Kaynak:
https://turkrus.com/
Nasreddin Hoca ya da Hoca Nasreddin… Anadolu’dan
Balkanlara, Orta Asya’ya… Müslüman halkların geniş coğrafyasında 13. yüzyıldan
beri “folklorik bir efsane” olarak nesillerden nesillere aktarılan Nasreddin
Hoca, Rusya’da ses getiren yeni bir sanat performansına damgasını
vuruyor.
Dünyada en çok Angelina Jolie ve Morgan Freeman’ın
başrollerinde oynadığı 2008 yapımı “Wanted” filmiyle bilinen, Rusya’da 2004’te
çektiği “Noçnoy Dozor” (Gece Nöbeti) ile zirveye çıkan Ruz-Kazak yönetmen Timur
Bekmambetov, yeni projesiyle “çocukluk hayalini” gerçeğe dönüştürdü.
59 yaşındaki yönetmen bu kez Nasreddin Hoca’yı sahneye
taşıdı. Ancak film değil, kukla gösterisi olarak.
SSCB devrinden bugüne, köklü bir geçmişiyle Moskova’nın
önde gelen sanat mekanlarından olan Halklar Tiyatrosu tarihinde ilk kez bir
kukla oyununa sahnesini açtı. Yönetmenliğini Bekmambetov’un yaptığı “Hoca
Nasreddin”, perşembe günü ilk kez sanatseverlerle buluştu. Bu, Bekmambetov’un
ilk kukla tiyatrosu deneyimi.
14 Mart’a kadar sergilenecek oyunun biletlerinin neredeyse
tamamı tükendi. Bu satıları yazdığımızda, 5 Şubat cuma akşamki gösteri için
sadece iki bilet kalmıştı ve fiyatı da 15 bin ruble (yaklaşık 1500 lira) idi.
Nasreddin Hoca’nın eşeğiyle yaşadığı maceralardan hem
çocuklara hem yetişkinlere neşe ve bilgelik dersleri verdiği performans, 17
Aralık’ta yapılan galasında sanat çevrelerinden “tam not” almış, ayakta
alkışlanmıştı.
Dünyaca ünlü bir yönetmen, Timur Bekmambetov, çocukluğunun
kahramanını sahneye taşırken Rus sinemasının “kült” isimlerini de sesleri ile
projeye dahil etti. SSCB sonrası Rus sinemasının en önemli oyuncularından
Çulpan Hamatova, Yevgeni Mironov, Konstantin Habenski, Elizaveta
Boyarskaya, oyundaki kuklaları seslendirirken, böylece sinema filminde bir
araya gelmeleri zor olan isimler Nasreddin Hoca için buluştu. Habenski
Nasreddin Hoca'yı, Mironov eşeğini seslendirdi.
1943’te çekilen Sovyet yapımı, siyah-beyaz “Nasreddin Buhara’da” filminden esinlenen gösteri, Sovyet halklarının “Özbekistanlı” saydığı Nasreddin Hoca’ ın hayatından ve bilgeliğinden sahneler, diyaloglar sunuyor. Ortaçağ Orta Asyası’nın renkli sokaklarından Timur’un sarayına kadar farklı mekanları canlandırıyor. Kuklaların muazzam başarısı -aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz- beğeni ve takdir topluyor.
Yönetmen Bekmambetov, "Yıllardır bu her şeyin tersini
düzüne çeviren, bu zeki, yetenekli, mistik ve paradoksal karakterin hikayesini
anlatmayı hayal ettim. Doğu medeniyetinin efsanevi kahramanını anlatırken,
özgürlükten sevgiye ve insan haklarına kadar, zamanımızın pek çok sorunu ve
özlemini de anlatmış oluyoruz” diyor.
Timur Bekmambetov, “Nasreddin Hoca, çağları aşarak yaşayan
bir isim. Yaşınız ilerledikçe, aptal ve açgözlü insanlar arasında zeki bir
kahraman olan Hoca’nın hikayelerinin tüm trajedisini daha iyi anlamaya
başlıyorsunuz” diye ekliyor.
13. yüzyılda yaşadığına inanılan Nasreddin Hoca’nın doğum
yeri Eskişehir-Sivrihisar, öldüğü yer Konya-Akşehir olarak biliniyor. Orta Asya
Türki halkları ise, genellikle Hoca’nın Özbekistan’da, Buhara’da doğup öldüğüne
inanıyor.
Sovyetlerin
Nasreddin Hocasından...
TürkRus.Com’da
2015’de yayınlanan, araştırmacı yazar Metin Uçar imzalı bir yazıyı, bir kez
daha sizlerle paylaşıyoruz:
Türkiye ile Rusya’nın, daha doğrusu eski Sovyet
coğrafyasının en güçlü ortak paydalarından birinin de Nasreddin Hoca olduğunu
bilen bilir... Hoca’nın“Bilenler bilmeyenlere anlatsın” kolaycılığına
kaçmadan, işin özünü araştıran Metin Uçar, Sovyet ve Rus kaynaklarından ilginç
bilgiler derledi. Belki ik ke duyacağınız Nasreddin Hoca fıkraları dahil!
Modern Türkiye ile Rusya’yı ortak paydalarda buluşturan
tarihsel kişilikler üzerine Aziz Nicolas, Aziz George ile başladığımız
araştırmamıza en ünlü ‘hoca’ Nasreddin ile devam ediyoruz. Rusça çeşitli edebi
eserleri okurken çok sık karşıma çıkmıştır Nasreddin Hoca. Onun hakkında biraz
inceleme yapınca oldukça ilginç bir tablo çıktı ortaya. Orta Asya’nın ve Yakın
Doğu müslüman devletlerinde, Arap ve Pers dünyasında, Türkiye’de ve hatta Çin
edebiyatında Nasreddin Hoca tarafından dile getirildiğine inanılan binlerce
fıkra anlatılır. Bu fıkraların espri yanı sıra bilgelik dolu mesajlar ilettiği
bilinir. Nasreddin Hoca’nın bilindiği ve saygı gördüğü ülkelerin bir çoğu eski
SSCB kapsamında olduğu için Rusya’da tanınan bir kişiliktir. Onun hakkında
yazılmış kitaplar, çekilmiş filmler ve çizgi filmler mevcuttur. Rusya’nın tarih
ve doğu üzerine araştırmacılığı burada da kendini göstermiştir. Nasreddin
Hoca’ya ait 1238 fıkra ve özlü hikaye Rusça’da bir külliyat halinde biraraya
getirilmiştir ki en büyük toplama eserler arasındadır. Böyle geniş bir
coğrafyada bilinen Nasreddin Hoca’yı araştırmak boyunumuzun borcu oldu. Bakın
Türkiye dışında Nasreddin Hoca’yı nasıl bilirdiniz sorusuna Rusya’dan ne
cevaplar var.
Rus kaynaklarına göre Nasreddin Hoca’nın gerçekten yaşamış
bir kişilik olduğu konusu tartışmaya açıktır. Nasreddin Hoca’nın nerede ve
hangi tarihte doğmuş ve yaşamış olduğu konusunda da çok değişik bilgiler
mevcuttur. Türkiye’de Akşehir’de uzun yıllar yaşadığına inanılır. Herhangi bir
tarihleme yapmak için Nasreddin Hoca fıkraları esas alınarak bazı araştırmalar
yapılmısa da kesin bir belge veya kayıt mevcut değildir. Yine de kişiliği ve
fıkraları ile bir Nasreddin Hoca gerçekliği söz konusudur ve bir çok yerde
tanınan, saygı duyulan bir kişidir. Bazı araştırmacılar Nasreddin Hoca
fıkralarının 13. yy’da ortaya çıktığı savunmaktadırlar. Ünlü Rus Türkoloğu V.A.
Gordlevskiy Nasreddin Hoca tiplemesinin Cuhi adı etrafında Araplar tarafından
anlatılan fıkralar şeklinde oluştuğunu, daha sonra Selçuklulara ve Türklere
geçtiğini yazar.
Bazı diğer araştırmacılar ise bu şekilde bir bağlantılar
zinciri kurmadan her halkın edebiyatında Nasreddin Hoca gibi keskin zekalı ve
dilli kahramanların olabileceğini savunurlar. Nasreddin Hoca ile ilgili ilk
fıkralar 1480 yılında Türkiye’de yazılan Saltukname’de ortaya çıkar. Daha sonra
Cami Ruma’nın yazarı yazar ve şair Lami tarafından XVI. yy’da tekrar kaleme
alınır. Daha sonra P. Millin’in ‘Nasreddin ve karısı’, Gafur Gulyam’ın ‘Kiraz
çekirdeğinden tesbih’ adlı romanlarını görmekteyiz. Nasreddin Hoca fıkraları
Rusya’da ilk defa Dmitriy Kantemir elinden kaleme alınmıştır. Dmitriy Kantemir
1. Petro’nun yanına kaçmış bir Moldavya’lıdır. Yazdığı Türkiye Tarihi adlı
eserinde Nasreddin Hoca’nın üç fıkrasına yer vermiştir.
Rusça’da Hoca Nasreddin olarak bilinen bizim hocanın
Nasreddin Efendi, Molla Nasreddin, Afandi, Anastratin, Nesart, Nasır, Nasr Ad
Din şeklinde kullanılan isimleri de mevcuttur. “Hoca” lakabı ilk önceleri sufi
eğitmenler için kullanılmış, daha sonra din konusunda bilgili kişilere verilen
saygı ünvanı haline gelmiştir. Nasreddin adı ise Arapçada ‘Dinin zaferi’ anlamına
gelir.
Nasreddin Hoca konusunda araştırma yapan uzmanların
birleştiği bir nokta vardır. O da Nasreddin Hoca’nın en derinlemesine
Türkiye’de yer ettiğidir. Buna göre klasik, orijinal Nasreddin Hoca tiplemesi
bugün Türkiye’de bilinendir. Türkiye’de Nasreddin Hoca’nın Hicri Takvime göre
605 (1208) tarihinde Eskişehir’e bağlı Hortu’da Dünya’ya geldiği ve Hicri
Takvime göre 683 (1284) yılında Akşehir’de öldüğü kabul edilir. O döneme ait
bazı belgelere göre gerçekten de babası imam Abdullah olan bir Nasreddin
yaşamıştır. Nasreddin eğitimini Konya’da almıştır, Kastamonu’da çalışmış ve
Akşehir’de ölmüştür. Hoca Nasreddin Türbesi bugün de ziyaretçilerin akınına
uğramaktadır. Türbesinde bulunan yazıtta 386 yılında vefat etti diye yazar.
Halk arasında ünlü nükteci Nasreddin Hoca’nın türbesi de kendisi gibidir, ölüm
tarihini tersinden okumak gerekir söylencesi dolaşır.
Şimdi gelelim Rus dünyasında Nasreddin Hoca ile ilgili bir
kaç ilginç tespite. L.V. Solovyev tarafından yazılmış olan ‘Huzuru Bozan’ adlı
kitapta verilen bir Nasreddin Hoca fıkrası, daha sonra bu kitaptan uyarlanarak
çekilen “Nasreddin Buhara’da” adlı filmde de yer alır.
Nasreddin günün birinde Buhara Emiri ile bahse girer.
Nasreddin Allah’ın kelamını eşeğine öğretebileceğini, ve eşeğin bu konuda en az
Emir kadar bilgili olacağını iddia eder. Bunu gerçekleştirmek için bir kese
altın ve yirmi yıl süre ister. Eğer iddiasını ispat edemezse kellesi
gidecektir. Ancak Nasreddin muhtemel cezadan pek de korkuyora benzemez: “Ne de
olsa yirmi yıl. Üçümüzden biri mutlaka ölür o zamana kadar. Ya emir, ya eşek ya
da ben. Ondan sonra otur anla üçümüzden kim daha iyi bilirdi Allah’ın
kelamını!”.
Nasreddin Hoca sadece akıllarda, kitaplarda, filmlerde
kalmamış onun adına anıtlar da dikilmiştir. Bu anıtlardan biri Özbekistan,
Buhara şehrinde, Diğeri Moskova’da, üçüncüsü de Sivrihisar, Hortu kasabasında
bulunur. Moskova’daki heykeli Yartsevskaya Sokak, 25A adresinde bulunan binanın
yanındadır ve 1 nisan 2006’da açılmıştır. 1 nisanın Dünya Mizah Günü olarak
Rusya’da da geniş bir şekilde değerlendirildiğini hatırlayalım. Televizyonda
veya gazetede mutlaka bir kaç 1 nisan şakası karşınıza çıkar. Bu bakımdan
Nasreddin Hoca anıtının açılış tarihi bir tesadüf değildir.
Nasreddin
Hoca hakkında Rusya’da yayınlanmış eserlere bir göz atacak olur isek karşımıza
şöyle bir tablo çıkıyor:
- Nasreddin Hoca Fıkraları. V.A. Gordlevski’nin Türkçeden
çevirisi. 1957, Doğu Edebiyatları Yayınevi
- Molla Nasreddin Fıkraları Y. Granin’in Azerbaycanca’dan
çevirisi. 1962, Bakü AzSSC BA Yayınları
- Hoca Nasreddin’in maceraları Özbekçe’den çeviri. A.
Rahimi ve M. Şeverdin. 1970
- Yirmidört Nasreddin Hoca. M.S. Haritonov’un makalesi.
1986, Nauka yayınevi.
- Hoca Nasreddin fıkraları, 1997, Fair Ajansı. 368 sayfa.
- Leonid Solovyev. Hoca Nasreddin Hikayesi
1 nisanda açıldığını belirttiğimiz Moskova’daki Nasreddin
Hoca heykeli, hocanın eşeği yüzünden Moskova’lılardan tepki almıştır. Çünkü heykel kompozisyonunda yer alan eşek, “Şrek” filmindeki Eşek’in neredeyse
kopyasıdır. Genel olarak Nasreddin Hoca’yı en iyi anlatan heykel
kompozisyonunun Türkiye’deki olduğuna inanılır.
Nasreddin Hoca hakkında yazıp da fıkralarına yer vermemek
olmaz. Ancak bu fıkraların bir özelliği olacak. Belki de ilk defa Rusça
Nasreddin Hoca fıkralarını Türkçe çevirisinden okuyacaksınız.
Yarıya/yarı
Mahkemeye çıkarılan Nasreddin, restoranda çalışırken tavuk
köftelerine at eti kattığı iddiası ile yargılanmaktadır.
- Hangi oranlarda karıştırıp kıyma yapardın – diye
sorar kadı.
- Yarıya yarı sayın kadı, diye cevap verir Nasreddin.
Mahkeme sonrasında eve dönerlerken arkadaşı Nasreddin’e
sorar: Kadıya yarıya yarı derken ne demek istedin?
- Bir tavuğa bir at.
Kaçakçı
Nasreddin her gün sınırdan içi saman dolu sepetler
taşımaktadır. Herkesin dilinde Hoca’nın kaçakçılık yaptığı bilinirmiş. Gümrük
görevlileri de her seferinde neyin kaçakçılığını yaptığını anlamak için baştan
aşağı ararlarmış hocayı. Bazen Hoca’nın tüm yükünü yaktıkları bile olurmuş ama
hiç bir şey bulamazlarmış. Hoca ise her geçen gün zenginleştikçe zenginleşmekteymiş.
Öyle ki bir süre sonra başka bir ülkeye taşınmış. Yıllar sonra karşısına çıkan
eski bir gümrük görevlisi sormuş:
- Hoca artık bir şey saklamana gerek yok. Söyle Allah
aşkına yıllarca neyin kaçakçılığını yapmıştın da bir türlü seni
yakalayamamıştık?
- Eşek ticareti.
Dişi
sinek
Nasreddin Hoca bir gün sinek avlarken karısına "İki
sinek vurdum, biri dişi, öteki erkek sinek idi" der.
Karısı şaşırır ve sorar: "Hangisinin dişi, hangisinin
erkek olduğunu nasıl anladın?"
- Dişi olan aynaya konmuştu.
Kısa
Nasreddin Hoca’ya bir bayram vesilesi ile şehirde konuşma
yapmasını rica etmişler. Hoca yedi gece yeni gün uğraşmış ve yedi sayfa konuşma
yazmış. Bayram günü gelmiş hoca kürsüye çıkmış, yedi sayfalık konuşmasını yedi
saatte tamamlamış. Sonradan da halka sormuş:
- Ey ahali, konuşmam hoşunuza gitti mi?
- Sonu iyiydi, diye cevap vermiş halkın arasında
uykuya dalmayan bir kaç kişi. – Ama başını unuttuk.
- O zaman hatırlatayım, diyen hoca başlamış
konuşmasının başını yeniden okumaya.
- Başı çok iyiydi, diye cevap vermiş ahali, Ama sen
okurken bu sefer de sonunu unuttuk.
Hoca o zaman böyle konuşmalar yapmanın faydasız olduğunu
anlamış ve o günden sonra da sadece kısa fıkralar yazmaya başlamış.
Rusçadan Türkçeye çevrildi
Yine
TürkRus.Com arşivinden, 2018 tarihli, Metin UÇAR imzalı bir başka yazı:
"Başlık tuhafınıza gitmiş olabilir. Hatta
"Yine bir Nasreddin Hoca fırkası mı?" diyenleriniz de olabilir. Ancak
meselenin aslı başka: Dünya çapında çok sayıda klasik eser çıkarmış olan Rus
edebiyatı her geçen gün Türk okuyucusuna daha da yaklaşıyor. Rusça
orijinalinden yapılan çevirilerin sayısı her geçen gün artıyor. Artık okuyucular
Rus klasiklerini "İngilizce ya da Fransızca çevrisinden yapılan Türkçe
çevirisinden" okumak zorunda değiller. Rusça orijinalinden yapılan edebi
çeviriler kervanına bir eser daha katıldı.
Yıllarca
Rusya’da turizm alanında çalışmış olan, mürekkeple tanışık (A.Ü. DTCF Rus Dili
ve Edebiyatı Bölümü mezunu) Ali Rıza Dırık, Leonid Solovyov’un "Huzur
Bozan Nasreddin" adlı eserini Türkçeye kazandırdı. Kitabın girişinde
bakın ne deniyor:
"Huzur Bozan Nasreddin 1943, 1946 ve 1959 yıllarında
sinemaya uyarlandı; Rus-Sovyet klasikleri arasındadır ve yıllardır Rusya’da
ortaokul ve liselerde Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Turgenyev, Çehov, Gorki gibi
isimlerin klasikleriyle bir arada okunması tavsiye edilmektedir. Daha çok
fıkralarıyla günümüze gelmiş Nasreddin Hoca’nın bir solukta ve keyifle
okunacak bu romanı sizi kâh güldürecek, kâh heyecanlandıracak, kâh da
düşündürecek...
Kimdir Nasreddin Hoca? Gerçekten ülkenin ve insanlarının huzurunu mu bozar yoksa hükümdarların ve hükümdar takımlarının korkulu rüyası mı olur? Onun en büyük düşü, diyordu Solovyov, tüm insanların açgözlülük, kıskançlık, düzenbazlık ve kötülük nedir bilmeden kardeş gibi yaşayabilecekleri, kötü günlerinde birbirlerine yardım edecekleri bir dünya... Fakat o, insanların yanlış yaşadıklarını, birbirlerine baskı yaptıklarını, birbirlerini köleleştirdiklerini ve ruhlarını türlü türlü iğrençliklerle lekelediklerini üzülerek görüyordu. Dünyanın dört bir köşesinde ölüm fermanı çoktan yazılmıştı Nasreddin Hoca’nın. Her yere ajanlar salınmış, cellat takımı bıçaklarını bilemiş, bekler durumdaydı. Ölmeye niyeti yoktu Hoca’nın. Yaşamak ölümden daha değerliydi. Korkmuyordu çünkü biliyordu Nasreddin Hoca:
“Hakikat karşısında galip gelmek, asla yalana has değildir.”
Bizden duyurması. Okuması sizden.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/huzur-bozan-nasreddin/462683.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder