Moskova

Moskova

31 Ağustos 2025 Pazar

500 Günlük Program: SSCB'nin Piyasa Ekonomisine Geçiş İçin Gerçekleştirilemeyen Planı


Kaynak: https://dzen.ru/

 

1980'lerin sonlarında Sovyetler Birliği kendini bir çıkmazda buldu. Planlı ekonomi tıkanmıştı: raflar boşalıyor, kuyruklar uzuyor ve kıtlıklar norm haline geliyordu. Yetkililer, piyasa mekanizmalarına geçiş olmadan ülkenin gelişemeyeceğini anlamıştı.

İşte tam da bu sırada, SSCB'yi bir buçuk yıl içinde sosyalizmden piyasa ekonomisine yavaş yavaş geçirmeyi amaçlayan "500 Gün" programı fikri doğdu.

Projenin yazarları genç ekonomist Grigory Yavlinsky ve akademisyen Stanislav Şatalin. Planları büyük bir yankı uyandırdı: İlk kez, soyut sloganlar yerine net ve adım adım bir reform stratejisi önerildi.

 

Programın özü

Temel fikir, planlanan sistemin hızlı ama kontrollü bir şekilde sökülmesiydi. 500 gün içinde şunlar olacaktı:

fiyatları serbestleştirmek ve işletmelere fiyatlandırmada özgürlük vermek;

Devlete ait fabrika ve tesisleri özelleştirerek anonim şirket haline getirmek;

serbest ticaret ve rekabete izin vermek;

Batı modeline dayalı bir vergi sistemi ve finansal kurumlar yaratmak;

Ekonomiyi modernize etmek için yabancı yatırım çekmek.

Yazarlara göre reformun kısa süreli bir krize yol açması, ancak daha sonra ekonominin sürdürülebilir büyümeye ulaşması bekleniyordu.

 

Destek ve direnç

"500 Gün" ilk başta Mihail Gorbaçov'un desteğini aldı. Rapor Yüksek Sovyet'e sunuldu ve basın bunu "ekonomik kurtuluş" olarak nitelendirdi. Halk da planı umutla karşıladı: Birçok kişi, kıtlıklara ve kuyruklara son vereceğine inanıyordu.

Ancak kısa süre sonra şüpheler ortaya çıktı. SBKP liderliğinin bir kısmı programı fazla radikal buldu: Devlet işletmelerini özel ellere devretmek ve bir buçuk yıl içinde kapatmak tehlikeli görünüyordu. Muhafazakârlar iktidarı ve kontrolü kaybetmekten korkuyorlardı.

Gorbaçov'un kendisi de ikircikli bir tavır takındı. İlk başta destekten bahsetti, ancak daha sonra reformu yumuşatmaya başladı ve piyasa ile plan arasında bir "uzlaşma" önerdi. Sonuç olarak program bütünlüğünü yitirdi.

 

Neden işe yaramadı?

Başarısızlığın birkaç nedeni vardır:

Siyasi ikilem. Yetkililer anlaşamadı: Bazıları hızlı reformlar isterken, diğerleri kademeli reformlar istiyordu. Sonuç olarak ülke "piyasa yoksa plan da yok" yoluna girdi.

Kurum eksikliği. Batı'da piyasa mekanizmaları bankalara, mahkemelere ve borsalara dayanıyordu. SSCB'de ise bunların hiçbiri yoktu. Altyapı olmadan reform başlatmak başarısızlık anlamına geliyordu.

Bölgesel hedefler. 1990'ların sonuna doğru cumhuriyetler bağımsızlık talep etmeye başladı ve merkeze boyun eğmek istemediler. Tek bir ekonomik program uygulamak imkânsız hale geldi.

Halkın korkusu. Fiyatların serbest bırakılması halk arasında hoşnutsuzluğa yol açabilirdi ve liderler toplumsal bir patlamadan korkuyordu.

Sonuç olarak, "500 gün" hiçbir zaman uygulanmadı. Net bir program yerine, kararnameler, yarım yamalak önlemler ve uzlaşmalardan oluşan kaotik bir karışım başladı.

 

Sonuçlar

Yavlinsky ve Şatalin'in planının başarısızlığı, kaçırılmış bir fırsatın sembolü haline geldi. Birçok tarihçi, SSCB'nin o dönemde, şok terapisi ve yaşam standartlarında yıkıcı bir çöküş olmadan, nispeten sorunsuz bir şekilde piyasaya geçebileceğine inanıyor.

Ancak zaman kaybedildi. Bir yıl sonra Birlik çöktü ve 1990'ların reformları siyasi kriz ve iktidar mücadelesi koşullarında gerçekleşti. Sonuç, keskin bir enflasyon, halkın yoksullaşması ve oligarşik özelleştirme oldu.

 

Özet

"500 Gün" programı, SSCB'nin son döneminin en iddialı ama gerçekleştirilemeyen projesi olarak tarihe geçti. Piyasaya hızlı ve nispeten sorunsuz bir geçiş vaat etmesine rağmen, siyasi çelişkilerin, korkunun ve kararsızlığın kurbanı oldu.

Başarısızlığı, kritik anlarda yalnızca bir plana sahip olmanın değil, aynı zamanda onu hayata geçirecek irade ve birliğe sahip olmanın da önemli olduğunu gösterdi. SSCB artık bu kaynağa sahip değildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder