İlber
Ortaylı
Kaynak:
http://haberrus.com/
Geçtiğimiz
hafta salı günü büyükelçi Andrey Karlov’un anısına tertiplenen bir seminer ve
törene katılmak için Rusya'nın başkenti Moskova'ya gelen İlber Ortaylı,
Türkiye’nin Mülkiye Mektebi ile Sovyetler Birliği’nin MGIMO’sunu kıyaslayan bir
yazı kaleme aldı.
Ortaylı'nın
Hürriyet gazetesinde yayınlanan o yazısı:
Büyük devletlerin kadrolarının nerelerden yetiştiği ve
yetişmesi gerektiği anlaşılıyor. Türkiye’de Tanzimat’ın padişahı ve devlet
adamları bunu Mülkiye’yi kurmakla geçekleştirmişlerdi. Stalin de bu ihtiyacı
hissetmiş ki İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında MGIMO’yu kurmuştu. MGIMO
(Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet Enstitüsü-State Institute of
International Relations) 1943’ten beri Rusya’yı ve Sovyetler Birliği’nin diğer
ülkelerini idare edecek insanları yetiştirdi.
TANZİMAT-I Hayriye ilan edilmişti. Memleketin seviyeli ve
kanunları yorumlayan, vergileri usulüne göre koyup toplayan idarecilere, maliye
memurlarına, asıl önemlisi büyük devletlerden olan Osmanlı Devleti’nin Avrupa
uyumuna (Concert of Europe) dahil olan Dışişleri’ni besleyecek diplomatlara
ihtiyacı aniden ortaya çıkmıştı. 1859’da (bizim araştırma tespitimize göre
1858) Sultan Abdülmecid’in kurduğu okul, II. Abdülhamid devrinde yüksekokul
seviyesine çıktı. Mülkiyeli iki padişahın(!) hem imparatorluğun son yarım
asrını hem de Cumhuriyet’i besleyen kadroları çıkaran bu kurumu meydana
getirmesi bir önemli adımdır. Benzer kurumlar başka ülkelerde de vardır.
Fransa’nın büyük okullar denen Siyasi İlimler Okulu ve Ecole Normale
Superieure’u bilinen örnektir. Bu elit okullar aristokrasinin değil akıllı
gençlerin seçkinleri oluşturduğu eğitim kurumlarıdır.
1943’TEN
BERİ
Sovyet Rusya İkinci Dünya Savaşı’nın yeni müttefikleriyle
oluşmaya başlayan dünya sistemi içinde ancak dünyaya açık ehil diplomat kadroları
yetiştirmekle bu süreci götürebilirdi. Stalin dışişleri örgütünde Çar
zamanından kalan memurları dahi kullanmıştır. Hatta Vyaçeslav Molotov’dan
önceki dışişleri halk komiserleri Georgiy Çiçerin ve Maksim Litvinov bu eski
ekolden çıkma tiplerdi. MGIMO (Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet
Enstitüsü-State Institute of International Relations) 1943’ten beri Rusya’yı ve
Sovyetler Birliği’nin diğer ülkelerini idare edecek insanları yetiştirdi. İlham
Aliyev MGIMO’ludur. 1948 mezunu Vladimir Vinogradov Rusya Bilimler Akademisi
üyesidir. Daha lüks denecek sınıfları, zengin kütüphanesi, diplomasi, ekonomi
ve işletme bölümleriyle MGIMO insanı yeniden talebeliğe özendiren bir dünya
müessesesi. Burada Türk öğrenciler de okuyor. Bizim Dışişleri’ne uzanmalarına fırsat
kalmadan hepsi uluslararası şirketlerde veya eğitim kurumlarında görev
alıyorlar.
YENİDEN
YAPILANDI
Bu hafta salı günü büyükelçi Andrey Karlov’un anısına
tertiplenen bir seminer ve tören için oradaydık. Büyük devletlerin kadrolarının
nerelerden yetiştiği ve yetişmesi gerektiği anlaşılıyor. Türkiye’de Tanzimat’ın
padişahı ve devlet adamları bunu Mülkiye’yi kurmakla geçekleştirmişlerdi.
Stalin de bu ihtiyacı hissetmiş ki İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında MGIMO’yu
kurmuştu. Bugün bir ihtiyaç olarak yeniden yapılandırıldı. Öğrencinin
yetişmesinden, davranmasından seçkinlere dahil oldukları belli.
MAHZUN
MÜLKİYEM
Rusya’nın Harvard’ı denen MGIMO’ya baktıkça benim mahzun
Mülkiyemi (SBF) hatırlamadan edemiyorum. MGIMO’ya göz gezdirdikçe rahatlıkla
görüyoruz ki, onların aksine biz önce talebe sayısını lüzumsuzca arttırdık.
Anlayamadığım mekanizmalarla öğrencinin kompozisyonu değişti ve okulun
reformundan söz ettiğim zaman, karşımda kütüphaneye ve talebelere alınan yeni
bilgisayarlardan bahseden bir zihniyetle karşılaştım. Mülkiye’nin dışarıdaki
başarı oranından söz etiğimde “Rakipler çıkıyor, normaldir” dediler. Ama çıkan
rakiplerin eski Mülkiye’nin yerini dolduracak kurumlar olmadığı da açıktı. Bu
başarıyı MGIMO ise 1944’ten beri gösteriyor. Dış dünyaya ve ülkesinin
şartlarına intibak ediyor, önde gidiyor. Rus dilini ve eğitimini sadece üçüncü
dünya ülkelerine değil, öbür ülkeden gelenlere de kabul ettiriyor. Türkiye’den
giden öğrenciler iyi eğitim gördükleri liselerden ve yüksekokullardan
geliyorlar.
ANANEYİ
KORUDULAR
Acaba eski Mülkiye Mektebi’ni, yeni Siyasal Bilgiler
Fakültesi’ni böyle bir modele göre yeniden kurmak mümkün mü olabilir mi diye
düşündüm. Aklın yolu bir; Türkiye’nin Mülkiye Mektebi ile Sovyetler Birliği’nin
MGIMO’su ve bizim zamanımızın Siyasal Bilgileri’yle bugünkü MGIMO arasında
paralellikler göze çarpıyor. Onlar ananeyi korumuşlar. Paranın değil yeteneğin
getirdiği seçkinliğe önem vermişler ve büyük bir memleketin ihtiyacını
karşılayıp dış dünyaya da eğitim hizmeti verebiliyorlar. Biz ise vasatlığın
zaferine boyun eğdik. Üzücü ama asla hayal etmeyi önleyemeyecek kadar
kışkırtıcı bir manzara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder