Kaynak:
http://www.turkrus.com/
Modern toplum, anne-babalarının çocuklarına yaşattıkları
travmaları konuşabilme konusunda oldukça mesafe katetti. Peki ya tersi?
Anne-babalar, çocukların yarattığı hayal kırıklığına dair kendilerini ne denli
rahat ifade edebiliyor? Kommersant gazetesi, sorunun yanıtını Rus edebiyatında
aradı. İşte önde gelen yazarlar ve çocuklarına dair dile getirdikleri hayal
kırıklıkları.
Lev
Tolstoy:
"Yaşı büyük çocuklar kaba oluyor, bu ise benim canımı yakıyor. İlya neyse. Onu lise ve hayat bozdu, ama içindeki yaşam ateşi hala canlı. Ama Sergey'in içinde hiçbir şey yok. Kendine karşı sarsılmaz memnuniyeti, bütün boşluğunu ve aptallığını ilelebet pekiştirdi. Yarabbi, beni ezen ve mahveden bu nefret dolu hayattan kurtar beni! İyi olan tek şey, artık ölmek istiyor olmam. Ölmek böyle yaşamaktan iyidir."
"Yaşı büyük çocuklar kaba oluyor, bu ise benim canımı yakıyor. İlya neyse. Onu lise ve hayat bozdu, ama içindeki yaşam ateşi hala canlı. Ama Sergey'in içinde hiçbir şey yok. Kendine karşı sarsılmaz memnuniyeti, bütün boşluğunu ve aptallığını ilelebet pekiştirdi. Yarabbi, beni ezen ve mahveden bu nefret dolu hayattan kurtar beni! İyi olan tek şey, artık ölmek istiyor olmam. Ölmek böyle yaşamaktan iyidir."
Mihail
Saltıkov-Şedrin:
"Mutsuz olacak çocuklarım; kalplerinde hiç şiir yok; renkli hatıra yok, tatlı göz yaşları yok; hiçbir şey yok, sadece soytarılık".
"Mutsuz olacak çocuklarım; kalplerinde hiç şiir yok; renkli hatıra yok, tatlı göz yaşları yok; hiçbir şey yok, sadece soytarılık".
Afanasi
Fet:
"Çocuk demek, bela demek, o kadar. "Her insan rezildir, ama burada rezillik İm Werden." derken Gogol haklıydı. (im Werden: yapım aşamasında).
"Çocuk demek, bela demek, o kadar. "Her insan rezildir, ama burada rezillik İm Werden." derken Gogol haklıydı. (im Werden: yapım aşamasında).
Leonid
Andreyev:
"Vadim'in karakteri bana işkence ediyor. İçi altın gibi, ama bu altın pisliğin, bokun, kötü kokulu bir balçığın içinde. Kabalığı, yabani kibri, baron halleri ve hakkı olan en küçük şey hiç aklından çıkmazken yükümlülüklerini sık sık unutması. Ve ona bakınca, her şeyi anlıyorum: hem yıkımımızı, hem Bolşevikleri, hem de Rusya'nın ölümünü. Benim ailemde bile böyleyse, sıradan ailelerde kim bilir nasıldır."
"Vadim'in karakteri bana işkence ediyor. İçi altın gibi, ama bu altın pisliğin, bokun, kötü kokulu bir balçığın içinde. Kabalığı, yabani kibri, baron halleri ve hakkı olan en küçük şey hiç aklından çıkmazken yükümlülüklerini sık sık unutması. Ve ona bakınca, her şeyi anlıyorum: hem yıkımımızı, hem Bolşevikleri, hem de Rusya'nın ölümünü. Benim ailemde bile böyleyse, sıradan ailelerde kim bilir nasıldır."
Mihail
Prişvin:
"Petya kızlara karşı sinsi entrikalar çeviriyor, kendini Peçorin gibi göstermeye çalışıyor, kalbinin temiz olmamasından çok korkuyorum. O kadar yazık ki! Lyuba ne güzel, ne çirkin, hiçbir şeye kararlı bir ilgisi yok ve eczanede çalışıyor, - Yahudi olsaydı bari, ama safkan Rus!"
"Petya kızlara karşı sinsi entrikalar çeviriyor, kendini Peçorin gibi göstermeye çalışıyor, kalbinin temiz olmamasından çok korkuyorum. O kadar yazık ki! Lyuba ne güzel, ne çirkin, hiçbir şeye kararlı bir ilgisi yok ve eczanede çalışıyor, - Yahudi olsaydı bari, ama safkan Rus!"
Arkadi
Strugatski:
"Lenka çocukları da alıp gitti. Nihayet doya doya çalışabileceğiz. Doya doya!"
"Lenka çocukları da alıp gitti. Nihayet doya doya çalışabileceğiz. Doya doya!"
Sergey
Dovlatov:
"Oğlum Kolya masadan Finlandiya ile imzaladığım anlaşmayı almış, kağıtları tuttuğum hasır sepete koymuş ve üstüne işemiş."
"Oğlum Kolya masadan Finlandiya ile imzaladığım anlaşmayı almış, kağıtları tuttuğum hasır sepete koymuş ve üstüne işemiş."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder