Moskova

Moskova

8 Temmuz 2021 Perşembe

Türkiye ve Rusya: Savaş ve barış


Fuad Safarov, Moskova

Kaynak: https://medyagunlugu.com/

 

Türk-Rus ilişkilerinin tarihinden bahsederken çoğunlukla herkesin aklına iki ülke arasında yıllarca süren savaşlar geliyor.  

Türk-Rus diplomatik ilişkilerinin resmi başlangıç tarihi 1497. Bu tarihten sonra, 1677 - 1918 yılları arasında Osmanlı ve Rusya imparatorlukları 13 defa savaştı. Türk-Rus savaşlarının kaba bir hesapla 50 yıllık bir süreci kapsadığını varsaysak bile kalan 470 yılı aşan dönemde ilişkilerde çeşitli olumlu gelişmelerin yaşandığını söylemek mümkün. 

Öncelikle Osmanlı’dan çeşitli vesilelerle Rus çarlarına gönderilen hediyeler iyi ilişkilerin örneklerden biri. Kremlin Sarayı Müzesi'nde sergilenen bu hediyeler 16. ve 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Moskova Çarlığı arasındaki dostluk ilişkilerini gösteriyor. Bu tarihlerde Rus çarları Osmanlı padişahları tarafından gönderilen çok sayıda hediye aldı. Hediyeler arasında altın silahlar, kılıçlar, zırhlar, altın takımları, kaftan kumaşlar gibi tarihi eşyalar da bulunuyor. 

Kremlin Sarayı Müzesi Genel Müdürü Yelena Gagarina da 2017 yılında Moskova'da Tsaritsino Müzesi'nde "Alev ve Şark Mutluluğu: 1760 - 1840'ların Rus Kültüründe Türk İzleri" konulu serginin açılış törenindeki konuşmasında, "Türkiye bizim için tarihte sadece savaş ve sürekli çatışma yeri olarak algılanmamalı. Türkiye aynı zamanda Rusya'da sevilen ve takdir edilen sihirli baharatlar, muhteşem kumaşlar, güzel kıymetli taşlar demek. Türkiye bizim için en yakın, en tanıdık ve en sevimli Doğu'dur" demişti. Bu sözlerin sahibi Gagarina aynı zamanda, uzaya ilk çıkan Sovyet kozmonot Yuri Gagarin'in kızı. 

Rus tarihçi, gazeteci-yazar Mihail Pılyayev de, kaleme aldığı 'Eski Moskova' adlı kitabında Rusya Çariçesi 2. Katerina ve Osmanlı Sultanı 1. Abdülhamid arasındaki dostluk ilişkilerini anlatıyor. Yazara göre, 1774 yılında Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında Küçük Kaynarca Antlaşması’nı imzalamasının ardından dönemin Türk elçisi Abdülkerim Efendi Moskova’da üst düzeyde ağırlandı. 2. Katerina Sultan 1. Abdülhamid’in altın, pırlantalardan oluşan çeşitli hediyelerinden çok memnun kaldı. Çariçe yabancılara yazdığı mektubunda Sultan’la olan samimi ilişkilerini için, “Birçokları kardeş gibi sevdiğim Abdülhamid ile olan dostluğumuzu kıskanıyor” dedi.

Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya Çarlığı'nın 1798-1800 yılları arasında askeri işbirliği yapması da ortak tarihin önemli olaylarından biri. Fransa İmparatoru Napolyon Bonapart 1789 yılında Mısır'ı işgal etti ve o dönem İyonya Denizi'ndeki yedi büyük adanın statüsü böylece değişti. Adalar Fransa'nın kontrolüne geçince Ruslar ve Türkler bu durumda endişe duymaya başladı. Adaların Fransa'dan geri alınması için 1798 yılında Rusya ve Osmanlı ittifak yapma kararı aldı ve buradaki en önemli kale olan Korfu'nun Fransız askerlerinden geri alınması için ortak bir plan hazırladı. Nihayet 18-19 Şubat'ta Türk-Rus filosu operasyona başladı. Operasyon sonucunda dördü general 2 bin 931 Fransız askeri esir alındı. Çatışmada 130 Rus, 168 Türk ve Arnavut askeri hayatını kaybetti. Böylece Rus İmparatorluğu'ndan Amiral Fyodor Uşakov ve Osmanlı Devleti'nden Kadir Bey'in yönetimindeki müttefik donanmanın Adriyatik Denizi'ne ve kıyılarındaki kalelere yönelik operasyonları sonucunda başta Korfu Kalesi olmak üzere bölge Fransa işgalinden kurtarıldı. 

1831 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nu zor duruma düşüren Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı sırasında Rusya'nın Osmanlı'yı kurtarması da ikili ilişkilerin ilginç olaylarından biri. Mehmet Ali Paşa İstanbul'u işgal etmeye hazırlanırken, Padişah II. Mahmud, Büyük Britanya ve Fransa'dan yardım istedi. Fakat Fransa'nın Mehmet Ali Paşa'yı desteklemesi, İngiltere'nin de Osmanlı'nın iç işlerine karışmak istememesi üzerine Padişah, Rusya Çarı 1. Nikolay'dan yardım istemek zorunda kaldı. Rus tarihçilerine göre, Rusya, Amiral Mihail Lazarev yönetimindeki donanmasını İstanbul kıyılarına gönderdi. Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması 8 Temmuz 1833 yapıldı ve Rus donanması İstanbul'a demirledi. 

Rus tarihçilerine göre, Çar 2. Nikolay’a dönemin Osmanlı Sultanı hediye olarak Türk tütünü gönderiyordu. Rus çarının Türk tütün tutkunu olduğu da biliniyordu. 

Çar 2. Nikolay’ın, 1913 yılında Osmanlı’nın Rusya Büyükelçisi Türkhan Paşa’ya (1846-1927) hediye ettiği faberge enfiye kutusu, Londra’daki Christie's müzayede evinde 2010 yılında 937 bin sterline satılmıştı. Rus Çarı, dönemin Rusya başkenti St. Petersburg’daki büyükelçilik görevinin beşinci yılını tamamlaması dolayısıyla Türk diplomatı ödüllendirerek onurlandırmıştı. Rus tarihçilerine göre, çarın Türk elçisine böyle bir mücevher süslü eşyayı hediye etmesi iki ülke arasındaki samimi ve dostluk ilişkilerin olduğunu ortaya koyuyor. Çar Nikolay tabakayı o dönemde Rusya'ya bağlı olan Finlandiya'daki ustalara özel yaptırdı. Çar 2. Nikolay'ın resmi bulunan tabaka elmas taşlar ve altın çerçeve ile de süslü. Rus tarihçilerine göre kutunun Avrupa’ya kadar nasıl gittiği ise bir muamma. 

Rus tarihçi yazar Prof. Dr. Rudolf İvanov, faberge enfiye kutusuyla ilgili olarak, “Böyle kıymetli taşlarla süslü bir hediyenin Çar tarafından Türk elçisine armağan edilmesi şunu ortaya koyuyor: Bazı sorunlara rağmen iki imparatorluk arasında samimi ve dostluk ilişkileri vardı. Gerçi ertesi yıl patlak veren Birinci Dünya Savaşı her şeyi alt üst etti” diyor.
  


Cumhuriyet döneminde de Türk-Sovyet iş birliğine dair önemli sayfalar bulunuyor. Bunlardan bazıları şöyle:  

-SSCB kurucusu Vladimir Lenin'in Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e Kurtuluş Savaşı sırasındaki askeri ve diğer yardımları,  

-Sovyet pilotlarının Türkiye'de eğitim vermesi,  

-Sovyetler'in Türkiye'de sanayi tesislerinin inşa etmesi,  

-Türkiye'nin Sovyet sporuna yönelik uluslararası ambargoları delerek iş birliği yapması,  

-Soğuk Savaş dönemindeki karşılıklı üst düzey ziyaretler,  

-Sovyet dönemi sonrası Türk inşaat firmalarının Rusya'da başarılı çalışmaları, 

-İkili ticaret, turizm, kültürel ve insani işbirliğinin canlanması,  

-2004 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ankara'ya yaptığı resmi ziyaretin, 500 yıllık ilişkiler boyunca Moskova'dan Ankara'ya yapılan lider düzeyinde ilk ziyaret olması,  

-Mavi Akım, Türk Akımı, Akkuyu gibi önemli ortak projeler,

4 Temmuz 2021 Pazar

UMUT - Anna German



UMUT - Anna German / Надежда - Анна Герман

 

Светит незнакомая звезда

Снова мы оторваны от дома

Снова между нами города

Взлетные огни аэродромов

Здесь у нас туманы и дожди

Здесь у нас холодные рассветы

Здесь на неизведанном пути

Ждут замысловатые сюжеты  

 

Надежда - мой компас земной

А удача - награда за смелость

А песни довольно одной

Чтоб только о доме в ней пелось  

 

Ты поверь, что здесь издалека

Многое теряется из виду

Тают грозовые облака

Кажутся нелепыми обиды

Надо только выучиться ждать

Надо быть спокойным и упрямым

Чтоб порой от жизни получать

Радости скупые телеграммы  

 

Надежда - мой компас земной.

А удача - награда за смелость

А песни довольно одной

Чтоб только о доме в ней пелось  

 

И забыть по-прежнему нельзя.

Все, что мы когда-то не допели

Милые усталые глаза

Синие московские метели

Снова между нами города.

Жизнь нас разлучает, как и прежде

В небе незнакомая звезда.

Светит, словно памятник надежде  

 

Надежда - мой компас земной.

А удача - награда за смелость

А песни довольно одной.

Чтоб только о доме в ней пелось.  

 


Aşina olmayan bir yıldız parlıyor,

Yine evden koparılmışız,

Yine aramızda şehirler,

Hava-alanlarının göğe yükselen alevleri,

Bizim buralarda sis ve yağmurlar var,

Bizim buralarda - soğuk gün-doğumları

Burada, bilinmedik yollarda

Akıl almaz işler.  

 

Ümit - benim pusulamdır.

Talih ise - cesaretin mükafatı.

Bir şarkım var, sadece

Eve olan özlemin dile geldiği.  

 

İnan ki bu uzak diyarda ,

Gözünün erdiği birçok şey yitiriliyor.

Kasırga taşıyan bulutlar eriyor.

Güceniklikler pek kaypak görünüyor.

Beklemeyi öğrenmek gerekiyor,

Sakin ve inatçı olmak gerekiyor,

Hayattan koparıp almak için

O tamahkar telgraf sevincini.  

 

Ümit - benim pusulamdır.

Talih ise - cesaretin mükafatı.

Bir şarkım var, sadece

Eve olan özlemin dile geldiği.  

 

Şarkısını tamamlayamadığımız her ne varsa,

hiçbirini Unutmak yine mümkün değil.

Sevimli yorgun gözler,

Masmavi Moskova tipileri,

Yine aramızda şehirler,

Hayat, eskisi gibi, bizi ayırmakta,

Gök yüzünde aşina olmadığımız bir yıldız Işımakta,

umuda bakan bir anıt gibi.  


Ümit - benim pusulamdır.

Talih ise - cesaretin mükafatı.

Bir şarkım var, sadece

Eve olan özlemin dile geldiği.

 

YouTube'a lisanslayanlar

The Orchard Music (2018 Пролог - Мьюзик adına) ve 4 Müzik Hakları Topluluğu


Klişeler, ezberler ve gerçekler






Cenk Başlamış

Kaynak: https://medyagunlugu.com

 

 

Rusya ile Türkiye kadar yüzyıllardır yakın ilişki içinde bulunmuş ancak birbirlerini bu kadar az tanıyan ülke herhalde az bulunur... 

Aslında bu kısmen hatalı önermeyi en azından devlet olarak Rusya'nın Türkiye'yi, Türkiye'nin Rusya'yı tanıdığından daha iyi bildiğini, anladığını ve çözdüğünü söyleyerek düzeltmek gerekiyor. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin bundan 524 yıl önce kurulduğunu düşünürsek hem devlet hem de halk olarak Rusya ve Ruslar konusundaki bilgisizliğimizi ve ilgisizliğimizi nasıl açıklayabiliriz acaba? Ama tabii haksızlık etmeyelim, benzer cümleleri Rusya'nın yerine başka ülkelerin adını yazarak da defalarca kurabiliriz! 

Bu ilgisizliğin en doğal sonucu ise, Türkiye'de Rusya'yı bilen, anlayan ve anlatabilenlerin son derece sınırlı olması ve bu ülkeyle ilgili özgün yani çeviri olmayan eserlerin fazla yayımlanmaması.

Her şeye rağmen “akıntıya kürek çekenler” de yok değil; Hazal Yalın'ın “Rusya-Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler” kitabı da bunun son örneği. 

Kitabın zamanlaması da ilginç ve önemli çünkü 2021'in son günlerinde Sovyetler Birliği'nin dağılmasının üzerinden tam 30 yıl geçmiş olacak. 

Baştan söylemek lazım, Nota Bene Yayınları'ndan kısa süre önce çıkan kitap ciddi, özenli ve dikkatli bir teorik çalışma. Yani bu, Rusya'ya-magazinin ötesinde-gerçekten ilgi duyan, anlamaya ve derinlemesine öğrenmeye aç okura yönelik, gerçek bir başucu olmaya aday bir kitap. 

Yazarı kitabın girişinde, "Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu hakkında çoğu kez klişe ve ezberlere dayanan peşin hükümlere karşı tarih, iktisat ve siyasete yani her türlü sosyal değişikliğin temel yapıtaşlarına eğilmeye ve bunu analitik-teorik bir çerçeveye oturtmaya çalıştım" diyor.

Yalın'ın kitabı öncelikle, 1991 yılı sonuna kadar dünyayı yönettiği varsayılan iki güçten biri olan Sovyetler Birliği'ni dağılmaya iten süreçleri inceliyor. 

Yalın ön sözde kitabın “sosyalist ekonominin yapısal krizini ele aldığını” belirtiyor ve üzerinde yoğunlaştığı dört ana başlığı şöyle sıralıyor: 

-Yapısal kriz nasıl ortaya çıktı? 

-Krizden çıkmak için hangi yöntemler öngörüldü ve bunlar başarılı oldular mı? 

-Askeri harcamaların bu yapısal krizdeki rolü nedir? 

-Kriz, çöküşten sonra nasıl bir ülke tablosuna yol açtı? 

Son derece ayrıntılı grafik ve tablolarla desteklenen kitapta Sovyet ekonomisinde neden reforma ihtiyaç duyulduğu, 1980 yılındaki Afganistan'a müdahalenin krizdeki payı, reform sürecine halkın katılıp katılmadığı, dağılmanın ardından 1990'lı yıllarda Boris Yeltsin döneminde devlet kapitalizmini yerleştirme çabaları ve ülkenin zenginliklerinin yağmalanması ayrıntılı olarak anlatılıyor. 

Yalın haklı olarak, Rusya açısından da dönüm noktası sayılan NATO'nun 1999 yılındaki Yugoslavya müdahalesine de yer ayırıyor. 

Kitapta Rus yönetici elitinin refleksleri, 2000 yılında başlayan Vladimir Putin dönemi, oligarklar, devletlilik kavramı, güvenlik bürokrasisi, yolsuzluklar, enerji, silah sanayi, eski Sovyet ülkeleriyle ilişkiler detaylı olarak anlatılıyor ve “Rusya emperyalist bir ülke mi” sorusuna yanıt aranıyor. 

Gazeteci Ceyda Karan da yazdığı ön sözde kitap için, “Sovyetler Birliği sosyalist idealleri terk etmiş olsa bile onun mirasını sahiplenmiş bir yapının reflekslerini kavramak isteyenler için başucu kitabı olacağını düşünüyorum” diyor.

 “Rusya-Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”, Rusya hakkında yüzeysel değil, derinlemesine bilgi arayan okurun beklentisini karşılayacak değerli bir çalışma. 

Kitabın yazarı Hazal Yalın, Rusya ile ilgili çevrelerin tanıdığı bir isim. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri”ni de yazan Yalın'ın çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırktan fazla çevirisi bulunuyor. Makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de çıkan Yalın'ın Medya Günlüğü'nde de yayınlanmış çok sayıda ilginç araştırma yazısı var.

3 Temmuz 2021 Cumartesi

Moskova dünyanın yaşam kalitesi en yüksek 3. metropolü seçildi


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Boston Consulting Group (BCG) tarafından hazırlanan küresel yaşam standardı araştırmasına göre, Moskova yaşamak için dünyanın en çekici üç metropolünden biri seçildi. 

BCG dünyadaki 16 büyük şehri analiz etti. Çalışma sırasında megapoller, 155 farklı kritere göre istatistiksel verilerle değerlendirildi, ayrıca bu şehirlerin toplam 25 bin sakininin sorulara verdikleri 3 milyondan fazla yanıta göre analiz edildi. Araştırmada 2020 ve 2021 verileri kullanıldı.

Büyükşehirler beş temel kriter grubunda değerlendirildi: Yaşam kalitesi, ekonomik fırsatlar, pozitif değişimlerin hızı, sosyal imkan ve ilişkiler, şehir yönetimi ile yaşayanlar arasındaki ilişkiler.

Dünyada kaliteli yaşam için “1 numaralı” büyükşehir New York seçildi. Londra ikinci, Moskova üçüncü oldu.

Kamusal yaşam alanları kategorisinde Moskova “en iyi” seçilirken, “yaşayanların yöneticilere güveni” açısından sonlarda yer aldı.  Moskova’nın yüksek not aldığı diğer konular ise gelişim dinamiği, ekoloji ve eğitim.

Putin'e göre mutluluğun sırrı


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, televizyonlardan her yıl canlı yayınlanan Direkt Hat programında halkın yönelttiği soruları yanıtladı.

Putin geçen yıl koronavirüs pandemisi nedeniyle düzenlenmeyen Vladimir Putin'le Direkt Hat programının 18.'sini gerçekleştirdi.

İlki Nisan 2001'de düzenlenip geleneksel hale gelen bu programlarda Putin, sosyal ve siyasal sorunlardan kişisel yaşamına kadar çeşitli alanlarda kendisine yöneltilen soruları cevapladı.

Sputnik'in aktardığına göre Putin'in konuşmasından başlıklar:

 

'Gezegenimiz Venüs'e dönüşebilir'

- Bazı bölgelerde ve tüm gezegende iklim değiştiğinde ve tehlikeli bir seviyeye gelindiğinde, eğer buna insanoğlu da bu seviyenin üzerine koyarsa, küresel ısınmaya katkıda bulunursa, gezegenimizi Venüs haline getirebilecek, geri dönüşü olmayan süreçler başlayabilir. Bildiğimiz gibi, Venüs'te sıcaklık 500 santigrat derece civarında. Bu nedenle hep birlikte küresel ısınma alanında yaşanan sürece katkımızı en aza indirgemeliyiz. 


Putin'e göre mutluluğun sırrı: İnsan biri tarafından ihtiyaç duyulduğuna inanmalı 

Putin kendisine sorulan 'Sizce mutluluğun formulü ne' sorusuna "Bunu kısaca aktarmaya çalışacağım. Mutlu olmak için insan ‘biri tarafından ihtiyaç duyulduğuna’ inanmalı ve kendisini gerçekleştirme imkanına sahip olmalı" cevabı verdi. 

 

'Dinlenmek için fazla zamanım yok'

 Bir katılımcının "Tatildeyken şarkı söyler misiniz veya hangi şarkıları söylersiniz' sorusu üzerine Putin "Birincisi, tatil için çok fazla vaktim olmuyor. İkincisi, bizde şöyle bir söz vardır: 'İnsanlar tatildeyken biraz otururlar, içerler, kadeh kaldırınca da mutlaka bir şarkı söylerler'. Ben de bir Rus'um, bu nedenle vatandaşlarımızın çok büyük bölümünden pek farkım yok. Ne mi söylüyorum? Rus, Sovyet şarkıları. Bu şarkılar melodik, güzel ve anlamlı" yanıtını verdi.

 Rusya, pandeminin en zorlu dönemini diğer birçok ülkeden daha rahat bir şekilde geçirdi. Bildiğiniz gibi, bunu neredeyse herkes kabul ediyor. Bunda Duma milletvekillerinin, tüm partilerin vekillerinin yaptığı çalışmaların da payı var.

 

'Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ'daki krizin tırmanmasını istemiyor'

 - Rusya, çok ciddi Dağlık Karabağ krizinin çözümünde önemli bir rol oynadı. Bugün Ermenistan ve Azerbaycan da dahil hiç kimse krizin tırmanmasından yana değil. Zira bir taraftan bakıldığında, eğer barış içinde ve dostça yaşarsak, insanların yaşamlarının sadece güvenlik alanında değil, ekonomik kalkınma, sosyal kalkınma gibi diğer alanlarda da geliştirilmesi için gereken koşulları yaratırız. Karabağ'daki insanların bunlara en üst seviyede ihtiyacı var.

 - Karabağ'da çok fazla sorun birikti. Altyapının yenilenmesi, sınırların belirlenmesi ile ilgili sorunlar var. Şu anda bunlarla ilgili çalışma süreci devam ediyor.

 

'ABD'liler uzaya hâlâ daha bizim motorlarımızla gidiyor'

 'Kendimize zarar vereceğimiz misillemeler yapmayı planlamıyoruz ve yapmayacağız. Örneğin; ABD'liler uzaya hâlâ daha bizim motorlarımızla gidiyor, uzay gemilerinin uzaya gitmesi için hala daha bizim roket motorlarımızı yaygın bir şekilde kullanıyorlar. Onlarca yıldır tedarik ediyoruz, şimdi durduralım mı? Örneğin; Boeing. Bu uçakların muhtemelen yüzde 50'si bizim titanyumumuz ile üretiliyor. Neden titanyum üretimini durduralım ki?'

 

'Rusya yaptırımlara rağmen gelişiyor, ekonomik egemenliğimiz artıyor'

 - Rusya yaptırımlara rağmen gelişiyor. Rusya ekonomisi yaptırımlara adapte oldu, yaptırımların bazı faydaları da oldu. 

 - Yaptırımlar, tarımı ve iç üretimi geliştirmek için büyük bir itici güç oldu.

 - Tek kutuplu dünya dönemi geride kaldı. Dünyanın hızla değiştiği gerçeğinden yola çıkmalısınız. Rusya'ya hangi yaptırımlar uygulanırsa uygulansın, bizi neyle korkuturlarsa korkutsunlar Rusya hâlâ gelişiyor, ekonomik egemenliğimiz artıyor. Savunma kapasitemiz çok yüksek bir seviyeye ulaştı ve birçok en önemli parametrede ABD de dahil dünyanın birçok ülkesini geride bıraktı. 

 

ABD ile ilişkilerin normalleşeceğini uman Putin: ABD dünyanın değiştiğini anlıyor gibi görünüyor ama hâlâ baskın pozisyonunu elinde tutmak istiyor, ABD'nin tavrından müttefikleri bile rahatsız'

 * Dünyanın değişmekte olduğunun ve bu değişen dünyada ülkelerin kendi öncelikleri ve çıkarları üzerine yeniden düşünmeleri gerektiğinin farkına varılmasının, dünya düzeninin daha çekici bir hale gelmesine yol açacağını, ABD ile ilişkiler de dahil ilişkilerin normal çerçeveye gireceğini umuyorum.

 - ABD dünyanın değiştiğini anlıyor gibi görünüyor ama hâlâ baskın pozisyonunu elinde tutmak istiyor. ABD'nin tavrından müttefikleri bile rahatsız.

 

'Mevcut hükümette devlet başkanlığı görevini gönül rahatlığıyla devredebileceğiniz biri var mı?' sorusuna yanıt

 ("Boris Yeltsin'in görevden ayrılırken size devrettiği gibi, mevcut hükümette devlet başkanlığı görevini gönül rahatlığıyla devredebileceğiniz biri var mı?" sorusuna cevaben) Bir sonraki Rusya devlet başkanı olmayı hak eden bir kişinin adını günün birinde açıklayabileceğimi umuyorum.

 'Pandemi süresince işsizlik yüzde 4.6'dan yüzde 6'ya yükseldi, pandemi öncesi seviyeye çekmek için planlarımız var'

 'Facebook, YouTube ve Tiktok gibi sosyal medya platformlarını yasaklama planımız yok'

 


'Birlikleri çektim ama olumlu karşılık vermek yerine Batı ne yaptı? Sınırlarımıza kadar geldiler'

- Ukrayna sınırları yakınındaki kendi topraklarımızda tatbikat yaptığımız için büyük bir gürültü kopardılar. Birileri bu kadar endişe duyduğu için savunma bakanına tatbikatları yavaşça bitirmeyi ve birlikleri çekmeyi emrettim. Ancak buna olumlu karşılık vermek yerine Batı ne yaptı? Sınırlarımıza kadar geldiler.


'Ukrayna topraklarının askeri olarak asimile edilmesine başlanmasından endişe duyuyorum'

 - Beni başka bir şey, daha temel bir şey endişelendiriyor. Ukrayna topraklarının askeri olarak asimile edilmesine başlanmasından endişe duyuyorum. Ukrayna Anayasasına göre, o ülkede yabancı askeri üsler bulunamaz. Eğitim merkezleri kurabilir, diğer formatlar kullanılabilir. Ancak bizimle doğrudan sınırı bulunan bir ülkenin askeri olarak asimile edilmesi, önemli güvenlik sorunları yaratıyor. Bu, Rusya'nın ve Rusya halkının gerçek hayati çıkarlarını ilgilendiriyor. Bu durum, endişeye neden oluyor.

 

'Cenevre'deki zirvenin ardından Kırım'da muhrip gemisinin yer aldığı bir provokasyonu neden gerçekleştirdiler? '

 - (Karadeniz'de İngiliz gemisiyle yaşanan gerilim hakkında) Yeni bir dünya savaşının eşiğinde olduğumuzu düşünmüyorum.

 - İngiliz muhrip gemisi HMS Defender'ın yer aldığı kısa süre önceki provokasyonda sadece İngilizler değil ABD'liler de vardı. Cenevre'de ABD ile zirveden yalnızca birkaç gün sonra gerçekleşti.

 

'Dünya savaşının eşiğine geldiğimizi düşünmüyorum'

 - Cenevre'deki zirvenin ardından Kırım'da muhrip gemisinin yer aldığı bir provokasyonu neden gerçekleştirdiler? Kırımlıların görüşüne saygı duymadıklarını göstermek için.

- Yeni bir dünya savaşının eşiğinde olduğumuzu düşünmüyorum.

 

'Eğer tıbbi sebeplerle aşı olma muafiyeti varsa kimsenin aşı istemeye hakkı yok'

Moskova'dan Yevgeniy Tsvetkov, öğretmen olarak çalışan eşinin önceden geçirdiği kronik bir hastalık nedeniyle aşı olamadığını ancak bundan dolayı kovulma tehlikesiyle karşı karşı olduğunu anlattı.

Bunun üzerine Putin, "Bu yasa dışı. Eğer tıbbi sebeplerle aşı olma muafiyeti varsa kimsenin aşı istemeye hakkı yok. Eşinizin çalıştığı okul müdürünün bundan haberi olmadığını düşünüyorum. Umarım burada bunu duyar ve bu tür yasa dışı talepleri geri çeker" karşılığını verdi.

- Post-koronavirüs rehabalitasyon sistemine büyük bir kaynak aktarıyoruz ve gerekli ekipmanlar için bir anlaşma imzalayacağız. Solunum organlarını ve diğer vücut sistemlerini etkileyen Kovid-19'un ardından rehabilitasyon sürecinden geçmek için özel ekipmana ihtiyacımız var. Kaynak halihazırda aktarıldı ve çalışmalar başladı.

 

'Gıda fiyatları dünya çapında yükseliyor, Rusya da küresel ekonominin bir parçası'

Putin, gıda fiyatlarındaki artışla ilgili soruya ise “Gıda fiyatları dünya çapında yükseliyor. Rusya da küresel ekonominin bir parçası” yanıtını verdi.

Enflasyonu hedefledikleri yüzde 4 seviyesine getiremeyeceklerini işaret eden Putin, “Ancak bu seviye yüzde 5’de kalacak” değerlendirmesi yaptı.

'Geçen yıl tarım ihracatı rekor seviyeye ulaştı'

Putin, geçen yıl ülkesinin tarım ihracatının 30 milyar dolarlık rekor seviyeye ulaştığını açıkladı.

 

'Ukrayna lideri Zelenskiy ile görüşmeye karşı değilim'

- ("Ukrayna neden hasım ülkeler listesinde yer almıyor?" sorusuna cevaben) Ukrayna hasım ülkeler listesinde yer almıyor, zira Ukrayna halkının hasım olduğunu düşünmüyorum. Ukraynalıları ve Rusları tek millet olarak görüyorum. Ancak Ukrayna yönetimi Rusya'ya hasım. Kiev'in Ukrayna'daki Ruslara tutumu, kitle imha silahları kullanımına benziyor.

- (Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir) Zelenskiy'le görüşmeye karşı değilim ancak öncelikle neler konuşacağımızı anlamamız gerekli. Zelenskiy ülkenin kontrolünü tamamen dış yönetime bırakmışken neden görüşeyim ki? Ukrayna'nın sorunları Berlin'de, bir kısmı da Paris'te çözülüyor.


'Daha uzun süre korumayı dikkate alarak tercih yaptım ve Sputnik V aşısı oldum' 

- Rekabet avantajı sağlamamak için hangi aşıyı vurulduğumu açıklamıyordum. Sputnik V aşısı olduğumu söyleyebilirim. İki dozdan sonra da hiçbir yan etki oluşmadı. Antikor titrelerim yüksek.

- ("Neden aşı olduğunuz anlar yayınlanmadı?" sorusuna cevaben) Umarım ülkemizdeki vatandaşların çoğu, aşı oldum dediysem, bunun öyle olduğunu anlamıştır. Bu seviyedeki insanlar küçük hileler yapmaz.

- Aşı olduğum dönemde Sputnik V ve EpiVakKorona aşıları vardı. İkisi de iyi ve etkili. EpiVakKorona, daha kısa süre koruma sağlıyor ancak onun daha az yan etki gibi avantajları var. Ben aşıyı seçerken daha uzun süre korumayı dikkate alarak tercih yaptım ve Sputnik V aşısı oldum.

- Zorunlu aşılamaya karşı çıkmaya devam ediyorum.

- Bölgelerin yönetimleri, belirli kategorilerdeki vatandaşlara aşı zorunluluğu getirme hakkına sahip.

- Salgının yayılmasının önlenmesi, yalnızca aşılama yardımıyla sağlanabilir. Yaklaşık 23 milyon Rusya vatandaşı aşılandı, trajik sonuçlarla karşılaşmadık.

Dostoyevski'ye dair 8 efsane

 


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Hakkında en çok efsane üretilen yazarlardan biri de Fyodor Dostoyevski. Peki bunların hepsi gerçekten efsane mi? İçlerinde doğruluk payı olan söylenceler de var mı? İşte Russia Beyond'un derlemesiyle kimisi doğru, kimisi yanlış 8 söylence:

 

1. İdama mahkum oldu, fakat infaza dakikalar kala affedildi. Doğru. Gizli Petraşevski Grubu'nun üyesi olmak suçlamasıyla tutuklanan Dostoyevski, gerçekten de idama mahkum edildi ve infaz edilmek üzere bir meydana çıkarıldı. Altıncı sırada ölümü beklerken infazın genç muhalifleri korkutmak için düzenlenen bir mizansen olduğu anlaşıldı. 

2. Yahudilerden nefret ederdi. Yanlış. Dostoyevski'nin Rusya'daki Yahudi toplumuna karşı hoşgörülü ifadeler kullanmadığı gerçek. Ancak Dostoyevski'nin Polonyalılara, Fransızlara, Almanlara ve Türklere de pek şefkat beslediği söylenemez. Her şeye rağmen "Yahudi Sorunu" sorunu başlıklı yazısında Yahudi halkının Çarlık Rusyası'nda mahrum kaldığı hakların kendilerine verilmesi gerektiğini savunmuştur. 

3. Cinsel saplantıları vardı ve genelevlerin müdavimiydi. Doğru. St. Petersburg'daki bütün genelevlerin yolunu bilen Dostoyevski, bizzat kardeşine yazdığı mektuplarında bu durumdan yakınmıştır. 

4. Sübyancıydı. Yanlış. Yazarın ölümünden sonra yayılan bu söylenti dönemin edebiyat eleştirmenlerinden Strahov'un Tolstoy'a yazdığı bir mektuba dayanır. Ancak Dostoyevski'nin çocukları baştan çıkardığına dair herhangi bir kanıt ya da tanıklık gösterilememiştir. Tarihçilerin düşüncesi, Dostoyevski'nin ölümünden sonra günlüklerini gören Strahov'un kendisinin nahoş sözlerle anıldığını görmesi üzerine böyle bir söylenti çıkardığı yönündedir.

5. Edebiyat çevrelerinde zorbalığa maruz kalmıştır. Doğru. Kulağa tuhaf gelse de bir dönem Dostoyevski, pek çok meslektaşına göre "ucuz romanlar yazan ama kendini dahi gibi gören" biriydi.

6. Ölüm döşeğindeki karısını terk edip metresiyle yurtdışına çıktı. Yanlış. Dostoyevski'nin ilk karısı Mariya verem hastasıydı. Dostoyevski'nin 1862'de ilk yurt dışı seyahatine yanında Mariya olmadan çıktığı doğru. Ancak karısının tedavi için yaptığı doktor ve sanatoryum ziyaretlerinde Dostoyevski yanında olmuş, iyi bakılması için çaba harcamış ve ölüm döşeğinde de yanından ayrılmamıştır.

7. Her zaman yoksuldu. Doğru. Geçinmesine yetecek kadar para kazanmasına rağmen kumar alışkanlığı yüzünden Dostoyevski mütemadiyen parasızlıkla mücadele etmiştir.

8. Bir romanını 26 günde yazmıştır. Doğru. İmzaladığı kitap anlaşmasının bağlayıcı koşulları nedeniyle Dostoyevski Kumarbaz romanını, teslim tarihinden üç gün önce tamamlamıştır. 26 günde yazdığı bu romanı stenoya geçirmesi için tuttuğu Anna Snitkina ise yazarın ikinci karısı olacaktır.

Rusların vazgeçemediği en tuhaf yiyecek kombinasyonları


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Her ne kadar zevkler tartışılmaz dense de kültürler arasındaki ihtilaflı konuların başında mutfak gelir. Rus mutfağı da sadece Türklere değil, diğer ülkelerden yabancılarda şüphe uyandıran "garip kombinasyonlarla" dolu. İşte Russia Beyond'un derlemesiyle Rusların vazgeçemediği, ancak yabancıların çoğu zaman yadırgadığı, fakat ender de olsa sevdiği yiyecek eşleştirmeleri.


1. Et jöle + hardal. Rusya'daki en favori votka mezelerinden biri holodets, yani et jölesi. Dana, domuz ya da balık etinin saatlerce kaynatılmasıyla elde edilen bu jöle Moskova ve St. Petersburg'daki en gözde restoranların menülerinde hala baş köşeyi tutar.

2. Tatlı hamur işi + mayonez. 1970'lerden bu yana Rusya'nın tutkuyla bağlı olduğu gıdalardan biri de mayonez. Et yemeklerine, çorbalara, mantıya ve hatta tatlı hamur işlerine mayonez eklenmesi adeta kanun hükmündedir.

3. Sebze salatası + kvas. Türkiye'de cacığın üstlendiği serinletici yaz yemeği işini Rusya'da okroşka yapar. Ruslar ise okroşkaya adeta ne bulurlarsa doldururlar: yumurta, hardal, kefir, kvas, hatta bazen de koka kola. En çok tartışılan tariflerin başında gelir.

4. Tatlı şehriye çorbası. Lenin'in de en sevdiği yemeklerden biri olan çorba sıcak süt, şehriye, şeker ve tereyağı ile yapılır.

5. Karpuz + sirke. Yani karpuz turşusu. Ruslara göre her şeyin turşusu yapılabilir. Karpuzun bile.

6. Çikolata + deniz ürünleri. Uzak doğusundan başlayarak ülkeye yayılan "lezzetlerden" biri de deniz tuzu, yosun ve denizkestanesi gibi ürünlerle yapılan çikolatalar. Çikolatada iyot tadını sevenler için birebir!

7. Ravent (ışgın) + nişasta + şeker. Rusya'da bilinen adıyla kisel. 

8. Çay + tuz + tereyağı. Rusya'nın göçebe halklarının ortak kültüre armağanı bir step içeceği.