Kaynak: http://www.moskovalife.com/
Ruslar, en fazla "önyargı" kurbanı milletler arasında.
Yabancılar tarafından sık sık ayı, votka, matryoşka gibi üç-beş simgeyle acemice tanımlanmaya çalışılan Rusya’yı, "Rusya Dışişleri Bakanlığı metinlerinden" anlatalım:
Yabancılar tarafından sık sık ayı, votka, matryoşka gibi üç-beş simgeyle acemice tanımlanmaya çalışılan Rusya’yı, "Rusya Dışişleri Bakanlığı metinlerinden" anlatalım:
"Sembolize Eden Olgular ve Yabancıların Rusya Hakkındaki
Klişeleşmiş Düşünceleri"
"Yabancıların aklında Rus hayatına dair pek çok klişeleşmiş
düşünceler vardır. Bu düşünceler muhtemelen, Rusya’yı gezme şansına nail olan
Fransız Roman Yazarı Aleksandr Dumas ile başlamıştır. “Üç Silahşörler”in
yazarı, eserlerinden birinde, dinlenmek için dallı budaklı bir frenküzümünün
altına nasıl oturduğunu anlatır. Arkasındakinin bir ağaç mı yoksa bataklıkta
yetişen küçük bir çalı mı olduğunu anlamadan sırtını iyice dayayarak yere
oturur. O zamandan beri “dallı budaklı frenküzümü” ifadesi, “düşünmeden hareket
etmek” ve “yüzeysel düşünmek” deyimlerinin eş anlamlısı olarak Rus diline
yerleşmiştir.
Rusların yaşadığı çağdaş hayatın Matriyoşka ve semaverler arasında
balalayka çalmaktan, üç at koşulu kızaklara binerek ayıların etrafta dolandığı
yollarda zevk-i sefa içinde kaymaktan ibaret olmadığını söylemeye gerek bile
yoktur. Bütün bunlar turistlerin kolayca inandığı efsanelerden başka bir şey
değildir. Rusların içkiye olan düşkünlüğü hakkında da çok şeyler söylenir.
Elbette, Rusya’da içki olarak ezelden beri buzsuz, ama soğuk ve saf votka tercih
edilir. Bu, sert iklim yüzünden ve eski geleneklerden dolayı edinilmiş bir
alışkanlıktır. Eski bir Rus atasözü vardır: “İç, ama işini de yap!” Rusya’da
gezip de bu atasözünü duymamak mümkün değildir.
Malum soğuklardan bahsetmeden olmaz. Rusya, gerçekten dünyanın en
soğuk ülkesidir. Çoğu bölgelerde kış dört-beş ay sürer; Kuzey’de ise tam on ay.
Orta kuşakta bulunan Moskova’da bile hava sıcaklığının -30 dereceye kadar
düşmesi, nadir rastlanan bir durum değildir. İşte bu yüzden Ruslar, turistlerin
hediye olarak götürmeye bayıldıkları o meşhur kulaklı şapkaları yani kalpakları
takarlar. Yabancı turistlerin çoğu Rus sokaklarında gördükleri kar yığınları
karşısında hayrete düşer ve bu manzarayı garipserler. Bu kadar yoğun kar yağışı
ve kar yığınını hayatlarında ancak kayak merkezlerinde görmüşlerdir. Bu sert
iklim, Rusların bizzat kendileri için de problem olmaktadır. Alışılmış olmasına
rağmen bu çok ciddi bir sorundur. Binaları ısıtmak, yollardaki buzları eritmek
ve temizlemek, kardan tıkanan yolları açmak için yoğun çaba sarf edilmekte, çok
para harcanmaktadır. Bir de kış için mutlaka bir sürü kalın giyecek
gerekmektedir. Diğer taraftan yazın, Rusya’nın büyük bir kısmında sıcaklık
artar, kış ayazlarının yerini tatlı ve neşeli bir hava alır.
Yabancılar “Rusya’da yol değil, yön vardır” sözünün geçtiği eski
bir şakayı anlatır dururlar. Elbette uçsuz bucaksız ülkemizde yalnız yolların
değil; tek bir insanın bile olmadığı topraklar vardır, ama son zamanlarda yeni
yerleşim merkezlerinde çok şey değişmektedir, mümkün olduğu kadar uzaklara
yollar yapılmıştır ya da yapılmaktadır. Mektupların yerine ulaşması eskiden
olduğu gibi haftalar alabilir. Hızlı posta da Avrupa’ya nazaran daha yavaştır.
Ruslarda olduğu gibi, her halkın kendine ait karakteristik
özellikleri vardır. “Esrarengiz Rus Ruhu”, tutkular ve ince duygular,
yiğitlik, sakınmazlık, gerektiğinde hiç düşünmeden risk altına girme eğilimiyle
açıklanabilir. Bir Rus, gerekirse en değerli şeyini, hayatını bile ortaya
koyar. Hemen hemen bütün yabancıların bildiği “Rus Ruleti”, bunun açık bir
ifadesidir.
“Rusya’yı aklınızla anlayamazsınız…” Rus şair Fyodor Tutçev daha
XIX. yy.da söylemiştir bu sözü. Bu söz günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.
Rusya anlaşılamaz. Onu sadece hissedebilirsiniz. Bunun için de Rusya’ya gelmek,
Rusya’yı görmek ve de Rusya’da gezmek, dolaşmak gerekir...."
Kaynak:
Rusya Ankara Büyükelçiliği web sitesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder