Moskova

Moskova

2 Ocak 2022 Pazar

Türklerin Noel Babası "Ayaz Ata" üzerine tezler



Kaynak: https://turkrus.com/

 

"Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler giyerlerdi. Türklerde bugün Tanrı Ülgen'e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi. Bu bilge kişi, Türk toplumlarının çoğunda farklı adlarla anılmıştır. Fakat genel kanaat Ayaz Ata isminin verildiğidir. Hatta Ayaz Ata'nın yaşlı olmasından dolayı ona yardımcı olarak torunu yaşında bir kızın yardımcı olduğudur."

Ruslardaki Ded Moroz ile yardımcısı Sneguruçka'nın benzerleri, aslında pek çok kültürde var. Bu konuda 2018'de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz'ın Anadolu Ajansı'na yaptığı "Noel Baba'dan önce Ayaz Ata vardı" değerlendirmesi ilginç bilgiler içeriyor.  Gülsüm İncekaya'nın söyleşisini arşivden çıkardık ve Rusya'nın uzun tatil günleri için bir "okuma notu" olarak sizinle paylaşmak istedik:

"Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, yeni yıl kutlamalarını batı, doğu toplumları ve Türklerde din üzerinden değil, inanç kültürü üzerinden açıklamak gerektiğini belirtti.

Yılmaz, "Türkler, milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlıktaki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir." dedi.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi, Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı (RUSEN) Prof. Dr. Salih Yılmaz, Türklerin yılbaşını kutlamasına, eski Türklerde bu kutlamaların nasıl olduğuna, kutlamaların sadece Hristiyanlıkta mı olduğuna ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

 

Prof. Dr. Yılmaz'a sorulan sorular ve verdiği cevaplar şöyle:

Türklerde "yıl döngüsü" olarak da nitelendirilen Nardugan Bayramı nedir?

Doğu toplumlarında önemli kutlamalardan birisi de karanlık ve aydınlığın 3 günlük savaşı olarak kabul edilen 22 Aralık günü gün ışığı başlayan, 24 Aralık akşamına kadar süren yıl döngüsü kutlamasıdır. Bu kutlamaya göre en uzun gece sona erip günler uzayacak ve Güneş daha fazla görünecektir. Güneş'in daha fazla görünmesi ise tanrının insanlara hediyesidir. Aslında bu olay bilimsel bir gerçeklikken insanoğlu tarihten beri bugünü, geleneksel bir törene dönüştürmüştür. Bu törenler toplumlar arasında farklı biçimde uygulanmıştır. Örneğin, bugünü ilk kutlayanlardan birisi de Türklerdir. 

Türkler eskiden beri 22 Aralık'ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendirmekte ve bu zaferi akçam ağacı altında kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin doğuşu, yeni yıl döngüsü olarak kabul edilmiştir. Türkler, Güneş'e mitolojide 'Nar' ismini vermişlerdir. Türk atasözlerindeki 'Nar gibi yanıyor', 'Nar gibi kızardı' sözleri aslında 'Güneş gibi yanıyor veya kızardı' anlamındadır. Nardugan Bayramı olarak nitelendirilen bugün aslında Güneş'in doğuşu bayramıdır. Nardugan/Nartugan/Nardogan kelimeleri farklı Türk topluluklarındaki adlandırmalardır.

 

Türkler bu seremoni için özel bir hazırlık yapar mıydı? 

Evet. Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler giyerlerdi. Türkler'de bugün Tanrı Ülgen'e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi. 

Bu bilge kişi, Türk toplumlarının çoğunda farklı adlarla anılmıştır. Fakat genel kanaat Ayaz Ata isminin verildiğidir. Hatta Ayaz Ata'nın yaşlı olmasından dolayı ona yardımcı olarak torunu yaşında bir kızın yardımcı olduğudur. Ritüellerde bu kız gerçekten kızı veya torunu olabileceği gibi kızı/torunu yok ise torunu yaşında birisinin yardımcı olarak görevlendirilmesidir. Bu törende kadınlar önceden bezler hazırlayarak tören sırasında akçam ağacına bağlarlardı. Bu bezler veya ipler genelde koyun/keçi yününden yapılırdı. Bu bezlerde motif olarak da hayat ağacı işlenirdi. Türklerdeki bu gelenek, İslamiyet'in kabulünden sonra evliyalar veya önemli insanların mezarlarına veya bu mezarların yakınındaki ağaçlara bezler bağlanması şeklinde devam etmiştir.

 

Anadolu'da Khal Kagan kutlaması ile Noel kutlamaları çok benzer formlar taşıyor. Noel, Anadolu kültüründen mi geliyor? 

Anadolu'da Sivas, Tunceli, Erzincan, Bingöl ve Muş'ta yeni yılın karşılanması olarak "Khal Kagan" kutlamalar yapılmaktadır. Bu kutlama her yıl aralık ayının son haftası Khal Khelk adı verilen ak saçlı, aksakallı, yaşlı bir adamın, köy çocukları ile beraber kapı kapı dolaşarak hediyeler toplaması ile başlamaktadır. Hristiyan dünyasındaki Noel baba ile benzer bir durum söz konusu olsa da Hristiyanlıktaki Noel Baba figürü, yakın tarihte ortaya çıkmıştır.

 

Yörüklerdeki Sayacı geleneğinin Ayaz Ata ile bağlantısı var mı?

Yine Yörük Türklerinde Saya geleneği vardır. Saya gezmesi genellikle koç katımından sonraki 100. günde olur. Bu da zemheri ayının ortalarına rastlamaktadır. Miladi takvime göre zemheri (erbain), 40 günlük bir süreç içerisinde gerçekleşmektedir. Bu sürecin 21 Aralık'ta başlayıp 31 Ocak itibarıyla sona erdiği varsayılmaktadır. 1 Şubat itibarıyla eskilerin deyimi ile zemheri ya da erbain dönemi son bulmaktadır.

Bu geleneğe göre köy gençleri bir araya toplanır, içlerinden seçtikleri üç genci, çoban, yüzü kara boyalı genç ve gelin kılığına sokarlar. Çoban kıyafetindeki gence keçeden yapılma aba veya kürk giydirilir, takma sakal, bıyık takılır ve belindeki kuşağa çan ve zil bağlanarak eline de uzunca bir değnek verilirdi. Gelin kılığına sokulan gencin başına yazmadan bir örtü ile uzun kollu entari giydirilirdi. Ayrıca gençlerden birkaçına da toplanacak yağ, bulgur vesaire koymak için heybe, torba ve helke verilirdi. Akşamdan sonra köyün bir ucundan başlanarak evler tek tek dolaşılır. Dolaşma esnasında hep bir ağızdan türküler söylenirdi. Türkler'de Sayacı geleneği aslında yıl döngüsünün kutlanmasıdır. Burada kural ise bölgede ilk koyunun doğurmasıyla bu döngünün başladığına inanılmasıdır.

 

Ayaz Ata kültürünün Ruslardan Türklere geçtiği iddialarının gerçeklik payı var mı? 

Türk mitolojisinde Ayaz Ata isminde bir figür olup olmadığına dair tartışmalar vardır. Bu mitolojik inancın özellikle Hunlar ve öncesinde Gök Tanrı inancı ile alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Türklerde günümüzde özellikle Orta Asya'da ve Sibirya'daki Türk topluluklarında Ayaz Ata ve Kar Kız/Ayaz Kız kültürü vardır. Bazı uzmanlar bu kültürün Rus kültüründen geçtiğini iddia ediyorlarsa da tam tersi Türk kültürünün Rusları etkilediğini söyleyebiliriz. 

Ayaz Ata adının Rusçadaki Ded Maroz (Ayaz/Soğuk Dede/Ata) ile Sneguroçka (Kar Kız) sözcüklerinin çevirisi olması araştırmacıları yanıltmaktadır. Rusya'da özellikle Sovyetler Birliği döneminde Ded Maroz geleneğinin yaygınlaşmasıyla bu kültürün Sovyetler sebebiyle Türklere geçtiğine dair yanlış bir algı vardır. Türklerde kış dönümü Hunlar döneminde kutlanan bir gelenektir. Türk mitolojisinde hayat ağacının kutsallığı, Gök Tanrı'nın en yüksek tepede yaşadığına inanılması ve özel günlerde hediyeler sunulması bir gelenektir.

Ruslarda Ded Maroz kutlaması Stalin'in yakın arkadaşı Pavel Postyshev tarafından ortaya atılmıştır. Pravda gazetesinin 1935 yılındaki bir baskısında ilk defa Ded Maroz'dan bahsedilmiştir. Pavel Postyshev, Ded Maroz'u kurgularken Türklerin o tarihlerde zaten kutladığı Ayaz Ata'dan faydalanmıştır. Hatta ilk kurgulanan Ded Maroz'a da Türkçe Ayaz Pavloviç Atayev ismi verilmiştir. Ded Maroz'a eşlik etmesi için de Akşeker ya da Karkızı figürü Türk mitolojisinden faydalanılarak kurgulanmıştır. 

Ünlü yazar Cengiz Aytmatov'un "Gün Olur Asra Bedel" adlı romanında Ayaz Ata geleneği Türklerin mitolojik kahramanı olarak işlenmektedir. Rusların Ded Maroz'u kurgularken Türk mitolojisindeki Nardugan Bayramı'nı örnek alması, sanki bu geleneğin Ruslardan Türklere geçtiği gibi algılansa da, tam tersi bir durum söz konusudur.

Ayaz Ata geleneği, Türklerde özellikle Sibirya ve Altay Dağları çevresinde yaşayan Türklerde yaygın olarak kutlanmıştır. Kuzey Türkleri özellikle Şaman/Kamları kullanarak kış dönümünü kutlamışlardır. Türklerde Şamanlar en bilge ve tanrıya ulaşılması için başvurulan bir varlık olarak görüldüğünden Ayaz Ata olarak görev de onlara verilmiştir. Ayaz Ata geleneği, genelde Kuzey Türkleri için vardır. Güney Türkleri olarak kabul edilen Oğuzlarda bu gelenek, daha çok Nevruz olarak kutlanmıştır.

 

Yakın dönemde özellikle Kazakistan'da Ayaz Ata geleneği oldukça yaygınlaşmıştır. Kazak şairi Abay Kunanbayev'in Ayaz Ata'yı tanımladığı şiiri şöyledir: 

"Ak giyimli gövdeli, aksakallı/Kör ve sağır tanımaz diri canlı/Üstü başı ak kır, rengi soğuk/Bastığı yeri gıcırdatıp, gelip kaldı./Nefesi tipi, ayazla kar/İhtiyar baba: Kış, gelip hüzün saldı./Uçmaz külahını ok gibi dimdik yapıp/Ayazla kızarıp parladı./Bulut gibi kaşları kapamış iki gözün/Başını silkse kar yağdırıp seni zorladı."

 

İslamiyete geçiş sonrası bu gelenekler nasıl bir forma büründü? 

Kuzey Türkleri, İslamiyeti kabul ettikten sonra Ayaz Ata da kimsesizlere, yolda kalanlara, zorda kalanlara yardım eden evliya rolüne bürünmüştür. İslam inanç kültüründeki 'Hızır' kimliğini, İslam öncesi Türklerde Ayaz Ata üstlenmiştir. Kazak Türklerinde kışın karşılanması Soğumbası adlı törenle kutlanmaktadır. Eski Türk mitolojisinde yel (rüzgar), evreni döndüren, şekillendiren bir güçtür. Ayaz aslında yel sayesinde oluşur. Efsaneye göre, Ülker burcunun altı yıldızı, göğün altı deliğidir. Bu deliklerden yeryüzüne soğuk hava üfler ve kış oluşur. Ayaz Ata ise bu soğukta darda kalanlara ve ihtiyaç sahiplerine yardım eden bir kişidir. Eski Türkler ilk zamanlarda Ayaz Ata kültürünü Yel Ana olarak da tanımlamışlardır. Yel Ana kültürü zamanla Yel Ata olmuştur. 

Türkler, Yel Ata kültürünü zamanla Ayaz Ata olarak adlandırmaya başlamışlardır. Türk topluluklarında Kutsal Baba, Çam Baba olarak da anılan Ayaz Ata kültürüne zamanla ona iyiliklerinde yardım ve eşlik eden kızı, bazı hikayelere göre de torunu eklenmiştir. Ayaz Ata, Özbekçe Ayoz Bobo veya Ayaz Ota, Kırgızca Ayaz Ata, Kazakça Ayaz Ata olarak nitelendirilmektedir. Bazı Türkler ise Ak Ayas olarak isimlendirmektedir. Başkurt lehçesinde Ayaz Ata, Kış Babası olarak yer alır. Torunu ise Kar Güzeli adıyla anılır. Tatar kültüründe ise Qış Babay (Kış Babası), torunu ise Kar Kızı olarak tanımlanmaktadır.

Sonuç itibarıyla Türklerde 21 Aralık günü veya ilk karın düştüğü gün kutlanan kış döngüsü, Hristiyanlık ve İslamiyet'in inanç sisteminde kendisine yer bulmakta zorlanmıştır. Hristiyanların bir kısmı Hazreti İsa'nın doğumunu 25 Aralık'ta kutlamaktadır. Fener Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Rus Kilisesi İsa'nın doğumunu 6 Ocak'ta kutlamaktadır. Bu haliyle Türklerin geleneksel akçam ağacı kutlamaları veya Ayaz Ata kültürü, diğer semavi dinlerin inanç sistemi içerisinde kendisine yer bulamamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata veya Nardugan Bayramı, ya Hristiyanlıkla veya Rus gelenekleriyle özdeşleştirerek sanki Türklere ait değilmiş gibi sunuluyorsa da Türklerdeki bu gelenek, Ruslardan da, Hristiyanlardan da eskiye dayanmaktadır.

Nardugan, Türklerde yeni yıl bayramıdır. Ayaz Ata ise bu bayramın simgesidir. Ayaz Ata, her yıl 22 Aralık'tan sonra gelen ilk dolunayda ortaya çıkar ve 1 Şubat'a kadar kutlamalar devam eder. Kuzey Türklerinde 21 Aralık'tan sonra ilk dolunayın çıktığı ilk gün, yeni yılın ilk günüdür. Akçam ağacı ise tanrı ile kurulan bağlantının simgesidir. Türklerin işlediği halı, kilim ve diğer motiflerde hem akçam ağacı hem de Ayaz Ata motifleri bulunmaktadır.

 

Yılbaşı kutlamak her yıl olduğu gibi bu yıl da tartışmalara konu oluyor. Yılbaşı kutlamak Hristiyan geleneği midir?

Güney Türkleri/Oğuzlar, yeni yıla Nevruz ile başlamaktadırlar. Hem Kuzey Türkleri hem de Güney Türkleri, yeni yılda kutlama yapmışlardır. Kış dönümü ve bahar dönümü olarak adlandırılan bu bayramların yaşadıkları coğrafyaya göre farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Günümüzde İslam kültürüyle yetişenler için yılbaşı kutlaması, Hristiyanlık geleneği olarak görülmektedir. Fakat Türklerde hayat ağacı kültürünün yaygın olarak kullanıldığını düşündüğümüzde, Türklerin yeni yıl kutlamalarının Hristiyanlıktan çok daha eskiye dayandığını söyleyebiliriz.

Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlıktaki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir. Ayaz Ata, Ayaz Han olarak da bilinen bu soğuk beyi Ruslar'daki gibi kötülüğü temsil etmemektedir. Rus mitolojisinde Ded Maroz, soğuk getiren bir kötü ruhtur. Fakat Türklerdeki Ayaz Ata, soğukların bitmesine neden olan iyi bir ruhtur. Türklerde Ayaz Ata'nın bindiği kızaktaki altı ayak ise Ülker burcunun altı yıldızı ve göğün altı deliğini temsil etmektedir. Ayaz Ata, Türklerde Ay Tanrısı ile iletişim kurarak soğukların bitmesi için aracılık etmektedir. Ay Tanrısı'nın, soğuk havaya karşı Türkleri koruması için Ayaz Han'ı gönderdiğine inanılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder