Moskova

Moskova

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Evlendiler, mobilya dükkânı yerine dünyayı gezdiler




İsmail SARI



Begüm (29) ve Buğrahan (32) Uzunca çifti iki yıl önce işlerinden ayrıldı. Begüm özel bir şirkette marka danışmanlığı yapıyordu, Buğrahan ise insan kaynakları uzmanıydı. İlber Ortaylı’nın “Evlenip mobilya dükkânı gezeceğinize dünyayı gezin” sözünü şiar edinip düğün yapmadan, evlerine eşya almadan sırt çantasıyla dünya turuna çıktılar. İran’ı 40 gün boyunca otostopla gezdiler, Rusya’da 10 bin km. yol yaptılar; Japonya’da iki, Filipinler’de bir ay, Güney Kore’de 40 gün kaldılar. Uzunca çifti ile seyahat maceralarını konuştuk.

Böyle radikal bir kararı nasıl verdiniz?

Begüm: Kına, nişan ve düğün gibi gelenekler ilgimizi çekmiyordu. Birkaç saatlik eğlence için para saçmayı anlamsız buluyoruz. Hatta bu yüzden araları bozulan çok aile ve çift tanıyorum. Eğer aileniz zengin değilse, en güzel eşyaları almak, düğün yapmak için kredi çekiyorsunuz. Sonra da yıllarca bu borcu öde dur. Eşya ve düğün parasıyla birkaç ülke gezeriz diye düşündük. 


Evlendiniz ama ev tutup eşya almadınız mı?

Buğrahan: Çalışma dönemimde aldığım 1+1 küçük bir evim vardı. Seyahat etmediğimiz zamanlarda dinlenmek için kullandığımızdan içine yatırım yapıp eşya almak çok mantıklı gelmedi. Olabilecek en sade şekilde hayatlarımızı birleştirmek istedik. Üç-dört bardak ve tabaktan fazlasına gerek duymadık. Evde yatak, dolap, masa ve çekyat var. 


İş hayatından, düzenli gelirden vazgeçmek zor değil mi?


Buğrahan: Fabrikadaki müdürümüz görevi başında kalp krizi geçirip yaşamını yitirdi. Vefat haberini aldıktan bir saat sonra her şey normale dönmüş, insanlar hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmeye başlamıştı. Bu beni sarstı. Üstelik kullanma fırsatı bulamadığı sekiz yıllık izin hakkı vardı. Zaten her sabah işe kendimi ve hayatı sorgulayarak gidiyordum. Cesaretimi topladım ve “İstifa etmek istiyorum” dedim. Müdür de, “Ben de seni çağıracaktım. İsteksiz çalıştığın çok belli, seninle yolları ayırmaya karar verdik” dedi. Yani kovuldum mu işi mi bıraktım tam olarak belli değil. Sonra Begüm de işi bıraktı.

Ölmek var, ofise dönmek yok



Nasıl bir hazırlık yaptınız?

Buğrahan: Gideceğimiz yerleri belirledik. Çantalarımız 10 kiloyu geçmedi. Burada önemli olan bütçeyi ayarlamak. Belli bir tazminat alsak da sonuçta para mutlaka suyunu çekecek ve artık işlerimiz de yok.

Begüm: Bir mızıka satın aldık, İstanbul ve Eskişehir’de mızıka çalıp bir kağıda dünya turumuz için para topluyoruz yazdık. 30 TL topladık. Büyük bir miktar olmasa da bize bazı şeyler öğretti. Satarım diye bileklikler de hazırladım. 2,5 senedir Instagram üzerinden kazandığımız küçük paralarla hayatımızı idame ettiriyoruz ama bir gün işler yolunda gitmezse ben bileklik satarım, Buğra ise mızıka çalar diye her zaman alternatif planımız var. Yani ölmek var ofislere dönmek yok!


Biraz turunuzun rotasından bahsedebilir misiniz?

Begüm: Önce yurtiçinde otostopla kısa turlar yaptık. Buğra yıllarca otostop çekmiş ve alışık. Ben ilk otostop çekişimde çok utanmıştım. Düşünsenize birkaç ay öncesine kadar ceket ve topuklu ayakkabı giyen bir işkadını, terlik ve şalvarla otobanın kenarında otostop çekiyor. Uzun soluklu ilk gezimize Hatay’dan başladık. Van’dan İran’a geçip İran’ın en güneyindeki Keşm Adası’nda bitirdik. Bu seyahatimiz boyunca sadece otostop kullandık, 75 gün sürdü. Ardından Rusya ve Uzakdoğu gezimiz geldi. Tam 178 gün sürdü. Rusya’yı Trans-Sibirya treni ile baştanbaşa geçtik. Oradan Güney Kore’ye gidip iki buçuk ay kaldık. Filipinler’de bir ay, Japonya’da da iki ay kaldıktan sonra köpeğimiz Paris’in hasretine dayanamayarak geri döndük.

Tur boyunca aklınızda kalan en önemli anlar nelerdi?

Buğrahan: Dostoyevski’nin, Gorki’nin, Tolstoy’un yaşadığı evleri gezebilmek, Gogol’un, Gonçarov’un, Dostoyevski’nin mezarlarını ziyaret edebilmek harikaydı. Donmuş Neva Nehri’nin kenarında yürüyüşler yapmak, eksi 35 derecelik havada her yer bembeyazken ve sadece tren sesi eşliğinde 172 saat tren yolculuğu yapmak... Kore’de Budist tapınağında konaklamak, Budistlerin ibadetlerini öğrenip iki gün onlar gibi yaşamak, sokaklarda uyumak ve Filipinler’de tenekede yaşayan yoksul bir ailenin barakasına misafir olmak güzel deneyimlerdi.

Güney Kore’de hamamböceği haşlaması
Japonya’da ahtapot topları...


Sizi en çok neresi etkiledi?

St. Petersburg. Şehir başlı başına bir sanat galerisi. İhtişamlı binaların olduğu sokaklarda yürümek insanı büyülüyor. Bunda Rus edebiyatı hayranlığımızın da etkisi olabilir. 


Hiç ilginç lezzetler tattınız mı?

Güney Kore’de sokak yemekleri çok meşhur. Balık kekleri çok hoşumuza gitmişti. Yalnız hamamböceği haşlaması için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Japonya’da ahtapot toplarının tadı çok ilginç. İçinde tempura artıkları, zencefil turşusu ve taze soğan var. Bir de Filipinler’de kahvaltıda patlıcan tortang talong diye bir şey yiyorlar. Omlet gibi tadı çok tuhaf.


Yeni rotanızda neresi var?

Japonya’dayken Vietnam vizemizi almıştık ve Kamboçya, Tayland, Malezya, Endonezya ve diğer ülkeleri kapsayan bir geziye devam etme niyetindeydik. Sanırım onu gerçekleştireceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder