Moskova

Moskova

6 Şubat 2021 Cumartesi

Huzurunuzda Nasreddin Hoca!


Kaynak: https://turkrus.com/

 

Nasreddin Hoca ya da Hoca Nasreddin… Anadolu’dan Balkanlara, Orta Asya’ya… Müslüman halkların geniş coğrafyasında 13. yüzyıldan beri “folklorik bir efsane” olarak nesillerden nesillere aktarılan Nasreddin Hoca, Rusya’da ses getiren yeni bir sanat performansına damgasını vuruyor. 

Dünyada en çok Angelina Jolie ve Morgan Freeman’ın başrollerinde oynadığı 2008 yapımı “Wanted” filmiyle bilinen, Rusya’da 2004’te çektiği “Noçnoy Dozor” (Gece Nöbeti) ile zirveye çıkan Ruz-Kazak yönetmen Timur Bekmambetov, yeni projesiyle “çocukluk hayalini” gerçeğe dönüştürdü.

59 yaşındaki yönetmen bu kez Nasreddin Hoca’yı sahneye taşıdı. Ancak film değil, kukla gösterisi olarak.

SSCB devrinden bugüne, köklü bir geçmişiyle Moskova’nın önde gelen sanat mekanlarından olan Halklar Tiyatrosu tarihinde ilk kez bir kukla oyununa sahnesini açtı.  Yönetmenliğini Bekmambetov’un yaptığı “Hoca Nasreddin”, perşembe günü ilk kez sanatseverlerle buluştu. Bu, Bekmambetov’un ilk kukla tiyatrosu deneyimi.

14 Mart’a kadar sergilenecek oyunun biletlerinin neredeyse tamamı tükendi. Bu satıları yazdığımızda, 5 Şubat cuma akşamki gösteri için sadece iki bilet kalmıştı ve fiyatı da 15 bin ruble (yaklaşık 1500 lira) idi.

Nasreddin Hoca’nın eşeğiyle yaşadığı maceralardan hem çocuklara hem yetişkinlere neşe ve bilgelik dersleri verdiği performans, 17 Aralık’ta yapılan galasında sanat çevrelerinden “tam not” almış, ayakta alkışlanmıştı.

Dünyaca ünlü bir yönetmen, Timur Bekmambetov, çocukluğunun kahramanını sahneye taşırken Rus sinemasının “kült” isimlerini de sesleri ile projeye dahil etti. SSCB sonrası Rus sinemasının en önemli oyuncularından Çulpan Hamatova, Yevgeni Mironov, Konstantin Habenski,  Elizaveta Boyarskaya, oyundaki kuklaları seslendirirken, böylece sinema filminde bir araya gelmeleri zor olan isimler Nasreddin Hoca için buluştu. Habenski Nasreddin Hoca'yı, Mironov eşeğini seslendirdi. 

1943’te çekilen Sovyet yapımı, siyah-beyaz “Nasreddin Buhara’da” filminden esinlenen gösteri, Sovyet halklarının “Özbekistanlı” saydığı Nasreddin Hoca’ ın hayatından ve bilgeliğinden sahneler, diyaloglar sunuyor. Ortaçağ Orta Asyası’nın renkli sokaklarından Timur’un sarayına kadar farklı mekanları canlandırıyor. Kuklaların muazzam başarısı -aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz- beğeni ve takdir topluyor.



Yönetmen Bekmambetov, "Yıllardır bu her şeyin tersini düzüne çeviren, bu zeki, yetenekli, mistik ve paradoksal karakterin hikayesini anlatmayı hayal ettim. Doğu medeniyetinin efsanevi kahramanını anlatırken, özgürlükten sevgiye ve insan haklarına kadar, zamanımızın pek çok sorunu ve özlemini de anlatmış oluyoruz” diyor.

Timur Bekmambetov, “Nasreddin Hoca, çağları aşarak yaşayan bir isim. Yaşınız ilerledikçe, aptal ve açgözlü insanlar arasında zeki bir kahraman olan Hoca’nın hikayelerinin tüm trajedisini daha iyi anlamaya başlıyorsunuz” diye ekliyor. 

13. yüzyılda yaşadığına inanılan Nasreddin Hoca’nın doğum yeri Eskişehir-Sivrihisar, öldüğü yer Konya-Akşehir olarak biliniyor. Orta Asya Türki halkları ise, genellikle Hoca’nın Özbekistan’da, Buhara’da doğup öldüğüne inanıyor. 

 

Sovyetlerin Nasreddin Hocasından...

 

TürkRus.Com’da 2015’de yayınlanan, araştırmacı yazar Metin Uçar imzalı bir yazıyı, bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz:

 

 Türkiye ile Rusya’nın, daha doğrusu eski Sovyet coğrafyasının en güçlü ortak paydalarından birinin de Nasreddin Hoca olduğunu bilen bilir...  Hoca’nın“Bilenler bilmeyenlere anlatsın” kolaycılığına kaçmadan, işin özünü araştıran Metin Uçar, Sovyet ve Rus kaynaklarından ilginç bilgiler derledi. Belki ik ke duyacağınız Nasreddin Hoca fıkraları dahil!

Modern Türkiye ile Rusya’yı ortak paydalarda buluşturan tarihsel kişilikler üzerine Aziz Nicolas, Aziz George ile başladığımız araştırmamıza en ünlü ‘hoca’ Nasreddin ile devam ediyoruz. Rusça çeşitli edebi eserleri okurken çok sık karşıma çıkmıştır Nasreddin Hoca. Onun hakkında biraz inceleme yapınca oldukça ilginç bir tablo çıktı ortaya. Orta Asya’nın ve Yakın Doğu müslüman devletlerinde, Arap ve Pers dünyasında, Türkiye’de ve hatta Çin edebiyatında Nasreddin Hoca tarafından dile getirildiğine inanılan binlerce fıkra anlatılır. Bu fıkraların espri yanı sıra bilgelik dolu mesajlar ilettiği bilinir. Nasreddin Hoca’nın bilindiği ve saygı gördüğü ülkelerin bir çoğu eski SSCB kapsamında olduğu için Rusya’da tanınan bir kişiliktir. Onun hakkında yazılmış kitaplar, çekilmiş filmler ve çizgi filmler mevcuttur. Rusya’nın tarih ve doğu üzerine araştırmacılığı burada da kendini göstermiştir. Nasreddin Hoca’ya ait 1238 fıkra ve özlü hikaye Rusça’da bir külliyat halinde biraraya getirilmiştir ki en büyük toplama eserler arasındadır. Böyle geniş bir coğrafyada bilinen Nasreddin Hoca’yı araştırmak boyunumuzun borcu oldu. Bakın Türkiye dışında Nasreddin Hoca’yı nasıl bilirdiniz sorusuna Rusya’dan ne cevaplar var.

Rus kaynaklarına göre Nasreddin Hoca’nın gerçekten yaşamış bir kişilik olduğu konusu tartışmaya açıktır. Nasreddin Hoca’nın nerede ve hangi tarihte doğmuş ve yaşamış olduğu konusunda da çok değişik bilgiler mevcuttur. Türkiye’de Akşehir’de uzun yıllar yaşadığına inanılır. Herhangi bir tarihleme yapmak için Nasreddin Hoca fıkraları esas alınarak bazı araştırmalar yapılmısa da kesin bir belge veya kayıt mevcut değildir. Yine de kişiliği ve fıkraları ile bir Nasreddin Hoca gerçekliği söz konusudur ve bir çok yerde tanınan, saygı duyulan bir kişidir. Bazı araştırmacılar Nasreddin Hoca fıkralarının 13. yy’da ortaya çıktığı savunmaktadırlar. Ünlü Rus Türkoloğu V.A. Gordlevskiy Nasreddin Hoca tiplemesinin Cuhi adı etrafında Araplar tarafından anlatılan fıkralar şeklinde oluştuğunu, daha sonra Selçuklulara ve Türklere geçtiğini yazar. 

Bazı diğer araştırmacılar ise bu şekilde bir bağlantılar zinciri kurmadan her halkın edebiyatında Nasreddin Hoca gibi keskin zekalı ve dilli kahramanların olabileceğini savunurlar. Nasreddin Hoca ile ilgili ilk fıkralar 1480 yılında Türkiye’de yazılan Saltukname’de ortaya çıkar. Daha sonra Cami Ruma’nın yazarı yazar ve şair Lami tarafından XVI. yy’da tekrar kaleme alınır. Daha sonra P. Millin’in ‘Nasreddin ve karısı’, Gafur Gulyam’ın ‘Kiraz çekirdeğinden tesbih’ adlı romanlarını görmekteyiz. Nasreddin Hoca fıkraları Rusya’da ilk defa Dmitriy Kantemir elinden kaleme alınmıştır. Dmitriy Kantemir 1. Petro’nun yanına kaçmış bir Moldavya’lıdır. Yazdığı Türkiye Tarihi adlı eserinde Nasreddin Hoca’nın üç fıkrasına yer vermiştir.

Rusça’da Hoca Nasreddin olarak bilinen bizim hocanın Nasreddin Efendi, Molla Nasreddin, Afandi, Anastratin, Nesart, Nasır, Nasr Ad Din şeklinde kullanılan isimleri de mevcuttur. “Hoca” lakabı ilk önceleri sufi eğitmenler için kullanılmış, daha sonra din konusunda bilgili kişilere verilen saygı ünvanı haline gelmiştir. Nasreddin adı ise Arapçada ‘Dinin zaferi’ anlamına gelir.

Nasreddin Hoca konusunda araştırma yapan uzmanların birleştiği bir nokta vardır. O da Nasreddin Hoca’nın en derinlemesine Türkiye’de yer ettiğidir. Buna göre klasik, orijinal Nasreddin Hoca tiplemesi bugün Türkiye’de bilinendir. Türkiye’de Nasreddin Hoca’nın Hicri Takvime göre 605 (1208) tarihinde Eskişehir’e bağlı Hortu’da Dünya’ya geldiği ve Hicri Takvime göre 683 (1284) yılında Akşehir’de öldüğü kabul edilir. O döneme ait bazı belgelere göre gerçekten de babası imam Abdullah olan bir Nasreddin yaşamıştır. Nasreddin eğitimini Konya’da almıştır, Kastamonu’da çalışmış ve Akşehir’de ölmüştür. Hoca Nasreddin Türbesi bugün de ziyaretçilerin akınına uğramaktadır. Türbesinde bulunan yazıtta 386 yılında vefat etti diye yazar. Halk arasında ünlü nükteci Nasreddin Hoca’nın türbesi de kendisi gibidir, ölüm tarihini tersinden okumak gerekir söylencesi dolaşır.

Şimdi gelelim Rus dünyasında Nasreddin Hoca ile ilgili bir kaç ilginç tespite. L.V. Solovyev tarafından yazılmış olan ‘Huzuru Bozan’ adlı kitapta verilen bir Nasreddin Hoca fıkrası, daha sonra bu kitaptan uyarlanarak çekilen “Nasreddin Buhara’da” adlı filmde de yer alır. 

Nasreddin günün birinde Buhara Emiri ile bahse girer. Nasreddin Allah’ın kelamını eşeğine öğretebileceğini, ve eşeğin bu konuda en az Emir kadar bilgili olacağını iddia eder. Bunu gerçekleştirmek için bir kese altın ve yirmi yıl süre ister. Eğer iddiasını ispat edemezse kellesi gidecektir. Ancak Nasreddin muhtemel cezadan pek de korkuyora benzemez: “Ne de olsa yirmi yıl. Üçümüzden biri mutlaka ölür o zamana kadar. Ya emir, ya eşek ya da ben. Ondan sonra otur anla üçümüzden kim daha iyi bilirdi Allah’ın kelamını!”.

Nasreddin Hoca sadece akıllarda, kitaplarda, filmlerde kalmamış onun adına anıtlar da dikilmiştir. Bu anıtlardan biri Özbekistan, Buhara şehrinde, Diğeri Moskova’da, üçüncüsü de Sivrihisar, Hortu kasabasında bulunur. Moskova’daki heykeli Yartsevskaya Sokak, 25A adresinde bulunan binanın yanındadır ve 1 nisan 2006’da açılmıştır. 1 nisanın Dünya Mizah Günü olarak Rusya’da da geniş bir şekilde değerlendirildiğini hatırlayalım. Televizyonda veya gazetede mutlaka bir kaç 1 nisan şakası karşınıza çıkar. Bu bakımdan Nasreddin Hoca anıtının açılış tarihi bir tesadüf değildir.

 

Nasreddin Hoca hakkında Rusya’da yayınlanmış eserlere bir göz atacak olur isek karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

- Nasreddin Hoca Fıkraları. V.A. Gordlevski’nin Türkçeden çevirisi. 1957, Doğu Edebiyatları Yayınevi

- Molla Nasreddin Fıkraları Y. Granin’in Azerbaycanca’dan çevirisi. 1962, Bakü AzSSC BA Yayınları

- Hoca Nasreddin’in maceraları Özbekçe’den çeviri. A. Rahimi ve M. Şeverdin. 1970

- Yirmidört Nasreddin Hoca. M.S. Haritonov’un makalesi. 1986, Nauka yayınevi.

- Hoca Nasreddin fıkraları, 1997, Fair Ajansı. 368 sayfa.

- Leonid Solovyev. Hoca Nasreddin Hikayesi

1 nisanda açıldığını belirttiğimiz Moskova’daki Nasreddin Hoca heykeli, hocanın eşeği yüzünden Moskova’lılardan tepki almıştır. Çünkü heykel kompozisyonunda yer alan eşek, “Şrek” filmindeki Eşek’in neredeyse kopyasıdır. Genel olarak Nasreddin Hoca’yı en iyi anlatan heykel kompozisyonunun Türkiye’deki olduğuna inanılır.

Nasreddin Hoca hakkında yazıp da fıkralarına yer vermemek olmaz. Ancak bu fıkraların bir özelliği olacak. Belki de ilk defa Rusça Nasreddin Hoca fıkralarını Türkçe çevirisinden okuyacaksınız.

 

Yarıya/yarı

Mahkemeye çıkarılan Nasreddin, restoranda çalışırken tavuk köftelerine at eti kattığı iddiası ile yargılanmaktadır.

- Hangi oranlarda karıştırıp kıyma yapardın – diye sorar kadı.

- Yarıya yarı sayın kadı, diye cevap verir Nasreddin.

Mahkeme sonrasında eve dönerlerken arkadaşı Nasreddin’e sorar: Kadıya yarıya yarı derken ne demek istedin?

- Bir tavuğa bir at.

 

Kaçakçı

Nasreddin her gün sınırdan içi saman dolu sepetler taşımaktadır. Herkesin dilinde Hoca’nın kaçakçılık yaptığı bilinirmiş. Gümrük görevlileri de her seferinde neyin kaçakçılığını yaptığını anlamak için baştan aşağı ararlarmış hocayı. Bazen Hoca’nın tüm yükünü yaktıkları bile olurmuş ama hiç bir şey bulamazlarmış. Hoca ise her geçen gün zenginleştikçe zenginleşmekteymiş. Öyle ki bir süre sonra başka bir ülkeye taşınmış. Yıllar sonra karşısına çıkan eski bir gümrük görevlisi sormuş:

- Hoca artık bir şey saklamana gerek yok. Söyle Allah aşkına yıllarca neyin kaçakçılığını yapmıştın da bir türlü seni yakalayamamıştık?

- Eşek ticareti.

 

Dişi sinek
 

Nasreddin Hoca bir gün sinek avlarken karısına "İki sinek vurdum, biri dişi, öteki erkek sinek idi" der.

Karısı şaşırır ve sorar: "Hangisinin dişi, hangisinin erkek olduğunu nasıl anladın?"

- Dişi olan aynaya konmuştu.

 

Kısa

Nasreddin Hoca’ya bir bayram vesilesi ile şehirde konuşma yapmasını rica etmişler. Hoca yedi gece yeni gün uğraşmış ve yedi sayfa konuşma yazmış. Bayram günü gelmiş hoca kürsüye çıkmış, yedi sayfalık konuşmasını yedi saatte tamamlamış. Sonradan da halka sormuş:

- Ey ahali, konuşmam hoşunuza gitti mi?

- Sonu iyiydi, diye cevap vermiş halkın arasında uykuya dalmayan bir kaç kişi. – Ama başını unuttuk.

- O zaman hatırlatayım, diyen hoca başlamış konuşmasının başını yeniden okumaya.

- Başı çok iyiydi, diye cevap vermiş ahali, Ama sen okurken bu sefer de sonunu unuttuk.

Hoca o zaman böyle konuşmalar yapmanın faydasız olduğunu anlamış ve o günden sonra da sadece kısa fıkralar yazmaya başlamış.

 



Rusçadan Türkçeye çevrildi

 

Yine TürkRus.Com arşivinden, 2018 tarihli, Metin UÇAR imzalı bir başka yazı:

 "Başlık tuhafınıza gitmiş olabilir. Hatta "Yine bir Nasreddin Hoca fırkası mı?" diyenleriniz de olabilir. Ancak meselenin aslı başka: Dünya çapında çok sayıda klasik eser çıkarmış olan Rus edebiyatı her geçen gün Türk okuyucusuna daha da yaklaşıyor. Rusça orijinalinden yapılan çevirilerin sayısı her geçen gün artıyor. Artık okuyucular Rus klasiklerini "İngilizce ya da Fransızca çevrisinden yapılan Türkçe çevirisinden" okumak zorunda değiller. Rusça orijinalinden yapılan edebi çeviriler kervanına bir eser daha katıldı. 

 

Yıllarca Rusya’da turizm alanında çalışmış olan, mürekkeple tanışık (A.Ü. DTCF Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu) Ali Rıza Dırık, Leonid Solovyov’un "Huzur Bozan Nasreddin" adlı eserini Türkçeye kazandırdı. Kitabın girişinde bakın ne deniyor:

 


 

"Huzur Bozan Nasreddin 1943, 1946 ve 1959 yıllarında sinemaya uyarlandı; Rus-Sovyet klasikleri arasındadır ve yıllardır Rusya’da ortaokul ve liselerde Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Turgenyev, Çehov, Gorki gibi isimlerin klasikle­riyle bir arada okunması tavsiye edilmektedir. Daha çok fıkralarıyla günü­müze gelmiş Nasreddin Hoca’nın bir solukta ve keyifle okunacak bu romanı sizi kâh güldürecek, kâh heyecanlandıracak, kâh da düşündürecek...

 

Kimdir Nasreddin Hoca? Gerçekten ülkenin ve insanlarının huzurunu mu bozar yoksa hükümdarların ve hükümdar takımlarının korkulu rüyası mı olur? Onun en büyük düşü, diyordu Solovyov, tüm insanların açgözlülük, kıskançlık, düzenbazlık ve kötülük nedir bilmeden kardeş gibi yaşayabi­lecekleri, kötü günlerinde birbirlerine yardım edecekleri bir dünya... Fakat o, insanların yanlış yaşadıklarını, birbirlerine baskı yaptıklarını, birbirlerini köleleştirdiklerini ve ruhlarını türlü türlü iğrençliklerle lekelediklerini üzü­lerek görüyordu. Dünyanın dört bir köşesinde ölüm fermanı çoktan yazıl­mıştı Nasreddin Hoca’nın. Her yere ajanlar salınmış, cellat takımı bıçaklarını bilemiş, bekler durumdaydı. Ölmeye niyeti yoktu Hoca’nın. Yaşamak ölüm­den daha değerliydi. Korkmuyordu çünkü biliyordu Nasreddin Hoca:

“Hakikat karşısında galip gelmek, asla yalana has değildir.”

Bizden duyurması. Okuması sizden.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/huzur-bozan-nasreddin/462683.html

https://www.bkmkitap.com/huzur-bozan-nasreddin"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder