Cenk
Başlamış
Kaynak: http://www.medyagunlugu.com/
Kim ne derse desin, 1980'lerin sonundan başlayarak, yani
neredeyse 25 yıldır Türkiye'yi "kurtaran" ülke Rusya oldu.
Bu konuda bir hesap yapıldı mı bilinmez ama Türklerin Rusya
pazarından kazandığı para en kötümser tahminle yüz milyarlarca doları
bulmuştur.
Laleli'deki deri ceket satıcısından Rusya'da fabrika kuran
beyaz eşya üreticisine, İzmir'deki çiftçiden Moskova'nın neredeyse yarısını
yeniden inşa eden müteahhitlere, Rusya'nın hemen her köşesine uçan THY'den
Antalya'daki otellere kadar on binlerce, hatta belki de yüz binlerce Türk bu
pazar sayesinde yıllardır evine ekmek götürebiliyor.
Ama 25 yılda Rusya pazarı tanınmayacak ölçüde değişti,
beklentiler farklılaştı. Eskiden iğneden ipliğe her malın eksikliğini çeken,
görür görmez kapışan Ruslar, zaman ilerledikçe "olsun da ucuz ve kalitesiz
olsun" anlayışını "olacaksa pahalı ve kaliteli olsun"a
dönüştürdü. Cebinde bir kaç yüz dolarla Rusya'ya gelen ve büyük paralar kazanan
Türklere ilişkin öyküler şehir efsanesi değil, gerçek ama o günler çoktan
geride kaldı. Önce 1998, ardından 2008'de yaşanan ekonomik krizler pazarın
niteliğini değiştirdi, Rusya artık çantasını kapıp gelene değil, ciddi, uzun
vadeli düşünen, yatırım yapan işadamlarına kapıyı aralar oldu.
Ama ciddi işadamlarının bile yaptığı bir hata var ki, o da
Rusya'yı yeterince incelememek, burasının neredeyse hiçbir ülkeye benzemeyen
koşulları bulunduğunu kavrayamamak, görememek ya da kabullenmemek. Son örnek,
Türkiye'de iyi bilinen bir internetten yemek siparişi şirketinin büyük umutla
girdiği Rusya pazarından sessiz sedasız çekilmesi.
Şirketin adının fazla bir önemi yok çünkü asıl önemli olan
bazı Türklerin Rusya pazarının kendine özgü koşulları araştırmadan,
hesaplamadan yaptığı benzer yanlışlar. Bundan yaklaşık 10 yıl önce de yine
Türkiye'de çok iyi bilinen, üst gelir grubuna hitap eden bir hazır giyim
markası Moskova'nın en lüks alışveriş merkezinde şatafatlı bir mağaza açmış ama
aynı hesap yanlışlığı nedeniyle kısa süre sonra bavullarını toplamak zorunda
kalmıştı.
Bakın, Rusya'dan çekilen yemek sipariş şirketi pazara
girerken nasıl bir açıklama yapmış, önüne hangi hedefleri koymuş:
"...Şirket, 2011 sonuna dek 2,5 milyon dolar
seviyesinde yatırım yaparak Rusya'da 10 farklı şehirde olmayı, iki sene içinde
ise eski Rus cumhuriyetlerinin tamamında yer almayı hedefliyor....Rusya
pazarını ve tüketici alışkanlıklarını çok iyi inceledik..."
Rusya'da Türkçe yayınlanan bir haber sitesi olan
Türkrus.com bu konuda kapsamlı bir dosya hazırlamış ve söz konusu şirketin
müdürüne ulaşmış.
Aslında hakkını teslim etmek gerekiyor, kadın müdür
başarısızlıklarını gizlemek yerine neden başarısız olduklarını lafı hiç
dolandırmadan dürüstçe anlatmış. Örneğin, "Eve servis sektörü Rusya'da,
hatta maalesef Moskova büyüklüğündeki bir şehirde bile halen çok gelişmiş
değil. Ülkede servis sektörü bazı alanlarda kullanıcıların beklentilerini
karşılamaktan uzak" demiş.
Peki, başka ne demiş?
"Hava şartları scooter ve motor kullanmaya uygun
olmadığı için birçok teslimat otomobil ya da metro ile yapılmaya çalışılıyor.
Tabii ki bu da Moskova gibi trafik problemi yaşanan bir şehirde, teslimat
zamanlaması anlamında sıkıntılara neden oluyor. Rusya hem paket servis kültürü
hem de iklim olarak çok zor bir coğrafya. Rusya'da yatırım yapacak girişimcilerin
özellikle yerel yapıyı, ülkenin iklimini ve sosyal yaşamı etkileyen diğer
konuları dikkate almaları önem taşıyor" demiş.
O zaman sormak gerekiyor: Bu çok basit ama hayati
tespitleri yapabilmek için, örneğin Moskova'nın dillere destan trafik sorununu
fark etmek ya da ağır kış koşulları nedeniyle kentte motosikletle teslimatın
kullanılamayacağını anlamak için 2,5 milyon dolar harcamak ve iki yıl geçmesini
beklemek mi gerekiyordu? İki yıl önce "Rusya pazarını ve tüketici
alışkanlıklarını çok iyi inceledik" derken servis sektörünün gelişmemiş
olduğunu aslında fark etmemiş miydiniz?
Kendi ülkelerinde başarılı olmuş işadamlarının Rusya gibi
cazip ama aynı oranda zor ve riskli bir pazara bu kadar hazırlıksız girmesi
inanılır gibi değil.
Gazeteci
Cenk Başlamış'ın "Rusya'nın Sırları" kitabından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder