Moskova

Moskova

13 Ekim 2013 Pazar

'Kadınca' bir cazibe... St. Petersburg


Nuh Albayrak / Türkiye
Gören aşık oluyor, giden; dönmek istemiyor. Merak ettik, araştırdık. Bu cazibe kadınlardan geliyor. Hemen 'Rus güzeller mi' demeyin, metni okumayı deneyin.
Rus donanması Karadeniz'de sıkışıp kalmasaydı, boğazlardan rahat geçişte endişeleri olmasaydı muhtemelen bugün Petersburg diye bir şehir olmazdı. Yani, “Ruslar, böyle prestijli bir kente sahip olmalarını biraz da bize borçlular” diyebiliriz.
Neva nehrinin Baltık denizine karıştığı yerdeki uçsuz bucaksız bataklığı 300 bine yakın insanın ölümü pahasına doldurarak kurduğu kenti iskâna açan Deli Petro, 1712'de başkenti de Moskova'dan taşımış...
Rehberimiz Evrim Eken'in söylediği, “Petro'dan sonra yaklaşık bir asır kadınların yönetmesi Petersburg'un oluşumuna da yansımış” cümlesini duyunca kentte hissettiğim farkın adını koymuştum artık…
Rusya için “Deli” olan 1. Petro, müthiş bir mükemmeliyetçilik azmi ile St. Petersburg'u kursa da mimari dokunun biçimlenmesinden, saray ve kent ritüellerinin gelişmesine kadar birçok konuda asıl mührü çariçeler vurmuş.
Petro'nun 1725'te ölümünden sonra ikinci eşi  1. Katerina ile başlayan ve yeğeni 1. Anna İvanova, kızı Yelizaveta Petrovna ve 3. Petro'nun eşi 2. Katerina ile devam eden imparatoriçeler dönemi, yeni kurulmuş olan Petersburg'un karakterinin kadın eli ile oluşmasını sağlamış.
Özellikle 2. Katerina 34 yıllık çariçelik döneminde çok yönlü gelişmesine büyük özen gösterdiği Petersburg'u adeta kültür ve sanatın merkezi haline getirmiş. Daha ziyade fırtınalı özel hayatı ile anılsa da Petersburg'u gezerken eserleriyle, heykelleriyle en çok o hatırlanıyor. Hatta şehrin kurucusu 1. Petro bile, tahta çıkışının 100. yılı anısına 2. Katerina'nın yaptırdığı anıtla hatırlanıyor.
Velhasıl, “her başarılı erkeğin arkasında bir başarılı kadın vardır” ilkesi burada da, “Özel bir kentin oluşumunda mutlaka kadın vardır” şeklinde tezahür etmiş, “kadınların eseri” Petersburg'a, Moskova'yı bile gölgede bırakan bir cazibe kazandırmış...
Petro'nun sarayını müze yapan Katerina on binlerce değerli parça biriktirmiş, diğer çarlar da bu gayreti sürdürmüş. Tamamını hakkıyla incelemek için on yıl gerektiği söylenen bu harika eserlerin dört katı da depolarda sergileneceği günü bekliyor.
Deli Petro'nun torunu Peter (III. Petro) ile zoraki evlenen II. Katerina kocasını, yasak aşk yaşadığı komutanlarına boğdurarak tahta oturdu. Katerina, 34 yıllık çariçelik döneminde de hiç evlenmemiş, sınır tanımayan özel hayatını sürdürmüş. Bu anıt da, o komutanların omuzlarında yükselişini sembolize ediyor adeta…


Her caddesi tarihten bir yaprak olan St. Petersburg'u gezerken kendinizi açık müzede hissediyorsunuz ve kamerayı elinizden bırakamıyorsunuz… 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder