Moskova

Moskova

14 Nisan 2014 Pazartesi

Tuhaf bir Moskova kışının ardından

Bu yıl Moskova’nın kışı bir tuhaftı.

Beşinci senem bitti, altıncısının içindeyim. Böyle tuhaf, alışılmışın dışında bir Moskova kışını yaşamadım.

Aldatıcı bahar neredeyse iki ay önce geldi.

Ara ara soğuk yaptı; kar yağdı, eridi. Ama bu, bildiğimiz Moskova havası değildi.

Ağaçlar da şaşırdı. Yapraklarını açmak ya da açmamak konusunda kararsızlıkları vardı.
Günlerdir benim hem dostum, hem de düşmanım olan penceremizin önündeki akağacı (Клён - Lat. Ácer, ing. Maple, - американский клён -Hard Maple ) gözlüyorum.

Dostum diyorum, zira çok güzel bir ağaç, bütün bir yaz gölgesiyle bizi serinletiyor. Düşmanım diyorum, aslında demek istemiyorum, ancak baharda benim üzerimde korkunç bir alerjik etkisi var: Burnum, ağzım, gözlerim, kulağım, her yanım kapanıyor.

Hemen her sene Nisan sonundan Mayıs Bayramları sonuna kadar, neredeyse bir ay sümüklü, sümüklü dolaşıyorum.

Bu sene havaların erken ısınması nedeniyle sanki bu sıkıntıya erken yakalandım. Bakalım devamında ne olacak?

Dün güneşli bir Moskova pazarı vardı. Gece aniden yağmur yağmaya başladı. Bütün gece sabaha kadar uykumun arasında yağmur damlalarının tıpır tıpır seslerini dinledim.

Sabah pencereden baktığımda yağmurun devam ettiğini gördüm. Ve bir de sürpriz bekliyordu beni: Akağaç, artık karar verip yapraklarını açmaya başlamıştı. Evet, bir gecede…İşte, doğanın hoş sürprizleri…Bir gecede çok şey değişebiliyor.

İzlemeye devam. Akağacın yaprakları önümüzdeki günlerde iyice kendisini gösterecek; o hayranı olduğum yemyeşil kılığına bürünecek.

Aman Akağaç, n’olur,.. Yalvarırım sana bu sene beni çok hırpalama!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder