Moskova

Moskova

13 Nisan 2024 Cumartesi

Direnişin Romanı: Nasıl Yapmalı



Nilüfer Kuzu

Kaynak: https://oggito.com/

 

 

Çernişevski Nasıl Yapmalı? adlı eserini 4 Aralık 1862 ile 4 Nisan 1863 yılları arasında, sadece dört aylık bir sürede hapishanede yazmıştır. Mazlum Beyhan’ın dediği gibi, Rus toplum hayatı üzerinde yarattığı sarsıntı öylesine büyük oldu ki, Dostoyevski ve Tolstoy’dan, Kropotkin ve Lenin’e kadar pek çok yazın ve eylem adamı kimi yerin dibine batırarak, kimi yücelterek, Nasıl Yapmalı?'yı konuştu.

“1860 köylü ‘reform’u hazırlıklarının sürdüğü dönem. Rus toplumun toplumsal olaylara karşı duyarlı olduğu bu yıllarda Çernişevski ileri demokrat hareketin önderi ve gençleri öğretmeni olarak görülür. Her adımında egemenlerin maskesini biraz daha indirmekte, demokrasi ve sosyalizm düşüncesini sadece gençlere değil, geniş yığınlara benimsemeye çalışmaktadır.”

1860’ların sonu, Rusya’da toplumsal hareketler tırmanmış, Çernişevski ve arkadaşları bu yükselişi, hareketlenmeyi değerlendirerek, gericilere, liberallere karşı savaş bayrağını açmışlardır. Yazıları ve toplumsal eylemlerdeki tutumu Çar’ı rahatsız etmeye başlayınca 1861’de Çar adamlarını peşine takmıştır. Attığı her adım yetkililere iletilmekteydi. Önce dergisi kapatılır, bir ay sonra da tutuklanarak Çar Aleksandr’ın emriyle zindana kapatılmıştır. Çarlığın en tehlikeli gördüğü düşmanlarının kapatıldığı zindanın küçücük hücresinde iki yıl yapayalnız kalmıştır. Çernişevski. Oysa sadece yasal protesto hakkını kullanmıştı. Mahkemeye sunulan sahte delillerle “Mevcut düzeni devirme yönünde düşünceleri olduğu” gerekçesiyle 14 yılı Sibirya madenlerinde kürek cezası olmak üzere, ömür boyu sürgün cezası verilir. Çar, kürek cezasını yarıya indirerek onaylar. Sibirya’ya gönderilmeden önce direğe bağlanarak halka teşhir edilmiştir. Sibirya’dan ancak 20 yıl sonra dönebilmiştir. Sürgündeki zulüm, çektiği acılar, kürek cezası Çernişevski’nin sağlığını bozsa da direncini kıramamıştır. İşte Nasıl Yapmalı? temelleri sarsılmaya başlamış feodal Rusya’nın çöküşü ile birlikte ‘yeni insanlar’ın doğuşunu, yani küllerinden yeniden doğan, zulme baskıya rağmen, başkaldıran insanları anlatıyor. Turgenyev’in Babalar ve Oğullar adlı eserine de cevaptır. Çernişevki’nin “yeni insanlar”ı sınıfsal özü kavramışlardır.

“Yoksuluz biz, ama emekçiyiz, güçlü kollarımız var. Cahiliz, karanlıklar içindeyiz, ama aptal değiliz ve aydınlık istiyoruz...”

Çernişevksi’nin yeni insanları, Vera Pavlovna, Lopulov, Rahmetov, Kirsonov iyi, yürekli, temiz insanlar! Aynı zamanda da canlı, atılgan, mücadeleci insanlardır. Romanda eşit hayat düzeni savunulur: “Kârı her ay aralarında bölüşüyorlardı. (...) Hesaplar büyük bir özenle tutuluyordu ve her kız eğer bir gün atölyeden ayrılacak olursa, hakkı olan parayı kasadan son kuruşuna kadar alacağını biliyordu. (...) Doğaldır ki, ödünç alınan paradan faiz istemek kimsenin aklının köşesinden bile geçmedi. (...) Kızlar alacakları çay, kahve, şeker, ayakkabı ve pek çok başka şeyi başka atölyelerinin aracılığıyla, toptan almanın perakende almaktan daha hesaplı olacağını düşündüler. Sonra bir adım daha ileri gittiler; her gün tükettikleri ekmek ve benzeri şeyleri de toptan almalarının daha uygun olacağını gördüler.

Kimsenin, hakkının yendiğini sanmaması, gücenip kırılmaması, bu konuda tam bir güven içinde bulunması için bütün hesaplar büyük bir titizlikle tutuluyordu.”

Vera Pavlovna’nın işini kurarken koyduğu kurallar; işi tek başına yönetmemek, danışmak, açıklamak, topluluğun aldığı kararların hayata geçirilmesine yardım etmektir.

Çernişevksi eğitimin önemine dikkat çeker ve kitap okumanın gerekliliğini vurgular: “Vera Pavlovna daha ilk günden atölyeye kitap taşımaya başladı. O günkü işlerle ilgili yönergelerini verdikten sonra yüksek sesle kitap okumaya başlıyordu. Eğer yapılan işlerle ilgili herhangi bir müdahalede bulunması gerekmiyorsa, ara vermeden yarım saat kadar okuyordu. (...) iş akışı arasında bu kitap okumalar birkaç hafta sonra düzenli bir niteliğe büründü. Üç dört ay sonra ise kızların arasında da okuma ustaları bulunduğu anlaşıldı. (...) kızların bu bilgi saatlerine ilgileri öylesine yoğun olmuştu ve atölyenin işleri öylesine yolundaydı ki, işgünü içinde öğle arasından hemen önce özel ders arası vermeyi kararlaştırdılar.”

Çernişevki’nin eserinde kahramanı Nevski Bulvarı’nda bir subaya omuz atarak geçer. Dostoyeski’nin Yeraltından Notlar'ını buna cevap olarak yazdığı, Dostoyevski’nin, Çernişevski’nin karakterinin aksine aristokrat subaya omuz atan memurun iç çelişkilerini sunduğu söylenir.

Çernişevki’ye göre, “tam bağımsızlık olmadı mı tam mutluluk da yoktur.” Devrimci mücadelenin zor anlarında Çernişevski’nin, “Devrimci mücadele Nevski Bulvarı’nda kaldırım değildir” sözüne hatırlayan Lenin bu eser hakkında şöyle der: “Öyle bir iki atımlık değil, insana yaşam boyu yetecek baruttur kitap.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder