Moskova

Moskova

13 Ekim 2018 Cumartesi

Platonov’un “Dönüş”ü








Andrey Platonov (1899-1951) İç Savaş sırasında Bolşeviklerin safında savaşmasına ve kendisi de bir komünist olmasına rağmen bazı açılardan kolektivizm ve Stalin politikalarına duyduğu tepki nedeniyle yasaklı kalmış yazarlardan. Mühendislik eğitimi alıyor, bir süre bu mesleği yapıyor, sonra tamamen yazarlığa veriyor zamanını. 

Bir çok eseri ancak 1990’lı yıllardan sonra eksiksiz yayımlanabilen Platonov, Isaak Babel, Mihail Bulgakov, Yuri Oleşa, Boris Pasternak, Yevgeni Zamyatin, Mihail Zoşçenko gibi  20. yüzyıl Rus edebiyatının en önemli yazarları arasında yer alıyor.

Öykü, şiir, oyun, roman gibi bir çok dalda eser veren yazar ilk eserlerini erken yaşlarda yayımlıyor ve Maksim Gorki’nin dikkatini çekmeyi başarıyor. Bununla birlikte farklı bakış açısı ve eleştirel tavrı nedeniyle yasaklı kalıyor. Stalin’in bazı öykülerini okuduğu ve yazarın talihinin bundan sonra ciddi şekilde değiştiği anlaşılıyor. Bununla birlikte yazmayı bırakmıyor Platonov ve çok sayıda önemli eser bırakıyor geriye.

Platonov’un hayatındaki ilginç ve talihsiz anlardan birisi de zorunlu çalışma kampından dönen oğlundan bulaşan tüberküloz nedeniyle hayata veda etmesi.

Türkçede yayımlanan Can, Çevengur, Mutlu Moskova, Çukur, Birbirimiz İçin Yaşayacağız adlı kitapları yanı sıra bir öykü derlemesi olan “Dönüş” adlı kitabı da önem taşıyor. Kitaba adını veren “Dönüş” adlı öykü diğer bazı öyküler gibi oldukça etkileyici.

Aslında iyi öyküler çoğunlukla daha ilk paragraftan kendini belli eder. Bambaşka bir ruhla, farklı bir sihirle yazılır böyle öyküler. Tanrı elinin insanın omuzuna dokunduğu anlardır bunlar.

Dönüş adlı öykü savaş sonrası evine dönen bir adamın tanınamaz ölçüde değişmiş çocukları ve karısı ile olan hikayesini anlatmaktadır. Petruşka adlı oğlunun aşırı sorumluluk duygusu ile yokluk ve hayat mücadelesi sonrası bir yetişkin hatta babanın deyimiyle bir dede haline geldiğini, savaş boyunca özlemle onu bekleyen karısının sanki başka biri olduğunu, küçücük, kırılgan kızının ise ne kadar şefkate muhtaç olduğunu şaşkınlık içinde fark eder Aleksey İvanov adlı kahraman.

Yine de asıl sürpriz karısındadır. Karısı onu savaş boyunca özlemle beklemiştir ama ara sıra eve gelip çocuklarla ilgilenen bir adam olduğu ortaya çıkar. Adamın ziyaretleri ne kadar masumane olsa da İvanov kuşkulanır ve karısını sorgulayıp durur. Bu arada eve dönerken tren garında bir süre sohbet ettiği Maşa aklının bir ucunda takılı kalmıştır.

Bir gece çocuklar uyuyunca karısıyla derin bir tartışmaya girerler. Fakat oğlu Petruşka uyuma numarası ile dinler onları. Babasının annesine haksızlık etiğini düşünür.

İvanov’un karısını bir tür sorguya çekmesi sırasında başka bir adamla savaş koşullarında masum bir yakınlaşma yaşadığını anlar. Bu anda Maşa düşüncesi bir kez daha aklını kurcalar. Bir ara tartışmaya oğul Petruşka da katılır ve “Annem senin için ağladı. Seni bekledi” diye kızar babasına. Petruşka yorgunluktan uyuya kalır. Uyandığında ise babası gitmiştir.

Baba İvanov bir trendedir. Bir yandan geride bıraktığı evini, ailesini bir yandan da Maşa’yı düşünmektedir. 

Yazar öyle bir son yazmıştır ki öyküye, çok etkileyicidir. Tren vagonundan bir yola doğru bakarken oğlunun küçük kız kardeşini sürüklercesine trenin peşinden koştuklarını görür. Bu sahne çok güzel anlatılmıştır. Bu koşan çocukların kendi çocukları olduğunu, belki de o zaman bu kadar güçlü şekilde hisseder.

Yazar bu öykü ile; savaşın bitmesi sonrasında evine dönen bir adamın özlemini, bir yandan da yaşadığı yabancılık duygusunu, yıllar sonra evine dönen bir babanın  çocuklarının nasıl büyümüş ve değişmiş olduğunu fark etmesini, karısının bunca yıl nasıl zaman geçirdiğini gereksizce sorgulayışını, ailenin savaş koşullarında nasıl bir mücadele verdiğini ve karne ile nasıl zor bir hayat sürdüklerini, akılda kalan bir başka kadının yol açtığı ikilemi ve sonunda o başka kadına doğru yola çıkmış bir babanın çocuklarının trenin peşinden koştuğunu görünce neler hissettiğini çok güçlü şekilde vermekte, her şeye rağmen azmin ve ailenin gücünü ve mutlu olma isteğini insana işleyen bir tarzda anlatmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder