Samih
Güven
Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Rusya tarihi uluslar tarihinin en ilginç olanlarından biri.
Rus halkının coğrafya, iklim ve başka milletlerle olan etkileşimi, iktisadi
zorluklar, sanat ve kültür başarıları, sosyal çalkantılar, İskitler'den
Napolyon’a ve Hitler'e kadar uzanan istilalar, 19. yüzyıldaki değişim
dinamikleri, Bolşevik Devrim sonrasında her şeyin sil baştan değişmesi, dahası
da 90'lı yıllarda yaşanan büyük hayal kırıklığı… Ama nereden bakılırsa bakılsın
dünya tarihinde hemen her zaman önemli güçlerden biri olmuş Rusya.
Diğer milletlerin tarihlerinde olduğu gibi Rus tarihinde de
önemli dönüm noktaları söz konusu. Her bir dönemin kendine has iktisadi, sosyal
ve kültürel özellikleri var. Hakimiyet kuran anlayışa göre şekillenen ekonomik
ve siyasal özellikler yanı sıra mimariye ve sanata bakış da farklı etkiler
yaratmış.
Bu kapsamda üzerinde durulması gereken bir konu hem
tarihsel dönüm noktalarının özellikleri hem de hakim anlayışın kendi gücünün ve
otoritesinin zamana damgası anlamına gelen sembol yapıların olması.
Genel olarak bakıldığında Rus tarihinde, Kievan Rus ilk
birleşik doğu Slav devleti oluyor (882). Hristiyanlığın kabulü ise 988 yılında
gerçekleşiyor. Hristiyanlığın Bizans versiyonu ve Slav kültürünün birleşimi
bütün Rusya tarihine etki edecek önemli bir anlayış getiriyor.
Apanaj Rusya daha karmaşık, merkezi bir otoritenin
kurulamadığı ve Moğol’larla mücadele ile geçen zorlu bir dönem. Bunu takiben
Moskova’nın yükselişi, Çarlık ve İmparatorluk dönemi geliyor. Tabi Büyük
Petro’nun reformlarını özellikle vurgulamak gerekiyor. 18 ve 19. yüzyılda sanat
ve edebiyat alanında önemli bir atılım söz konusu oluyor. Bu yüzyılın sonlarına
doğru ise sosyal buhranlar ve değişim dinamikleri çıkıyor ortaya. Ardından
Bolşevik Devrim, Sovyet Rusya ve günümüz Rusya’sı geliyor.
Belirtilen dönemsel ayırımlar dikkate alındığında farklı
olduğuna inandığım dört önemli yapıdan söz etmek istiyorum: Bunlar Kremlin’deki
üç katedral, Kızıl Meydan’daki Aziz Vasil Katedrali, Kropotkinskaya metro
istasyonu yakınındaki Kurtarıcı İsa Katedrali ve komünist dönemin plancılığı ve
hırsı ile daha çok özdeşleştiğini düşündüğüm Moskova Metrosu.
Kremlinde inşa edilen Yükseliş katedrali ve diğerleri yeni
bir dönemin habercileri oluyor. Bu yeni dönem Moskova’nın yükselişi ve Apanaj
Rusya’nın sona ermesi anlamına geliyor. Bazı tarihçiler Apanaj döneminin Kievan
Rus döneminde oluşturulan kurumlar ve kültür olmasaydı çok daha zor geçecek bir
dönem olduğuna inanıyor. Ama bu zor ve dağınık dönem birlik, merkezi bir
otorite ve güçlenme arayışını da beraberinde getiriyor. Moskova’nın yükselişi
böyle bir ihtiyaca denk düşüyor işte.
1460’lardan sonra III. İvan ve ardından III. Vasili ile
birlikte başlayan Moskova’nın yükselişi mimaride de önemli bir dönüm noktası
oluyor. III. İvan Moskova’ya yabancı uzmanlar çağırıyor ve kapsamlı bir inşaat
başlatıyor. Moskovalı hükümdarların gücünün ve otoritesinin sembolü olarak
Kremlinin merkezi inşa ediliyor. Burada yapılan Müjde, Yükseliş ve Başmelek
Mikhail katedralleri Kremli’nin kutsal kalbi haline geliyor. Rus
hükümdarlarının nikahlarına, taç giyme ve cenaze törenlerine sahne oluyor bu
önemli mekanlar.
Rusya tarihinde başka bir dönüm noktasının göstergesi de
bugün bütün Rusya’nın sembolü olan Aziz Vasil Katedrali. Olumsuz imajına rağmen
Korkunç İvan (1533-1584) dönemi Rus tarihinde özel bir öneme sahip aslında. IV.
İvan genel olarak uygulamaları, şüpheciliği ve gaddarlığı ile biliniyor. Sivri
bir değnekle yaraladığı oğlunun ölümüne neden oluyor malum. Bununla birlikte,
Boyar Dumasıyla mücadelesi, Rusya’nın ilk Çarı olması, Kazan ve Astrahan
Hanlıkları’nın Moskova’ya yönelik akımlarının durdurulması ve Rusya’nın
birliğinin güçlendirilmesi açısından bir dönüm noktasına da neden oluyor. Bazı
tarihçiler onun reformları ve savaşları sayesinde Rusya’nın modern bir devlet
ve imparatorluk haline geldiğini öne sürüyor. İşte bu dönemdeki savaşların kazanılması
sonucu yaptırılan Aziz Vasil Katedrali de bu açıdan önem taşıyor.
19. yüzyılın başında Napolyon’a karşı verilen mücadele ve
sonrasındaki gelişmeler de önemli bir dönüm noktası kanımca. Bu büyük
mücadelede bilgisine güvenilen yaşlı bir kumandan önderliğinde şehir
boşaltılıyor, yakılıyor ve büyük bölümü de hasar görüyor. Önemli nokta ise Rus
ordusunun yanında köylülerin ve sıradan halkın da sahneye çıkması ve sonrasında
hep sahnede kalacak olması. İşte Napolyon'un 1812 yılında Moskova'dan kovulması
sonrasında Çar I. Aleksandr tarafından yapılması emredilen Kurtarıcı İsa
Katedrali bu açıdan önemli bir yapı.
Komünist dönemi temsil eden yapılar açısından bakıldığında
ise yedi kız kardeşlerden ziyade Moskova Metrosu daha önemli
kanımca. Özellikle bu dönemin plancılığı ve ilerleme hırsı anlamında önem
taşıyor. Moskova Metrosu bir anda ortaya çıkmıyor tabi. İlk istasyonları 1935
yılında açılıyor. Zamanla büyüyor ve dünyanın sayılı metrolardan biri haline
geliyor. Zorlu kış koşullarının bulunduğu Moskova şehri açısından hayati bir
işleve sahip olan metro için planlı kollektivist dönemin önemli bir damgası
olduğunu söylemek mümkün.
Bana kalırsa 90’lı yıllar açısından üzerinde durulması
gereken en önemli yapı yeniden Kurtarıcı İsa Katedrali. Çünkü Stalin yıllarında
bir havuza dönüştürülen bu yapının yeniden aslına uygun olarak inşası Rusya’nın
kendi köklerine dönüşünü de simgeliyor bir bakıma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder