Gören aşık oluyor, giden; dönmek istemiyor. Merak
ettik, araştırdık. Bu cazibe kadınlardan geliyor. Hemen 'Rus güzeller mi'
demeyin, metni okumayı deneyin.
Rus donanması
Karadeniz'de sıkışıp kalmasaydı, boğazlardan rahat geçişte endişeleri olmasaydı
muhtemelen bugün Petersburg diye bir şehir olmazdı. Yani, “Ruslar, böyle prestijli bir kente sahip olmalarını biraz da bize
borçlular” diyebiliriz.
Neva nehrinin Baltık denizine karıştığı yerdeki uçsuz bucaksız bataklığı 300
bine yakın insanın ölümü pahasına doldurarak kurduğu kenti iskâna açan Deli
Petro, 1712'de başkenti de Moskova'dan taşımış...
Rehberimiz Evrim Eken'in söylediği, “Petro'dan sonra yaklaşık bir asır
kadınların yönetmesi Petersburg'un oluşumuna da yansımış” cümlesini duyunca
kentte hissettiğim farkın adını koymuştum artık…
Rusya için “Deli” olan 1. Petro, müthiş bir mükemmeliyetçilik azmi ile St.
Petersburg'u kursa da mimari dokunun biçimlenmesinden, saray ve kent
ritüellerinin gelişmesine kadar birçok konuda asıl mührü çariçeler vurmuş.
Petro'nun 1725'te ölümünden sonra ikinci eşi 1. Katerina ile başlayan ve
yeğeni 1. Anna İvanova, kızı Yelizaveta Petrovna ve 3. Petro'nun eşi 2.
Katerina ile devam eden imparatoriçeler dönemi, yeni kurulmuş olan
Petersburg'un karakterinin kadın eli ile oluşmasını sağlamış.
Özellikle 2. Katerina 34 yıllık çariçelik döneminde çok yönlü gelişmesine büyük
özen gösterdiği Petersburg'u adeta kültür ve sanatın merkezi haline getirmiş.
Daha ziyade fırtınalı özel hayatı ile anılsa da Petersburg'u gezerken
eserleriyle, heykelleriyle en çok o hatırlanıyor. Hatta şehrin kurucusu 1.
Petro bile, tahta çıkışının 100. yılı anısına 2. Katerina'nın yaptırdığı anıtla
hatırlanıyor.
Velhasıl, “her başarılı erkeğin arkasında bir başarılı kadın vardır” ilkesi
burada da, “Özel bir kentin oluşumunda mutlaka kadın vardır” şeklinde tezahür
etmiş, “kadınların eseri” Petersburg'a, Moskova'yı bile gölgede bırakan bir
cazibe kazandırmış...
Petro'nun sarayını müze
yapan Katerina on binlerce değerli parça biriktirmiş, diğer çarlar da bu
gayreti sürdürmüş. Tamamını hakkıyla incelemek için on yıl gerektiği söylenen
bu harika eserlerin dört katı da depolarda sergileneceği günü bekliyor.
Deli Petro'nun torunu
Peter (III. Petro) ile zoraki evlenen II. Katerina kocasını, yasak aşk yaşadığı
komutanlarına boğdurarak tahta oturdu. Katerina, 34 yıllık çariçelik döneminde
de hiç evlenmemiş, sınır tanımayan özel hayatını sürdürmüş. Bu anıt da, o
komutanların omuzlarında yükselişini sembolize ediyor adeta…
Her caddesi tarihten bir yaprak olan St. Petersburg'u gezerken kendinizi
açık müzede hissediyorsunuz ve kamerayı elinizden bırakamıyorsunuz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder