Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Andrey Platonov (1899-1951) İç Savaş sırasında
Bolşeviklerin safında savaşmasına ve kendisi de bir komünist olmasına rağmen
bazı açılardan kolektivizm ve Stalin politikalarına duyduğu tepki nedeniyle
yasaklı kalmış yazarlardan. Mühendislik eğitimi alıyor, bir süre bu mesleği
yapıyor, sonra tamamen yazarlığa veriyor zamanını.
Bir çok eseri ancak 1990’lı yıllardan sonra eksiksiz
yayımlanabilen Platonov, Isaak Babel, Mihail Bulgakov, Yuri Oleşa, Boris
Pasternak, Yevgeni Zamyatin, Mihail Zoşçenko gibi 20. yüzyıl Rus
edebiyatının en önemli yazarları arasında yer alıyor.
Öykü, şiir, oyun, roman gibi bir çok dalda eser veren yazar
ilk eserlerini erken yaşlarda yayımlıyor ve Maksim Gorki’nin dikkatini çekmeyi
başarıyor. Bununla birlikte farklı bakış açısı ve eleştirel tavrı nedeniyle
yasaklı kalıyor. Stalin’in bazı öykülerini okuduğu ve yazarın talihinin bundan
sonra ciddi şekilde değiştiği anlaşılıyor. Bununla birlikte yazmayı bırakmıyor
Platonov ve çok sayıda önemli eser bırakıyor geriye.
Platonov’un hayatındaki ilginç ve talihsiz anlardan birisi
de zorunlu çalışma kampından dönen oğlundan bulaşan tüberküloz nedeniyle hayata
veda etmesi.
Türkçede yayımlanan Can, Çevengur, Mutlu Moskova, Çukur,
Birbirimiz İçin Yaşayacağız adlı kitapları yanı sıra bir öykü derlemesi olan
“Dönüş” adlı kitabı da önem taşıyor. Kitaba adını veren “Dönüş” adlı öykü diğer
bazı öyküler gibi oldukça etkileyici.
Aslında iyi öyküler çoğunlukla daha ilk paragraftan kendini
belli eder. Bambaşka bir ruhla, farklı bir sihirle yazılır böyle öyküler. Tanrı
elinin insanın omuzuna dokunduğu anlardır bunlar.
Dönüş adlı öykü savaş sonrası evine dönen bir adamın
tanınamaz ölçüde değişmiş çocukları ve karısı ile olan hikayesini
anlatmaktadır. Petruşka adlı oğlunun aşırı sorumluluk duygusu ile yokluk ve
hayat mücadelesi sonrası bir yetişkin hatta babanın deyimiyle bir dede haline
geldiğini, savaş boyunca özlemle onu bekleyen karısının sanki başka biri
olduğunu, küçücük, kırılgan kızının ise ne kadar şefkate muhtaç olduğunu
şaşkınlık içinde fark eder Aleksey İvanov adlı kahraman.
Yine de asıl sürpriz karısındadır. Karısı onu savaş boyunca
özlemle beklemiştir ama ara sıra eve gelip çocuklarla ilgilenen bir adam olduğu
ortaya çıkar. Adamın ziyaretleri ne kadar masumane olsa da İvanov kuşkulanır ve
karısını sorgulayıp durur. Bu arada eve dönerken tren garında bir süre sohbet
ettiği Maşa aklının bir ucunda takılı kalmıştır.
Bir gece çocuklar uyuyunca karısıyla derin bir tartışmaya
girerler. Fakat oğlu Petruşka uyuma numarası ile dinler onları. Babasının
annesine haksızlık etiğini düşünür.
İvanov’un karısını bir tür sorguya çekmesi sırasında başka
bir adamla savaş koşullarında masum bir yakınlaşma yaşadığını anlar. Bu anda
Maşa düşüncesi bir kez daha aklını kurcalar. Bir ara tartışmaya oğul Petruşka
da katılır ve “Annem senin için ağladı. Seni bekledi” diye kızar babasına.
Petruşka yorgunluktan uyuya kalır. Uyandığında ise babası gitmiştir.
Baba İvanov bir trendedir. Bir yandan geride bıraktığı
evini, ailesini bir yandan da Maşa’yı düşünmektedir.
Yazar öyle bir son yazmıştır ki öyküye, çok etkileyicidir.
Tren vagonundan bir yola doğru bakarken oğlunun küçük kız kardeşini
sürüklercesine trenin peşinden koştuklarını görür. Bu sahne çok güzel
anlatılmıştır. Bu koşan çocukların kendi çocukları olduğunu, belki de o zaman
bu kadar güçlü şekilde hisseder.
Yazar bu öykü ile; savaşın bitmesi sonrasında evine dönen
bir adamın özlemini, bir yandan da yaşadığı yabancılık duygusunu, yıllar sonra
evine dönen bir babanın çocuklarının nasıl büyümüş ve değişmiş
olduğunu fark etmesini, karısının bunca yıl nasıl zaman geçirdiğini gereksizce
sorgulayışını, ailenin savaş koşullarında nasıl bir mücadele verdiğini ve karne
ile nasıl zor bir hayat sürdüklerini, akılda kalan bir başka kadının yol açtığı
ikilemi ve sonunda o başka kadına doğru yola çıkmış bir babanın çocuklarının
trenin peşinden koştuğunu görünce neler hissettiğini çok güçlü şekilde
vermekte, her şeye rağmen azmin ve ailenin gücünü ve mutlu olma isteğini insana
işleyen bir tarzda anlatmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder