Rusya’nın sıcak denizlere inme stratejisi, 1700’lerin başında Çar Büyük Petro tarafından oluşturulmuştur. Sıcak denizlerden kasıt, o dönem Sibirya’nın fethi tamamlanmadığına göre, Akdeniz ve biraz da Basra’dır.
Gerileme dönemindeki Osmanlı İmparatorluğu için 1853’te Kırım Savaşı’ndan hemen önce çıkan ‘Hasta adam’ tabiri de yine bir Rus çarına Birinci Nicholas’a atfedilir.
Hasta adam, Rusya’daki devrimin ardından Mustafa Kemal önderliğinde giriştiği işgalcilerden kurtuluş savaşı ardından Cumhriyet’le yeniden ayağa kalkmıştır. Ama Sovyet liderler, özellikle de İkinci Dünya Savaşı ardından Yosif Stalin sıcak denizlere inme siyasetinin takipçisi olmuştur. Türkiye’nin Batı ittifaka katılımının bir nedeni Kore’ye asker göndermekse, diğer nedeni de Doğu sınırı ve boğazları Sovyetler’e karşı savunma, sıcak denizlere indirmeme stratejisidir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün İstanbul Boğazı’na nazır Başbakan Tayyip Erdoğan ile birlikte imzaladığı 11 işbirliği anlaşmasıyla aslında Petro’nun, Nicholas’ın, Stalin’in yapamadığını yapmış, sıcak denizlere inmeyi Türklerle savaşarak değil, ticaret yaparak başarmıştır.
Rusya’ya 100 milyar dolarlık ticaret hedefi
Başbakan Tayyip Erdoğan, Rusya ile Türkiye arasında halen 40 milyar doların altında seyreden ticaretin önümüzdeki 7-8 yıl içinde 100 milyar doları aşmasını hedeflediğini söylemiştir. Rusya zaten ikili temelde Türkiye’nin bir numaralı ticaret ortağıdır.
Bu ticaretin büyük kısmı enerjidir. Türkiye, büyümek için çok ihtiyaç duyduğu elektrik üretiminde Rus doğalgazına Rusya’nın kendisinden daha fazla bağımlıdır. Yeni anlaşmalarla ve İran’a yaptırım nedeniyle doğabilecek kayıpların Rusya’dan telafisi ile bu bağımlılık artacaktır. Elektrik üretiminde doğal gazabağımlılığı azaltmak için yollardan biri görülen ilk nükleer enerji projesini de Rusya üstlenmiştir. Rusya’nın kendi toprakları dışında sahip olduğu ilk nükleer santral olacak Akkuyu’nun 20 milyar dolara (Türkiye’nin tek seferde en pahalı projesi) mal olacağını Erdoğan açıklamıştır.
Erdoğan ve Putin ayrı ayrı ‘stratejik’ ifadesini kullanmıştır; NATO üyesi bir ülkenin başbakanı için bu deyimi Rusya için kullanmak önemlidir. İlginçtir ki aynı saatlerde dünyanın en büyük NATO üslerinden sayılan İncirlik’e ev sahipliği yapan Adana’da konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eric Rubin, ülkesinin Türkiye’nin bölgedeki güvenliği konusunda taahhüdünü yinelemiştir.
Rusya-Türkiye: Savaşma alışveriş yap
Her yıl Türkiye’nin sıcak sahillerine gelen 4 milyona yakın Rus turist ve her yıl artan Türk-Rus evlilikleriyle uzun soluklu olacağı tahmin edilen bu ilişki yanında Suriye gibi devasa bir kriz pürüz olmaktan çıkmış durumdadır. Rusya belki Suriye’deki Beşar Esed rejiminin yıkılmasıyla Tartus’taki askeri üssünü kaybedebilir, ama Türkiye ile işbirliği ile güney denizlerine inmiş sayılmaktadır. (Putin’in dün sarf ettiği ‘Rusya Suriye’nin avukatı değil’ sözü önemlidir ve Şam’daki çözülmeyi hızlandıracak şiddettedir. Nitekim bu açıklamadan kısa süre sonra Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil El Arabi, Suriye’de rejimin yıkılmak üzere olduğunu öne sürmüştür.)
Türk-Rus işbirliğinin ruhu belli: İş ticarete gelince diplomatik pürüzleri diplomatlara bırakıp yola devam etme. Bu ilişkinin sloganı ise, “Savaşma, alışveriş yap” olmalı belki de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder