Kaynak:
https://turkrus.com/
"Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak
için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler
giyerlerdi. Türklerde bugün Tanrı Ülgen'e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve
en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya
bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en
görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi. Bu bilge kişi, Türk
toplumlarının çoğunda farklı adlarla anılmıştır. Fakat genel kanaat Ayaz Ata
isminin verildiğidir. Hatta Ayaz Ata'nın yaşlı olmasından dolayı ona yardımcı
olarak torunu yaşında bir kızın yardımcı olduğudur."
Ruslardaki Ded Moroz ile yardımcısı Sneguruçka'nın
benzerleri, aslında pek çok kültürde var. Bu konuda 2018'de Ankara Yıldırım
Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz'ın Anadolu Ajansı'na
yaptığı "Noel Baba'dan önce Ayaz Ata vardı" değerlendirmesi ilginç
bilgiler içeriyor. Gülsüm İncekaya'nın söyleşisini arşivden çıkardık
ve Rusya'nın uzun tatil günleri için bir "okuma notu" olarak
sizinle paylaşmak istedik:
"Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum
Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz, yeni yıl
kutlamalarını batı, doğu toplumları ve Türklerde din üzerinden değil, inanç
kültürü üzerinden açıklamak gerektiğini belirtti.
Yılmaz, "Türkler, milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlıktaki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir." dedi.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi, Rusya
Araştırmaları Enstitüsü Başkanı (RUSEN) Prof. Dr. Salih Yılmaz, Türklerin
yılbaşını kutlamasına, eski Türklerde bu kutlamaların nasıl olduğuna, kutlamaların
sadece Hristiyanlıkta mı olduğuna ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde
bulundu.
Prof. Dr. Yılmaz'a sorulan sorular ve verdiği cevaplar şöyle:
Türklerde
"yıl döngüsü" olarak da nitelendirilen Nardugan Bayramı nedir?
Doğu toplumlarında önemli kutlamalardan birisi de karanlık
ve aydınlığın 3 günlük savaşı olarak kabul edilen 22 Aralık günü gün ışığı
başlayan, 24 Aralık akşamına kadar süren yıl döngüsü kutlamasıdır. Bu kutlamaya
göre en uzun gece sona erip günler uzayacak ve Güneş daha fazla görünecektir.
Güneş'in daha fazla görünmesi ise tanrının insanlara hediyesidir. Aslında bu
olay bilimsel bir gerçeklikken insanoğlu tarihten beri bugünü, geleneksel bir
törene dönüştürmüştür. Bu törenler toplumlar arasında farklı biçimde
uygulanmıştır. Örneğin, bugünü ilk kutlayanlardan birisi de Türklerdir.
Türkler eskiden beri 22 Aralık'ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendirmekte ve bu zaferi akçam ağacı altında kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin doğuşu, yeni yıl döngüsü olarak kabul edilmiştir. Türkler, Güneş'e mitolojide 'Nar' ismini vermişlerdir. Türk atasözlerindeki 'Nar gibi yanıyor', 'Nar gibi kızardı' sözleri aslında 'Güneş gibi yanıyor veya kızardı' anlamındadır. Nardugan Bayramı olarak nitelendirilen bugün aslında Güneş'in doğuşu bayramıdır. Nardugan/Nartugan/Nardogan kelimeleri farklı Türk topluluklarındaki adlandırmalardır.
Türkler
bu seremoni için özel bir hazırlık yapar mıydı?
Evet. Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak
için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler
giyerlerdi. Türkler'de bugün Tanrı Ülgen'e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve
en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya
bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en
görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi.
Bu bilge kişi, Türk toplumlarının çoğunda farklı adlarla
anılmıştır. Fakat genel kanaat Ayaz Ata isminin verildiğidir. Hatta Ayaz
Ata'nın yaşlı olmasından dolayı ona yardımcı olarak torunu yaşında bir kızın
yardımcı olduğudur. Ritüellerde bu kız gerçekten kızı veya torunu olabileceği
gibi kızı/torunu yok ise torunu yaşında birisinin yardımcı olarak
görevlendirilmesidir. Bu törende kadınlar önceden bezler hazırlayarak tören
sırasında akçam ağacına bağlarlardı. Bu bezler veya ipler genelde koyun/keçi
yününden yapılırdı. Bu bezlerde motif olarak da hayat ağacı işlenirdi.
Türklerdeki bu gelenek, İslamiyet'in kabulünden sonra evliyalar veya önemli
insanların mezarlarına veya bu mezarların yakınındaki ağaçlara bezler
bağlanması şeklinde devam etmiştir.
Anadolu'da
Khal Kagan kutlaması ile Noel kutlamaları çok benzer formlar taşıyor. Noel,
Anadolu kültüründen mi geliyor?
Anadolu'da Sivas, Tunceli, Erzincan, Bingöl ve Muş'ta yeni
yılın karşılanması olarak "Khal Kagan" kutlamalar yapılmaktadır. Bu
kutlama her yıl aralık ayının son haftası Khal Khelk adı verilen ak saçlı, aksakallı,
yaşlı bir adamın, köy çocukları ile beraber kapı kapı dolaşarak hediyeler
toplaması ile başlamaktadır. Hristiyan dünyasındaki Noel baba ile benzer bir
durum söz konusu olsa da Hristiyanlıktaki Noel Baba figürü, yakın tarihte
ortaya çıkmıştır.
Yörüklerdeki
Sayacı geleneğinin Ayaz Ata ile bağlantısı var mı?
Yine Yörük Türklerinde Saya geleneği vardır. Saya gezmesi
genellikle koç katımından sonraki 100. günde olur. Bu da zemheri ayının
ortalarına rastlamaktadır. Miladi takvime göre zemheri (erbain), 40 günlük bir
süreç içerisinde gerçekleşmektedir. Bu sürecin 21 Aralık'ta başlayıp 31 Ocak
itibarıyla sona erdiği varsayılmaktadır. 1 Şubat itibarıyla eskilerin deyimi
ile zemheri ya da erbain dönemi son bulmaktadır.
Bu geleneğe göre köy gençleri bir araya toplanır, içlerinden
seçtikleri üç genci, çoban, yüzü kara boyalı genç ve gelin kılığına sokarlar.
Çoban kıyafetindeki gence keçeden yapılma aba veya kürk giydirilir, takma
sakal, bıyık takılır ve belindeki kuşağa çan ve zil bağlanarak eline de uzunca
bir değnek verilirdi. Gelin kılığına sokulan gencin başına yazmadan bir örtü
ile uzun kollu entari giydirilirdi. Ayrıca gençlerden birkaçına da toplanacak
yağ, bulgur vesaire koymak için heybe, torba ve helke verilirdi. Akşamdan sonra
köyün bir ucundan başlanarak evler tek tek dolaşılır. Dolaşma esnasında hep bir
ağızdan türküler söylenirdi. Türkler'de Sayacı geleneği aslında yıl döngüsünün
kutlanmasıdır. Burada kural ise bölgede ilk koyunun doğurmasıyla bu döngünün
başladığına inanılmasıdır.
Ayaz
Ata kültürünün Ruslardan Türklere geçtiği iddialarının gerçeklik payı var mı?
Türk mitolojisinde Ayaz Ata isminde bir figür olup
olmadığına dair tartışmalar vardır. Bu mitolojik inancın özellikle Hunlar ve
öncesinde Gök Tanrı inancı ile alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Türklerde günümüzde
özellikle Orta Asya'da ve Sibirya'daki Türk topluluklarında Ayaz Ata ve Kar
Kız/Ayaz Kız kültürü vardır. Bazı uzmanlar bu kültürün Rus kültüründen
geçtiğini iddia ediyorlarsa da tam tersi Türk kültürünün Rusları etkilediğini
söyleyebiliriz.
Ayaz Ata adının Rusçadaki Ded Maroz (Ayaz/Soğuk Dede/Ata)
ile Sneguroçka (Kar Kız) sözcüklerinin çevirisi olması araştırmacıları
yanıltmaktadır. Rusya'da özellikle Sovyetler Birliği döneminde Ded Maroz
geleneğinin yaygınlaşmasıyla bu kültürün Sovyetler sebebiyle Türklere geçtiğine
dair yanlış bir algı vardır. Türklerde kış dönümü Hunlar döneminde kutlanan bir
gelenektir. Türk mitolojisinde hayat ağacının kutsallığı, Gök Tanrı'nın en
yüksek tepede yaşadığına inanılması ve özel günlerde hediyeler sunulması bir gelenektir.
Ruslarda Ded Maroz kutlaması Stalin'in yakın arkadaşı Pavel
Postyshev tarafından ortaya atılmıştır. Pravda gazetesinin 1935 yılındaki bir
baskısında ilk defa Ded Maroz'dan bahsedilmiştir. Pavel Postyshev, Ded Maroz'u
kurgularken Türklerin o tarihlerde zaten kutladığı Ayaz Ata'dan faydalanmıştır.
Hatta ilk kurgulanan Ded Maroz'a da Türkçe Ayaz Pavloviç Atayev ismi
verilmiştir. Ded Maroz'a eşlik etmesi için de Akşeker ya da Karkızı figürü Türk
mitolojisinden faydalanılarak kurgulanmıştır.
Ünlü yazar Cengiz Aytmatov'un "Gün Olur Asra Bedel" adlı romanında Ayaz Ata geleneği Türklerin mitolojik kahramanı olarak işlenmektedir. Rusların Ded Maroz'u kurgularken Türk mitolojisindeki Nardugan Bayramı'nı örnek alması, sanki bu geleneğin Ruslardan Türklere geçtiği gibi algılansa da, tam tersi bir durum söz konusudur.
Ayaz Ata geleneği, Türklerde özellikle Sibirya ve Altay Dağları
çevresinde yaşayan Türklerde yaygın olarak kutlanmıştır. Kuzey Türkleri
özellikle Şaman/Kamları kullanarak kış dönümünü kutlamışlardır. Türklerde
Şamanlar en bilge ve tanrıya ulaşılması için başvurulan bir varlık olarak
görüldüğünden Ayaz Ata olarak görev de onlara verilmiştir. Ayaz Ata geleneği,
genelde Kuzey Türkleri için vardır. Güney Türkleri olarak kabul edilen Oğuzlarda
bu gelenek, daha çok Nevruz olarak kutlanmıştır.
Yakın
dönemde özellikle Kazakistan'da Ayaz Ata geleneği oldukça yaygınlaşmıştır.
Kazak şairi Abay Kunanbayev'in Ayaz Ata'yı tanımladığı şiiri şöyledir:
"Ak giyimli gövdeli, aksakallı/Kör ve sağır tanımaz
diri canlı/Üstü başı ak kır, rengi soğuk/Bastığı yeri gıcırdatıp, gelip
kaldı./Nefesi tipi, ayazla kar/İhtiyar baba: Kış, gelip hüzün saldı./Uçmaz
külahını ok gibi dimdik yapıp/Ayazla kızarıp parladı./Bulut gibi kaşları
kapamış iki gözün/Başını silkse kar yağdırıp seni zorladı."
İslamiyete
geçiş sonrası bu gelenekler nasıl bir forma büründü?
Kuzey Türkleri, İslamiyeti kabul ettikten sonra Ayaz Ata da
kimsesizlere, yolda kalanlara, zorda kalanlara yardım eden evliya rolüne
bürünmüştür. İslam inanç kültüründeki 'Hızır' kimliğini, İslam öncesi Türklerde
Ayaz Ata üstlenmiştir. Kazak Türklerinde kışın karşılanması Soğumbası adlı
törenle kutlanmaktadır. Eski Türk mitolojisinde yel (rüzgar), evreni döndüren,
şekillendiren bir güçtür. Ayaz aslında yel sayesinde oluşur. Efsaneye göre,
Ülker burcunun altı yıldızı, göğün altı deliğidir. Bu deliklerden yeryüzüne
soğuk hava üfler ve kış oluşur. Ayaz Ata ise bu soğukta darda kalanlara ve
ihtiyaç sahiplerine yardım eden bir kişidir. Eski Türkler ilk zamanlarda Ayaz
Ata kültürünü Yel Ana olarak da tanımlamışlardır. Yel Ana kültürü zamanla Yel
Ata olmuştur.
Türkler, Yel Ata kültürünü zamanla Ayaz Ata olarak
adlandırmaya başlamışlardır. Türk topluluklarında Kutsal Baba, Çam Baba olarak
da anılan Ayaz Ata kültürüne zamanla ona iyiliklerinde yardım ve eşlik eden
kızı, bazı hikayelere göre de torunu eklenmiştir. Ayaz Ata, Özbekçe Ayoz Bobo
veya Ayaz Ota, Kırgızca Ayaz Ata, Kazakça Ayaz Ata olarak nitelendirilmektedir.
Bazı Türkler ise Ak Ayas olarak isimlendirmektedir. Başkurt lehçesinde Ayaz
Ata, Kış Babası olarak yer alır. Torunu ise Kar Güzeli adıyla anılır. Tatar
kültüründe ise Qış Babay (Kış Babası), torunu ise Kar Kızı olarak
tanımlanmaktadır.
Sonuç itibarıyla Türklerde 21 Aralık günü veya ilk karın
düştüğü gün kutlanan kış döngüsü, Hristiyanlık ve İslamiyet'in inanç sisteminde
kendisine yer bulmakta zorlanmıştır. Hristiyanların bir kısmı Hazreti İsa'nın
doğumunu 25 Aralık'ta kutlamaktadır. Fener Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve
Rus Kilisesi İsa'nın doğumunu 6 Ocak'ta kutlamaktadır. Bu haliyle Türklerin
geleneksel akçam ağacı kutlamaları veya Ayaz Ata kültürü, diğer semavi dinlerin
inanç sistemi içerisinde kendisine yer bulamamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata
veya Nardugan Bayramı, ya Hristiyanlıkla veya Rus gelenekleriyle özdeşleştirerek
sanki Türklere ait değilmiş gibi sunuluyorsa da Türklerdeki bu gelenek,
Ruslardan da, Hristiyanlardan da eskiye dayanmaktadır.
Nardugan, Türklerde yeni yıl bayramıdır. Ayaz Ata ise bu
bayramın simgesidir. Ayaz Ata, her yıl 22 Aralık'tan sonra gelen ilk dolunayda
ortaya çıkar ve 1 Şubat'a kadar kutlamalar devam eder. Kuzey Türklerinde 21
Aralık'tan sonra ilk dolunayın çıktığı ilk gün, yeni yılın ilk günüdür. Akçam
ağacı ise tanrı ile kurulan bağlantının simgesidir. Türklerin işlediği halı,
kilim ve diğer motiflerde hem akçam ağacı hem de Ayaz Ata motifleri
bulunmaktadır.
Yılbaşı
kutlamak her yıl olduğu gibi bu yıl da tartışmalara konu oluyor. Yılbaşı
kutlamak Hristiyan geleneği midir?
Güney Türkleri/Oğuzlar, yeni yıla Nevruz ile başlamaktadırlar.
Hem Kuzey Türkleri hem de Güney Türkleri, yeni yılda kutlama yapmışlardır. Kış
dönümü ve bahar dönümü olarak adlandırılan bu bayramların yaşadıkları
coğrafyaya göre farklılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Günümüzde İslam
kültürüyle yetişenler için yılbaşı kutlaması, Hristiyanlık geleneği olarak
görülmektedir. Fakat Türklerde hayat ağacı kültürünün yaygın olarak
kullanıldığını düşündüğümüzde, Türklerin yeni yıl kutlamalarının
Hristiyanlıktan çok daha eskiye dayandığını söyleyebiliriz.
Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlıktaki Noel
Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan
çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir. Ayaz Ata, Ayaz Han olarak da
bilinen bu soğuk beyi Ruslar'daki gibi kötülüğü temsil etmemektedir. Rus
mitolojisinde Ded Maroz, soğuk getiren bir kötü ruhtur. Fakat Türklerdeki Ayaz
Ata, soğukların bitmesine neden olan iyi bir ruhtur. Türklerde Ayaz Ata'nın
bindiği kızaktaki altı ayak ise Ülker burcunun altı yıldızı ve göğün altı
deliğini temsil etmektedir. Ayaz Ata, Türklerde Ay Tanrısı ile iletişim kurarak
soğukların bitmesi için aracılık etmektedir. Ay Tanrısı'nın, soğuk havaya karşı
Türkleri koruması için Ayaz Han'ı gönderdiğine inanılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder