Moskova

Moskova

17 Ocak 2019 Perşembe

Süt tozundan kaynağa... Rusya'nın dünyaya armağanı 5 teknolojik buluş





Rusya, SSCB'nin en zorlu ekonomik şartlarında bile her zaman bilim tarihine olduğu kadar teknolojik gelişime de önemli katkılarda bulunmuş bir ülke. Çarlık yıllarından bugüne, gündelik hayatta sık karşılaştığımız ve kullandığımız bazı teknolojiler ilk kez bu topraklardan çıktı. Pek çok örnek sayılabilir ama bunlardan bazıları "en çok ses getirenler" denebilir.  İşte RBTH'nin derlemesiyle, Rusya'dan dünyaya yayılan 5 teknolojik buluş.

1. Kaynak

Elektrik arkı, İngiliz mühendis Humphry Davy ve Rus mühendis Vasili Petrov tarafından hemen hemen aynı zamanda ve birbirlerinden bağımsız olarak keşfedildi. Ancak Humphry'nin arkı kısa atımlı ve düşük ısılı iken Petrov'un arkı metalleri eriterek kaynaştırmaya imkan verecek kadar uzun süreli ve yüksek ısılı idi. Bu buluşu kaynak teknolojisini yaratmak için kullanan kişi de bir başka Rus mühendis Nikolay Bernardos oldu. Bernardos buluşunu 1885'te patent altına aldı ve kaynak teknolojisi 1888'de sanayide kullanılmaya başlandı. Aynı yıllarda diğer Rus mühendis Nikolay Slavyanov da metal elektrodlar yerine karbon elektrod kullanarak yüksek ısılarda metalleri birbirine kayaştırmayı başardı.

2. Süt tozu

Rus doktor Osip Kriçevski, Yakutistan'ın yerel halkının sütü soğukta dondurduktan sonra güneşte kurutarak toz haline getirdiğini gözlemledi ve 1832'de bu teknolojiyi Nerçinsk'te süt depolamak için kullandı. Aynı yıl St. Petersburg'da ürünün ticari amaçlı üretimine başlandı. Ne var ki bundan 33 yıl sonra süt tozunu patentleyen kişi İngiliz T.S. Grimwade oldu.

3. Yangın söndürme köpüğü

Bu buluş Rus çarlığı döneminin en eski petrol çıkarma bölgelerinden Azerbaycan'ın Bakü kentinde ortaya çıktı. Petrol kuyularında sıkça karşılaşılan yangın problemine çözüm arayan Fransız asıllı Rus mühendis Aleksandr Loran, söylenceye göre, bira köpüğünden esinlenerek yangın söndürme köpüğünü keşfetti. Loran buluşunu 1907 yılında hem Rusya'da, hem de ABD'de patentle koruma altına aldı.

4. Diagrid

Bu mühendislik-mimarlık kavramını anlamak için gözünüzün önüne üst üste bindirilen çelik kirişlerle yükselen Şabalovskaya TV kulesini hatırlayın. Rus mühendis Vladimir Şuhov'a ait bu buluş 1895-1899 yılları arasında keşfedilip patentle koruma altına alındı. İlk diagrid kule de 1896'da Nİjniy Novgorod'da inşa edildi. Moskova'daki Şuhov Kulesi, ya da daha bilinen adıyla Şabolovka Kulesi de diagrid teknolojisiyle inşa edilen bir yapı.

5. Kan basıncı ölçümü

İnvaziv olmayan (vücudun içine derinliğine girilmeden yüzeyde yapılan) kan basıncı ölçme tekniği 1904 yılında Rus doktor Nikolay Korotkov tarafından keşfedildi ve ertesi yıl yarım sayfalık bir raporla tıp camiası ile paylaşıldı. Korotkov'un yöntemi 1935 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından tek remisi non-invaziv kan basıncı ölçüm yöntemi olarak kabul edildi ve halen standart bir yöntem olarak kullanılmakta.

16 Ocak 2019 Çarşamba

Dünya tarihini eserleriyle değiştiren Rus edebiyatçıları


Dünya tarihini eserleriyle değiştiren Rus edebiyatçıları kimdir?

Tolstoy, neden dünyanın ilk süper yıldızıydı?

Rus edebiyatının devleri Dostoyevski, Puşkin, Çehov ve Gorki, dünya için ne ifade eder?

Rus edebiyatının Batı edebiyatıyla karşılaştırması ve Türk edebiyatına etkileri nelerdir?

Deniz Bayramoğlu’nun sorularını, Tarihçi-Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı yanıtlıyor:



15 Ocak 2019 Salı

Ruslar kışın neden dondurma yer?





Kara kışta Moskova'ya gelip otuz iki dişi keman çalarak sokaklarda dolaşan Türkleri en fazla dehşete düşüren manzara, soğuğa aldırmadan afiyetle dondurma yiyen Ruslardır! Nasıl olur? Eksi 10-15 derece aldırmadan dondurma yemek hangi akla hizmettir? İşte bu görüntülere bakmak bile çoğu Türk'ü titretir. Bizim memlekette dondurma "yazlık yiyecek" kontenjanından muamele görür. Hatta haziran gelmeden dondurma yiyenlere tuhaf tuhaf bakılır. Aklını peynir ekmekle yediğine kanaat getirilir. Eylül demek çoğu dondurmacının kepenkleri indirmesi demektir.

Peki bu Ruslar nasıl insanlardır ki karda kışta lüpür lüpür dondurmayı mideye indirirler?

Bizde kesin kanaat vardır: "Soğukta dondurma yediğin anda boğazın şişer. Hemen üşütürsün. Hele çocuklara kışın dondurma yedirmek intihardır!"

Belki de kazın ayağı öyle değildir, hiç düşündünüz mü?

Kışın dondurma yemek Ruslar açısından bir "gelenek"tir. Ama bir de "sağlam mantığı" vardır. Sorarsanız size şöyle izah ederler:

"Dondurma yemek insanı daha fazla üşütmez; aksine ısıtır!

İnsanın sağlıklı olmasının bir şartdı da, vücudunun iç ısısı ile dış ısısını dengede tutmaktır. Vücud ısısı 36.6 derecedir. Kışın dondurma yerseniz içinizi soğutursunuz. Böylece vücudun dış ısısı ile iç ısısı dengeye gelir.

Yani sağlık açısından baktığınızda da dondurma yemek mantıklıdır.

Zaten yazın sıcakta, mesela çöl ikliminde sıcak içecekler yerine sıcak çay içilmesinin sebebi de budur. Orta Asya'da yeşil çay, olmazsa olmazdır. Mantık aynıdır. Yazın sıcakta vücudun dış ısısı yükselir. Sıcak içecekler, iç ısısı yükseltir. Böylece ısı dengesi sağlanır.

Yani siz siz olun, kışın dondurma yemekten vazgeçmeyin!"

Eee, doğru söze ne denir ki?


Not: Bu yazı 5 yıl önce Moskovalife.Com sitemizde yayınlanmıştı. Son günlerde gelen birkaç okur mektubu ve sorusu tekrar güncelleme şansı verdi.

14 Ocak 2019 Pazartesi

Ev her daim ilaç dolu, -30'da okul yolu... Rusya'ya ne kadar adapte oldunuz?






Ömrünün çeyrek asırdan fazla dilimini Rusya'da geçirenlerimiz hiç de az değil... Burada iş, aş, eş sahibi olan, artık kendini "buralı" sayanlarımızın sayısı her geçen gün artıyor. Peki, içlerinde yaşarken Ruslara ne kadar benziyoruz? Onların gündelik hayattaki alışkanlıklarını, takıntılarını, iyi-kötü klişelerini, farkında olarak ya da olmadan ne kadar içselleştiriyoruz?

Rossiyskaya Gazeta'nın ekinde, "Ne zaman Ruslardan biri sayılırsınız?" sorusuna yanıt olarak, bazı şartlar sıralandı:

Havadan sudan konuşmaktan nefret ediyor ve bunu bir zaman kaybı olarak görüyorsanız,

Limonlu çayı kahveye tercih ediyorsanız,

Yerlere kadar inen hakiki kürk giymek sizin için tuhaf değilse,

Soğuğa karşı çocuklarınızı lahana gibi kat kat giydiriyorsanız,

"Hruşçofka" tabir edilen 1950-1960'lı yıllardan, Hruşçev devrinden kalma tek tip dairelerde oturmuşluğunuz varsa,

Temizlikçi gelmeden önce "ayıp olur" diyerek ortalığı topluyorsanız,

Şerefe kadeh kaldırılmadan içkinizden katiyen yudum almıyorsanız,

Eve gelir gelmez üstünüzü başınızı değiştiriyorsanız ve sokak giysisi-ev giysisi ayrımı yapıyorsanız,

Mal yokluğu günlerinden kalan alışkanlıkla Adidas eşofmanlara bayılıyorsanız,

Uzun bir tren yolculuğuna çıkarken yanınıza muhakkak haşlanmış yumurta, salatalık turşusu, kızarmış tavuk ve Adidas eşofman alıyorsanız,

Ecza dolabınızda her türlü olasılığa karşı, her daim bir küçük kasabaya yetecek kadar ilaç bulunuyorsa,

Duvarınızda bir halı varsa ya da bir zamanlar olduysa,

Her şeye, hatta pastaya bile mayonez koyuyorsanız,

Misafirliğe gittiğinizde ayakkabılarınızı kapıda çıkarıyorsanız,

En sevdiğiniz özel gün yılbaşı ise ve yılbaşı ağacını uzun süre, hatta bahara kadar yerinden kaldırmıyorsanız,

Hamama gitmeyi seviyor ve arkadaşlarınızı akçaağaç dallarıyla keselemekten çekinmiyorsanız,

Televizyonda Kuğu Gölü gösterilirken içinizi hafif bir tedirginlik ve ölüm korkusu kaplıyorsa, * 

Saatlerce ormanda dolaşıp mantar toplamaya bayılıyorsanız,

Misafirliğe giderken eli boş gitmiyorsanız,

Yılbaşı zamanı en az üç gün yetecek kadar yemek hazırlıyorsanız,

Yılbaşı gecesi patlayana kadar yiyip şampanya içiyor ve televizyonda her sene aynı Sovyet filmlerini izliyorsanız,

1 Ocakta ise "Evde Tek Başına" ve eski "Star Wars"ları izliyorsanız,

Sizin için dışarıda hava sıcaklığının -30 derece olması okulu ya da işi asmak için yeterli bir sebep değilse,

Uçak piste inerken alkışlamadan edemiyorsanız,

Kadınlara yaşlarını sormanın kabalık olduğu düşüncesindeyseniz,

Biri kötü bir öngörüde bulunduğunda sol omzunuza üç kere tükürüyorsanız,

Her yerde yüksek topuklu ayakkabı giyebiliyorsanız,

tebrikler, kanınızda bir miktar Rusluk olması muhtemel demektir.


*TürkRus'un notu: Sovyet zamanı yas günlerinde televizyon muhakkak Kuğu Gölü balesini gösterirdi. Ayrıca 1991 Ağustos darbesi sırasında da devlet televizyonu günlerce Kuğu Gölü'nü göstermişti. 


Ruslar piyasa ekonomisini 'kaptı'



Cenk Başlamış



2 Ocak 1992 tarihi, eğer sizin için kişisel bir önemi yoksa, büyük olasılıkla hiçbir anlam ifade etmiyordur. Ama işin ilginç yanı, Rusya'nın yakın geçmişinde çok önemli bir tarih olan o günü büyük olasılıkla artık Rusların çoğu da hatırlamıyordur.

O tarihte ne mi oldu?

70 yılı aşkın süredir kumanda ekonomisi koşullarında, yani devletin yönettiği bir sistemde yaşamaya alışkın olanlar yılbaşının ertesi günü bambaşka bir sisteme uyandı. Bir kaç gün önce Sovyetler Birliği resmen tarihe karışmış, onu oluşturan 15 cumhuriyetten biri olan Rusya'da piyasa ekonomisine geçilmiş ve fiyatlar serbest bırakılmıştı.

Ama hemen ortaya garip bir tablo çıkmıştı: O güne kadar ceplerinde para olan ama alacak mal bulamayanlar artık tüketim mallarıyla dolu vitrinlerle karşı karşıyaydı ama bu kez de fiyatların serbest bırakılması nedeniyle onlara ulaşamıyordu. Yüzde 2600 civarında olan 1992 yılı enflasyonunun kabul edilebilir bir düzeye inebilmesi için 4-5 yıl geçmesi gerekti.

Aşağı yukarı herkesin aynı maaşı aldığı ve gündelik hayatta benzer sıkıntıları yaşadığı bir ülkeden piyasa ekonomisine geçişin bedeli Rusya için çok ağır oldu. Yeni ülkeye, serbest bırakılan fiyatlarla astronomik rakamlara ulaşan enflasyondan daha çok zarar veren zengin olma hayalinin körüklediği ahlaki çürümeydi ama o başka bir yazının konusu.

Piyasa ekonomisi ister istemez Batı tarzı yaşamı Rusya'ya taşıdı. Geçiş döneminin yol açtığı krizin şiddeti azaldıkça, özellikle başkent Moskova'da yeni zengin sınıfı hedef alan lüks mağazalar açıldı. Batılılar, ortaya çıkan yaklaşık 150 milyonluk "tüketim mallarına aç" yeni pazara ürün yağdırmaya başladı.

1990'larda yaşanan ekonomik kaos, Rusya'nın en önemli ihraç kalemi olan enerji kaynaklarının fiyatlarının uluslararası piyasada artmasının da yardımıyla Vladimir Putin'in iktidara gelmesinden sonra büyük ölçüde geride kaldı. 

1992'den 2019'a... 27 yıl olmuş...

Aradan geçen yaklaşık 30 yılda Rusya'da piyasa ekonomisine geçişin başarılı şekilde tamamlandığını ileri sürmek güç. "Devlet baba" gerekli gördüğü zamanlar piyasaya istediği gibi müdahale ediyor, yapması gereken reformları erteliyor.

Nereden nereye

Şimdiye kadar anlatılanlar, Rusya ile biraz ilgisi olan hemen hemen herkesin üç aşağı beş yukarı bildiği gerçekler.

O zaman "durup dururken" bunları neden yazdık?

"Durup dururken" değil tabii.

Rus internet sitesi gazete.ru'daki bir haber yakın geçmişi hatırlamamıza vesile oldu...

Haber Rusya'da dokuzlu yumurta paketlerinin ortaya çıkmasıyla ilgili; yani şimdiye kadar 10'luk paketlerde satılan yumurtalarının sayısının aniden dokuza düşmesi.

Tabii bunun nedeni var.

Uzun süredir ekonomik kriz içinde bulunan Rusya'da bazı üreticilerin fiyat artırmak yerine bulduğu yeni yöntem bu.

Tanıdık geldi değil mi?..

Tıpkı bizdeki gibi bu durum Rus sosyal medyasında da hararetle tartışılıyor. Kimileri ekmeğin gramajının düşürülmesinden, kimileri litrelik sütün kutusunun 0.9-0.8 litreye düşmesinden, kimileri ilaçların dozajının azaltılmasından yakınıyor, kimileri de "Yakında bir litre parası verip 0.9 litre benzin alacağız herhalde" diye işi şakaya vuruyor.

Rusya'da son bir yılda yumurta fiyatları yüzde 25 civarında artmış. Zam oranı salatalıkta yüzde 37, şekerde yüzde 29, domateste yüzde 22, lahanada yüzde 20, et, tavuk ve patateste yüzde 10 olmuş gazeta.ru'ya göre.

10'luk yumurtayı dokuzluk ambalajda aynı fiyata satmak hemen yeni bir moda başlatmış; bazı üreticiler de votkadaki alkol oranını düşürmüş.

Sözün özü Rusya'da yeni sistem tam yerleşmese de bazı "uyanıklar" piyasa ekonomisinin "incelikleri"ni hemen kapıvermiş...

13 Ocak 2019 Pazar

Uygulamalı uzay biliminin fikir babası: Sergey Korolev




Uygulamalı uzay biliminin temelini atan Sovyet tasarımcısı Sergey Korolev, 112 yıl önce bugün doğdu.

Tasarladığı uzay araçlarıyla dünya çapında ünlenen Korolev’in başkanlığında Dünyanın ilk yapay uydusu yörüngeye fırlatıldı ve kozmonot Yuriy Gagarin’in uzay yolculuğu gerçekleştirildi.  

Uzay araştırmalarında birçok efsanevi projeye imza atan tasarımcının hayatına dair bilgiler:



Kızıl Meydan'da gerçekleşen 5 sıradışı olay

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/

Geçit törenleri, idam ve panayırlar, günümüzde de buz rinki için bir alan görevi gören Kremlin'in bulunduğu Kızıl Meydan, yüzyıllardır birçok olay ve duruma sahne oldu. RBTH, Kızıl Meydan'a inen uçak, dev Louis Vuitton çantası ve çarpıcı protestoları hatırlattı.

Antik zamanlardan beri Kızıl Meydan çoğunlukla bir ticaret merkezi olarak kullanılıyor. Geçmişte insanlar Çar'ın kararlarının okunduğu, zaman zaman da idamların gerçekleştirildiği Aziz Basil Katedrali yanındaki taş bir platformda, yani Lobnoye Mesto'da toplanırdı.

Sovyet döneminde St. Petersburg'dan sonra Moskova'nın yeniden başkent olmasıyla, Kızıl Meydan tekrar resmi devlet etkinlikleri ve geçit törenleri için ana alan haline geldi. İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilere karşı edinilen zaferin yıl dönümü olan 9 Mayıs'ta da Kızıl Meydan'da hâlâ her yıl geçit töreni düzenleniyor.

Kremlin'in bulunduğu Kızıl Meydan, Rusya için stratejik bir yer ve burada insanların belirli kurallara uyması isteniyor. Birçok kamera da mevcut, ancak meydanda beklenmedik olaylar da yaşandı.


Kızıl Meydan’da meydana gelen beklenmedik olaylardan biri Alman uçağının iniş yapması. Soğuk Savaş’ın alacakaranlığındaki günlerde, 1987’de amatör bir uçak meydana iniş yapıp Aziz Basil Katedrali yanında durmuştu. Finlandiya’nın başkenti Helsinki’den hafif bir uçak kiralayan Mathias Rust isimli kişi, radara gözükmeden Sovyet sınırını geçmişti. Sivil uçak sınırı geçtikten sonra fark edilmişti, ancak dikkatli davranılmak istendiği için vurulmamış, sadece izlenmişti. Rust inişin ardından imza vermeye başlamış, ancak yasadışı sınırı geçmek ve holiganlık suçlamasıyla 2 saat sonra da tutuklanmıştı.


 
ETI (Sanat Alanlarının Kamulaştırılması) isimli bir hareketten genç sanatçılar 1991 yılında Kızıl Meydan’da vücutlarıyla Rusça ‘penis’ anlamına gelen ve küfür amaçlı kullanılan üç harfli bir kelime yazmışlardı. Bir dakika kadar süren eyleme polis müdahale etmiş ve tüm eylemcileri götürmüştü. Eylemin amacı kamuya açık alanlarda küfür etmenin yasaklanmasını protesto etmekti.




1995 yılında performans sanatçısı Aleksandr Brener ilk Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’e dövüşmek için meydan okudu. Boks eldivenleriyle şubat ayının soğuğunda Kızıl Meydan’a gelen sanatçı ‘Yeltsin, çık dışarı!’ diye bağırdı.

Yeltsin’in Çeçenistan’a asker göndermesine karşı yapılan protesto ‘İlk eldiven’ ismiyle tarihe geçti. Polisin gözaltına aldığı sanatçı yarım saat sonra serbest bırakıldı.





Pyotr Pavlenskiy isimli bir başka performans sanatçısı 10 Kasım 2013’teki Polis Günü’nde tamamen çıplak halde Kızıl Meydan’a geldi ve oturduğu bir yerde kendi testislerini yere çiviledi. Daha önce çıplak halde dikenli tele sarılan ve ağzını diken Pavlenskiy bu kez ‘kendini aşmıştı.’ Bir çarşafla Pavlenskiy’i saran polis ambulansın gelmesini beklemişti. Sanatçının amacı ise toplumdaki apolitikliği protesto etmekti.



Fransız Louis Vuitton markası, 2013’te GUM alışveriş merkezinde bulunmasının yıldönümünde Kızıl Meydan’a 30 metre uzunluğunda ve 9 metre yüksekliğinde dev bir çanta yerleştirmişti. Buradan elde edilen gelirin çocuklara yönelik bir vakfa gönderilmesi planlanıyordu, ancak tepkiler sonucu kaldırılmıştı. Çanta skandalı sonrasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Kızıl Meydan’da gerçekleştirilebilecek etkinliklere yönelik bir listeyi imzalamıştı. Listede Zafer Geçidi, Spasskaya Tower Uluslararası Askeri Müzik Festivali, yılbaşı panayırı, buz pisti ve kitap fuarı gibi etkinlikler yer alıyor.