın eşinin onayıyla Mariya
söz konusu okulda eğitim görme hakkını kazanır.
1890 yılında okuldan başarıyla mezun olan Mariya katıldığı
askeri bir etkinlikte dönemin Çarı III. Aleksandr'ın eşi Mariya Fyodorovna'nın
dikkatini çeker. Mariya Çar ailesinin oturduğu bölüme davet edilir ve
onlarla birlikte Keksgolmski alayının geçişini izler. Çar ailesinin üyeleri ile
sohbet etme olanağı bulan eski Ayşe, yeni Mariya onların da sempatisini
kazanır,
İlginç öykü, ABD ve İngiltere'de çıkan gazetelere de "Alay
Kızı Mariya" başlıklarıyla yansır.
1892 yılında, yani yaklaşık 20 yaşındaki Mariya,
İzmailovski Alayı'nda görevli subay Aleksandr Şlemmer ile evlenir. Görkemli
düğüne Varşova'daki Rus sosyetesi ve askeri yetkililer katılır. Düğünde Çar
ailesi Mariya'ya pırlanta kaplamalı altın bilezik ve bir tebrik mesajı da
gönderir..
Evlendikten sonra Mariya Rusya'da kilise ve anıtların inşa
edilmesi ile ilgili hayır çalışmalarında görev alır, bağışlarda bulunur,
1.Dünya Savaş'nda askeri hastanelerde gönüllü hemşirelik de yapar.
Burada vereme yakalan Mariya, 1917 Devrimi sırasında belki
de çarlık ailesine olan gönül borcu nedeniyle Beyaz Ordu, yani devrime karşı
mücadele edenlerin safına geçer.
Önce Beyaz Ordu subayı olan büyük oğlu Pavel çatışmalarda
hayatını kaybeder, ardından eşi Kızıl Ordu tarafından yakalanarak kurşuna
dizilir.
Sonunda Mariya 1920 yılında, 40 yaşına
ulaşamadan vereme yenik düşerek Kırım'ın Yalta kentinde hayatını kaybeder,
aynı yerdeki mezarlıkta toprağa verilir.
Beyaz Ordu saflarında savaşarak Avrupa'ya kaçan öteki oğlu
Georgi ise 1974 yılında Almanya'da hayatını kaybeder.
2001 yılında Leningrad bölgesinde yer alan Priozerksi
kentinde başarılı öğrenciler için Mariya Keksgolsmkaya adına burs tahsis
edilir.
Böylece Ayşe'nin Edirne'de başlayan
hayatı Yalta'da son bulur ama anısı hep yaşar...
Fuad
Seferov, Moskova
Kaynaklar:
*Adamoviç B.V. Keksgolmskaya Alayı Kızı, 1958.
*Mariya Keksgolmskaya-Ayşe. Donskaya Reç Gazetesi 1890.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder