Kaynak:
https://tr.sputniknews.com/
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 9 Ağustos 1999'da
dönemin Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in görevlendirmesiyle başbakan vekili oldu
ve Yeltsin tarafından yeni devlet başkanlığı seçimlerinde halef olarak aday
gösterildi. Sputnik, Rus liderin iktidardaki 20'nci yılını gündeme taşırken,
Rus uzmanlar, 20 yıl önce halk tarafından fazla tanınmadığı için Rus
siyasetine sürpriz bir giriş yapan Putin'in üst düzey siyasi hayatında attığı
adımları değerlendirdi.
İşte Sputnik'deki değerlendirme:
Rus siyaset uzmanı Sergey Bespalov, Putin'in başbakan vekili olarak atanmasının ve devlet başkanlığına aday gösterilmesinin beklenmedik bir gelişme olduğunu ifade etti.
Rus siyaset uzmanı Sergey Bespalov, Putin'in başbakan vekili olarak atanmasının ve devlet başkanlığına aday gösterilmesinin beklenmedik bir gelişme olduğunu ifade etti.
Bespalov, "Putin, Güvenlik Konseyi Sekreteri ve FSB
Başkanı olarak görev yaptığı için çok yeni bir kişi değildi. Yeltsin'in Putin'i
bu iki göreve layık görmesi ona olan güveninin ne kadar yüksek olduğunu
gösteriyor" dedi.
Halk tarafından çok fazla tanınmayan Putin'in Mart
2000'deki seçimleri kazanacağına çok az kişinin inandığını ancak Rus liderin 4
buçuk ayda oylarını artırarak seçimleri birinci turda kazanmayı başardığını
anımsatan Bespalov, bu başarıda halkın Yeltsin'den bıkması, Putin'in Yeltsin'in
tam tersi bir portre çizmesi, disiplin siyasetçilerin görev alması ve Kuzey
Kafkasya'da savaşın sona ermesi gibi faktörlerin etkili olduğunu belirtti.
'Siyasi Bilirkişi Grubu' Başkanı Konstantin Kalaçev, devlet
başkanlığı koltuğuna oturan Putin'in önündeki temel görevlerin ayrılıkçılıkla
mücadele, ülke birliğinin korunması ve ekonomik kalkınmanın sağlanması olduğunu
kaydetti.
'OLİGARKLARI
İKTİDARDAN UZAKLAŞTIRMAYI BAŞARDI'
"O dönemde Putin, Rusya'yı modern, gelişmiş ve
demokratik bir ülkeye dönüştürmek isteyen kişi olarak görülüyordu. İlk görev
süresinde halk kendisine büyük umutlar bağlamıştı ve Putin, bu umutları gerçeğe
dönüştürdü" diyen Kalaçev, ikinci görev süresini 'sonuç alma dönemi'
olarak niteleyerek, Rus liderin ekonomik büyümeyi sağlamayı, siyaseti iş
dünyasından ayırmayı, oligarkları iktidardan uzaklaştırmayı başardığını
vurguladı.
Kalaçev, "Halk, daha iyi koşullarda yaşamaya başladı
ve 2008 krizine kadar yükselme ve ekonomik büyüme dönemi olarak geçti"
diye ekledi.
Rusya Toplumla İlişkiler Derneği Başkan Yardımcısı Yevgeniy
Minçenko, Putin'in üst düzey siyasete liberal reformist bir isim olarak
girdiğini söyledi.
"Putin bir yandan ülkenin bütünlüğünü korudu, düzeni
sağladı, büyük şirketlerin nüfuzunu kısıtladı, diğer yandan da Batı'yla
ilişkiler kurmaya ve ülkede ekonomik büyümeyi sağlayacak reformlar yapmaya
çalıştı" diyen Minçenko, sözlerini şöyle sürdürdü: "Putin, ekonomi
projelerini hayata geçirmeyi başardı ancak Batı'yla ilişki kurmayı ve Rusya'yı
Batı'nın bir parçası yapmayı başaramadı. Bunda Putin'in suçu yok, suç
partnerlerimizde. Bu, Putin'i hayal kırıklığına uğrattı zira kendisi ideolojik
olarak Batıcı bir siyasetçi."
'BATI,
PUTİN'İN UZATTIĞI ELİ HAVADA BIRAKTI'
Kalaçev de Batı'yla ilişkiler konusunda şu görüşü dile
getirdi: "Putin, Batılı ülkelerle eşit haklara sahip partnerler olmanın
mümkün olduğunu düşünüyordu. Putin'in de düşündüğü gibi, Rus lider Batı'ya
elini uzattı ancak o el havada kaldı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder