M. Hakki Yazici
Geçenlerde bir hafta sonu bizim komşuları avluda toplaşmış
gördüm. Durur muyum? Ben de hemen alelacele giyinip, sokağa fırlayıp aralarına
karıştım.
Vladimir İvanoviç, karısı Olga teyze, Azeri Hüseyin, onun
eşi Elena İvanovna, Nikolay Vladimiroviç, Pavel Viktoroviç, ihtiyar Kolya Dayı, bizim katta yan dairede
oturan babuşka İrina; tanıdığınız, tanımadığınız hemen herkes oradaydı.
Aralarında hararetli bir tartışma vardı.
Konu: Hruşçovkaların yıkılıp,
yerine yeni binaların yapılması.
Biliyorsunuz Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin,
Moskova'da Sovyet döneminden kalma beş katlı konutların tamamının yıkılarak
yerlerine modern apartmanların inşa edilmesi projesini resmen onaylamıştı. Tasarı,
Putin’in destek vermesinin ardından 14 Haziran’da Duma’da, 28 Haziran’da da
Federasyon Konseyi’nde kabul edilmişti.
Yasa, Rusya başkentinde 1957-1968 yılları arasında inşa
edilen ve bugün artık güvenli olmayan konutların yıkılmasına izin veriyor.
Putin, Sovyet lideri Nikita Hruşçov zamanında inşa edilen
ve o dönem milyonlarca aile için umut olan Hruşçovka apartmanlarının yıkımının
tamamlanması için Moskova Belediye Başkanı Sergey Sabyanin'i görevlendirdi.
Sabyanin, Putin'le gerçekleştirdiği toplantıda, 'rahatsız
ve kırık dökük' olarak nitelendirdiği Hruscovka'ların yıkımının yılsonuna kadar
tamamlanacağı sözünü verdi.
Böylece yaklaşık 1,6 milyon kişinin yaşadığı evlerin
yıkılmasının önü açıldı.
Konu gerçekten konuşulup, tartışılmayı gerektirecek önemde.
Başlarını sokacakları bir eve sahip milyonlarca insanı ilgilendiriyor-ki gerçekten
bu insanların pek çoğunun yaşamındaki en önemli şeylerden biri bu evler. Yolda,
Metroda, değişik ortamlarda kulak kabartırsanız “kvartira”, “maşina”, “daça”,
yani ev, araba, yazlık sözcüklerinin Rusların günlük konuşmalarında ne kadar
sık kullandıklarını görürsünüz. Tabii evler eski olunca “remont”, yani tamir,
tadilat sözcüğü de bunlara ekleniyor.
Moskova’da konut sahibi olma sorunu yeni sayılmaz. Örneğin,
Bulgakov’un “Usta ve Margarita” adlı eserinden Rusların günlük dil dağarcığına
geçen “Kvartira (apartman dairesi) konusu, Moskovalıları bozdu,” gibisinden bir
söz vardır.
Ancak hiç küçümsememek lazım, milyonlarca insanı üst düzey
siyasi meselelerden çok daha fazla ilgilendiren, düşündüren bir şey bu... Konuyu
sadece mal, mülk meselesine indirgemek haksızlık olur.
Evini sevme, bağlanma, alışkanlıklar, anılar da var işin
içinde.
Arkadaşım Mustafa Öztürk, bir ara “Moskova’nın "nazım
planında" bulanık sokaklar var... O sokaklarda aşkları var... O sokakların
sakinleri değişmiş, ama bir önceki sakinlerinin hikayelerini bilenler daha
yaşıyorlar...” demişti.
Komşularımın yüzlerine tek tek bakınca ne kadar haklı
olduğunu anlıyorum.
Bizimkileri bir düşüncedir almıştı. Beni de kuşkusuz. Tam
olarak ne zaman gerçekleşeceğini bilmiyorduk, ama proje hayata geçtiğinde belki
yeniden komşu olamayacaktık.
Bu mesele kuşkusuz yaşam derdindeki bütün Ruslar için
önemli, ama benimkisi komşularımı yitirmek korkusu… -Ki sanırım onlar için de bu
komşularını yitirmek konusu önemli meselelerden biri.
***
Komşulardan birisi ağır havayı dağıtmak için araya bir
anekdot sokuşturdu:
“Rivayete göre Moskova Belediye Başkanı Sabyanin bir
yerlerden eski başkan Lujkov’un şehrin bilinmeyen bir semtinde yerin altına çok
büyük hazine sakladığını duymuş.
Bunun üzerine bütün kaldırımlar sökülür, altlarına bakılır;
sonra yenileri döşenir.
Bu arada özellikle Metro istasyonlarının çevresindeki
palatkalar, derme çatma küçük satış kioskları yıkılır. Amaç yine aynıdır.
Bu sürekli inşaat halinden bütün Moskova’lılar gibi
rahatsız olan Putin’e konu açıldığında Sabyanin durumu izah eder.
Putin, o hepimizin bildiği biraz da dalga geçen yüz
ifadesiyle Hruşçovkaların altına baktınız mı?” diye sorar.
Komşular çok güldüler, ancak Vladimir İvanoviç’in bu anekdottan
pek hoşlanmadığını yüzünden anlıyorum. Zira aziz komşum, soğuk savaşı da, soğuk
savaş uydurması fıkraları da benim gibi sevmez.
***
Moskova’da şu sıralar gezinenler bilir kaldırım değiştirme çalışmaları
halen devam etmekte. Ortalık savaş alanına dönmüş durumda. Trafik sıkışıklığı
had safhada. Eylül başında okullar da açıldı, bakalım halimiz nice olacak?
Moskova’nın merkezinde bulunan Tverskoy, Strastnoy,
Petrovskiy ve Sretenskiy bulvarlarında ‘Maya Ulitsa’ programı çerçevesinde
yapılan tamirat çalışmalarının sona erdiği belirtildi, ama daha çok is var.
Moskova Belediyesi resmi internet sayfasından yapılan
açıklamada 2017 yılının Haziran ayında başlatılan çalışmalar sırasında 0,5-2,5
metreye genişletilen kaldırımların beton yerine daha dayanaklı olan granit
ile kaplandığı kaydedildi.
Ancak Bulvarnoye Kaltso’da devam eden çalışmaların
yılın sonundan önce bitmesi beklenmiyor.
Bütün bu toz dumanın içinde Sabyanin’in yaptığı iyi ve
başarılı şeylerin olduğunu hakkını yememek için söylemem gerekir.
Örneğin merkezde, Kızıl Meydan’a yakın pek çok sokak araç
trafiğine kapatılarak, güzel bir tasarım ve düzenlemeyle tamamen yayaların
kullanımına açıldı. Tverskaya’da seneler
önce köklenen ağaçların yerine yenileri dikildi.
Benim favori gezme mekanım Park Muzeon artık çok güzel bir
yer. Gorki Park da eskiden olduğu gibi insanların gitmeye korktuğu serkeş
yatağı değil.
Vladimir İvanoviç’in “Bizim memlekette şöyle, böyle” diye
kafasını şişirdiğim araç park sistemi, resmi plakalı taksi sorunu hızla ve bizi
kıskandıracak şekilde çözüldü. Sokaklarda adım başı bisiklet kiralama
istasyonları var.
Gorki’nin heykeli Park Muzeon’daki sürgünden sonra
Belaruskaya Meydan’ındaki yerine geri döndü. Dzerjinskiy’nin heykelinin de
Lubyanka Meydanı’ndaki yerine dönmesini bekliyorum.
Bu arada benim her gün keyifle kullandığım konforlu yeni
yerüstü metro halkası MTSK’yı da unutmamak lazım.
***
Neyse bunlar başka konu.
Yazının başından beri bahsettiğim Hruşçovkaların anlamını
bilmeyenler vardır mutlaka. Bilenler bilmeyenlere anlatsın demeyelim, bilenlerden
izin isteyip biraz anlatalım.
Hruşçovka, düşük maliyetli, beton paneller veya tuğla ile
Sovyetler Birliğinin 1960’lı yıllarında yapılan evlerin gayrı resmi adıdır.
Bu binalar, Sovyetler döneminde İkinci Dünya Savaşı sonrası
yaşanan konut sorununun giderilmesi için 1950 ve 1960'larda toplu hâlde inşa
edilmiş, bir süre sonra da planı ortaya atan SSCB lideri Nikita Hruşçov
devrinde yapıldıkları için onun ismiyle “Hruşçovka” (хрущёвка) olarak anılmaya,
adlandırılmaya başlamışlardır.
Maliyeti düşük ve yapımı kolay, beş katlı, hepsi ayni,
standart plana sahip, çok fazla lüksü olmayan küçük apartman dairelerinden oluşan
basit, ucuz evler olan bu apartmanlardaki daireler, bir ya da iki oda, mutfak
ve banyodan oluşuyor.
Apartmanlar asansöre gerek olmaması için genellikle 5
katlı olarak inşa edilmiştir.
Tipik bir K-7 serisinden Hruşçovka`da toplam 30 m2’lik, tek
odalı daireler, 44 m2’lik iki odalı daireler ve 60 m2’lik üç odalı daireler
bulunur.
Hruşçovka'lar milyonlarca kişi için, Sovyetler'in önceki
dönemlerinde yapılan, her bir ailenin evin bir odasını kullandığı, mutfak,
banyo ve telefonunsa ortak olduğu komünal apartmanlarla (kommünalka)
karşılaştırıldığında lüks olarak görülüyordu.
Bu küçük daireler kuskusuz başlangıçta küçük aileler için
tasarlanmıştı, ancak belki de üç kuşaktır iki odalı dairelerde bir arada
yasayan aileler var su anda.
Bizim gibi Türkiye`de üç oda, salon, salomanje evlerde yasayanlara
garip gelebilir, ama böyle. Şaşıranlara şöyle söyleyeyim, biraz daha şaşırsınlar;
Rusya`da bizim 60`li, 70`li yıllarda tanıştığımız türden “gecekondu”lar ve
yolu, kanalizasyonu olmayan yoksul gecekondu mahalleleri yok.
Sonuçta Rusya’da o dönemde milyonlarca insan lüks olmasa
bile başlarını sokacak eve kavuşmuşlardı.
İlber Ortaylı, bir yazısında, “Kruşçev sadece siyasetle
ayakta kalmadı. Bir apartman dairesi, bir arabacık ve bir sayfiye kulübesi
insanların hayalini süsledi ve büyük ölçüde de verildi. İnsanlar tek odada iki
aile yaşamaktan ve komünal binada 20 daire bir tuvaleti kullanmaktan bıkmıştı. 30 metrekarelik, tek oda, aralık
ve müstakil banyo evler onların yüzünü güldürdü. Otomobilcikleri ile daçalarına
gidip patates, soğan yetiştirdiler. Hiç değilse bu gıdalar için uzun kuyrukta
dikilmekten kurtulmuşlardı,…zevksiz, kalitesiz, her tarafta ortaya çıkan çirkin
yapılar insanların küçük ev özlemini sona erdirmişti. Kruşçev alay edilirken
bile gülümsenerek anılıyor. Kruşçev apartmanları olmasa daha 50 yıl sürecek
bir konut problemi söz konusuydu,” demişti.
Yineleyelim; gerçekten de sanayileşme döneminde büyük
şehirlerde yoğunlaşan insanlar derme çatma, düşük kaliteli, küçük de olsa
başlarını sokacakları bir eve sahip olmuşlardı.
Hruşçovka'lar, 'rahatsız ve kırık dökük' olarak
nitelendirilse dahi, milyonlarca kişinin barınma ihtiyacını karşılamıştı.
Evler, zamanla Sovyet kültürünün kalıcı bir parçası hâline
de geldi
Bu binalar, aslında konut azlığına çare olması için geçici
olacağı düşünülerek bütün Sovyet coğrafyasında yapılan evlerdi. Sadece birkaç
on yıl boyunca kullanılmaları için tasarlanmıştı. Zira Sovyet liderleri
'gerçek Komünizmin' gelmesi hâlinde bu apartmanların değiştirileceğine
inanıyordu. Konut sıkıntısının olmayacağı komünizmin daha ileri bir evresi için
daha lüks konutlar planlanıyordu.
Hruşçov`a gore, yirmi yıl içinde, 1980’lerin başında bu
evreye ulaşılacaktı. Daha sonra Brejnev, her ailenin her ferdinin müstakil bir
odasının ve bir ekstra odanın olduğu apartman daireleri sözünü vermişti.
Ama malum; olmadı iste.
Konumuz da bu zaten; başlangıçta 25 yıl ömürlerinin olması
öngörülen bu evlerde hala pek çok insan yaşıyor.
Sabyanin'in verdiği bilgiye göre, 1.6 milyon Moskovalı,
yani şehir nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u hâlâ bu apartmanlarda yaşıyor.
***
Bizim oturduğumuz Hruşçovka 1958 yılında yapılmış bir bina.
Avluda bizim evin dışında Hruşçov’un ilk iktidar döneminde
yapılmış, ancak Stalin dönemi karakteristiğinde iki bina ve daha sonraki dönemde
yapılmış bir başka bina var. Ve avlunun ortasında, bütün bu binaların arasında
küçük, sevimli bir park…
Nazım Hikmet, bize on beş dakikalık yürüme mesafesinde komşumuzmuş.
Yaşamını kaybettiği 2. Pesçanaya Caddesi’ndeki evi 1950 yılında yapılmış bir
Stalin dönemi binası.
Bilmeyenlere ilginç gelebilir; Rusya’da ve hatta eski
Sovyet coğrafyasındaki başka ülkelere, başka şehirlere gittiğinizde o şehre,
semte yabancı olsanız bile gördüğünüz binaların hangi döneme ait olduğunu anlayabilirsiniz.
Çarlık Döneminde mi, Devrimden sonra mı; Stalin, Hruşçov veya yaşlı liderler
Leonid Brejnev, Yuri Andropov ya da Konstantin Çernenko döneminde mi yapılmış olduklarını
hemen anlarsınız.
***
Gerçi bu yeni binalar için söz konusu değil, ama Rusya`da
eskiden kalan, henüz tam olarak değişmeyen değişik bir mülkiyet işleyişi var.
Siz oturduğunuz apartmandaki dairenizin sahibi olabiliyorsunuz, ancak toprağın
sahibi olamıyorsunuz. Yani mesela bizdeki gibi daire malikleri, kentsel dönüşüm
projeleri kapsamında veya bir şekilde ev eskidiği ya da daha karlı seçenekler
olduğu için bir müteahhitle anlaşıp, binayı yıktırıp yeni bir apartman
yaptıramıyor.
Bütün apartman bakım, temizlik hizmetleri merkezi olarak,
bizim muhtarlık gibi diyebileceğimiz merkezi devlet birimleri tarafından yerine
getiriliyor. Daha önce de bahsetmiştim ısınma zaten merkezi olarak hallediliyor.
Kapıcı Mehmet Efendiniz olmuyor yani.
Vladimir İvanoviç’e bu yenilenme işlerinin Türkiye’de nasıl
yapıldığını anlatıyorum. Müteahhitlerle kat karşılığında yapılan anlaşma
yapılarak inşa edilen yeni apartmanlardan, kentsel dönüşüm projelerinden söz
ediyorum.
Yüzüme gülümseyerek bakıyor, “Anlatırken gözlerin ‘dolar
dolar’ bakıyor, farkında mısın?” diyor.
Utanıyorum, yemin billah öyle olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
Ama bir yandan da böyle büyük bir projenin Rusya’da zaten güçlü ve kendini kanıtlamış
Türk inşaat firmaları için yeni bir iş alanı yaratmasının mümkün olup
olamayacağını düşünüyorum.
***
Toplam 25 milyon metrekarelik alandaki eski apartmanların
yıkılmasının ve yerine yenilerinin yapılmasının kent bütçesine 2,5-3 trilyon
rubleye mal olması bekleniyor.
İlk hesaplamalara göre 8 bin bina yıkılacak ve projenin
yerine getirilmesi 20 yıl sürecek.
Yıkılacak binaların çoğu Dejneva, Profsoyuznaya,
Rusakovskaya, Narodnogo Opolçeniya, Yabloçkova, Koçtoyantsa, Pavlova,
Yartsevskaya, Generala Karbışeva sokaklarında ve Jukova ve Leninskiy
Caddelerinde bulunuyor. Yıkılmış binalara dair bilgileri de içeren yıkılacak
binaların ayrıntılı listesi Moskova Belediyesi resmi sayfasında yayımlandı.
Evleri yıkılacak kişilere yeni konut tahsis edileceği veya
tazminat ödeneceği açıklandı.
Yani çok büyük ve maliyetli bir proje.
Peki, herkes bu gelişmelerden mutlu oldu mu?
Hayır, bazıları olmadı.
Moskova’da Sovyet döneminden kalma beş katlı konutların
tamamının yıkılması kararını protesto etmek için binlerce kişi sokağa döküldü. Geniş
katılımlı protesto gösterileri düzenlendi.
Konut sahiplerine, “inşaat lobisine” karşı evlerini koruma
çağrısı yapan göstericiler, Belediye Başkanı Sergey Sabyanin’in de istifasını
istedi.
Bu arada haberler üzerine bitpazarına nur yağdı, konut
piyasasındaki hareketlenmeler sonrasında bu eski konutlara talepte patlama
yaşandı.
RBK’nın Inkom Nedvijimost şirketinin verilerine dayanan
haberine göre, ikinci el konut pazarında Hruşçovkalara olan talepte yüzde 25’lik
bir artış kaydedildi. Verilere göre, Moskova’da bugün beş katlı eski Sovyet
apartmanlarındaki dairelerin ortalama metrekare fiyatı 158 bin ila 171 bin
ruble arasında değişiyor.
Vladimir İvanoviç’e “Umarım bu büyük projenin kazananı
pusuda bekleyen rantçılar olmaz,” diyorum.
***
Moskova’nın yazını çok sevdiğimi hep söylerim. Parkları,
ormanları, nehri, göletleri, fıskiyeleriyle muhteşem bir şehir… Şehirciliğinin
de dikkate değer olduğunu söylemek gerek.
Bu güzelliği bozmamak gerek. Tam tersine bu güzelliğe güzellik
katmak gerek.
Moskova bunu hak ediyor.
Vladimir İvanoviç, “Niye tarih okuyoruz?” diye lafa
başlıyor.
Sözü nereye getireceğini merakla bekliyorum.
“Sadece geçmişi öğrenmek merakımız yüzünden değil tabii ki.
Bir nedeni de geçmişte yaşanan olumsuz olaylardan ders çıkarmak için,” diyor.
Benim o zaman kadar bilmediğim bir olayı anlatıyor.
“Dünyanın güzel şehirlerinden bahis açılınca ilk akla
gelenlerden biri kuşkusuz Paris’tir. Peki, Paris’in güzelliğinin korunmasının
direkten döndüğünü kaç kişi bilir?”
Evet, böyle bir hikaye varmış. O güzelim Paris’in 1925
yılında betondan, demirden, camdan binalar yığınından oluşan bir kent haline
gelmesinin kıyısından dönülmüş meğer.
“Le Corbusier ismindeki çağdaş olma iddiasında bir mimar,
bir tür yeni Haussmann’lığa niyetlenmiş, Paris’in en eski tarihi bölgelerinden
Marais’ye buldozerlerle girmeyi planlamış. İki bin yıldan fazla tarihi geçmişi olan
bu mahalleyle birlikte Seine nehrinin kuzeyinde kalan şehir merkezini dümdüz
ederek altmışar katlı, haç biçimli dikdörtgenler dikmeyi kafasına koymuş. Aralara da doğallık sosu olsun diye biraz çim
serpiştirilecekmiş.
Le Corbusier olarak tanınan Charles-Edouard
Jeanneret İşviçre asıllı Fransız mimar, modernizme ve
uluslararası tarza yaptığı katkılarla tanınıyor. Mimarlık tarihinde önemli bir
isim. Modern şehir planlaması ve özellikle de sosyal konut planlaması denince
de akla gelen ilk isimlerden biri. Dikey şehirleşmenin kuramcılarından…
Le Corbusier, geleneksel, süslemeci mimarlık anlayışının
tersine, yalın ve işlevsel yapıları savunmuş, toplu konut anlayışına yeni bir
boyut getirmiş.”
Ben, öyle iri, uzun binalardan oluşan semtleri pek sevmem,
ama konut sorunun başka türlü nasıl çözülebileceğini de hep düşünürüm.
Vladimir İvanoviç, anlatmaya devam ediyor.
“Yaşayan hücre” olarak nitelediği ilk ev modelinde
hücre adını verdiği birimler bir araya getirildiğinde bir blok oluşturuluyordu.
Bin, iki bin kişiyi barındıracak en az 18 katlı bu yapıların içinde, rafa
dizilen şişeler gibi yerleştirilmiş, apartman dairelerinin yanı sıra, anaokulu,
tiyatro, alışveriş merkezi, spor salonu gibi ortaklaşa kullanılacak hizmet
birimleri bulunuyordu.
Uzun süren kariyeri uzun boyunca
Avrupa'da, Hindistan'da ve Rusya'ya başlıca olmak üzere oldukça
bilinen binalar inşa etmiş.
Corbusier, 1928 yılında Moskova'ya gelmiş, büyük bir
heyecanla karşılanmış. Ünlü mimarın gelişi devletin resmi yayın organı
niteliğindeki Pravda'nın baş sayfasından müjdelenmiş. 1932'ye gelindiğinde ise
aynı Pravda, mimarın "Palace of Soviets" binası için Stalin'in
isteğiyle açılan mimari yarışmaya gönderdiği tasarımı "kongre
hangarı" şeklinde niteleyerek alaya alır.
Le Corbusier'nin Sovyetler Birliği ile flörtü hayal
kırıklığı ile sona erer. Corbusier'nin 1931 yılında "Palace of
Soviets" için açılan yarışmaya katıldığı modernist tasarımı, Stalin'in
yarışma tamamlandıktan hemen sonra fikrini değiştirip, sosyalist gerçekçiliği
yansıtan bir tasarım istemesi nedeniyle rağbet görmez.
Mimar,1928-1932 yılları arasında Rusya'da hayata geçirilmiş
tek tasarımı olan Soyuz Center (Tsentrosoyuz) projesi için üç kez
Rusya'ya gelir.
Ancak, Corbusier'nin Rus mimarisi üzerindeki etkisi uzun
dönemde devam eder. Stalin'in ölümünden sonra Corbusier'nin biçim ve kent
planlamasına dair fikirleri dönemin pek çok projesinde tekrar hayat bulur.
Cohen, "Corbusier'nin biçim anlayışı özellikle 60'lı ve 70'lı yılların Rus
mimarisinde son derece açık bir şekilde görülür" diyerek bu duruma işaret
etmekte.
Vladimir İvanoviç, bunları anlatırken, ben de kafamda
Sovyetler Birliği Dönemindeki büyük bloklardan oluşan yapılanmayı kafamda
anlamlandırıyorum.
Le Corbusier’nin “Bir şey, bir ihtiyaca cevap veriyorsa
güzeldir” felsefesi, işlevselcilik akımının da temelini oluşturuyor. 19. yüzyıl
endüstri kentlerinde yaşam koşulları son derece kötüdür. Özellikle, işçi
mahalleleri ve kent merkezlerinde artan nüfus yoğunluğu, yaşam koşullarını bir
hayli ağırlaştırmıştır. Le Corbusier, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya
çıkan ve giderek ağırlaşan yaşamsal sorunların ancak yepyeni bir mimarlık
anlayışı ile mümkün olabileceğine inanıyordu.
Kanaatim pekişiyor. Bana kalırsa Hruşçov sonrası yapılan
devasa blokların mimarisinde ondan etkilenme var.
Aslında bu mimar, önemli bir isme sahip, ancak ruhsuz ve
estetikten uzak basit yapı anlayışı sonraları çokça eleştirilmiş. Daha sonra
eleştirmenler tarafından mimarlık biçimi-stili ruhsuz monolitler olarak
(yekpare dikmeler) olarak değerlendirilmiş.
Adamın dediğine göre, örneğin 2.700 kişi tek bir kapıyı
kullanabilirmiş. Ne gerek varsa?
Ev, yalnızca içinde yaşanacak bir makineymiş. Ya ruhu?
Otoyol kafalı mimara göre, karmaşık sokaklar “eşek
patikası”ymış, insana yakışan ise dümdüz bir yolmuş. Ne yoluysa?
Mimarın hevesi kursağında kalmış. Le Corbusier, Paris’te
planlarını gönlünün istediği gibi hayata geçirememiş, ama dünyanın birçok
yerinde onun ardılları benzer işler yapmışlar.
İlhamını Corbusier’den alan bu ve benzeri eğilimler, bütün
güzel şehirler gibi Moskova’nın geleceği için de tehdit oluşturuyor. Hassas
olmak gerek.
Vladimir İvanoviç, devamla; “Paris’i katletme planını
gerçekleştiremese de, başka yerlerde bu bakış açısını hayata geçirmeyi başardı.
Daha da kötüsü, bu akım pek çok başka mimara da ilham verdi. Ancak işi çok da
kolay değildi, örneğin o günlerde geleneksel yapıyı yok sayan bakış açısından
rahatsız olan Bordeaux belediyesi, Le Corbusier’in şantiyesini su şebekesine
bağlamayı reddetti ve işçileri susuz bıraktı.
Plan Voisin Paris’teki politikacılar ve endüstri devrimi
yanlıları tarafından bile kabul edilemez bulundu ve tozlu raflara kalktı. Ama
etkisi dünyanın en güzel kentlerini beton gölgesine mahkum etti,” diyor.
Ben de “Bizim memleketteki beton satış ofislerinde de
kendisinin portresini gururla asabilirler,” diye mırıldanıyorum.
***
Putin, baştan beri anlattığım konuyla ilgili yaptığı
açıklamada, “Moskovalıların beklentisi, bu apartmanların yıkılıp yerlerine yeni
binaların inşa edilmesi. Ben de bunun en doğru karar olduğunu düşünüyorum. Tek
konu başkentin bütçe imkanları. Gelin bunu yapalım. Ancak, tamamen halkın yararına
olacak bir organizasyon bekliyorum” demişti.
Umarım şehrin yeşil dokusunun gözetildiği, mimari estetiğin
de dikkate alındığı güzel binalar yapılır.
Ne diyelim?
Dileğimiz Moskova ve Moskovalılar için her şeyin iyi olması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder