Moskova

Moskova

2 Aralık 2012 Pazar

Avrupa Birliği ile Avrasya Birliği arasında Türkiye

Faridun Usmonov

Pek çok Türk uzmana göre, Türkiye'nin Avrupa Birliği kriterlerine uyma isteği ülkenin siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik gelişmesinde olumlu bir rol oynamıştır. Ancak, AB üyesi önde gelen ülkelerin Türkiye’yi kendi saflarında görmekteki isteksizliği ve Avrupa’yı etkisi altına alan ekonomik kriz, Ankara'yı ekonomik gelişmesinin devamı için yeni alternatifler aramaya zorladı. Bu işbirliği alternatiflerinden birisi de Avrasya Birliği’dir.

Türkiye'nin bu birliğe katılımı ile ilgili net çizgilerin henüz belli olmamasına rağmen bu birliğin farklı şekilleri hakkında tartışmalar çoktandır sürüyor. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanı Hasan Selim Özertem anlatıyor:

Avrasya Birliği kavramı biliyorsunuz ideolojik bir kavram aynı anda. 1990’larda ortaya atılmış ‘Türk Birliği’ kavramının aslında bir boyutu olarak ifade edilebilir. Fakat burada son dönemde oldukça heterojenleşen bir anlayıştan da bahsetmek gerekiyor. Avrasya Birliği denilince özellikle bir dönem Çin, Rusya ile birlikte Türkiye’nin beraber hareket edip doğudaki büyük güçlerle, yükselen güçlerle birlikte bir birlik kurması ifade edildiği gibi aynı zamanda son dönemde Orta Asya cümhüriyetleri, Kafkaslar ve Rusya ile kurulacak bir birlikten ama onun ötesinde Orta Asya ve Kafkasya’daki cumhüriyetlerle de oluşturulacak bir birlikten bahsediliyor. Bu yönüyle Türkiye’deki özellikle çeşitli siyasi grupların kendi ideolojileri çerçevesinde kendi Avrasya Birliği tanımları olduğunu ifade etmek mümkün. Bu tanımın aslında bir devlet politikası hale dönüşmediği ve bir siyasi ülkü olarak nitelendirilmesi daha doğru analizlerin yapılması için uygun olacaktır diye düşünüyorum.

Bununla birlikte Türk yetkililer bu projeye karşı son yıllarda giderek daha fazla ilgi duyduklarını ifade etmektedirler. Örneğin, 2010 yılı Şubat ayında Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrasya Birliği ile ilgili konuşurken, "Doğu ve Batı Avrasya'nın iki ucunun bu coğrafya üzerinden yeniden birbirlerine bağlanması lazım. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile Orta Asya Doğu Asya'ya bağlandığı zaman en kısa ölçekli Avrasya Birliği'ni sağlamak mümkün olacaktır" demişti.

Rus Türkolog Stanislav Tarasov’a göre, Ahmet Davutoğlu tarafından öne sürülen Avrupa Birliği benzeri bir Avrasya Birliği kurulması düşüncesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından önerilen Avrasya Ekonomik Birliği projesine benzemesiyle birlikte bu benzerlik sadece görünüşte bir benzerliktir. Aslında Türkiye Avrasya'da farklı bir karşı entegrasyon projesine hazırlanıyor.

Ancak Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanlarından Habibe Özdal’a göre, Türkiye’nin savunduğu projenin çizgilerini kestirmek şimdilik çok zor.

Ben şahsen Dışişleri bakanı Davutoğlu’nun şu anda öne attığı Avrasya projesinin çok net çizgilerini henüz göremiyorum. Örgütün vizyonu nedir, misyonu nedir, hangi bölge ülkeleriyle böylesi bir entegrasyon içine girilmek düşünülüyor bunları çok net görmek lazım. Avrasya bölgesindeki halihazırdaki yapılanmaların dışında ne önermektedir bunları görmek lazım. Özellikle eski Sovyet coğrafyasını da içine alan Avrasya coğrafyasında 1992 sonrası süreçte bağımsızlıklarını kazanan devletler örgütler sözkonusu olduğu zaman bağımsızlıklarını kati sürette terketmeden ve tabii ki kendi ekonomik ve sosyal kalkınmalarına katkıda bulunacak şekilde bir yapılanma içinde yer alabilir. Ama halihazırda bu amaca sahip pek çok örgüte üye zaten bu coğrafyadaki ülkeler. Dolayısıyla bunun dışında ne getirmesi gerekir ya da aynı anda birden fazla örgüte üyelik bu ülkelerin ulusal çıkarlarına uygun olacak mıdır, nasıl bir katkıda bulunabilir?

Bununla birlikte Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü kıdemli araştırmacısı İnessa İvanova’ya göre, Türkiye'nin "Avrasya Birliği"ne olası katılımı ile ilgili açıklamalar sadece "Avrupa oyunu"nda elinde tuttuğu bir kozdur.

Bu öneri yeni bir öneri değildir ve uzun zamandır AB projesine bir karşılık olarak öne sürülüyor. Türkiye bu yönde yavaş yavaş ilerlemektedir. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne diyalog ortağı olarak katıldı. Pakistan, İran, Türkiye ve Orta Asya ülkelerin üye olduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO), çerçevesinde, siyasi çalışmaları da dahil, çalışmalarını güçlendirmektedir. Türkiye bir yandan bu kartını oynamaya devam edecek, Avrasyacılık konusunda aktif olmaya devam edecek, ancak diğer taraftan da AB rotası devam edecektir. Bu arada, Türkiye'nin Rusya olmadan Avrasya'da bir birlik oluşturması da kesinlikle mümkün görünmüyor.

Bu arada, Rusya komşu ülkeleriyle aktif bir işbirliği yaparak Avrasya Ekonomik Birliği'nin oluşturulmasına ilerliyor. Nitekim 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren, Rusya, Belarus ve Kazakistan entegrasyon sürecinin bir sonraki aşaması olan Ortak Ekonomik Alanı oluşturdular. 2015 yılına doğru ise Avrasya Ekonomik Birliği'nin kurulması hedefleniyor. Bu arada, Ortak Ekonomik Alanı, sürecin her aşamasında diğer ülkelerin katılımlarına da açıktır. Ve Türkiye hem coğrafi konumu itibariyle hem de ekonomisi itibariyle Avrasya Birliği’nin içinde görmek istediği ülkeler arasında yer alıyor.

Türkiye'nin NATO üyeliği birçok uzman tarafından bölgesel entegrasyon süreci yolunda engel olarak algılanmasına rağmen Türkiye hükümeti bunu reddetmektedir. Nitekim, geçtiğimiz hafta Mecliste sunum yapan Davutoğlu, ''NATO ile ilişkilerimiz ne kadar derinleşiyorsa, Afganistan dahil, aynı anda Şangay İşbirliği Örgütü'ne stratejik ortak olan tek ülke biziz. Bu da şunu gösteriyor. Bizi bir denklem içine kimse hapsedemez'' diye konuştu.

Ve işte herhangi bir denklem içinde hapsedilmemiş bir Türkiye Avrasya'da gerçekleşen entegrasyon süreçleri onlara doğru sayacağı anda katılması için yakından izliyor...

Kaynak: http://turkish.ruvr.ru/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder