Kaynak: https://turkrus.com/
Bu soruya, Moskviçmag'dan Roman Loşmanov keyifli bir yazıyla cevap verdi. "Kahve, Moskova sokaklarında hızlı adımlarla ilerleyenlerin en büyük yakıtı haline gelmiş durumda" diyen yazar, tarihse perspektiften bu değişimi özetle şöyle anlatıyor:
Moskova, 1679 yılında Çin ile yapılan çay anlaşmasından bu yana tam anlamıyla bir "çay şehri" olarak bilinirken, son yıllarda kahve bu hakimiyeti zorlamaya başladı. O dönemde çay, başlangıçta lüks bir içecek olarak görülse de, hızla geniş kitlelere yayıldı ve 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Moskova’da her kesimden insan çay içiyordu. Gilyarovsky’nin yazılarında da belirttiği gibi, işçiler için çay, doyurucu ve ısıtıcı bir içecek olarak günlük hayatın merkezindeydi. Kupalar dolusu çay, sanayi devriminin ve ticaretin temel taşlarından biri olmuştu. Ancak bugün Moskova’nın sokaklarında çay dükkanlarını bulmak oldukça zor; bunun yerini her köşe başında bir kahve dükkanı aldı.
Peki, kahve nasıl bu kadar popüler hale geldi? Öncelikle, kahve dışarıda tüketilmesi daha kolay bir içecek haline geldi. Modern kahve dükkanları, sadece kahvenin kendisini değil, aynı zamanda hızlı şehir hayatına uygun bir kültürü de satıyor. Espresso, Americano, Latte, Cappuccino gibi isimler kahveye prestij ve farklı bir hava katıyor. Çayın basit doğası ise bu noktada kahvenin gerisinde kalıyor. Çay, evde rahatça demlenebilen ve tüketilen bir içecekken, kahve, dışarıda, özellikle de şık bir kafe ortamında tüketilmek üzere yeniden tanımlandı. Kahve, sokakta yürürken elinizde taşıyabileceğiniz bir içecek; bu, modern şehir yaşamının hızına ayak uyduran bir özellik.
Moskova’daki kahve patlamasının bir diğer nedeni ise çayın dışarıda içildiğinde fiyat-performans açısından cazip olmaması. Evde çok uygun maliyetlerle demlenen çay, kafelerde oldukça yüksek fiyatlarla sunuluyor. Bir fincan basit siyah çay, evde demlendiğinde maliyeti birkaç rubleyken, bir kafede neredeyse kahve fiyatına satılıyor. Bu da çayı dışarıda içmenin mantıksız olduğunu düşündürüyor. Oysa kahve, evde hazırlaması zahmetli ve masraflı olduğu için dışarıda tüketmek daha makul hale geliyor. Üstelik bir kahve dükkanında Latte veya Cappuccino'nun üzerine çizilen bir kalp ya da sanat eseri, kahvenin cazibesini artırıyor.
Son yıllarda Moskova'da modern kahve kültürü de önemli bir ivme kazandı. Specialty coffee (özel kahve) dalgası, dünyanın dört bir yanından getirilen yüksek kaliteli çekirdeklerin şehre yayılmasını sağladı. Baristalar artık kahve yaparken sanatı konuşturuyor ve bu da tüketicilere kaliteli bir deneyim sunuyor. Çayın bu anlamda kahveyle rekabet etmesi zor çünkü çayın ritüeli daha fazla sabır, zaman ve bilgi gerektiriyor. **Bununla birlikte**, kahvenin pratikliği, hızlı şehir yaşamına daha iyi uyum sağlıyor. Moskova sokaklarında kahvenin hızla yayılan bu popülaritesi, şehrin yaşam tarzının da ne kadar değiştiğinin bir göstergesi.
Ancak
çay tamamen ortadan kaybolmuş değil; hâlâ Rusya'nın geleneksel içeceği ve
kültürel bir ikon. Ama kahvenin getirdiği modern kentli kültür, onu geri plana
itiyor. Kahve, yalnızca bir içecek değil, bir yaşam tarzı. Hızlı tempolu,
dinamik ve yenilikçi. Ve bu yüzden Moskova'nın sokaklarında, kahve
dükkanlarının önünden geçerken, kahvenin zaferini kutlamak kaçınılmaz gibi
görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder