Cenk
Başlamış
Kaynak:
https://medyagunlugu.com/
ABD Dışişleri Bakanı James Baker, iki Almanya'nın
birleşmesinin Moskova'ya özellikle askeri anlamda getireceği olumsuz
sonuçlardan endişe eden Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'u ikna etmeye çalışırken
NATO'yu kastederek ilginç bir söz vermişti: Doğuya doğru bir santimetre bile
genişlemeyeceğiz...
Tarih 9 Şubat 1990'dı.
Berlin'i ikiye bölen ve sembolik anlamda Doğu ile Batı'yı
ayıran 155 kilometre uzunluğundaki duvarın 9 Kasım 1989'da yıkılmasının
üzerinden sadece birkaç ay geçmişti ve olaylar kimsenin öngöremediği bir hızla
gelişiyordu.
George Washington Üniversitesi Ulusal Güvenlik Arşivi'nin 2017 yılında
yayınladığı 1990 ve 1991'e ait Amerikan, Sovyet, Alman, İngiliz ve Fransız
gizli belgeleri Gorbaçov'u güvenlik garantileri konusunda ikna etmeye çalışan tek
Batılı yetkilinin Baker olmadığını kanıtlıyor.
ABD Başkanı George H.W. Bush Baker'dan da önce Malta zirvesinde Gorbaçov'a
Berlin Duvarı'nın yıkılmasını çıkarları için kullanmayacakları konusunda söz
vermişti. Tıpkı Almanya Başbakanı Helmut Kohl ve Dışişleri Bakanı Hans Dietrich
Genscher gibi. O kadar ki Gencsher 31 Ocak 1990 tarihinde yani Baker'ın
Gorbaçov'a güvence vermesinden yaklaşık 10 gün önce yaptığı bir konuşmada
iki Almanya'nın birleşme meselesinin ve Doğu Avrupa'daki gelişmelerin Sovyetlerin
güvenlik çıkarlarına zarar vermemesi, örneğin onun sınırlarına yaklaşılmaması
gerektiğini söyledi; dahası birleşme sonrası bile Doğu Alman
topraklarında NATO askeri altyapısının kurulmamasını önerdi. Ama o tarihte
Gorbaçov dahil hiçbiri Moskova'nın yakın müttefiki Doğu Almanya'nın o kadar
çabuk tarihe karışacağını bilmiyordu. Gerçekten de bu pazarlıklar ve ikna
çabalarından sadece birkaç ay sonra, o yılın ekim ayında iki Almanya resmen
birleşti.
Bu
tarihi olaydan yaklaşık bir yıl sonra da Gorbaçov başkanlık görevinden istifa
etti ve Sovyetler Birliği tarihe karıştı.
1 Ocak 1992 tarihi itibarıyla piyasa ekonomisine geçme kararı alan Rusya kaos
dışında hiçbir kelimeyle tanımlanamayacak bir sürecin içine girdi. Ruslar kendi
dertlerine düşmüştü ama bir yandan da içleri rahattı. Sokaktaki vatandaş da,
Rus devleti de ”Soğuk Savaş”ın artık bittiğini, Batı ile aralarında ideolojik
farklılık kalmadığını dolayısıyla kavga ve rekabet için bir neden bulunmadığını
düşünüyordu. Naif bir şekilde Ruslar Batı'ya ”küçükken kaybettikleri, şimdi
yeniden kavuştukları kardeş" gözüyle bakıyordu.
Rusya siyasi, ekonomik ve etnik sorunlarla boğuşurken NATO 1990'ların
ortalarından itibaren bir zamanlar Sovyet uydusu olan Doğu Avrupa ülkeleriyle
yakınlaşmaya başladı. Belki de gerçek niyeti gizlemek için 2 Haziran 1994'de
NATO ile Rusya arasında da Barış İçin Ortaklık Anlaşması bile imzalandı.
Ruslar, Batı'nın kaybedip yeniden buldukları kardeşleri olmadığı gerçeğiyle ilk
kez Mart-Haziran 1999 tarihleri arasındaki NATO'nun Yugoslavya operasyonu
sırasında yüzleşti. Bütün çabasına rağmen operasyonu engelleyemeyen Rusya'nın
Batı'ya ve NATO'ya bakışı 180 derece değişti.
Zaten Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan daha Yugoslavya operasyonunun
başlamasından birkaç gün önce, 12 Mart 1999 tarihinde İttifak'a katılan ilk
eski sosyalist ülkeler oldu.
Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya 2004,
Arnavutluk ve Hırvatistan 2009, Karadağ 2017 ve Kuzey Makedonya da 2020'de
NATO'ya katıldı.
Baker Gorbaçov'a ”bir santimetre bile doğuya genişlememe” sözü vermişti
vermesine ama o sözü verdiği anda NATO'nun Avrupa'nın göbeğindeki en uç noktası
olan Batı Berlin'den başlayan yayılma bugün Ukrayna sınırına dayandı. Bir
santim bile olmaz denilen genişleme çok kaba bir hesaplamayla 800 kilometreyi
bulmuş durumda.
Rusların öfkeli olmasının nedeni sadece aldatılmışlık duygusuna kapılmaları
değil, daha önemlisi ”düşman” tarafından kuşatıldıklarını düşünüyorlar, bu
yüzden de Ukrayna-Batı yakınlaşmasına, NATO'nun sınırlarına dayanmasına
"ölüm kalım" meselesi gözüyle bakıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder