Tanrı bir gün Dostoyevski’nin yazdıklarına çok kızmış, “Bu adam da artık çok olmaya başladı, haddini aştı; yarattığı karakterlerle benimle aşık atabileceğini mi sanıyor!?” diye söylenmiş.
Birkaç zebaniyi çağırmış yanına.
“Rusya’da Dostoyevski diye bir yazar var. Gidip bulun,
getirin bana onu,” demiş.
Niyeti Dostoyevski’yi yakalayıp, cehennemine atıp,
cezalandırmakmış.
Zebaniler yola çıkmış. Önce Petersburg’da aramışlar,
bulamamışlar. Sonra Moskova’ya bakmışlar. Yok. Sibirya falan derken Rusya’nın altını üstüne
getirmişler, ancak Dostoyevski’yi bir türlü bulamamışlar.
Daha da ileri gidip Avrupa’nın malum büyük şehirlerinde
aramışlar. Yine yok.
Çaresiz geri dönmüşler.
Tepkisinden korka korka Tanrının huzuruna çıkmışlar, durumu
anlatmışlar.
Tanrı küplere binmiş, zebanileri bir güzel azarlamış:
“Tabii bulamazsınız, bu adamın yarattığı kendi dünyası var,
oraya bakmanız gerekirdi,” demiş.
M.
Hakkı Yazıcı
(Uyduranın notu: Bu anektodu Kafka’yla ilgili olarak
sevgili arkadaşım HFN anlatmıştı. Ben de Dostoyevski’ye de yakışır diye böyle
uyarladım. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder