Cenk
Başlamış
Kaynak:
http://medyagunlugu.com/
Eskiler, "hafıza-i beşer nisyan ile maluldür"
dermiş yani “insan hafızasının sakatlığı, unutmasıdır...”
Örneğin, bugün 19 Ağustos ama bu tarih büyük olasılıkla çok
az kişiye hatta garip ama Rusların bile hayli azına bir anlam ifade ediyor. Bu
kadar önemli sonuçları olan bir olayın bu kadar çabuk hafızalardan silinmesi
gerçekten çarpıcı...
19 Ağustos 1991, Sovyetler Birliği'ni yıkıma götüren
süreçte sondan bir önceki dönüm noktasıydı. O yıl bir pazartesi gününe denk
gelen 19 Ağustos'ta "Kremlin Şahinleri" olarak bilinen bir grup üst
düzey yetkili, Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un Kırım'da tatilde bulunmasından
faydalanarak darbe yaptı. Aslında daha doğru tanım, "darbe girişiminde
bulundu" olmalı çünkü ne darbeciler ne de darbecilerin emirlerine gönülsüz
uyan genç askerler ne yapacaklarını biliyordu. En başından itibaren dünya
tarihine en garip darbelerden biri olarak geçmeye adaydı, geçti de. Garipti
çünkü ne ülkenin sınırları kapatılmış ne de doğru dürüst sokağa çıkma yasağı
ilan edilebilmişti. Moskova sokaklarında tanklarla karşılaşanlar kısa bir
şaşkınlık anından sonra genç askerlerin şaşkın bakışları altında tanklara
tırmanmaya, hatıra fotoğrafları çektirmeye başladı.
Sabah saatlerinde bir grup darbeci ilk basın toplantısını
düzenlediğinde, sözcüler konumundaki Devlet Başkanı Yardımcısı Gennadiy
Yanayev'in titreyen elleri darbe girişiminin geleceği hakkında ilk fikri de
veriyordu. Herkes darbecilere "aşırı komünist" diyordu ama aslında
onlar sadece ayrıcalıklarını kaybetmek istemeyen tutucu üst düzey yöneticilerdi...
Eskiden Türkiye'de darbe günlerinde TRT'nin Hasan
Mutlucan'ı ekrana getirmesine benzer şekilde, Sovyet TV'si sürekli olarak ünlü
"Kuğu Gölü" balesini yayınlıyordu.
Moskova'ya ilk gelen Türk bankacı olan Yapı Kredi
Bankası'nın Moskova temsilcisi Ömer Kükner'le Türkiye'ye dönmeden önce 1989
yılında bir söyleşi yapmış, izlenimlerini sormuştum. 18 Temmuz tarihli
Milliyet'te "SSCB dibe vurdu" başlığıyla yayımlanan söyleşide Kükner,
"Türkiye'ye döndükten iki gün sonra Gorbaçov'un devrildiğini duysanız şaşırır
mısınız" sorusunu şöyle yanıtlamıştı:
"Hayır, şaşırmam. Ama dört yıl sonra Gorbaçov hala
görevde deseniz de şaşırmam. Çünkü ülkede şu anda öyle bir denge var. Bir
öngörüde bulunayım: Mesela Gorbaçov yurt dışındayken iktidardan
uzaklaştırılabilir. Moskova'dayken bir şey olması daha zayıf bir
olasılık."
İşte, 19 Ağustos sabahı darbe girişimini Türkiye'de öğrenen
Kükner saat tam 09.15'te, Baytur firmasının Moskova temsilcisi olan yakın
arkadaşı İsmail Koçak'ı aradı:
-İsmail, hayrola sizin orası karıştı?
-Ne demek karıştı?
-Bırak şakayı, durum nasıl Moskova'da?
-Ömer, sen neden söz ediyorsun?
-Darbeden!
-Ne darbesi!
-Darbe oldu, Gorbaçov'u devirdiler ya!
-Ömer, yani şimdi sabah sabah!..
Koçak arkadaşının şaka yaptığına emin televizyonu açtığında
milyonlarca Sovyet vatandaşı gibi "Kuğu Gölü" balesi ile karşılaştı.
-Gördün mü?
-Gördüm, bale var!
-O zaman CNN'i aç!
Böylece Moskova'daki Koçak, Moskova'da darbe olduğunu
Türkiye'den telefon eden arkadaşından ve Amerikan CNN TV'sinden öğreniyordu!
09.20... Moskova'daki THY bürosu...
Büroda şoför olarak çalışan Sergey telaşla içeri girdi ve
Rus çalışanlardan Olga'ya çabuk çabuk bir şeyler anlatmaya başladı. Sesleri
duyan Türk çalışan Gülgün Ertopçu odasından Olga'ya seslendi:
-Ne var, Sergey ne anlatıyor öyle?
-Darbe olmuş!
-Olsun, biz alışkanız!*
Aynı dakikalarda, muhalefet lideri Boris Yeltsin,
"Beyaz Ev" olarak bilinen Rusya parlamento binasının önünde bir
tankın üzerine çıkmış, halka darbeye direnme çağrısı yapıyordu. O zamanlar 10
milyonluk bir kent olan Moskova'da bu çağrıya yaklaşık 20 bin kişi uydu ve
parlamento binası önünde direniş başlattı. Hem bu direniş hem ne yapacaklarını
bilmeyen darbecilerin kararsızlığı hem de Rus ordusunun deneyimsizliği ve
isteksizliği sonucu 21 Ağustos Çarşamba öğleden sonra iktidara el koyma planı
çöktü. Bazı komutanların Yeltsin'in safına geçmesinin ardından darbeciler
tutuklandı ve Gorbaçov Kırım'dan döndü.
Ama o günden itibaren güç Yeltsin'in eline geçmeye ve
Gorbaçov'ın iktidarı her dakika erimeye başladı. Gorbaçov siyasi rakibi olarak
gördüğü Yeltsin'i yok etmek için çok uğraşmış ve onu Komünist Parti'deki
görevlerinden uzaklaştırmıştı. İntikam saatinin geldiğini gören Yeltsin
Gorbaçov'u her fırsatta küçük düşürdü, aşağıladı.
Sovyetler'i tarihe gömen son gelişme, Rusya, Ukrayna ve
Beyaz Rusya'nın Bağımsız Devletler Topluluğu adında bir ülke kurulduğunu
açıklaması oldu. Sovyetler'in parçalandığını ve elinde artık iktidar
kalmadığını kabul etmek zorunda kalan Gorbaçov 25 Kasım 1991'de yani darbe
girişiminden sadece üç ay sonra istifa etmek zorunda kaldı ve Sovyetler Birliği
resmen tarihe karıştı.
74 yıllık bir ülke, iki buçuk gün süren bir darbe
girişiminin ardından yıkıldı. İnsan ister istemez, "19 Ağustos'ta
aşırıların yönlendirdiği Rus ordusunun darbesi başarıya ulaşsaydı acaba ne
olurdu" diye düşünüyor.
Tabii, bu sorununun yanıtını artık hiçbir zaman
öğrenemeyeceğiz...
İşte, bir ülkenin, belki de dünyanın kaderini değiştiren
bir gün, 19 Ağustos herkes için ama daha önemlisi Ruslar için bile uzun süredir
takvimdeki sıradan bir gün...
*Sovyetler'i
Yıkan Darbe: Kuğu Gölü Operasyonu, Cenk Başlamış, Milliyet Yayınları, İstanbul
1992
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder