Moskova

Moskova

1 Temmuz 2010 Perşembe

Sovyet lideri Kruşçev, kızdığı kişiye “Türk” dermiş!

Sovyetler Birliği'nin eski liderlerinden, Jozef Stalin’in ardından 1953-1964 yılları arasında Sovyetleri yöneten, SBKP Genel Sekreterliği'ni yapan Nikita Kruşçev'in çok kızdığı zamanlarda kızdığı kişilere “Türk”(Turok) diye hakaret ettiği ortaya çıktı.

Rusça’da “Türk” veya “Türk müsün nesin?” sözleri, anlama zorluğu çeken kişilere bugün de halen geçerliliğini yitirmeyen bir hakaret ifadesi olarak kullanılıyor.

Kruşçev'in ABD’de yaşayan oğlu Sergey Kruşçev, babasıyla ilgili bazı anılarını Ukrayna basınına anlattı. Babasının evde devlet işlerinden söz etmekten fazla hoşlanmadığını belirtti ve “Benim söylediklerimi de bazen ilgiyle dinler, bazen susmamı isterdi. Öyle fazla küfürlü konuşan birisi değildi. Öfkelendiğinde kullandığı en ağır küfür kızdığı kişiye ‘Türk’ demek olurdu. Kelime hazinesi çok zengindi. Konuşurken deyimleri çok kullanır, çevirmenleri zor duruma düşürürdü,” dedi.

Sergey Kruşçev, babasını sadece iki kere sarhoş gördüğünü, Stalin’in içki içmesi için yaptığı ısrarı her seferinde kibarca geri çevirmeye çalıştığını anlattı. Babasının aslında sade birisi olduğundan, gözünün parada, pulda olmadığından bahsediyor. Oğul Kruşçev, babasının Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden Batı dünyasına “Sizi gömeceğiz!” diye seslenmesinin ise yanlış yorumlandığını, ABD’nin sözleri propaganda amacıyla çarpıttığını iddia etti. Kruşçev’in 1960 yılında Filipinler temsilcisine kızarak ayakkabısıyla kürsüye vurması büyük yankı yaratmıştı.

Rusya’da “Türk” veya “Türk müsün nesin?” sözü halen günümüzde de kullanılırken, uzmanlar bunun tarihi kökünü Rus-Türk savaşlarına bağlıyor.

Cihan Ajans'a konuşan Moskova Devlet Diller Üniversitesi Türk Dili ve Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Tevfik Melikov, Kruşçev’in aslında Sovyetlerin renkli liderlerinden biri olduğunu anlatarak, “Kruşçev sade bir ailede, bir işçi ailesinde doğmuştu. Çarlık Rusyası’nda o dönemler ve önceki dönemler “Türk” sözünü “kafası basmayan, anlamakta zorlanan” insanlar için kullanılıyordu. SSCB yıllarında da bu böyle idi. Ve günümüzde de zaman zaman buna rastlıyoruz," diye açıklama yapıyor.

Bu konuda Nazım Hikmet'le ilgili bir anektod da var:
Nazım, Moskova'da yaşadığı yıllarda, arabayla bir toplantıya yetişmek için giderken otomobili kullanan şoförü Vanya'yı daha hızlı gitmesi için zorluyor. Ve çok geçmeden kuralları ihlal ettiği için otomobil polis tarafından durduruluyor. Polis, şoförden evraklarını isterken, tartışmaya başlıyor; "niye kurallara uymuyorsun, aptal mısın, türk müsün?" diye şoförü haşlıyor. Olan biteni arka koltuktan izleyen Nazım Hikmet, bu sözler üzerine kızıyor ve dayanamıyor, "Evet, Türk'üm, ne olmuş yani!"diye çıkışıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder