Sedef
Ergürbüz
Kaynak:
https://www.panzehirdergi.com/
Senarist ve yönetmen Cem Başeskioğlu’nun Andrei
Tarkovski Stalker (İz Sürücü) film okumasındayız. Cem hoca bir
sahnede, iz sürücünün kızının okuduğu şiirin kime ait olduğunu sordu. Tabii biz
de hemen -Tarkovski babasının şiirlerini filmlerinde sıkça kullandığı için –
Arseni Tarkovski cevabını verdik.
Aslında doğru cevap Fyodor İvanoviç Tyutçev idi. Kanımca
ülkemizde sadece derinlemesine araştıran, okuyan kişilerin bildiği bir şair
Tyutçev. Zira şiirlerinden sadece Son Aşk sevgili Ataol Behramoğlu
tarafından dilimize kazandırılmış. Gelin, önce ömrünün son baharında tutulduğu
aşk üzerine yazdığı bu şiirle tanışalım:
SON
AŞK
Ah,
nasıl da sevecen ve kör bir tutkuyla
Severiz son demlerinde ömrün…
Parlasın parlasın veda aydınlığı
Son
aşkın, batan günün…
Yarı
gök gölgeyle kaplandı
Sadece batıda bir ışık parçası,
Uzasın, uzasın bu büyülenmişlik
Ağır ol, ağır ol ey akşam ışığı.
Tyutçev’in İz Sürücü’de geçen şiiri ise Silentium (Sessizlik).
Tarkovski filminde bu şiiri okutarak, ortak arayış ve duyguya sahip olduğuna
inandığı büyük ustaya saygı duruşunda bulunuyor.
HAYATI
Varlıklı bir toprak sahibi olan Tyutçev’in babası, Rus
müzisyen, besteci ve müzik eğitimcisi Nikolay Rimski Korsakov’un ailesine
mensup. Annesi Ekatarina Tolstoya ise -soyadından da anlaşılacağı üzere-
Tolstoy ile akraba. Tyutçev şiirdeki ilk denemelerini 10 yaşında yaptı ve
15’inde Rus Edebiyatı Âşıklar Derneği’ne üye seçildi. 12 yaşından itibaren
Latinceye hâkimdi ve antik Roma şiirini tercüme edebiliyordu.
Moskova Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nde eğitim görmüş olan
Tyutçev, ülkesine Münih ve Torino’da diplomat olarak hizmet
etti. Yirmi iki yıl yabancı topraklarda yaşadı, ancak anavatanıyla olan manevi
bağını kaybetmedi. Almanya’da, Münih’te Alman idealist felsefecilerine katıldı.
Schelling ile tanıştı, Heine ile arkadaş oldu.
Şairin asıl çıkışı 1836’da gerçekleşti. Almanya’dan
gönderilen şiirlerinin yer aldığı bir defter Puşkin’in eline geçti ve Puşkin,
Tyutçev’in şiirlerini çok beğenerek Sovremennik dergisinde
yayımladı. Bununla birlikte Tyutçev’in tanınıp ünlenmesi çok daha ileriki
yıllarda, anavatanına döndükten sonra gerçekleşti. 50’lerde Nekrasov, Turgenev,
Fet ve Chernyshevsky şaire hayran kaldı, bu sayede şiirleri 1854 yılında
yayımlandı.
SİLENTİUM
(SESSİZLİK)
Fyodor Tyutçev, Puşkin ve Lermontov ile birlikte 19.
yüzyılın en büyük üç Rus şairinden biri olarak kabul edilir. Rus şiirinde,
maddi dünya ile metafizik arasındaki bağı kurmuştur. İmgeler, metaforlar
dünyasının olduğu kadar, elle tutulan dünyanın dışında bir iç dünya arayışının
da temsilcisidir. Bu arayışı yansıttığı en güzel şiirlerinden biri Sessizlik şiiridir.
Tyutçev bu şiirinde aşina olduğu, olası ilham kaynaklarını
tanımlamaya çalışır. Bunlar güzel gece, gökyüzündeki yıldızlar ve enfes su
kaynaklarıdır. İç hayatı gece ile ilişkilendirir; duygu ve rüyaları sessiz gece
yıldızlarıyla karşılaştırır. İnsan özüne mümkün olduğunca yakın olanı, saf
doğanın görüntüsü olarak belirtir. İnsana, tanrı ve doğanın uyumunu ve bu
fenomenlerin tüm insanlığı nasıl etkileyebileceğini açıklamaya çalışır. Şair,
her kişiliğin yalnızca ruhuyla sınırlı olacak kendi özel evrenine sahip olması
gerektiğini, herkesin kendi yolunda bireysel olduğunu vurgular. Her insanın
kendine özgü yargıları, düşünceleri ve varsayımları, kendi karakteri, meydana
gelen olaylara ve olaylara karşı kendi tepkisi vardır. Ancak bu, en derindeki
düşüncelerinizi başkalarıyla tartışmanız gerektiği anlamına gelmez.
Endişelerinizi kendinize saklamak en iyisidir ve bazı durumlarda, onları yüksek
sesle seslendirmeniz bile gerekmez.
“Sözlü
bir düşünce yalandır”der Tyutçev.
İskandinav mitolojisinde geçen, yalnızlığın ve sessizliğin
yurdu olan Kara Delik Ormanı’na yolu düşenler, o ormandan ayrılana değin tek
kelime dahi etmezler. Soluk benizli, hasta görünümlü, hüzünlü bir tanrının
-seneler evvelinden yadigâr- sessiz, çığlıksız yankısını dinler dururlar. Ve
derler ki orada, Kara Delik Ormanı’nın tam ortasındaki yıllanmış bir ağacın
gövdesinde şöyle yazarmış:
“Yalnızlığın
herhangi bir noktasında sözcükler ortadan yok olur ve ruh orada, o sessizliğin
içinde usul usul büyür.”
Kara Delik Ormanı’nda sessizce yapacağımız gece
gezintilerinde kafamızı kaldırıp kristal gökyüzündeki yıldızlara bakmaya
hepimizin çok ihtiyacı var.
Sevgiyle kalın…
Kaynakça:
Senarist ve Yönetmen Cem Başeskioğlu ile Film Okumaları
Sessizlik şiirinin Vladimir Nabokov tarafından yapılan
İngilizce çevirisine buradan ulaşabilirsiniz: https://culturedarm.com/silentium-by-fyodor-tyutchev/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder