Çizim: Ilya Glazunov
Erol Anar
Kaynak : http://dunyalilar.org/
İnsan
ilişkileri karmaşıktır, anlamak veya çőzmek çok zordur. İnsanın değil
başkasını, kendisini bile gerçek anlamda tanıması çok uzun ve tamamlanmayan bir
süreçtir. Ancak buna karşın birçok insan, kendisini ve diğer insanları
çőzümlediğini, çok iyi tanıdığını sőyler. Bu iddia, aslında kişiye
kendinden kaçıştan başka bir şey getirmez.
Bir
toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle, Çar tarafından Sibirya’da
hapse mahkûm edilen Rus yazar Dostoyevski, hapis cezasını bitirdikten sonra
anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” başlıklı bir kitap yazar.
Kitapta yazar, buradaki hayatından őnce halkı, insanları tanıdığını
düşündüğünü, ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk”
olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra, insanları
çőzümlemeye ve iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar. Bu kitap, yazarın
doğrudan kendi yaşamından anlatımlar ve izler taşıdığı için çok őnemlidir.
Dostoyevski, Sibirya`da, içindeki Sibirya’ya inmiş ve kendisini tanımaya
başlamıştır.
Hani
Pavlov’un meşhur bir kőpeği vardır. Pavlov, kőpeğiyle bir deney yapar.
Dostoyevski de hapishanedeki bir kőpekle, insan ilişkileri üzerine gőzleme
dayalı bir deney yapıyor. İlginç gőzlemleri var yazarın. Önce hapishanedeki bir
kőpeğin yanından geçen her mahkûm tarafından tekmelendiğini gőzlemler. Asıl
ilginç olan şey, kőpeğin mahkûmlardan kaçmaması ve yanına bir mahkûm
yaklaştığında otomatik olarak eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. O, bir gün
kőpeğin yanına yaklaşarak onun başını okşar. Kőpek bir süre şaşkın şaşkın ona
baktıktan sonra, hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. Ve
kőpek, o günden sonra nerede Dostoyevski’yi gőrse oradan kaçar ve ona bir daha
asla yaklaşmaz.
Bu
őrnekte, ruhu kőleleştirilmiş kőpek bir sevgi açıdır. Bu őrnek insanlar için de
geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kőtü davranışlara uğramış sevgi
açları, iyi bir davranış ile karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını
bilemezler. Elinizi verirseniz, kolunuzu koparabilirler.
Bu
őrneği bazı ilişkilere de uygulayabiliriz. Bazı ilişkiler ezen-ezilen,
kőle-efendi ilişkisine benzer. Bazen kőtü davrandığınız insanlar size tapar,
bazen ise iyi davrandıklarınız sizden nefret ederler. Bőylesi kişilerin gőzünde
onları aşağılamanız, onlara sunulmuş bir nimettir. Sizi gőzlerinde yüceltirler.
Eşit ve iyi davrandığınızda ise, onların gőzündeki değeriniz
birdenbire düşer. Çevremize, işyerimize, okulumuza baktığımızda bőyle çok
sayıda ilişki gőrebiliriz.
Hepimiz
bir anlamda Dostoyevski’nin kőpeğine benziyoruz. Gerçek sevgiye yeterince değer
vermiyor, sevgimizi gőstermiyoruz. Bize sevgi gősterenleri ise kırıyor ve
itiyoruz. Gerçek sevgimizi açığa çıkardığımızda ve sevgiye daha çok
sevgiyle karşılık verdiğimizde kendimize biraz daha yaklaşmış olacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder