Dr.
Mehmet Perinçek,
Kaynak:
ODA TV / Bilim ve Ütopya Dergisi
İkinci
Dünya Savaşı’nın isimsiz kahramanı ve Nazilerin korkulu rüyası haline gelen
köpekler koruma, muhabere, arama, sıhhiye, bekçilik, tanksavar, kundakçılık,
kimyasal istihbarat, uçak ve helikopterlere sinyal gönderilmesi, taşımacılık,
mayın araması gibi görevlerde de kullanılmış.
İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkîlap Tarihi
Enstitüsü’nden Dr. Mehmet Perinçek, Bilim ve Ütopya dergisinin Ekim
sayısı için kaleme aldığı makalesinde Sovyetler Birliği’nin Nazilere karşı
mücadele için eğittiği tanksavar köpeklerini anlatıyor.
Perinçek, Stalingrad Muharebesi’ne katılmış olan bir Sovyet
askerinden şunları aktarıyor:
“Asteğmen Muhin, dört ayaklı askerleriyle alay komutanının
gözetleme noktasının yakınında bulunuyordu. Sığınakta bulunan köpekler,
tankların yaklaştığını hissetmişlerdi ve umutsuzca inliyorlardı, tasmaları
kopmak üzereydi. (…) Tanklara 100 metreden az kala Teğmen Goryaçyov’un mangası,
yedi köpeği tasmalarından saldı. Hızla siperlerden fırladılar ve yere yapışarak
gürleyen canavarlara doğru koşturdular. Kısa bir süre sonra dört patlama göğü
inletti. Üç tank hemen durdu; dördüncüsü, paletlerini sürerek yerinde
dönüyordu, sonrasında patladı. Fakat köpekler de birer asker gibi öldüler.”
İşte Dr. Mehmet Perinçek’in Bilim ve Ütopya dergisi için
kaleme aldığı makalede tanksavar köpeklerinin tarihi:
İkinci Dünya Savaşı’nda 20 milyonun üzerinde vatandaşını
kaybeden Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’na karşı direnişi, birçok
kahramanlık öyküsüyle doludur. Sovyetler, faşistlere karşı zafere ulaşmak için
sadece insan gücünü değil, savaşta yararlılık gösterebilecek her canlıyı
seferber etmiştir. Bu canlılar arasında özellikle köpekler önemli bir rol
oynamıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Rusların köpekleri muhabere ve bekçilik amaçlı kullandıkları bilinmektedir. 1914’te cepheye 600 köpek gönderilmiştir. Almanlar ise 6 bin köpeği muhaberede, sıhhiyede ve yük taşımasında kullanmıştır. Sovyet Ordusu, İkinci Dünya Savaşı’nda köpeklerin kullanım alanını çok daha genişletir. İlk akla gelebilecek bekçiliğin, haberleşmenin, mayın aramasının ötesinde köpekler faşist Alman ordularının tanklarının imhasında da çok önemli bir görev üstlenmişlerdir. Gelin, çok ciddi miktarda insan kaybının önlenmesinde kahramanlık gösteren bu tanksavar köpeklerin hikâyesini anlatalım.
Bu hikâyeyi, SSCB’nin Devrimci Askeri Konseyi’nin 23
Ağustos 1924 tarihli 1089 nolu emriyle başlatabiliriz. Bu emir, askeri ve spor
alanında köpek yetiştirecek bir merkezi okulun açılmasını öngörmektedir. İşe
haberleşme, arama, sıhhiye, bekçilik ve spor alanlarında farklı cinslerden
köpek yetiştirmekle başlanır.
1930’larda tanksavar köpeklerin yetiştirilmesi fikri ortaya
çıkacak ve bununla ilgili çalışmalara girişilecektir. Bu fikir, ilk olarak
okulun öğrencilerinden Şoşin’in aklına gelir.
Tanklara karşı normal mayınlar,
çok etkili olmamaktadır. Tankın denk gelmesi için çok fazla mayın
kullanılmalıdır, bu da çok maliyetli olmaktadır. Mayın, tankı beklememeli;
mayın, tankı kendisi bulup yok etmelidir.
1935 Mart’ında ilk denemeler yapılır. Ardından tanksavar
köpeklerin kullanılmasının taktikleri hakkında bir talimatname de
hazırlanacaktır. 1935’te tanksavar köpekler, ordunun resmi bir parçası haline
gelmiştir. Onlar, kamikaze köpekler, canlı bomba köpekler, “canlı mayın”,
“anti-tank”, tanksavar köpekler olarak çağrılsalar da resmi adı “tank avcısı
köpekler (SİT)” olacaktır. (“Tanksavar köpekler” Türkçeye daha uygun olduğu
için yazımızda bu kullanımı tercih ettik.) 25 Mayıs 1939’da yapılan tatbikatta
ise başarı elde edilecektir. Artık dört ayaklı askerler, geleneksel görevleri
dışında dünya savaş pratiğinde bilinmeyen yeni bir görevle sahne alacaktır.
PROJENİN
GİZLİLİĞİ VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Tanksavar köpekler, büyük bir gizlilik içerisinde
yetiştirilmiş, hatta askeri köpeklerin kullanım alanları anılırken dahi
onlardan bahsedilmemiştir. Sovyet tankçıları, tanksavar köpekleri gördüklerinde
ya da duyduklarında büyük bir şaşkınlık yaşamışlardır. Tanksavar köpeklerin
başarıları da hiçbir şekilde propaganda malzemesi yapılmamış, savaş süresince
hep gizli kalmıştır.
Köpek yetiştirme okulunda rehberlerle köpekler arasında
duygusal bir bağın kurulmasının engellenmek istendiği de anlaşılmaktadır.
Okulun duvarında “Unutma, rehber tanksavar savaşçıdır, köpeği ise düşman
tankını imha için araçtır” yazılıdır. Fakat iki ayaklı askerlerle dört ayaklı
askerler arasında sıkı dostluklar oluşmuştur. Köpeklere birliklerde asker
arkadaşı muamelesi yapılmış, onlar doyurulmadan yemeğe oturulmamıştır. Hatta
bir keresinde mamalarının getirilmesinin gecikmesinden dolayı köpeklere iki gün
saman verildiğini öğrenen teğmen, alaya gidip üstlerine “Samanı sadece atlar
yer, köpekler değil” şeklinde tepki verecek ve bu tepkisi de komutanı
tarafından anlayışla karşılanıp durum düzeltilecektir.
Diğer yandan birliklere köpeklerle çalışmaya yatkın ve
hayvan sevgisi olan askerlerin seçilmesi öngörülmüşken, savaş dönemi bu, her
zaman mümkün olmamıştır. Böyle durumlarda bir de askerlere köpeklere nasıl
yaklaşması gerektiği öğretilmek zorunda kalınmıştır. Kimi zaman köpekten korkan
askerlerle bile uğraşmak gerekmiştir.
Savaş meydanında farklı farklı sorunlarla da
karşılaşılmıştır. Örneğin köpekler dizel Sovyet tanklarıyla eğitilmiş
olduğundan, bazı köpeklerin gazolinle çalışan Alman tanklarıyla karşılaşınca
kokudan kafalarının karıştığı da olmuştur. Bazı zamanlarda da korkudan geriye
kaçan köpeklerin üzerlerindeki bomba sebebiyle Sovyet askerleri tarafından
vurulduğu da raporlara yansımıştır.”
KÖPEK
YETİŞTİRME OKULUNUN MARŞI
İkinci Dünya Savaşı’ndan muzaffer çıkan Sovyet
askerlerinden tanksavar köpek dostlarına şiir yazanlar olmuş, hatta bu köpekler
için marşlar bestelenmiş. 2010 yılında da Volgagrad’ın (eski adı Stalingrad)
Çekistler Meydanı’na dünyanın tek tanksavar köpekler anıtı dikilmiş.
“Nina Yevkina ve Boris Ragozin’in birlikte yazdıkları şiir,
köpek yetiştirme merkez okulunun marşı haline gelmiştir:
Faşistler
dünyamızı kararttı,
Ve
halkın tümü savaşa kalktı.
İlerledi
piyade, pilot, tankçı
Biz
ise canlı “savaş gerecimizle”.
Nakarat:
Biz
haber ulaştırıyor ve tank patlatıyoruz,
Asla
korkunç değil bize mayın tarlaları.
Taşıyarak
kurtarıyoruz yaralıları,
Bombalarla
donatıyoruz ordumuzu.
Alçak
düşman unutmasın,
Biz
cephede iki kişilik çarpışıyoruz,
Ve
asla ihanet etmez cephede
Dört
ayaklı arkadaşı askere.”
Yazının
tamamını Bilim ve Ütopya’nın Ekim sayısından okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder