Bizim her nedense Deli Petro diye andığımız Rusların Büyük Petro diye adlandırdıkları Rus Çarı 1. Petro( Пётр I Великий), Petersburg'u 27 Mayıs 1703'de (eski takvime göre 16 Mayıs ) İngrai toprağının İsveç'den tekrar geri alınmasından sonra kurdu.
Çar Petro, sıfırdan başlayarak yeni bir şehir inşa etmek istiyordu, Bu şehir Avrupa ülkelerindeki şehirlere benzeyecekti.Bu sebeple, Rusya'nın ağaç mimarisinden farklı olarak, Avrupa'dan getirttiği mimarlara şehrin planlarını,kanalizasyonunu ve binaların dağılımını çizdirdi ve klasik, gotik vb. tarzda bir çok sanat şaheseri bina yapıldı. Bugün Hermitage olarak bilinen müze Çarın kışlık sarayıdır, ve Fransa'daki Versailles Sarayı ile boy ölçüşecek derecede ihtişamlıdır, yazlık sarayı ise Petro'nun kendisi tarafından çizilmiş bir yapıdır, St.Petersburg'da ilk görülmesi gereken yerlerdir. St petersburg, Venedik, Amsterdam, biraz da İstanbul'u andırmaktadır, fakat en yüksek yeri 30 metredir.
Yapılan bu yeni şehir sert hava ve coğrafi koşulların etkisi altındaydı. Yeni işçilerin kalıcı devamlılığının sağlanması gerekiyordu. I. Petro, ülkenin bütün kısımlarındaki köylülerin çalışmaya katılımını zorunlu kıldı. Yıllık kota olarak 40.000 köylü gerekiyordu. Zorunlu askerliğe alınmış olanların kendi aletlerini temin etmeleri ve yolculuklarında da yiyeceklerini kendilerinin sağlaması bekleniyordu. Yüzlerce mil yürüyerek seyahat ediyorlardı. Onlara sık sık askeri muhafızlar eşlik ediyordu. Bütün bu önlemlere rağmen kaçmalar oluyordu. Buna zor koşullar da eklenince, Çar Petro başlangıç kotası olan 40.000 kişinin % 50 den fazlasını nadiren alıyordu.
Savaş zamanında inşaat başladığında, yeni şehrin ilk yapısı bir kale idi. Bugün Peter ve Paul Kalesi olarak bilinir, orijinal olarak SanktPiterburh dan doğar. Körfezde iki mil iç kısımda Zayaçi adasına (Заячий остров / Zayaçiy ostrov, Tavşan adası) doğru yaslanır (Neva Nehri'nin sağ kıyısına).
Çar Petro'nun Rusya'ya davet ettiği Alman mühendislerin denetiminde Marshlande kanalizasyon yapıldı. Böylece şehir kale dışına yayıldı.
Çar Petro, bütün taş ustalarının yeni şehrin inşasına yardım etmelerini sağlamak için Sankt Petersburg dışında tüm Rusya'da taş bina yapımını yasaklamıştır.
Neva Nehri deltasında kurulan şehir aslında büyük bir bataklık alanın dönüştürülmesi, ıslah edilmesi projesi ile bir bütündür. Kent merkezindeki pek çok bina Amsterdam'da olduğu gibi çamur alanlara saplanmış direkler ve tahtalar ile kuvvetlendirilmiş temellere inşa edilmiştir.
Projenin iş gücünü Serfdomlar oluşturmuştur. Kent genel olarak ve bugünkü kimliğini İtalyan mimar Domenico Trezzini tarafından 1716 yılında Vasilievsky Adası merkez alınarak tasarlanan hali ile kazanmıştır. Kent, Barok mimari tarzının görkemli örneklerini taşımaktadır. Yine İtalyan asıllı bir başka mimar Francesco Bartolomeo Rastrelli tarafından yapılan pek çok bina şehre kimliğini veren öğeler arasındadır.
Ancak Dostoyevski, Sankt Petersburg'u soyut ve tasavvur ürünü bir şehir olarak nitelemiştir.
Sonraları Rusya'nın yeni başkenti olmaya niyetlenen Sankt Petersburg, Baltık Denizi'nin bir kolu olması nedeniyle Pushkin tarafından Avrupa'daki Pencere olarak adlandırıldı.
Ayrıca Çar Petro'nun deniz filosuna üs konumunda idi. Şehirden sonra inşa edilen, Kronstadt'ın ada kalesi tarafından korunuyordu. Çar Petro, bu şehrin kanallarında taşıma anlamına gelecek olan sandal ve kayığı hiçe saydı. Neva Nehri üzerinde karşıdan karşıya hiçbir kalıcı köprüye 1850 yılına kadar izin verilmedi.
II. Alexander döneminde ilk ve en önemli liberal reform Emanciptaion Reform of 1861 in Russia yapıldı. Çok sayıdaki fakir insanın şehir içine akın etmesine yol açıldı. Böylelikle varoşlarda çok kiracılı ucuz apartmanlar doruğa ulaşıyordu. Filizlenen endüstri ayağa kalkıyordu.
Yüzyılın sonunda Sankt Petersburg Avrupa'nın en büyük endüstri merkezlerinin birisinin içinde büyüyüp gelişiyordu. Endüstrinin büyümesi ile radikal hareketler de ayrıca çoğalıyordu. II. Aleksandr döneminde olduğu gibi bu tür radikal hareketler bastırılmaya çalışılmıştır.
1905 devrimi burada başladı ve hızla bölgelere yayıldı. Birinci Dünya savaşı süresinde Sankt Petersburg isminin Almanca olduğu haddinden fazla görülüyordu. Ve Çar II. Nikolay ilk hareketinde şehrin ismini Petrograd olarak yeniden isimlendirdi (31 Ağustos 1914).
Şehir 1917 Rus devriminin başlangıcını gördü. İlk adım (Şubat devrimi), Çarlık hükümetini uzaklaştırmak ve politik iki gücün merkezini oluşturmaktı.
Geçici Hükümet Ekim devriminde yıkıldı. Şehrin devrim karşıtlığına yakın ordusu ve genellikle uygun olmayan politik iklim, Vladimir Lenin'i Rusya'nın tarihsel başşehri Moskova'ya göçe zorluyordu (5 Mart 1918). Göçün geçici olabileceği tasarlanıyordu.
Moskova o tarihten sonra başkent oldu.
24 Ocak 1924'te , Lenin'in ölümünden üç gün sonra Petrograd'a, Lenin'in anısına Leningrad adı verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder