Moskova

Moskova

25 Haziran 2010 Cuma

İstanbul'un içindeki Rusya

İlber Ortaylı
Milliyet, 20 Haziran 2010


Pera’nın tarihi trajedilerle doludur. İstanbul’un en şık anıtlarından Rusya sefareti de bu uzun tarihin tanığıdır.

İstanbul’un kışlık ve yazlık eski sefaret binalarından bir çifti de Rusya’ya aittir. 1835 Beyoğlu yangınında o zamanki Rusya sefareti daha ziyade ahşap bir yapı olduğundan yandı. Çok kısa sürede bugünkü başkonsolosluğun karşısında bulunan Narmanlı Han inşa edildi ve elçilik bir süre için oraya yerleşti.

Yangın yerine görkemli bir elçilik sarayının yapılması konusunda St. Petersburg kararlıydı. Osmanlı başkentindeki Fransa ve İngiltere sarayı ile rekabet edecek bir bina olmalıydı bu. Milano Brera akademisinin mezunlarından İsviçre İtalyanı Gasparo ve Guiseppe Fossati biraderler görevlendirildiler. 1838’de başlanan bina 1845’te bitti.

O zamanki Beyoğlu’nun silueti ve denizden görünümü içinde saray müthiş bir görünüm arz ediyordu. Yanı başlarındaki Hollandalılar yangından artan arsalarına yapılacak binayı aynı mimarlara ısmarladılar.

Osmanlı devlet erkânı da inşaattan etkilenmişti ama asıl halk dedikoduya başlamıştı. “İstanbul’u alacaklarmış, bu da çarın sarayı olacakmış.” Dolmabahçe Sarayı’nın inşaatına niçin başlandığı anlaşılıyor. Topkapı Sarayı yeniçağın görkemini artık karşılayamıyordu. Başta Sadaret Arşivimiz (Hazine-i Evrak), sonra Darülfünun binası, giderayak Ayasofya’nın restorasyonu, nihayet İran sefareti Fossatilerin eline bırakıldı.

Bugün başkonsolosluk binası
Rusya’nın II. Mahmud devrinden beri bilinen, Büyükdere’deki yazlık sefaret sarayı da ilginç bir yapıdır; maalesef bunun restorasyonu halen bitmiş değildir. Boğaziçi’nde padişah hediyesi olan arsalara yapılmış zamanın büyük devletlerine ait eski sefaret sarayları bugün çoğunlukla harap halde. Britanya, Fransa ve İtalya’nın mülklerinin harabeye dönüştüğü, hatta Britanya’nınkinin yangın geçirdiği biliniyor.

Rus sefaret sarayı bugün Rusya Federasyonu’nun İstanbul’daki başkonsolosluk binası olarak hizmet veriyor. Sovyetler Birliği lağvedildikten sonra kapıdaki amblem kaldırıldı ve bina 1990’da adamakıllı bir tamir geçirdi. İstanbul’un şık anıtlarındandır. Bir zamanlar burada Kutuzov, Türk asıllı bir aileden gelen Koçubey ve asıl önemlisi General Ignatyev gibi büyükelçiler vardı.

Diplomata lakap: Yalancı paşa
Ignatyev hem Osmanlı hükümetinin hem Pera’daki büyükelçilerin gözünde bir kâbus gibiydi. Aslında çok başarılı bir diplomat olmadığını bilmek gerekir. St. Petersburg’daki dışişleri ve II. Aleksandr onun raporlarını çok ciddiye almazdı. Panslavist gösterilerin şampiyonuydu. Sadrazam Mahmud Nedim Paşa’nın akıl hocası gibi görünürdü. Aslında Mahmud Nedim Paşa onu kullanmıştır, bu kullanmanın da çok kabaca olduğunu söylemek gerekir. Diplomatlar arasında yalan haber yaymak için Ignatyev’i kullanıyordu ve öbür diplomatlar Ignatyev’e “yalancı paşa / menteur pasha” derlerdi.

Pera’daki entelektüel diplomatların başında Nelidov gelir. Rus Arkeoloji Enstitüsü onun zamanında kurulmuştur. O zaman müsteşar olan Çarikov ise Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi vaziyeti için dikkate değer raporlar yazdı. Rus diplomatları bütün bürokratlar gibi ayrıntılı uzun raporlar yazarlardı. Bunları St. Petersburg ne kadar okurdu bilmiyoruz ama tarihçiler okumayı seviyor. Çarikov aynı zamanda Çar Rusyası’nın son sefiri oldu. I. Cihan Harbi başlayınca pasaportunu aldı gitti, tekrar döndüğünde ise mülteciydi.

Pera’nın uzun tarihi tragedyalarla doludur. Rusya sefareti de bu uzun tarihin tanığıdır.

Bu yazının başlığını bundan yirmi yıl önce zinhar kimse kullanmaya tevessül etmezdi. Oysa şimdi ne kadar rahat girdiğimiz konular bunlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder