Nilüfer
Kuzu
Kaynak:
https://oggito.com/
Çernişevski Nasıl Yapmalı? adlı eserini 4 Aralık
1862 ile 4 Nisan 1863 yılları arasında, sadece dört aylık bir sürede
hapishanede yazmıştır. Mazlum Beyhan’ın dediği gibi, Rus toplum hayatı üzerinde
yarattığı sarsıntı öylesine büyük oldu ki, Dostoyevski ve Tolstoy’dan,
Kropotkin ve Lenin’e kadar pek çok yazın ve eylem adamı kimi yerin dibine batırarak,
kimi yücelterek, Nasıl Yapmalı?'yı konuştu.
“1860 köylü ‘reform’u hazırlıklarının sürdüğü dönem. Rus
toplumun toplumsal olaylara karşı duyarlı olduğu bu yıllarda Çernişevski ileri
demokrat hareketin önderi ve gençleri öğretmeni olarak görülür. Her adımında
egemenlerin maskesini biraz daha indirmekte, demokrasi ve sosyalizm düşüncesini
sadece gençlere değil, geniş yığınlara benimsemeye çalışmaktadır.”
1860’ların sonu, Rusya’da toplumsal hareketler tırmanmış,
Çernişevski ve arkadaşları bu yükselişi, hareketlenmeyi değerlendirerek,
gericilere, liberallere karşı savaş bayrağını açmışlardır. Yazıları ve
toplumsal eylemlerdeki tutumu Çar’ı rahatsız etmeye başlayınca 1861’de Çar
adamlarını peşine takmıştır. Attığı her adım yetkililere iletilmekteydi. Önce
dergisi kapatılır, bir ay sonra da tutuklanarak Çar Aleksandr’ın emriyle
zindana kapatılmıştır. Çarlığın en tehlikeli gördüğü düşmanlarının kapatıldığı
zindanın küçücük hücresinde iki yıl yapayalnız kalmıştır. Çernişevski. Oysa
sadece yasal protesto hakkını kullanmıştı. Mahkemeye sunulan sahte delillerle
“Mevcut düzeni devirme yönünde düşünceleri olduğu” gerekçesiyle 14 yılı Sibirya
madenlerinde kürek cezası olmak üzere, ömür boyu sürgün cezası verilir. Çar,
kürek cezasını yarıya indirerek onaylar. Sibirya’ya gönderilmeden önce direğe
bağlanarak halka teşhir edilmiştir. Sibirya’dan ancak 20 yıl sonra
dönebilmiştir. Sürgündeki zulüm, çektiği acılar, kürek cezası Çernişevski’nin
sağlığını bozsa da direncini kıramamıştır. İşte Nasıl Yapmalı? temelleri
sarsılmaya başlamış feodal Rusya’nın çöküşü ile birlikte ‘yeni insanlar’ın
doğuşunu, yani küllerinden yeniden doğan, zulme baskıya rağmen, başkaldıran
insanları anlatıyor. Turgenyev’in Babalar ve Oğullar adlı eserine de cevaptır.
Çernişevki’nin “yeni insanlar”ı sınıfsal özü kavramışlardır.
“Yoksuluz biz, ama emekçiyiz, güçlü kollarımız var.
Cahiliz, karanlıklar içindeyiz, ama aptal değiliz ve aydınlık istiyoruz...”
Çernişevksi’nin yeni insanları, Vera Pavlovna, Lopulov,
Rahmetov, Kirsonov iyi, yürekli, temiz insanlar! Aynı zamanda da canlı,
atılgan, mücadeleci insanlardır. Romanda eşit hayat düzeni savunulur: “Kârı her
ay aralarında bölüşüyorlardı. (...) Hesaplar büyük bir özenle tutuluyordu ve
her kız eğer bir gün atölyeden ayrılacak olursa, hakkı olan parayı kasadan son
kuruşuna kadar alacağını biliyordu. (...) Doğaldır ki, ödünç alınan paradan
faiz istemek kimsenin aklının köşesinden bile geçmedi. (...) Kızlar alacakları
çay, kahve, şeker, ayakkabı ve pek çok başka şeyi başka atölyelerinin
aracılığıyla, toptan almanın perakende almaktan daha hesaplı olacağını
düşündüler. Sonra bir adım daha ileri gittiler; her gün tükettikleri ekmek ve
benzeri şeyleri de toptan almalarının daha uygun olacağını gördüler.
Kimsenin, hakkının yendiğini sanmaması, gücenip
kırılmaması, bu konuda tam bir güven içinde bulunması için bütün hesaplar büyük
bir titizlikle tutuluyordu.”
Vera Pavlovna’nın işini kurarken koyduğu kurallar; işi tek
başına yönetmemek, danışmak, açıklamak, topluluğun aldığı kararların hayata
geçirilmesine yardım etmektir.
Çernişevksi eğitimin önemine dikkat çeker ve kitap okumanın
gerekliliğini vurgular: “Vera Pavlovna daha ilk günden atölyeye kitap taşımaya
başladı. O günkü işlerle ilgili yönergelerini verdikten sonra yüksek sesle
kitap okumaya başlıyordu. Eğer yapılan işlerle ilgili herhangi bir müdahalede
bulunması gerekmiyorsa, ara vermeden yarım saat kadar okuyordu. (...) iş akışı
arasında bu kitap okumalar birkaç hafta sonra düzenli bir niteliğe büründü. Üç
dört ay sonra ise kızların arasında da okuma ustaları bulunduğu anlaşıldı.
(...) kızların bu bilgi saatlerine ilgileri öylesine yoğun olmuştu ve atölyenin
işleri öylesine yolundaydı ki, işgünü içinde öğle arasından hemen önce özel
ders arası vermeyi kararlaştırdılar.”
Çernişevki’nin eserinde kahramanı Nevski Bulvarı’nda bir
subaya omuz atarak geçer. Dostoyeski’nin Yeraltından Notlar'ını buna cevap
olarak yazdığı, Dostoyevski’nin, Çernişevski’nin karakterinin aksine aristokrat
subaya omuz atan memurun iç çelişkilerini sunduğu söylenir.
Çernişevki’ye göre, “tam bağımsızlık olmadı mı tam mutluluk
da yoktur.” Devrimci mücadelenin zor anlarında Çernişevski’nin, “Devrimci
mücadele Nevski Bulvarı’nda kaldırım değildir” sözüne hatırlayan Lenin bu eser
hakkında şöyle der: “Öyle bir iki atımlık değil, insana yaşam boyu yetecek
baruttur kitap.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder