Samih
Güven
Kaynak:
https://samihguven.blogspot.com/
Mahatma Gandhi şiddet içermeyen barışçıl mücadele ve sivil
itaatsizlik gibi yöntemlerle politik hedeflerine ulaşmaya çalışmış ve
uluslararası düzeyde saygınlık kazanmış önemli bir lider. Bağımsız Hindistan'ın
kurucusu sayılıyor. Buna rağmen özellikle Hindular ve Müslümanlar arasındaki
ayrışmayı gidermek ve tarafları yatıştırmak üzere giriştiği eylemler nedeniyle
1948 yılında fanatik bir Hindu genci tarafından öldürülmüş.
Mahatma Gandhi çocukluğundan itibaren içinde olduğu
kültürel, dinsel etkiler ve kendi inanış ve arayışı çerçevesinde hiçbir canlıya
zarar vermemek, sade ve barışçıl yaşamak yönünde bir felsefe benimsemiş.
Özellikle sömürgeciliğe ve ırkçılığa karşı mücadele ederek, ülkesinin
bağımsızlığına kavuşmasında büyük rol oynamış.
Gandhi tıpkı Tolstoy gibi inanç ve hayat felsefesi temelli
bir arayış içinde olmuş. Yine Tolstoy gibi bütün dini metinleri incelemiş.
Tolstoy'un Hristiyanlıkla ilgili görüşlerine hayranlık duymuş.
Bu iki önemli isim arasında mektuplaşmalar gerçekleşmiş, düşünsel
ve insani bazda önemli bir yakınlaşma olmuş. Gandhi temelde bütün dinlerin
özünde doğru olduğunu ancak onların ele alınışı, yorumlanışı ve kimilerinin
kendi yararına kullanma istekleri nedeniyle farklılaştığını düşünmüş. Bu görüş
Tolstoy'un bakış açısıyla da örtüşüyor.
Tolstoy farklı dini yaklaşımların birbirlerine söylediği,
“Sen yalan içinde yaşıyorsun, ben hakikat” iddiasının bir insanın ötekine
söyleyebileceği en acımasız söz olacağını düşünmüş ve bundan son derece
rahatsız olmuş. Ve bir soru sormuş: Acaba ileri bir anlayış seviyesine ulaşınca
mezhepler ve dinler arasındaki farklar kaybolur mu? Bu farklar neden var ve
kimin işine yarıyor?
Tolstoy özellikle dinleri incelediği sırada Hindistan'ın
derin ruhaniliği ve ahlak anlayışından çok etkilenmiş. Gandi ise Tolstoy'un
kötülüğe karşı pasif direniş öğüdünün en önemli takipçilerinden biri olmuş.
Kimi kaynaklar Gandhi’nin pasif direnişi anlaması ve kabullenmesini büyük
ölçüde Tolstoy'un “Tanrının Egemenliği İçinizdedir” adlı eserini okumasına bağlıyor.
Tolstoy’un dinler üstü bir tavır geliştirmeye, Doğu ve Batı
bilgeliğini birleştirmeye çalışmasından çok etkilenmiş Gandhi. Onun bağımsız
düşünce sistemini, ahlakını ve doğruluğunu kendi bakış açısı ve yaşayışı ile de
bağdaştırmış. Gandhi Güney Afrika'da yaşadığı dönemde oradaki ilk yerel
idaresine “Tolstoy Çiftliği” adını vermiş.
Gandhi 1910'da Tolstoy’a yazdığı mektupta kendisine “pek
sadık destekçiniz” diyerek ona olan bağlılığını ifade etmiş. Tolstoy ise
ölümünden kısa bir süre önce Gandhi’ye önemli bir mektup yazmış, şiddet içeren
başkaldırının ortadan kaldırılmasının önemini, insanın verdiği özgürlük
mücadelesinde sevginin asıl yöntem olması gerektiğini ifade etmiş.
Bu iki önemli insan aslında milletlerin ve dini
yaklaşımların birbirlerini boğucu ve dışlayıcı anlayışını ve ortamını
reddetmiş, sevgiye, barışa, yardımlaşmaya dayalı insani bir bakış açısı ortaya
koymaya çalışmışlar.
Başka bir önemli nokta ise her ikisinin de yaklaşımlarını
sadece düşünsel düzeyde ve kağıt üzerinde bırakmaması, kendi yaşamlarına
uygulaması, sade, gösterişsiz ve başkalarına yardım etmeye ve maddi yüklerden
arınmaya dayanan bir anlayışa dönüştürmesi.
KAYNAKLAR:
-Moulin D., Eğitici Tolstoy
-Tolstoy L., İtiraflarım
-AnaBritanica
-Muhtelif diğer kaynaklar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder