Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Moskova'nın en önemli turistik mekanlarından birisi olan
Kurtarıcı İsa Katedrali’nin hikayesi hem Rusya tarihinin ana dönemleri ile olan
etkileşimi hem de ilginç bir yıkılış ve yeniden varoluş öyküsü olarak dikkate
alındığında ilginç görünüyor.
Rusya tarihini imparatorluk öncesi dönem, imparatorluk
Rusyası, Sovyet Rusya ve günümüz Rusyası olarak dönemlendirmek mümkündür. Bu
dönemlerin her birinde çok farklı sosyal, kültürel, idari ve ekonomik koşullar
söz konusu olmuştur.
Ayrıca dönemlerin her birinde dinin günlük yaşamdaki önemi
ve politik olarak konumlandırılışı da birbirinden farklılık arz etmektedir.
Tahmin edileceği üzere Sovyet Rusya döneminde yönetimin dine ve kiliselere
bakışı mesafeli olmuştur.
Komünizmin çökmesi sonrasında ise Ortodoksluğun tarihsel ve
kültürel öneminin yeniden konumlandırılması çabaları söz konusudur. Ortodoks
kilisenin aile kurumu, sosyal sorunlar, dinler arası iletişim gibi konularda
önemli işlevleri olacağına inanılmaktadır.
Bu genel açıklamalardan sonra katedralin hikâyesine
gelirsek, Napolyon'un 1812 yılında Moskova'dan kovulması sonrasında Çar
I.Aleksandr tarafından Kurtarıcı İsa adında bir katedral yapılması emrediliyor.
İnşaat çok uzun yıllar sürüyor ve açılışı 1883 yılında III.Aleksandr tarafından
yapılabiliyor.
Ancak 1931 yılında Stalin tarafından bu önemli ve sembol
katedralin yıkılarak yerine büyük bir Sovyet Sarayı yapılması emrediliyor.
1930’lu yıllarda ulusal endüstrileşmenin güçlendirilmesi
amacıyla yoğun çabalara girildiği ve kaynak arayışının söz konusu olduğu
anlaşılıyor. Bu kapsamda da özellikle bazı dini yapıların içerdikleri zenginlik
ve altın nedeniyle dikkat çektiği görülüyor.
1930 yılında ilgili ekonomi birimi tarafından Merkez
Yürütme Komitesine bir mektup yazıldığı ve bu mektupta kurtarıcı İsa
Katedralinde yaklaşık 20 ton çok iyi kalitede altın bulunduğunun ifade
edildiği, böyle bir lüksün ise Sovyetler Birliği için gerekli olmadığının
belirtildiği söyleniyor.
Neticede Sovyet Sarayının yapımına başlanıyor ancak inşaat
gerçekleşemiyor. Bunun nedenleri arasında kaynak yetersizliği, Moskova Nehri
yakınlarındaki bölgenin zaman zaman taşkına uğraması, inşaat zeminindeki
istikrarsızlık ve İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması yer alıyor.
Bazı inançlı insanlar ise inşaatın gerçekleşmemesini ilahi
bir müdahale olarak görüyor.
Daha sonra Stalin tarafından saray inşasından vazgeçilerek
alana halka açık büyük bir yüzme havuzu yapılması emrediliyor.
Ancak talih bir kez daha katedralin yüzüne gülüyor ve
komünizmin 1991 yılında dağılması sonrasında katedralin orijinal planlara göre
yeniden canlandırılması gündeme geliyor. Katedral 2000 yılında yeniden ibadete
açılıyor. 1990’lı yıllardaki inşaat sırasında o dönem yaşanan büyük ekonomik
sorunlar nedeniyle bu denli fazla para harcanması eleştiri konusu da oluyor.
Kurtarıcı İsa Katedrali Rusya tarihi açısından önemli
çağrışımlar yapan, gerçekten etkileyici bir mimari ve yerleşke bütünlüğüne
sahip bir katedral. Hemen arkada bulunan kanal üzerindeki köprü ve buradan
görülen manzara Moskova’nın en güzel mekanlarından bana kalırsa. Kilisenin
mimarisinde görev alan mimar ise Moskova'da aralarında Büyük Petro Anıtının da
olduğu çok sayıda çağdaş yapıya imza atan Zurab Tseretelli.
Bugün söz konusu katedral önemli dini ve politik törenlere
de ev sahipliği yapan çok önemli bir tarihi, turistik ve kültürel yapı
niteliğinde. Burada yapılan Paskalya ya da Noel gibi törenlere zaman zaman
Devlet Başkanı Sn. Vladimir Putin’in katılması da söz konusu oluyor. Bu kilise
aynı zamanda 103 metre uzunluğu ile dünyanın en yüksek Ortodoks Hristiyan
kilisesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder