Moskova

Moskova

7 Ağustos 2019 Çarşamba

Rusya’da kültür istatistikleri ne anlatıyor?




Samih Güven




Rusya'nın kültür ve eğitim hayatına ilk devrimsel katkıyı Büyük Petro yapmıştı. Petro ne istediğini biliyordu ve agresif bir şekilde toplum hayatına müdahale etti. 

Matematik ve denizcilik gibi bir çok alanda uzman yetiştiren okullar açılmasını emretti. Eğitimi geliştirmek ve yönlendirmek üzere Bilimler Akademisi kurulmasını istedi. Eğitim alması için yurtdışına gönderilenlerin sayısını birkaç katına çıkardı. Önemli eserlerin Rusça’ya çevrilmesini sağladı. Ayrıca Rusya’nın ilk gazetesini kurmuştu (vedomosti).

Büyük Katerina Petro’nun bu adımlarını aynı istekle sürdürdü. Katerina kültürel hayatta Rusya'yı geliştirmeye büyük önem vermişti. Onun döneminde Rusya tarihinde ilk defa özel basın ve yayına izin verildi.Rusya’nın en önemli kültürel değerlerinden olan Bolşoy Tiyatrosu'nun yapım emrini o vermişti.

Rusya'nın eğitim ve kültür hayatına ikinci ve daha agresif devrimsel etki Bolşevik Devrim sonrasında gerçekleşti. Eğitimin ve sanatın toplumun geneline yayılması, okullaşma oranının hızla yükseltilmesi, sanat ve kültür etkinliklerinin günlük hayatın bir parçası haline gelmesi amaçlandı.

Özellikle edebiyattaki sosyalist gerçekçilik takıntısı yaratıcılık açısından büyük sorunlar ortaya çıkarsa da herhangi bir Sovyet vatandaşı için tiyatroya gitmek, klasik müzik konseri izlemek, tiyatro ve bale gösteri seyretmek sıradan bir faaliyet haline gelmişti. Bale eğitimi, piyano ve diğer enstrümanlar bütün çocuklar için ulaşılabilir hale geldi.

Petro sonrası devam ettirilen çalışmalar neticesinde Rusya’daki okuma yazma oranı 1860’lardaki %6 seviyesinden 1913’de %28’e yükselmişti. 1917 Ekim devrimi öncesinde ise Rusya’nın çoğu hala okuma yazma bilmiyordu. 1926’daki nüfus sayımına göre 10 yaş ve üzerindeki Sovyet vatandaşlarının %51’i, 1939’daki nüfus sayımına göre ise %81’i okuma yazma biliyordu.

Sovyet döneminde eğitim her anlamda merkezi bir konumda olmuştu. Öğrenciler disiplin ve kararlılık içinde eğitim faaliyetlerine devam etmiş, bu durum matematik, fizik, kimya gibi bilim dallarında önemli sonuçlar vermişti.

Malum 1990’lardan itibaren komünist sistemin sona ermesiyle idari anlamda çöküş yaşanmış ve büyük ekonomik sıkıntılar baş göstermişti. 2000’li yıllardan itibaren sorunlar aşılmaya başlandı ve toplum bugünkü noktaya gelebildi. Bugün özellikle büyük şehirlerde sanat ve kültür açısından aynı zenginliği, halk katılımını ve okuma alışkanlığının sürdüğünü görmek mümkün.

Peki Rusya’nın kültür istatistikleri ne anlatıyor? Bu noktada Rusya Federal İstatistik Servisinin verilerini kullanarak bazı göstergelere değinmek istiyorum. Bundan önce göstergeleri daha iyi izlemek açısından nüfus gelişmelerine kısaca değineceğim. İstatistiklere göre Rusya nüfusu 1959’da 117 milyon, 1970’de 129 milyon, 1989’da 147 milyon, 2017’de ise yine 147 milyon olarak gerçekleşmiş.

Kültür istatistiklerine gelince, Rusya'da 1940 yılında 465 olan tiyatro sayısı savaş nedeniyle 1950 yılında 304’e inmiş. Tiyatro sayısı 1980'de 324, 1990 yılında 382, 2000 yılında 547, 2010 yılında 604, 2017 yılında ise 649’a yükselmiş.

2017 itibarıyla tiyatroların 78’i opera ve bale gösterileri, 364’ü drama, komedi ve müzikal gösteri, 83'ü de çocuklar ve gençler için gösteriler düzenleniyor.

Rusya'da tiyatro izleyicilerinin sayısı 1940 yılında 53 milyondu. Bu sayı 1970 yılında 69 milyon, 1980 yılında 71 milyon iken 1990 yılında 55 milyona, 2000 yılında ise 31 milyona düşmüş. İzleyici sayısı  2015 yılında 37, 2017 yılında ise 39 milyona yükselmiş.

Rusya'da müze sayısı 1995 yılında 1725, 2010 yılında 2578, 2017 yılında 2742 olmuş. Bunlardan 1414’ü tarih müzesi, 515’i arkeoloji ve tarih müzesi, 340’ü  güzel sanatlar,  24'ü de bilim ve teknoloji müzesi. Müze ziyaretçilerinin sayısı 1995 yılında 75 milyon iken bu sayı 2017 yılında 117 milyona çıkmış.

Rusya'da 1927 yılında 16 bin olan kütüphane sayısı, 1940 yılında 56 bin, 1960 yılında 69 bin, 1990 yılında 62 bin olarak gerçekleşmiş. Bu sayı 2010 yılında 46 bin, 2017 yılında 37 bine düşmüş.

Rusya'da 1940 yılında 33 bin kitap basılmışken bu sayı 1980'de 50 bin, 1990'da 48 bin, 2010'da 122 bin, 2017'de 117 bin olarak gerçekleşmiş. 

Günümüzde dünyanın her yerinde telefon, bilgisayarlar ve televizyon önemli yer işgal ediyor. Bu nedenle kütüphaneye gidenler azalıyor. Ancak Rusya’da komünist dönemde halka inen tiyatro, bale ve müzik performanslarına olan ilgi ve okuma alışkanlığı halen sürüyor. Günlük hayatta başta kadınlar olmak üzere sanat ve kültür etkinliklerine katılımı gözlemek mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder