Kaynak:
https://turkrus.com/
Rusya'da
Turgenyev Kütüphanesi tarafından düzenlenen serbest düzyazı yarışmasında, Metin
Uçar’ın yazdığı “Rusya Sevgisi” adlı eser “Turgenyev’in Rusya Sevgisi Temasının
Yansımaları” dalında birincilik ödülüne değer görüldü.
Uçar, ödül diplomasını Moskova’da düzenlenen bir törenle aldı.
Uzun yıllardır Moskova’da yaşayan yazar Metin Uçar, ödül töreninden yaptığı konuşmada, “Bir yabancı olarak Rusya’da yaşadığı dönemde ‘Neden Rusya’nın bu kadar çok dünyaca kabul görmüş yazarı, şairi, ressamı ve müzik kompozitörü var?’ sorusunun aklını meşgul ettiğini, yarışmada ödül kazanan kısa yazısında bir yabancı gözüyle bunu, kısaca Rusya’nın ruhunu anlamaya çalıştığını” söyledi.
Metin Uçar’ın ödüllü kısa yazısının, yine kendi kaleminden Türkçe çevirisi
aşağıda bulunuyor:
Rusya’yı
sevmek
Bir filmi hatırlıyorum. Köyün başkanı halkın karşısında konuşuyordu.
- İnsan memleketini neden sever? Başka çaresi yoktur da
ondan! Burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. Amma dünyanın en
güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir.
Bu sözlerde insanı hayran bırakan bir gerçek gizlidir. Peki, siz hiç düşündünüz
mü, bir insan bir yeri severken bir diğerini neden sevmez? Bunun, soğuk,
bilimsel bir açıklaması var, ancak bu benim ilgimi çekmiyor. Ben size başka bir
şeyden bahsetmek istiyorum. Anlatacağım memleket sevgisi değil, bir insanın
anavatanı olmayan bir ülkeye duyduğu sevgi. Öyle, insan anavatanı olmayan,
yaşadığı başka bir ülkeyi de sevebilir. Benim hikayem Rusya ile ilgili!
Muhtemelen 20-30 yıl önce ‘O soğuk ülkeyi, somurtgan
insanlarını nasıl sevebilirsin?’ sorusuna mantıklı bir açıklama bulabilirdik.
Ancak şimdi biliyoruz ki burada da sıradan insanlar yaşıyor, güzeli de
var çirkini de. Doğal güzelliklerden hiç dem dahi vurmayacağım, çünkü bu ülke o
kadar güzel ve eşi bulunmaz doğal zenginliklere sahip ki yazmaya kalksanız
ciltler dolusu eser çıkar.
Böylesi bir sevginin bence birinci şartı, güzeli farkedebilme yetisi ve
çirkinden uzak durmak. Bu vasıflara sahip bir insan dünyanın çok farklı insanları
arasında yaşayabilir. Hayatımı meydana getiren paha biçilmez anları her türlü
çirkinliklere harcamak istemem. Bu nedenle her zaman güzelliği ararım. Rusya
güzellik zengini bir yer, nereye bakarsam bakayım.
Size metroda yaşadığım bir olayı anlatacağım. 90’lı yıllardı. Komünizm hala
sahnedeydi, ancak domates ve yumurta saldırısı altındaydı! Altı Aydan sonra ilk
defa şehirde dolaşmaya çıkmıştık. O zamanlar şantiye sınırları dışına çıkmamıza
pek izin vermezlerdi. Ne de olsa SSCB kapalı bir ülkeydi ve yabancı bir
ideolojiye sahipti, yöneticilerimiz bizi şehre bırakmaktan çekinirlerdi. İşte
böyle ilk defa şehre inmiştik ve ilk iş olarak da metroda seyahatin tadına
bakmak istiyorduk. Metro vagonunda oturuyoruz. Karşı tarafta oturan güzel bir
kız dikkatimi çekiyor. Anasıyla birlikte oturuyorlar ve anası da en az kendisi
kadar güzel. Hoş hoş sohbet ediyorlar. İçime düşem bir düşünce beni
cesaretlendiriyor: Git anasına de ki: ‘İyi günler. Kızınızla tanışmama müsaade
eder misiniz?’ Böyle bir şey daha önce başıma gelmemişti. Ben ‘gideyim, ya
olmaz, otur oturduğun yerde’ diye azap çekerken grubumuzdaki bir arkadaş
fenalaşıyor. Kapalı yer korkusu varmış. Acil olarak metrodan çıkıyoruz. Benim
aşk hikayesi daha başlamadan bitiyor! Biz de ne derler: ‘Güzele bakmak sevaptır’.
Velhasıl burada çok sevaba girebilirsiniz. Bir de derler ki: ‘Ekmek parasını
kazandığın yer vatanındır. Bende öyle bir meslek var ki, Rusya’da çalışmamı
gerektiriyor. Tercümanlık. Köyün başının dediği gibi, bu ülkeyi sevmesem burası
dünyanın en güzel yeri değildir.
Gelelim bu ülkeyi sevmemin iki ana nedenine. Birincisi insanları.
Memleketimdekiler alınmasınlar, ancak özellikle 90-lı yıllarda burada birçok
harika insanla tanıştım. Bu insanlarla politika, bilim, insan ilişkileri gibi
çok farklı konularda uzun süren sohbetler yapardım ki bu memleketimde
eksikliğini duyduğum bir şeydi.
İkinci neden ise yaratıcılığa iten atmosfer. Bu atmosfer
sizi içine çekiyor ve bir şeyler üretmek istiyorsunuz. O kadar çok sayıda
yazarın, ressamın, şairin, kompozitörün ve bilim insanının buradan çıkması pek
de şaşırtıcı gelmiyor artık. Bu atmosfer sayesinde müzikle ve resimle uğraşmaya
başladım. Benden iyi bir müzisyen ya da ressam çıktı mı, bunu bilemem, ama
kendi çapımda ilgiyle uğraşıyordum ve kendimce harika eserler üretiyordum. Yine
burada bilimkurgu hikayeler ve romanlar üzerine yazı kabiliyetimi geliştirdim.
Şimdiye kadar bunları bastırmak imkanı olmadı, ancak sanırım bu artık bir zaman
meselesi oldu. Yine aynı şekilde sayısız uzay gemisi dizaynı yaptım. Tek kelimeyle
Rusya’nın havasında, suyunda öyle bir şey var ki bu tür uğraşılarınızı
alevlendiriyor. İster istemez soruyorsun kendi kendine: ‘Rusya nasıl sevilmez
ki?’. İste böylesi bir Rusya sevgisi hikayesi benimkisi.
Yazar – Uçar Metin.
Mesleği – Tercümanlık, Moskova, 15 yaşında bir oğlu var.
Kısa Bilimkurgu Hikayeler konulu Facebook sayfası – https://www.facebook.com/groups/1644454162257548
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder