Şu günler Petersburg halkı için iki önemli olayın
hatırlandığı tarihi günler.
İlki Kanlı Pazar (Кровавое
воскресенье). 22 Ocak
1905'te Petersburg'da
işçilerin Çar II. Nikolay'a bir dilekçe sunmak üzere Kışlık Saray'a doğru sakin ve barışçıl bir
yürüyüşe geçtikleri sırada çarın askerleri tarafından bu barışçı yürüyüşe
katılan silahsız yaklaşık 100.000 işçiye toplu tüfekli acımasızca açılan ateş
sonucu 1000'den fazla ölü, 2000'den fazla yaralı ile sonuçlanan tarihi olay.
İkincisiyse 872 günlük Alman
kuşatması’nın 27 Ocak 1944 tarihinde kırılmasıdır.
Şehrin şimdiki adı Saint
Petersburg’dur, ancak kahramanca savunulduğu dönemde adı Leningrad’dır.
Leningrad
Kuşatması, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde yer alan
bir şehir muhasarasıdır. Leningrad kenti, Mihver
Devletler'e bağlı kuvvetlerce 8 Eylül 1941 tarihinde son kara
bağlantısı da kesilerek kuşatılmıştır.
Her ne kadar Sovyet kuvvetleri
kente 18 Ocak 1943 tarihinde dar bir kara koridoru açmayı başardıysa da Alman
kuşatması, 27 Ocak 1944 tarihine kadar 872 gün sürmüştür. Leningrad kuşatması,
modern tarihin en uzun süreli ve en yıkıcı kent kuşatmalarından biridir ve en
ağır kayıplarla sonuçlanmış üçüncü kuşatmasıdır. II. Dünya Savaşı'nın diğer en
kanlı kuşatmaları, Stalingrad Muharebesi ve Berlin
Muharebesi'dir.
Leningrad'ın düşürülmesi, Hitler'in kapalı adı Barbarossa Harekâtı olan Sovyetler Birliği'ni
istila etme planının başlangıç bölümündeki üç stratejik hedeften biriydi.
Hitler'in stratejisinin hareket noktası, Rusya'nın eski, Ekim Devrimi'nin
sembolik başkenti olarak politik önemi, Sovyet Baltık Filosu ana üssü
olarak askeri önemi ve birçok silah fabrikası dolayısıyla endüstriyel önemidir.
Hitler, Leningrad'ın düşürüleceği konusunda öylesine kendinden emindi ki,
kentin lüks oteli Hotel Astoria'da zafer
onuruna verilecek davetle ilgili davetiyeler dahi önceden bastırıldı. Hitler'in
planı kenti almakta başarısız olduysa da, iki buçuk yıl süren kuşatma, bugüne
kadar modern bir kentte yaşanan en büyük yıkım ve en büyük can kaybına yol
açmıştır.
Kuşatma, Barbarossa Harekâtı'nın bir bölümü olarak 22 Haziran 1941 tarihinde,
Alman Kuzey Ordular Grubu ile Fin Ordusu desteğinde
başlatılmıştı. Kentin kuşatılmasını, Karelia'da Fin taarruzu ve kentin güney
banliyölerine Alman taarruzları izledi. Taarruzlar durduğunda 4. Panzer Grubu,
Moskova taarruzu için bölgeden alındı ve buradaki kuvvetler, bir kuşatma
Harekâtı için hazırlıklara giriştiler. General Jukov tarafından bu
değişiklik göz ardı edildi ve beklenen Alman taarruzunu karşılayabilmek için
hazırlıklar yapılmaya başlandı.
Hitler, 6 Ağustos 1941 tarihinde emrini tekrarladı, "Önce Leningrad,
sonra Donets Havzası, daha sonra Moskova".
Kuşatmanın başladığı 1941 yılının
Ağustos ayından sona erdiği 1944 yılının Ocak ayına kadar Alman birlikleri yer
yer kentin dış mahallelerine kadar ilerlediler. Leningrad Harekâtları, OKH'yi Doğu Cephesi'nin tüm kuzey
kesiminde en fazla ilgilenilen harekâtdı. Ağustos 1941 itibariyle Leningrad'ın
ülkenin diğer bölgeleriyle olan tüm demiryolu bağlantısı kesildi ve kent,
kuzeyde Fin Ordusu, güneyden Alman birlikleri tarafından kuşatıldı.
Amerikan Lend-Lease antlaşması çerçevesinde gıda ve malzeme temini,
1941 yılının son çeyreğinde başlamıştır. Arktik konvoylar 1942 ve 1943
yıllarında bu ikmali artırdılar. Kentte kalan sivil halkın ve kenti savunan
birliklerin gereksinimi ağırlıkla bu yolla sağlandı. Kış aylarında donan ve
nakliye araçları için uygun bir geçiş sağlayan Ladoga Gölü,
üç kış boyunca kentin ihtiyacının bir kısmını karşıladı. Bu yol,
Leningrad'lılar arasında "Yaşam yolu" olarak tanımlanmıştı.
Alman kuvvetleri, Leningrad'ı Alman için 1942 yılının Ağustos ayında
yeniden girişimde bulundular. Operasyonun kapalı adı Almanca "Operation
Nordlicht" (Kutup ışıkları) olarak belirlenmişti. Fakat
Kızıl Ordu'nun Sinyavin Harekâtı, bu Harekâtı boşa çıkardı ve
iptal edilmesine neden oldu. Bu sırada 17 Mayıs 1942 tarihinde, Fin, Alman ve İtalyan gemilerinden oluşan K
Deniz Müfrezesi Ladoga Gölü'ne açılmıştır. Göl yüzeyinin güney bölümünde
Leningrad ikmal hattı bu gemilerin devriye turlarıyla önlenmeye çalışıldı ve
bir mavna batırıldı. Hava ve topçu bombardımanı, 1941 yılının Ağustos ayından itibaren
sürdürülmüştür.
Hitler'in emriyle, kent savunması dışında kalan belirli tarihi önemdeki
binalar, yağmalandı ve sonrasında imha edildi. Birçok sanat yapıtı, Nazi
Almanyası'na taşındı. Leningrad'da pek çok tesis, fabrikalar,
okullar, hastaneler, ulaşım tesisleri, üç havaalanı, demiryolu hatları ve diğer
altyapı sistemleri, 872 gün süren kuşatma sırasında, hava akınları ve uzun
menzilli topları bombardımanıyla imha edilmiştir.
Ostheer'in (Wehrmacht Doğu Orduları) kuşatma çemberi, 17 Ocak 1943
tarihindeki İskra Harekâtı ile yarıldı, Ladoga Gölü
kıyısından dar bir koridor kenti dış dünyaya bağladı. Kuşatma, sonunda Mareşal
Jukov'un 27 Ocak 1944 tarihinde Leningrad-Novgorod Stratejik Taarruz
Harekâtı'nın bir bölümü tarafından kaldırıldı.
Alman planları
Mareşal von Leeb komutasındaki Kuzey Ordular Grubu'nun ilk hedefi
Leningrad'dı. Von Leeb'in planı, ilerleyip kenti kuşatmaktı. Fakat sert Sovyet
direnci nedeniyle Hitler, Kuzey Ordular Grubu'nun zırhlı parçası olan 4. Panzer
Grubu'nu başka yöne kaydırdı. Bu durumda von Leeb, Ladoga Gölü'ne ulaştığında
kenti kuşatmakta zorlanmıştır ve Mareşal Mannerheim komutasındaki Fin
kuvvetlerinin Leningrad'ın doğusundaki Svir Nehri'ne ulaşmasını beklemek
gerekmiştir.
Alman kuvvetleri Leningrad'ın güney kesimindeki bölgeleri işgal ederken Fin
kuvvetleri, kentin kuzey kesiminde mevzilendi. Fin ve Alman kuvvetleri kenti
kuşatarak dışarıyla olan bağlantısını kesmeyi amaçlamışlardı. Böylece kentin
dışından muhasarası sürdürerek, kente gıda ve her türlü ihtiyaç maddesinin
girişini engelleyeceklerdi.
Leningrad bölgesindeki tahkimat
Leningrad şehir yönetimi Temsilciler Konseyi, 27 Haziran 1941'de sivil
halktan "ilk tepki grupları" düzenledi. İzleyen günlerde kentteki tüm
sivil nüfus tehlikeden haberdar edilmişti ve bir milyonun üzerinde kentli,
savunma tertibatı inşaasında çalışmak üzere seferber edildi. Bir sivil direniş
hareketi olarak, kent çevresinde kuzeyden ve güneyden düşman kuvvetlerinin
yaklaşmasını önlemek üzere birkaç hat halinde savunma düzeni inşa edildi.
İstihkamın bir bölümü Luga Nehri ağzından nehir
boyunca uzanmaktadır. Bir diğer savunma hattı, 1930'lu yıllardan beri var olan
Karelian Tahkimatıydı. Leningrad'ın kuzey banliyölerinin hemen dışından geçen
bu hat, Fin kuvvetlerinin taarruzlarını önlemek üzere yeniden canlandırıldı.
Büyük ölçüde siviller tarafından yapılan tüm tahkimat, 190 km. kereste
barikatlardan, 635 km. dikenli tel engellerinden, 700 km. tank hendeklerinden,
5 bin beton takviyeli toprak ve kereste top mevzii ve oldukça uzun mesafe kat
eden boy siperlerinden oluşmaktaydı. Hatta, Avrora kruvazörünün topları dahi sökülerek
Leningrad'ın güney istihkamlarına taşındı.
Kentin kuşatılması
Doğu Prusya'yı
hızla geçen 4. Panzer Ordusu, Pskov üzerinden Luga ve Novgorod'a
ulaştı. Bu bölge, Leningrad'ın operatif menzili içindedir. Fakat kentin
güneyinde inatçı bir direnişle durduruldu. Kısa süre sonra geriden gelen 350
bin kişilik kuvvetlerle birlikte Alman 18. Ordu'sunun baskısıyla Sovyet Kuzeybatı Cephesi
kuvvetleri Leningrad yönünde geri çekildiler. Ostov ve Pskov'u 10 Temmuz'da
alan 18. Ordu, Narva
ve Kingisepp'e ulaştı ve Luga hattından Leningrad yönünde ilerlemesine devam
etti. Sonuçta Leningrad, Finlandiya Körfezi ile Ladoga Gölü arasında kuşatılmış
oldu. Fin ordusunun, Ladoga'nın doğu kıyıları boyunca güney yönünde ilerlemesi
önceden bekleniyordu.
Savaş düzeni
Harekâta katılan birlikler,
Alman kuvvetleri,
- 18. Ordu - General von Küchler
- 16. Ordu - General Busch
- 4. Panzer Grubu - General Hoepner
Fin kuvvetleri, Mareşal Mannerheim komutasındaki 1., 2. ve 4. Fin Kolorduları
Sovyet kuvvetleri,
- General Popov komutasındaki Kuzey Cephesi'nin 7., 8., 14. ve 23.
Orduları, Luga Operatif Grubu, Kingisepp Operatif Grubu
- Bağımsız birlikler (3 piyade tümeni, 4 Muhafız milis tümeni, 3
müstahkem mevki birimi ve 1 piyade tugayı)
Leningrad savunmasına daha sonra katılan Sovyet birlikleri 14. Ordu ve 7.
Ordudur. Bu ordular ilk evrede sırasıyla, Murmansk ve Ladoga Karelia
savunmalarında bulunmuşlardı. 8. Ordu, başlangıçta Kuzeybatı Cephesi'ne
bağlıydı ve Baltık'a geri çekildi,
Murmansk ile Leningrad bölgesindeki tüm olayları Cephe karargahının kontrol
etmesi güçleştiğinde 23 Ağustos'ta Kuzey Cephesi, Leningrad Cephesi ve Karelian
Cephesi olarak iki Cepheye ayrılmıştır.
Leningrad'ın kuşatılması
Hitler, 6 Ağustos'ta emrini tekrarladı, "Önce Leningrad, İkinci olarak
Donets Havzası, üçüncü olarak Moskova." Finlandiya
Körfezi ile İlmen Gölü bölgesinde Ağustos 1941 ile Ocak 1944 ayları arasında
Alman Leningrad kuşatmasını ilgilendiren bir durum yoktu. Kuzey Atlantik
konvoyları, kuzey yolunu izleyerek seferlerini sürdürdüler.
Fin istihbaratı Hitler'e önemli ölçüde yardımcı olmuştur. Fin istihbaratı,
Sovyet askeri kodlarının bir kısmını kırmıştı ve onların düşün düzeyli
iletişimini okuyabilmekteydiler. Hitler de sürekli olarak onlardan Leningrad'la
ilgili istihbarat istemiştir. Fin silahlı kuvvetlerinin Barbarossa
Harekâtı'ndaki rolü, Hitler'in 21 Sayılı Emir'iyle düzenlenmiştir. Buna göre
"Tüm Fin Ordusu, Alman ordularının kuzey kanadı tarafından yapılacak ileri
hareketle uyumlu olarak, batı yönünde ya da Ladoga Gölü'nün her iki yanından
taarruz ederek, Rus kuvvetlerinin olabildiğince fazla bölümünü bağlamak görevi
üstlenecektir." Alman kuvvetleri 30 Ağustos 1941'de Neva Nehri'ne
ulaştıklarında, Leningrad'ın son demiryolu bağlantısı kesilmiş oldu. Kentin son
kara bağlantısı 8 Eylül 1941 tarihinde, Alman kuvvetlerinin Orehovets'de Ladoga
Gölü'ne ulaşmasıyla kesildi. Aynı tarihte kentin bombardımanı 178 yangına neden
oldu. Aynı gün, Hitler adına General Alfred Jodl
tarafından imzalanan bir emirde, kentin can ve mal güvenliği, özel mülkiyet
haklarının korunması gibi koşullarla teslim olma taleplerinin kabul
edilmeyeceği bildirildi.
Finlandiya ve Almanya
Fin kuvvetleri 1941 yılı Ağustos ayında Leningrad'ın kuzey banliyölerine 20
km. yaklaşmış, kenti kuzey yönünden tehdit altına almışlardı. Öte yandan Ladoga
Gölü'nün doğusuna, Karelia'ya ilerleyerek kenti doğudan da tehdit eder duruma
geldiler. Ancak Fin kuvvetleri Leningrad banliyölerinin birkaç kilometre
dışında, Karelyan Kıstağı'ndaki eski Sovyetler Birliği - Finlandiya sınırında
durduruldular. Fin kurmayı, Almanların Leningrad'a hava taarruzları yapılması
yönündeki talebini geri çevirdi [ ve 7 Nisan'da ulaşmış oldukları,
Leningrad'ın 160 km. kuzeydoğusundaki Svir Nehri'nden daha güneye
ilerlemediler. Güneydoğuda Alman kuvvetleri 8 Kasım 1941'de Tikhin'i aldı.
Ancak, Svir Nehri'ndeki Fin kuvvetleriyle temas sağlamak için kuzey yönünde
ilerleme başarılı olmadığından kuşatma tamamlanamadı. Bir ay sonra 9 Aralık
1941'de Sovyet Volkhov Cephesi kuvvetlerinin bir karşı taarruzuyla, Alman
kuvvetleri Tikhvin mevzilerini terk ederek Volkhov Nehri'ne çekildiler.
Leningrad harekâtı dolayısıyla Almanya, General Mannerheim'i Demir Haç'la
ödüllendirdi. Alman Genel Kurmay Başkanı Jodl, General Mannerheim'e Helsinki'de
düzenlenen ödül töreninde Hitler'in kişisel mektubuyla madalyayı getirdi.
Mannerheim, daha sonra Hitler'le bir buluşmasında bu madalyayı takmış ve
çekilen fotoğrafta bu madalyayla görünmüştür. General Jodl'un Helsinki'ye
gelmekteki esas nedeni, Fin kuvvetlerinin ileri harekâta devam etmesi yönünde
Mannerheim'i ikna etmekti. Finlandiya Başbakanı Ryti, 1941 yılında Fin
Parlamentosu'nda yaptığı çeşitli konuşmalarda, bu savaşın amacının doğuda
toprak kazanmak ve "Büyük Finlandiya"yı kurmak olduğunu ilan
etmiştir. Ancak savaştan sonra, 24 Ağustos 1941 tarihinde Mareşal Mannerheim'i
karargahında ziyaret ettiğini açıklamış ve şunları söylemiştir. "Almanlar,
bizim eski sınırı geçip Leningrad yönünde taarruza devam etmemizi istediler.
Ben, Leningrad'ı almanın bizim hedefimiz olmadığını ve bu işin içinde yer
almamamız gerektiğini söyledim. Mannerheim ve Savunma Bakanı Walden, benimle
aynı fikri kabul etti ve Alman tekliflerini red ettiler. Sonuç, çelişkili bir
durum: Almanlar Leningrad'a kuzeyden ilerleyemedi." Daha sonra Fin
mevzilerinden Leningrad'a yönelik sistematik bir topçu ateşi ya da hava
bombardımanı olmadığı açıklanmıştır.
Yine de Fin ordusu mevzilerinin yakınlığı ve Fin taarruzu tehdidi, kent
savunmasını güçleştirmiştir. Bir noktada, Cephe Komutanı General Popov,
Alman ordularına karşı kullanmak için, ihtiyatlarını Fin ordusu karşısında
kullanamadı. Çünkü bu ihtiyatlara, Karelyan Kıstağı'ndaki Sovyet 23. Ordusu'nun
takviyesi için ihtiyaç vardı. Mareşal Mannerheim 31 Ağustos 1941'de, Fin
ilerlemesi Finlandiya Körfezi ve Ladoga Gölü sahillerinde 1939 yılı sınırına
ulaştığında taarruzların durdurulması emri vermiştir. Daha sonraki Fin
taarruzları sadece Beloostrov ve Kirjasalo kesimindeki girintiyi daraltmak için
sürdürüldü. Bu girinti, Finlandiya Körfezi sahillerindeki ve Vuoksi Nehri'nin
güney kesimindeki Fin mevzilerini tehdit eder durumdaydı.
Eylül ayının ilk günlerinde Fin kuvvetlerinin ulaştığı hat, General Popov'a
Kızıl Ordu üzerindeki baskıyı azaltmayı deneme fırsatı verdi, iki tümeni Eylül
ayının 5'inde Alman mevzileri karşısına aktardı. Ancak aynı yılın Kasım ayında
Fin kuvvetleri Leningrad yönünde Sestra Nehri'ni geçerek yeniden ileri harekete
giriştiler. Fakat Leningrad kuzey banliyölerinden 20 - 25 km. ilerideki
Sestroretsk ve Beloostrov yerleşimlerinde yeniden durakladılar. Bu ileri
hareket hakkında Fin kaynaklarında herhangi bir bilgi olmadığı gibi, bu
tarihlere ilişkin kayıp raporlarında olağan dışı bir kayıp kaydı
bulunmamaktadır. Diğer yandan Sovyet kuvvetleri, Lempaala Gölü'nün bir
kilometre ilerisindeki bir tepeyi 8 Kasım gecesi ele geçirdiler. Fakat Fin
kuvvetleri, bu tepeyi ertesi sabah geri aldılar. Daha sonra, 1942 yazında
Ladoga Gölü'nde görev yapan Fin filosu Fin, Alman ve İtalyan gemilerinden oluşturulmuş ve Fin
komutasına verilmişti. Bu filoya verilen görev, gölde devriye gezmek ve gölün
güney kesiminde Leningrad'ın deniz yolundan ikmalini engellemektir, bir bakıma
kentin göl tarafından ablukaya alınmasıdır.
Savunma harekâtları
Başlangıçta Leningrad savunmasını Mareşal Kliment Voroşilov komutasındaki Leningrad Cephesi
üstlenmiştir. Cephe, Finlandiya Körfezi ile Ladoga Gölü arasında
konuşlanmış olan 23. Ordu ile Körfezin batı kesiminde bulunan 48. Ordu
birliklerinden oluşmaktaydı.
Kuşatma
Velkhov Cephesi ile Eylül 1941 itibariyle temas kopmuştu ve savunma bölgesi
dört ordu tarafından tutulmaya başlandı. Bu ordular, kuzey kesimde 23. Ordu,
batı kesimde 42. Ordu, güneyde 55. Ordu ve doğuda 67. Ordudur.
Volkhov Cephesi'nin 8. Ordu'na, Sovyet Ladoga Filosu ile işbirliği halinde
ikmal hattının işler tutulması sorumluluğu verilmiştir. Kentin hava savunması,
6. Hava Ordusu ve Baltık Filosu hava unsurlarınca sağlandı. Kentteki 1,4 milyon
sivilin tahliye işlemlerini güven altına alabilmek için girişilen operasyonlar,
Leningrad karşı kuşatma harekâtlarının bir bölümünü oluşturmuştu ve bu
operasyonlar General Andrey Jdanov, General Voroşilov ve Aleksey Kuznetsov'in
komutasında sürdürüldü. Ek askeri harekâtlar, Baltık Filosu kuvvetleriyle
koordineli olarak genel komutan General Vladimir Tribuz komutasında sürdürüldü.
Kentte kuşatma altındaki sivillerin kurtarılmasına yönelik esas askeri
katılımlar, V. Baranovski, S.V. Zemlyanichenko, P.A. Traynin, ve B.V.
Khoroshikhin komutasındaki Ladoga Filotillası tarafından üstlenilmiştir.
Bombardıman
Alman kuvvetleri, kenti büyük ölçüde kuşatmışlardı ve Leningrad ve çevre
yerleşimlerine ulaşan tüm ikmal hatları kesilmişti. Mihver
kuvvetleri, Mareşal Jukov tarafından düzenlenmiş olan savunma karşısında
taarruzlarından sonuç alamamış ve kent, 872 gün süreyle kuşatma altında
kalmıştır.
Kente yönelik topçu bombardımanı 1941 yılının Ağustos ayında başladı ve
yoğunluğu, yeni silahların bölgeye getirilmesiyle, 1942 yılı boyunca arttı.
1943 yılı boyunca da bombardıman artarak devam etti.
Buna karşı, Sovyet Baltık Filosu hava unsurları, kuşatma boyunca 100.000
üzerinde çıkış yaparak savunmayı desteklediler. Yine kuşatma süresi boyunca
Alman topçu ateşleri ve hava bombardımanı, 5.723 sivilin ölümüne ve 20.507
sivilin de yaralanmasına yol açmıştır.
İkmal hattının güvenliği
Kızıl Ordu için Leningrad'ı kaptırmamak yaşamsal önemdeydi. Bunun için de
kentteki yaşam ve savunma açısından çok önemli olan ikmal malzemesi gelişini
sağlamak gerekmektedir. Bu ikmal malzemesinin kente akışı, büyük ölçüde
dışarıyla olan ulaşım hattının güvenliğine bağlı idi. Bu ulaşım hattı, Ladoga
Gölü'nün güney kesimi olmuştur. Kış aylarına göl yüzeyi donduğunda kara
taşıtlarıyla, sıcak ve ılık aylarda ise deniz ulaşım araçlarıyla ikmal
sağlanmaya çalışılmıştır. Hattın güvenliği, Ladoga Filosu, Leningrad PVO
Kolordusu ve güvenlik birimleri tarafından sağlanmıştır. Bu ikmal hattı aynı
zamanda kentten sivillerin tahliyesinde de kullanıldı. Bunun nedeni, savaşın
ilk kışının kaosunda herhangi bir tahliye planının mevcut olmamasıydı.
Kuşatmanın tamamlanmasından, Ladoga Gölü'nün ulaşıma elverişli bir donma
düzeyine geldiği 20 Kasım 1941 tarihine kadar kent, tam anlamıyla açlıktan
kırılmıştır.
Bu ikmal hattına, doğal olarak Yaşam Yolu adı verildi. Ve oldukça tehlikeli
bir yoldur. Araçlar için kara saplanma ya da Alman bombardımanıyla buzun
kırılma riski vardır. Bu yolu kullanmanın, özellikle kış aylarında yüksek bir
bedeli olmuştur. Bu nedenle kentin bu tek ikmal ve tahliye yolu, "Ölüm
Yolu" olarak anılmaya başlandı. Ancak bu can damarı, kente en önemlisi
gıda maddelerinin gelişini ve sivillerin tahliyesini sağlayarak direnişin
sürdürebilmesine de olanak vermiştir.
Kuşatmaya karşı Sovyet
girişimleri
Sinyavin Harekâtı
Kızıl Ordu, 1942 yılı sonbaharı başlarında kuşatmayı kırma amaçlı bir
operasyona girişmiştir. Operasyona, Sinyavin Harekâtı kapalı adı verildi. Aynı
sırada Alman tarafı, "Operation Nordlicht" (Kutup ışıkları) kapalı adıyla bir Harekât
hazırlığı içindeydi. Sivastopol
Kuşatması sonrasında boşa çıkan birlikler, bu Harekâtta kullanılmak
üzere bölgeye intikal ettirilmiştir. Çatışmalar başlayana kadar her iki taraf
da birbirinin hazırlıklarının ve hesaplarının farkında değildi.
Kızıl Ordu, Sinyavin Harekâtı'na 27 Ağustos 1942'de
başladı. Fakat öncesinde Leningrad Cephesi, 19 Ağustos'tan itibaren küçük çaplı
bazı taarruzlara girişmişti. Başarılı bir biçimde gelişen Sovyet taarruzu,
Alman kuvvetlerinin "Nordlicht" planını uygulamasını engelledi. Alman
kuvvetleri, Kızıl Ordu taarruzlarını karşılayabilmek için taarruz planından
saparak kullanmak zorunda kaldılar. Sovyet taarruzu, başarıları sınırlı da olsa
Tiger tankları ile ilk kez muharebeye tutuşmuş oldu. 2. Hücum Ordusu'na bağlı
birliklerin kuşatılıp imha edilmesinden sonra Sovyet taarruzu durdu. Ancak
alman Komutanlığı, Leningrad'a yönelik olarak planlanmış taarruzdan vazgeçmek
zorunda kaldılar.
Iskra Harekâtı
Sovyet Leningrad ve Volkhov Cephelerinin tüm kadrolarıyla 12 Ocak 1943
sabahı başlattıkları Iskra Harekâtı sonunda Leningrad Kuşatması kırılmıştır.
Kızıl Ordu birliklerinin Ladoga Gölü güneyindeki güçlü Alman birlikleriyle
girdikleri şiddetli çatışmalar ardından buradaki Alman savunması atılmış ve her
iki "cephe"nin birleştiği 10 - 12 km. genişliğindeki bir kara köprüsü
oluşturulmuştur. Bu kesimde bir kısım sivil halkın tahliyesine başlandı.
Kuşatmanın kaldırılması
Kuşatma, Sovyet birliklerinin Leningrad-Novgorod
Harekâtı ile kentin güney kesimindeki Alman kuvvetlerini geri attığı
27 Ocak 1944 tarihine kadar sürmüştür. Bu harekâta, Leningrad Cephesi ve
Volkhov Cephesi kuvvetlerinin yanı sıra 1. ve 2. Baltık Cepheleri de
katılmıştır. Baltık Filosu hava unsurlarının % 30'u, harekâtın son
evrelerinde savaşa katılmıştır. Fin kuvvetleri ise 1944 yılının yaz aylarında
Vyborg Körfezi ve Vuoksi Nehri gerisine atılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder