Moskova

Moskova

12 Kasım 2022 Cumartesi

FYODOR İVANOVİÇ TYUTÇEV



Sedef Ergürbüz

Kaynak: https://www.panzehirdergi.com/

 

 

Senarist ve yönetmen Cem Başeskioğlu’nun Andrei Tarkovski Stalker (İz Sürücü) film okumasındayız. Cem hoca bir sahnede, iz sürücünün kızının okuduğu şiirin kime ait olduğunu sordu. Tabii biz de hemen -Tarkovski babasının şiirlerini filmlerinde sıkça kullandığı için –  Arseni Tarkovski cevabını verdik.

Aslında doğru cevap Fyodor İvanoviç Tyutçev idi. Kanımca ülkemizde sadece derinlemesine araştıran, okuyan kişilerin bildiği bir şair Tyutçev. Zira şiirlerinden sadece Son Aşk sevgili Ataol Behramoğlu tarafından dilimize kazandırılmış. Gelin, önce ömrünün son baharında tutulduğu aşk üzerine yazdığı bu şiirle tanışalım:

SON AŞK

Ah, nasıl da sevecen ve kör bir tutkuyla
Severiz son demlerinde ömrün…
Parlasın parlasın veda aydınlığı

Son aşkın, batan günün…

Yarı gök gölgeyle kaplandı
Sadece batıda bir ışık parçası,
Uzasın, uzasın bu büyülenmişlik
Ağır ol, ağır ol ey akşam ışığı.

Tyutçev’in İz Sürücü’de geçen şiiri ise Silentium (Sessizlik). Tarkovski filminde bu şiiri okutarak, ortak arayış ve duyguya sahip olduğuna inandığı büyük ustaya saygı duruşunda bulunuyor.

 

HAYATI

Varlıklı bir toprak sahibi olan Tyutçev’in babası, Rus müzisyen, besteci ve müzik eğitimcisi Nikolay Rimski Korsakov’un ailesine mensup. Annesi Ekatarina Tolstoya ise -soyadından da anlaşılacağı üzere- Tolstoy ile akraba. Tyutçev şiirdeki ilk denemelerini 10 yaşında yaptı ve 15’inde Rus Edebiyatı Âşıklar Derneği’ne üye seçildi. 12 yaşından itibaren Latinceye hâkimdi ve antik Roma şiirini tercüme edebiliyordu.

Moskova Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nde eğitim görmüş olan Tyutçev, ülkesine Münih ve Torino’da diplomat olarak hizmet etti. Yirmi iki yıl yabancı topraklarda yaşadı, ancak anavatanıyla olan manevi bağını kaybetmedi. Almanya’da, Münih’te Alman idealist felsefecilerine katıldı. Schelling ile tanıştı, Heine ile arkadaş oldu.

Şairin asıl çıkışı 1836’da gerçekleşti. Almanya’dan gönderilen şiirlerinin yer aldığı bir defter Puşkin’in eline geçti ve Puşkin, Tyutçev’in şiirlerini çok beğenerek Sovremennik dergisinde yayımladı. Bununla birlikte Tyutçev’in tanınıp ünlenmesi çok daha ileriki yıllarda, anavatanına döndükten sonra gerçekleşti. 50’lerde Nekrasov, Turgenev, Fet ve Chernyshevsky şaire hayran kaldı, bu sayede şiirleri 1854 yılında yayımlandı.

 

SİLENTİUM (SESSİZLİK)

Fyodor Tyutçev, Puşkin ve Lermontov ile birlikte 19. yüzyılın en büyük üç Rus şairinden biri olarak kabul edilir. Rus şiirinde, maddi dünya ile metafizik arasındaki bağı kurmuştur. İmgeler, metaforlar dünyasının olduğu kadar, elle tutulan dünyanın dışında bir iç dünya arayışının da temsilcisidir. Bu arayışı yansıttığı en güzel şiirlerinden biri Sessizlik şiiridir.

Tyutçev bu şiirinde aşina olduğu, olası ilham kaynaklarını tanımlamaya çalışır. Bunlar güzel gece, gökyüzündeki yıldızlar ve enfes su kaynaklarıdır. İç hayatı gece ile ilişkilendirir; duygu ve rüyaları sessiz gece yıldızlarıyla karşılaştırır. İnsan özüne mümkün olduğunca yakın olanı, saf doğanın görüntüsü olarak belirtir. İnsana, tanrı ve doğanın uyumunu ve bu fenomenlerin tüm insanlığı nasıl etkileyebileceğini açıklamaya çalışır. Şair, her kişiliğin yalnızca ruhuyla sınırlı olacak kendi özel evrenine sahip olması gerektiğini, herkesin kendi yolunda bireysel olduğunu vurgular. Her insanın kendine özgü yargıları, düşünceleri ve varsayımları, kendi karakteri, meydana gelen olaylara ve olaylara karşı kendi tepkisi vardır. Ancak bu, en derindeki düşüncelerinizi başkalarıyla tartışmanız gerektiği anlamına gelmez. Endişelerinizi kendinize saklamak en iyisidir ve bazı durumlarda, onları yüksek sesle seslendirmeniz bile gerekmez.

“Sözlü bir düşünce yalandır”der Tyutçev.

İskandinav mitolojisinde geçen, yalnızlığın ve sessizliğin yurdu olan Kara Delik Ormanı’na yolu düşenler, o ormandan ayrılana değin tek kelime dahi etmezler. Soluk benizli, hasta görünümlü, hüzünlü bir tanrının -seneler evvelinden yadigâr- sessiz, çığlıksız yankısını dinler dururlar. Ve derler ki orada, Kara Delik Ormanı’nın tam ortasındaki yıllanmış bir ağacın gövdesinde şöyle yazarmış:

“Yalnızlığın herhangi bir noktasında sözcükler ortadan yok olur ve ruh orada, o sessizliğin içinde usul usul büyür.”

Kara Delik Ormanı’nda sessizce yapacağımız gece gezintilerinde kafamızı kaldırıp kristal gökyüzündeki yıldızlara bakmaya hepimizin çok ihtiyacı var.

Sevgiyle kalın…

Kaynakça:

Senarist ve Yönetmen Cem Başeskioğlu ile Film Okumaları

http://ftutchev.ru/

https://stuklopechat.com/publikacii-i-napisanie-statey/92129-tyutchev-silentium-analiz-stihotvoreniya.html

Sessizlik şiirinin Vladimir Nabokov tarafından yapılan İngilizce çevirisine buradan ulaşabilirsiniz: https://culturedarm.com/silentium-by-fyodor-tyutchev/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder