Moskova

Moskova

25 Haziran 2010 Cuma

Kremlin'de Osmanlı

İlber Ortaylı
Milliyet, 30.05.2010


Kremlin Sarayı Büyük Petro’ya kadar Rusya çarlarının başkenti ve makamıydı. Aslında Büyük Petro ve halefleri St. Petersburg’u başkent yapınca da Moskova’nın başkentliği hukuken ve fiilen ortadan kalkmış sayılmamalıdır. Devletin bazı arşivleri oradaydı, belirli ofisler oradaydı ve hatta soylular bile kökenlerine göre iki şehirde oturmaya devam ettiler. İki şehrin üniversitesi, bilimsel kurumları derin bir rekabet içinde olduğu gibi sanat kurumları için dahi aynı durum söz konusuydu. Hatta bir tarafın ünlü sanatçısı öbür tarafa konsere gidince destekçisi olan soylular da birlikte gidip onu alkışlardı. Kremlin Sarayı’nda bugün de Rusya devlet başkanları oturuyor ve binanın bu kısmı 19’uncu yüzyılda yapılmıştır.

Kremlin’in zenginliklerinin içinde Osmanlı’dan ithal edilen kıymetli silahlar, murassa koşum takımları ve eyerlerin, muhteşem kumaşların, mücevherin ayrı bir değeri ve yeri vardır. Özellikle 1490’lardan itibaren diplomatik ilişki kurulduğu için Osmanlı sarayının yolladığı diplomatik hediyeler göze çarpar.

Bunlar geçen yılın sonunda Kremlin’de açılan ayrı bir sergi ile teşhir edildi. Mukabilinde biz de Topkapı Sarayı’nda “Osmanlı Sarayı’nda Rusya” adıyla Rusya’dan bize gönderilen diplomatik hediyeleri teşhire koyduk; sergide Dolmabahçe ve Askeri Müze’den de eserler var ve temmuz sonuna kadar açık kalacak.

Unutmayalım, Osmanlı sarayında gayet kıymetli diplomatik koleksiyonlar vardır. Çünkü büyük devletler birbirlerine gayet kıymetli hediyeler gönderirler. Mesela Fransa daha XV. Louis’den beri en kıymetli Sevr porselenlerini bize yollamıştır. İran’dan gelen kitaplar ve eşyalar için aynı şey söz konusudur. Saksonya porselenlerimize paha biçilmez, hele hele altı asır boyu Çin’den satın aldığımız kıymetli porselenlerin sayısı 12 bin adet olup, üç hafta evvel bir kere daha şahit olduğumuz gibi Çin heyeti dahi kendine ait parçaları hayranlık ve gıpta ile seyretmekten kendini alamadı.

Kremlin Sarayı 9 Mart’tan itibaren 110 parçalık bir koleksiyonu bize yolladı. Rusya’nın Türkiye’de açtığı ilk müze sergisidir. Moskova Rusyası dediğimiz 18’inci asra kadarki dönemde Osmanlı kumaş ve silah sanatının ne kadar etkileyici olduğunu ve zengin bir ihracat yapıldığını Prof. Halil İnalcık’ın eserlerinden biliyoruz; sergide bu Rus meslektaşlarımızın seçtiği ve bize gönderdiği Kremlin’den örneklerle görülüyor. Kremlin sergisi seçim ve teşhir itibarıyla Rus müzecilerin bir başarısıdır ve bu başarılı müzecileri misafir etmekten mutluluk duyduk.

Tarihte çok önemli karar merkezleri
Topkapı Sarayı bu ayın 25’inde Kremlin Sarayı’na mukabil sergiyi yolladı. Açılışta Genelkurmay Başkanlığı’nın mehter takımı da vardı. Anane güzeldir, mehterin ananevi askeri bandolar arasında mutena bir yeri vardır. Tabii ki katedrallerin ortasında verdiği konser Moskova’nın seçkinlerini büyüledi ve Kremlin’in askeri komutanı kendilerini zannedersem ağustostaki askeri bandolar festivaline hararetle davet etti.

İki bölümde açılan Topkapı zenginlikleri 106 parçadan oluşuyor. Kanuni Süleyman Han’ın askerlik sembolleri olan matara (Rusçası da aynı), kılıç, miğfer, kumaş örnekleri, “tutya” dediğimiz mücevherli maşrapalar, alemler (Rusçası da aynı), sadak, kolçak (Rusçası da aynı) ve zırhlar büyüleyici güzellikte ve ustaca teşhir ediliyor.

Bir yılın içinde iki taraf dört sergiyi gerçekleştirdi. Bunu belirttik, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarihte iki önemli karar merkezi olan Moskova ve İstanbul’u anlatmak için bu sergilerin öneminden bahsetti. Desteği veren İstanbul 2010’un genel sekreteri Yılmaz Kurt, Moskova ve İstanbul sergilerinin başarılı açılışından söz etti.

Hiçbir Avrupa ülkesi böyle konulu sergileri bu kadar çabuk ve parlak bir biçimde düzenleyemez. Rusya-Türkiye sergilerinin devamı şart. Bunu Kremlin’in genel müdürü Yelena Gagarina ile ifade ettik. Müşterek tarihin anlaşılmasında iyi seçilmiş konulu sergilerin rolü büyüktür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder