Atilla
Dorsay / T24
Andrey Zvyagintsev’den yine bir başyapıt. Gerçi bu kez
bence mini-başyapıt düzeyinde. Ama bu, önemini ve özgünlüğünü çok da
azaltmıyor.
Barents denizi kıyılarında bir küçük yerleşim. Ölü
balinaların sahile vurduğu, doğanın güzel olmaktan çok vahşi gözüktüğü, hayatın
binbir güçlükle ve büyük bir çabayla sürdürüldüğü bir mahrumiyet ve geri
kalmışlık bölgesi.
Eski Sovyetler’in yerine Yeni Rusya vaadleriyle
iktidara gelen kapitalist rejim, bu sisteme özgü tüm yolsuzluk ve sömürüyü de
birlikte getirmiştir. Böylece güzel karısı Lilya, tek oğlu Roma ve bir avuç
çalışanıyla birlikte yaşamını emeğiyle sürdürmeye çalışan Nikolai,
yörenin alabildiğine yozlaşmış belediye başkanı ve adamlarının tehdidi
altındadır: başkan yakınlarına peşkeş çekip ranta açmayı tasarladığı sahil
kesimi için, onun hem yaşayıp hem çalıştığı tüm yapıları yerlebir
etmek niyetindedir.
Nikolai, Moskova’dan kendisine yardıma gelen eski askerlik
arkadaşı Dimitri’yle birlikte kendisini ve ailesini savunmaya
çabalar. Ellerinde başkanın yolsuzluklarını saptayan bir dosya vardır. Ama
aralarına giren kadın, çevrenin en güzel kadını ve Nikolai’nin tek
büyük aşkı Lilya, tüm dengeleri altüst edecek ve siyasal temelli mücadeleyi de
saptıracaktır.
Yönetmen yine görsel açıdan son derece zengin, şiir
gibi işlenmiş bir sinemayla, insana dair temel sorunları karşımıza getiriyor.
Bu kez politik bir boyut da ekleyerek: kapitalizmin içerdiği ve sanki
kaçınılmaz gözüken para hırsı ve yozlaşma olayı. Ki şu dönemde, bizler de
güzel ülkemizde bir benzerini yaşıyor değil miyiz?
Her gün bir başka doğa güzelliğinin ran için gözden
çıkarılması, tarihin bıraktıklarının kazanç uğruna çiğnenmesi ve her boş alanın
betona teslim edilmesi sürecini, en korkunç biçimiyle yaşamıyor muyuz?
Elbette o ülkede her şey bizde olduğu gibi değil. Örneğin
her olumsuz olayda, şişe şişe tüketilen votkaya sığınma. Ya da, daha temellisi,
kadına, hele aldatan kadına bakış. Bizde bir erkeğin hemen silahına sarılarak,
can alarak çözümleyeceği sorunu, Rus erkekleri ne kadar yumuşak
karşılayabiliyor!..
Ama acaba gerçekten öyle mi? Yoksa bu sadece bir görüntü
mü? Ve aslında erkeğin kıskanç ve sahiplenici yapısı ve namus anlayışı,
böylesine farklı ülkelerde bile ayni sonuçlara yol açabilir mi?
Özenle çekilmiş, doğaya geniş yer veren, çizgisel anlatımı
içinde hayli sürpriz gelişmeler de saklayan ve bunları usta bir görsellikle
sarmalayarak sunan bir film. Belki büyük ustanın Dönüş ya da Sürgün başyapıtları
kadar etkileyici değil, ama yine de yeterince doyurucu.
LEVİATHAN X X X X
Yönetmen: Andrey Zvyagintsev
Senaryo: Oleg Negin, A. Zvyagintsev Görüntü: Mikhail Krichman Oyuncular: Elena Lyadova, Vladimir Vdovichenkov, Roman Madyanov, Aleksey Serebryakov, Kristina Pakanna/ Rus filmi. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder