Moskova

Moskova

17 Aralık 2013 Salı

Rus kadınları neden güzelmiş?



Suat Taşpınar / TurkRus.Com

Espriyi yıllar önce TürkRus.Com yazarlarından İsmail Boy'un bir yazısında okumuştum.  Evli iki Türk konuşuyor: "Geçenlerde karım 'Türk kadınları mı güzel, Rus kadınları mı?' diye sorunca 'hiç düşünmeden' cevapladım, 'Türk kadınları' dedim,  şayet biraz 'düşünseydim' tabii ki 'Rus kadınları' diyecektim!"

Türk kadınlarının başımızın üstünde yeri var elbette; ama genelde Slav ırkının, özelde Rus kadınların güzelliği dillere destan, malumunuz. Metin Üstündağ'ın unutulmaz bir duvar yazısı vardı çook eski zamanlarda: "Mühim olan ruh güzelliğidir. İmza: Ölü sevici Abuzittin" diye. Eğri oturup doğru konuşursak, erkeklerin algısı, "ruh güzelliği"nden önce "vücut güzelliğine" programlı. O yüzden Rus kadını deyince, tarih boyunca bin türlü sıkıntıyla boğuşan, rahat yüzü görmeyen eli öpülesi kadınlarının yazdığı destanlara pek kulak veren yok:  

2. Dünya Savaşı ve Stalin'in GULAG'larında 27 milyon erkeğin ölmesi... Sanayiden tarıma, nerede iş gücü eksilse her devirde kadınların doldurulması... İnşaat işçiliğinden troleybüs şoförlüğüne kadar, her işe kadın elinin değmesi... Erkekler votka şişesinde balık misali yaşarken, bir de 'evi çekip çevirme ve babalık yapma' mecburiyetine katlanmaları... Yani kadınlığını, güzelliğini yitirmeden, hem eli ekmek  tutan, hem çocuklarına annelik eden "kahraman Sovyet kadını" tarafına kafa yoran yok... Milletin aklı fikri, "Yaw bu Rus kadınları ne güzelmiş, allah allaaah!" kısmında..

Neyse biz, Rus kadınının hayat yolunda bu büyük mücadelesini, taşı sıkıp suyunu çıkaran kuvvetini ve azmini takdir edip, "popüler soruya" dönelim: Rus kadınları neden bu kadar güzel?

"İklim" desen, güneşe hasret en az altı ayın takdire şayan tarafı yok... "Beslenme" desen "sağlıklı" saymak için bin şahit yetmez, milyar şahit de gelse  kimseyi kandıramaz... Refah içinde büyümek desen alakası yok; bütün hayat kıt kanaat, cenderede geçmiş... "Kuzeyli" olmaya bağlasan, Almanya'dan Finlandiya'ya hangi kuzeylide güzellik bu kadar yaygın? Eee azizim, o halde nereden geliyor bu güzellik?

Bu soruyu sorduğumuz Rus dostlarımızdan aldığımız, hem kulağa en iyi gelen, hem de makul-mantıklı görünen cevap şu:  "Başlangıçta Avrupa'nın en an karışan, en saf etnik ırklarından biri olarak güzel kalan Slavlar, sonrasında Türki halklarla, en çok da Tatarlarla karışıp melez güzelliğin zirvesine çıktı!" 

Yani "Slavlar Orta Asya halklarıyla karışarak daha da güzelleşti" diyenler çok... Hatta Rusça'da  Putin'in de sık sık kullandığı, "Rus'u kazısan altından Tatar çıkar" diye bir söz var. Yani iki milletin birbiriyle kaynaştığı, karıştığı, halvet olduğu manasında...

Ama durun: Rusların güzelliği nereden gelir sorusuna, bizim daha yeni duyduğumuz,  çok şaşırdığımız ve sizinle paylaşmak istediğimiz cevabı en sona sakladık:
İva Afonskaya adlı hanım kızımız, Rus gazeteci meslektaşımız bir yazı yazmış. Ve de "sırrı" tarihte dolaşarak bulmuş. Özetle diyor ki: 

"Rus güzelliği fenomenini, tarih ile açıklayabilirsiniz. Orta Çağ'da Avrupa'da karanlık dönem yaşanırken, 'cadı avcılığı' çok yaygındı. İçine şeytan girdiğine inanılan kızlar, kadınlar diri diri yakılırdı. En çok genç ve güzel kızları yaktılar. Şeytanın en çok onların bedenine girdiğine inanılırdı. Yani cadı sayılmanın önemli emarelerinden biri  'güzel olmak'tı. Böylece onlar kendi soylarındaki güzellik genini yakıp yok ettiler. 

Rusya'da ise tarih boyunca 'cadı' kavramı farklı algılandı. Rusya'da da cadılıkla suçlanan kadınlar olurdu ama kimse Avrupa'daki gibi onları yakmadı. Üstelik Rusya'da cadı kadınlar hep çok çirkin ve yaşlı olurdu. (Örnek: Baba Yega efsanesi) 

Sonuçta onlarda güzellik imha edildi, bizde kuşaktan kuşağa aktarıldı. Avrupa'da, Orta Çağ'da güzel kadınların genetik yapısını bozdular. Rusya'da ise benzer yıkıcı etki kadınlarda değil erkeklerde oldu. Ne zaman ve nasıl mı? Ekim devrimi yıllarında, sonrasındaki iç savaşta, ardından Stalin terörü yıllarında, 2. Dünya Savaşı'nda, sosyalizm yıllarında... Bu yüzden bizde erkeklerin genetik yapısı bozuldu. Böylece Rusya'nın bugünkü haline geldik:  Kadının güzeli fazla;  erkeğinki az..."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder